Futbol aslında güzel bir ‘oyun’cakmış
Futbol sahada oynanan bir oyun değil Türkiye’de, eğlensin diye birilerinin elinde bir oyuncak…
Dönemin hazımsız ve şımarık çocuğu, oyalansın, kendini tatmin etsin yeter…
Kitlelere yaymışız, gençleri spora çekmişiz, başarılı futbolcular yetiştirmişiz, yurtdışına, özellikle de büyük takımlara satmışız, ülkemize döviz kazandırmışız, takımlarımız ve Milli Takım’ımız başarılı olmuş, önemli değil…
Türkiye Avrupa Şampiyonu olamamış, Dünya Kupası’na gidememiş, hiç mühim değil…
***
Takımlarımız Şampiyonlar Ligi’nde hayaleti andıracak, UEFA’da tutunamayacak, Konferans Ligi’nde konferans takipçisi olmaktan öte geçmeyecek problem değil…
85 milyonluk bir büyük milletin başarı beklentisinin hiç bir kıymet-i harbiyesi yok…
Ülke hezimetler, rezaletler, denemeler yanılmalar alanına çevrilecek mühim değil…
Tek gayemiz evin şımarık çocuğunu eğlendirebilmek, hoşça vakit geçirmesini, gününü gün etmesini sağlamak…
**
Türk futbolu, uzun süredir birilerini tatmin aracı olarak kullanılıyor…
Ama olan kafasını yerden kaldıramayan, başarısızlıkların altında ezilen, küçücük ülkelerin bile gerisinde kalan bir büyük ülkenin taraftarına oluyor…
Ancak kimin umurunda…
Olmayan futbolun federasyon başkanlığını ele geçirmek için taht kavgaları acımasızca devam ediyor…
Ne insanları küstürdük, ne büyük efsaneleri futboldan soğuttuk yetmedi…
İdare etsin, ağabeylik yapsın diye getirdiğiniz başkan da istifa etmek zorunda kaldı…
***
Nihat Özdemir, gerçekten sempatik, babacan, kompleksi-kaprisi olmayan, nazik, ayak oyunları bilmeyen sade bir insan…
Bir türlü dikiş tutturamadığımız, liyakatten ziyade rezervasyon memurluğu yapacak adamlarla geçiştirdiğimiz TFF Başkanlık koltuğunda, yönetsin diye değil, idare etsin diye getirdiğimiz bir yapıdan zaten verimlilik ve başarı diye bir şey çıkmazdı…
Nihat Özdemir, bu sürecin günah keçisi olarak hep okların hedefi oldu…
İçerde dışarda beklentileri olan o kadar dişler vardı ki, o çarkın öğütemeyeceği bir kişi yoktu…
Küçük olsun benim olsuncu bir güruh her zaman işbaşındaydı…
***
“Beyefendicilik” oynayıp olimpiyatları bile gölgede bırakacak ayak oyunlarını dizayn etmeyi kendine vazife edinmiş fırsatçılar boş durmuyor işte…
Ne kadar “şehir” verseniz de sade bir kulüp kesmiyor kendilerini, onlarca yıldır kurguladığı “megalo idea”sını, federasyon başkanlığını hayata geçirmek için her ortamı koklamaya devam ediyor…
Önemli olan baş olabilmek… Kulüp, federasyon, belediye başkanlıkları, hepsi. Onlar da yetmez… Tatminde sınır yok…
Ayak olamayacakların baş olmaya soyunduğu bir futboldan da ancak hezimet rekorları kırdıran oyunlar manzumesi görürsünüz…
Görmeye de devam ediyoruz zaten…
***
Dünyanın en modern statlarını yapmış, Dünya Kupası ve Avrupa Futbol Şampiyonası organize etmesi gereken bir ülke Türkiye…
Verilen imkanlara bakarsanız dünya üçüncülüğünü artık şampiyonlukla taçlandıran, takımları vızır vızır Avrupa’da başarıyı yakalaması gereken bir memleket Türkiye…
Ancak, iş yönetim kabiliyetlerine ve saha başarılarına gelince ne azık ki orada yokuz, olamıyoruz da…
Tüyü bitmemiş yetim hakkının kanalize edildiği futboldaki bazı hazımsız yönetici tiplerinin kendini tatmin etmesi için mi ömrümüzü harcayacağız…
***
Kaç yıldır futbolu oyuncak gibi kullanan hazımsız muhterisleri, tasfiye zamanı gelmedi mi hala…
2023 hedeflerini, hezimetlerle, rezaletlerle feda ettik… 2071’leri de mi gözden çıkaralım…
Futbol, kimsenin oyun üstüne oyun oynayabildiği bir oyuncak değil, insanımızı eğlendirdiği, başarılarla coşturduğu, ülkeye itibar ve prestij kazandırdığı, gençlerimizin yeteneklerini sahnelediği bir oyundur…
Lütfen artık liyakatin gereğini yerine getirelim, emaneti ehline teslim edelim…
LAİK FRANSA'NIN ORUÇLU GOLCÜSÜ BENZEMA
Karin (muhtemelen Kerim) Benzeme, yaşlandıkça, olgunlaşıyor, olgunlaştıkça daha verimli oluyor, gol attıkça rekorlar kırıyor, Real Madrid’i de sırtladıkça sırtlıyor,..
Cezayir asıllı Fransız futbolcu, gittikçe yükselen formuyla başarıdan başarıya koşuyor.
Bu sezon 36 maçta forma giyen Benzema , 37 gol atıp 13 de asist yaptı ve Avrupa gol krallığı yarışında iddialı konumunu sürdürüyor…
***
Şampiyonlar Ligi’nde de fırtına gibi esiyor. Son olarak da attığı 3 golle Real’in Chelsea’yi deplasmanda devirmesini sağladı… Üstüste 2. defa da 3 gol attı.
Hem Fransa, hem de Şampiyonlar Ligi tarihine geçen oyuncular arasına girdi…
Ramazan ayında oruç tuttuğunu ve hiç bırakmadığını dile getiren Benzema’nın Chelsea maçından önce de oruçlu olduğu ve maç başlamadan sadece 13 dakika önce orucunu açarak maça çıktığı ifade edildi.
***
Ünlü oyuncu, hat-trick ile Real Madrid’e yarıfinal yolunda büyük avantaj sağladı.
Ronaldo’nun ayrılmasından sonra ciddi bir sarsıntı geçiren Real Madrid’in toparlanmasında ve liderliğinde büyük rol oynayan Benzema, bugün dünyanın en çok konuştuğu yıldızlar arasında…
Belki sadece su içerek veya bir hurma yiyerek maça çıkan Benzema’nın bu büyük performansı, bazı yasakçı teknik adamların da oruçlu sporcularla ilgili önyargılarını bilimsel bir çalışmanın ışığında yeniden gözden geçirmesini gerektirecek…
***
Dindar Müslüman sporcuların performansı, Batı’da laikliği çok katı ve acımasızca uygulayan Fransa’da, halka davranışta bir yumuşamaya vesile olur mu, merak konusu…
Mesela Macron’un katı tutumu, bir yumuşamaya sebep olur ve sempatiye dönüşür mü?
Uzun süre milli formadan kesilen Benzema, Fransa Milli Takımı’nın da en büyük kozu…
Fransa tarihinin en büyük sporcularından Zinedine (Zeyneddin) Zidane de Cezayir asıllıydı ve Fransa’nın 1998 Dünya, 2000 Avrupa Şampiyonluğu’nun baş aktörüydü…
YAYIN İHALESİNDE SON DURM NE?
Ne günlere kaldık Rabbim, marka değerimiz yerlerde sürünüyor… 7.5 milyarları kotardığımız Bein Sport’la şimdi 2.5 milyarların kıran kırana pazarlıklarını yapıyoruz…
Daha önce yüksekten baktığımız yayıncı kuruluşlar önünde bugün eğildikçe eğiliyor, adeta merhamet dilenciliği yapıyoruz…
Roller değişince bu sefer onlar ağırdan alıyor, yalvarta yalvarta, kulüplerimizi kendi tezlerine getiriyor…
Futbol Federasyonu sarsıntılı günler geçirirken bir taraftan da naklen yayın ihalesi için süreç devam ediyor…
Aylardır bir türlü karara bağlanamayan yayın ihalesinin çözümüne yaklaşıldığı tahmin ediliyor…
Bunca pazarlıklara rağmen fiyatın bir türlü yükseltilememesi hem TFF, hem de Kulüpler Birliği’ni kara kara düşündürüyor…
500 milyon dolarları ( Yaklaşık 7.5 milyar TL) gören yayın gelirlerinin bugün 2.7 milyar TL civarında kalacağı düşünülüyor, bu da büyük gelir kaybı demek…
Endüstriyel futbolun savurgan kulüpleri, bir taraftan giderleri karşılarken diğer yanda devasa hale gelen borçlarla nasıl başa çıkacak, doğrusu merak konusu…
2 yıllık olacağı tahmin edilen anlaşma sağlanırsa maçlar, yine Bein Sport’tan yayınlanacak…
Bu zor sürecin sonucunu bekleyelim görelim…