Gençlerimiz ışıl ışıl parlıyor, aman ha bu yıldızları iyi koruyalım
Forma verilince nasıl da hakkını veriyorlar… Şans tanınınca aslan kesiliyorlar… Fırsat bulunca ortalığı kasıp kavuruyorlar…
Tüyü bitmemiş gençler, sahaya çıkınca adeta ders veriyorlar…
Büyük paralara transfer edilen amcaları yaşındaki yabancılar, ya sakatlıktan, ya da formsuzluktan katkı sağlayamazken onlar, takımlarını sırtlayan adamlar oluyorlar…
Teknikleri, zekaları, yetenekleri, üretkenlikleri, pasları ve de golleriyle göz kamaştırıyorlar…
Üstelik de kulüplerine para harcatmıyor, çok düşük maliyetle oynuyor, giderken de milyonlar kazandırıyorlar…
***
Daha bir kaç maç oynayınca farklarını, fark ettiriyorlar…
Beni görün derken, belki de gölgede kalmış onlarca, yüzlerce genç futbolcuya da şans verin diyorlar…
Geleceğiniz emin ellerde, kurtuluşunuz bu gençlerde diyorlar…
İşte özkaynaktan gelip takımına ve ülkeye rekor döviz kazandıran şöhretli abileri, en güzel örnek…
Barcelona forması giymiş Arda Turan, Fatih Tekke, Cenk Tosun, Çağlar Söyüncü, Merih Demiral, Yusuf Yazıcı gibi isimlere yenileri katılmak için gün sayıyor…
***
Bugün Kerem Aktürkoğlu, Abdülkadir Ömür, Uğurcan Çakır, Altay Bayındır, Ersin Destanoğlu ve daha pek çok dünya kulübünün ilgilendiği genç star adayları var liglerimizde…
Adanademirsporlu Yunus Akgün’ün de yolu ardına kadar açık…
Dünya devi Barcelona, Kayserisporlu Emre Demir’i geldi, buldu ve aldı, kadrosuna kattı…
Ancak Emre, ne yazık ki kendi takımında forma şansı bulamıyor… Mutlaka oynaması gerekiyor…
***
Onların verilen fırsatları başarıyla kullanması, kulüpleri de ümitlendiriyor ve gençlere yönlendiriyor…
İşin güzel tarafı, bazı Anadolu kulüpleri gibi, Dört Büyükler de gençlere şans vermeye başladı…
Bu genelde ilk başlarda biraz da zaruretten oluyor ama gene de iyi… Fırsat fırsattır…
Yıllarca hep hazıra konan ve Anadolu’dan topladığı yıldızları söndüren Fenerbahçe bile anlayış değiştirdi…
***
Bu sene Galatasaray gibi, genç oyuncuları transfer ettiği gibi, özkaynaktan da oyunculara fırsat veriyor…
Bundan da kazançlı çıkanlar, gençlere güvenenler oluyor…
İşte Fenerbahçe…
Bu sezon pek çok genç oyuncu şans buldu Fenerbahçe’de…
Bunların sonuncusu da Arda Güler… 17 yaşındaki bir genç, adeta büyüleyen bir oyun oynuyor…
Oyun kuruyor, asist yapıyor, gol atıyor, sonuca direkt etki ediyor…
***
Her biri, hem takımlarımız, hem de Türk futbolunun geleceği adına büyük ümit vaadediyor…
Sadece bir yılı kurtarmak için getirilen yaşlı yabancıların aksine, en az 10 yıl, dolu dolu yararlanılacak isimler bunlar…
İsterseniz satar para kazanır, borçlarınızı ödersiniz, hatta kasanıza para koyar, yeni gençler yetiştirmek için altyapıya yatırım yaparsınız, isterseniz yıllarca tepe tepe kullanırsınız…
***
Ama asla kazanmadan kaybetmemelisiniz… Gün gün programlayarak, ailesi, okulu ve ilgili yerlerle işbirliği yaparak geleceğe hazırlarsınız…
Antrenörler, pedagog-psikologlarla sürekli işbirliği halinde olmalısınız… Asla şımartmamalısınız…
Çünkü bu gençler, büyüdükçe çok para kazanacaklar, hayal edemeyecekleri bir servete konacaklar, en büyük sınavla baş başa kalacaklar… Asıl problem de orada başlayacak…
İŞTE YOL HARİTASI
Yokluk içinde kıvranırken, varoşlarda sıkıntılı bir yaşam sürerken, talihi yaver giderek veya büyük başarı göstererek bu kadar çok para kazanan, sınıf atlayan, mahalle değiştirip lükse transfer olan bu sporcuları koruyacak bir mekanizma inşa etmek ve sürekli diri tutmak zorundayız…
Henüz tam bir sistemin kurulabildiğini söylemek imkânsız... Bereket aile bağları çok kuvvetli olan, çevresinden kopmayan, ayakları yerden kesilmeyen çok güzel örnekleri de görüyoruz.
Ortamını kaybedip, sonra da yok olan çok sayıda tecrübe de var, ne yazık ki...
***
Bütün bunlar için mutlaka destek gerekiyor. Kaybolanları kurtarmak için, hala ayakta olanları kaybetmemek için.
Buna pedagojik-psikolojik destek değil, yaşam koçluğu diyoruz…
Gerçekten de sporun, sporcunun, hocanın, başkanın olmazsa olmazıdır yaşam koçu... Gençliğin vazgeçilmezidir, siyasetin gereğidir, liderlerin ihtiyacıdır, hayatın mutlak bir parçasıdır...
Yaşamın her anında, her yerde lazımdır ve çağın gereğidir...
***
Pedagojik-psikolojik destek diyerek bir tedaviye indirgenecek bir olay değil, hayata tutunma, tutunduğun yerde kalma, daha yukarılara tırmanmanın yollarını keşfetmektir.
Bilime sımsıkı sarılmaktır. Toplum huzuruna çıkabilmeye hazırlık yapmaktır...
Kazanıncaya kadar sarsılmaz bir psikolojiyle, inatla, inançla yoluna devam etmek, kazandıktan sonra, hem konumunu, hem de kazandıklarını koruyabilme, aile, toplum, medya ve taraftarınla ilişkileri düzenleyebilmek lazım...
***
Daha başarılı olabilmek, sakatlandığında ameliyat olup uzun süre spordan koptuğunda, rehabilitasyon döneminde, kadro dışı kaldığında, formsuz bir döneme girdiğinde de yine sağlam bir desteğe ihtiyaç var...
Amatör branşlarda veya takım sporlarında, federasyonlar veya kulüpler, sporcular-futbolcular, bir yaşam koçu, psikolog istihdam etmek istediğinde, çoğu karşı çıkıyor.
***
Milyonlar kazanıyor, en lüks arabalara, saatlere, yatlara katlara paraları akıtıyorlar ama bir tane yaşam koçuyla anlaşıp ayda 10 bin lira vermeyi çok, muhtemelen de gereksiz görüyorlar...
Pek çok hocamızın ve bazı sporcularımızın bu konuda verimli çalışmalar yaptığını biliyoruz ama bunu bütün bir ülkeye ve hayatın her aşamasına yaymak gerektiğini düşünüyoruz...
Özellikle futbolda gelecek için futbolcu transferinden çok, bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini de hatırlatıyoruz...
***
Türkiye’mizde çok değerli hocalarımızın var olduğunu biliyor ve sporumuzun performansını yükseltmede, arızaları gidermede, kavgaları önlemede aranan kan olacağına inanıyoruz..
Hiç bir şekilde komplekse girmeden, her alana ve hayatın her safhasına yayarak bu bilimsel gerçekle tanışmamız, hatta barışmamız lazım...
Gençlerimizin yıldızlaşması, yıldızlarımızın sönmemesi, şampiyonlarımızın kalıcı başarılara ulaşması bu yoldan geçiyor…