Aybar ve Topçu

10 Temmuz 1975 günü Nurettin Topçu’yu ebediyete uğurladık. 10 Temmuz 1995 günü de Mehmet Ali Aybar göçtü ebedî âleme. Topçu 1909’da, Aybar 1908’de dünyaya gözlerini açmışlar. Her ikisi de güzün doğmuş.

Hemen hemen akran olan bu iki sosyalistten biri sağcı, diğeri solcu mahfillerce bilindi. Peki anlaşıldı mı? Aybar’ın sosyalizmini solcu takım anlamadı. Topçu’nun milliyetçiliğini de milliyetçi takım.

Topçu da sosyalist idi, Aybar da. Fakat ömürleri boyunca bir araya hiç geldiler mi? Bu yönde herhangi bir kanıt hatta haber duymadım.

İşte ülkemiz böyle. İki önemli sosyalist yetiştiriyor, fakat ikisi bir araya gelip de ortaya koydukları çok önemli ve özgün fikriyat hususunda bir istişare yapamıyorlar.

Böyle bir düşünce ortamı yok.

Düşünceler var ve fakat hepsi kendi kompartımanında nefessiz yaşıyor. Ötekilere karşı düşman ya da çekingen… Türk siyasası hep bu güvenlik ve tehdit algısı üzerine oturmuş, güya vatan ve millet müdafisi adamlar yetiştiriyor.

Mehmet Ali Aybar da doçent iken atılmış üniversiteden, Topçu da.

Her ikisi de “güler yüzlü, sevecen, inançlı bir sosyalizm”i hele hele en önemlisi Türkiye’ye mahsus bir sosyalizmi öneriyorlar. “İnsanlar sosyalizm için değil, sosyalizm insanlar içindir.” diyen Aybar, yerli ve millî bir sosyalizm için varını yoğunu harcadı. Gazete çıkardı, dergi çıkardı, kitaplar yayınladı, yetinmedi parti kurdu, ama nasıl bir sosyalizm öngördüğünün gerçek karşılığını verecek insanlarla bir türlü karşılaşmadı. Bugün de alternatif olabilecek iyilikler, demokrasi talepleri, yeni siyasî mahfil oluşturma gayretleri gerçekten ona layık insanlarını bulup da ülke için yeni bir yol inşasına bir türlü kanat çırpamıyor. Daha kanatlarını çırpmaya başlarken ‘uçuş öğrenmesin’; eski usûl, hep ‘beraber yürüsünler bu yolları’ diye kanatlarını gönüllü kestirtiyorlar.

Kanatsız kalan kuşlar gibi paytak paytak yürüyorlar.

Eski usûl yolların eski bezirgânları, her yeniyi iğdiş edip sonra birlikte yürütüyorlar kervanlarını…

Aybar ile Topçu buluşamadılar, eski kompartımanları belki onları kafeslerinde tutmaya devam etti; ancak bugünün -genelleştirmeleri hiç sevmem ama- sağcıları ile solcuları ülkenin ve milletin alternatif beklentilerini maalesef yanlış bir zeminde, eski bezirgânların dümen suyunda arıyorlar.

Biraradalıklarının bir derin anlamı yok. Derin bir anlamı yok ama derinlerle bağlantısı çok.

Oysa yapılması gereken çok şey vardı; zihinsel ve matematiksel bir dizi gayret ve yaratıcılık onları bekliyordu. Aybar’ın dediği gibi: “iğneyle kuyu kazmak gibi çok derin çalışmalar yapmadan sosyalizm ile bu ülkeye hizmet etmek zordur.”

Topçu’nun millet mistikleri adını verdiği insanlar, sosyalizmi Allah’ın ‘emr-i bil maruf’ gönüllüleri için bir ilahî emir telakki ederler ve ahlâkı tamamlamak vecdi, sâyı, hareketi olarak anlarlar.

Öyle olmak icap eder(di). Olmadı.

Bugün 10 Temmuz’da kaybettiğimiz bu iki sevecen sosyalizmin yerli ve millî aydınları, ne yazık ki çarpık kapitalizme feda edilen bir sözde ‘yerlilik ve millilik’ adına unutturuldu.

Tıpkı Sabahattin Ali’nin ormana doğru yürürken başka ülkelere gidip bu ülkeyi yıkacağı vehminde olduğu gibi korku ve içgüdü asrı benliğimizi sarmalayıp yeniden köleleştirdi hepimizi.

Ali Ertekin’leri kullanarak devleti, vatanı, milleti kurtaracaklarını sananların ‘dava’sı ile bu ülkeyi daha da karanlıklara götürürüz.

Ertekin’in Sabahattin Ali’yi öldürdüğü veya öldürülme olayını üstlendiği ‘dava’ büyük bir gizlilik içinde yürütüldü ve olay kapandı.

Kapandı mı? Ormanın içindeki onca canlı, yürüyen şairin kanatlarının nasıl kırıldığını görmediler mi? Ağaçlar, çiçekler, börtü böcek?

Şimdi de bazı ‘dava’lara karartma konmuş.

Dâvâ’lar özlerinden uzaklaştırılıp karartılmış.

Dâvâ’lara alternatif olabilecek yeni ‘dâvâ’lar da daha doğmadan iddialarından uzaklaştırılmışlar.

Topçu ile Aybar buluşturulmalı ve bu iki doçentin kürsüleri binlerce ilim adamı yetiştirmeliydi. Topçu ile Aybar buluşturulmalı ve önyargıdan uzak “Ne için sosyalizm?” sorusuna ülkenin düşünen beyinleri birlikte cevaplar aramalıydılar.*

Bugünkü CHP, İyiparti ittifakının bu köhnemiş yollarda beraber yürüyenlerin daha kötü bir varyantı olmak hevesinden vareste olarak ülkenin yarınki ufuklarına genç güneşler yetiştirmeleri beklenir(di). Yoksa kapitalizmin en çarpık ve en sonradan görme biçimine maske yapılmış ‘yerlilik ve millilik’ iddialarının felsefî bir derinliği olamaz. Felsefî derinliği olmayanların ‘yapılandırmacı bir çözümleme’si söz konusu bile değildir.

Cumhurbaşkanlığı seçimine daha var.

Kim aday?” tartışmaları yerine, mâzide gerçekleşmeyen teori ve pratik kavramsal inşa faslının bugünden sonra ihyâsı ve ibdâsı için kolları sıvamalı.

Bir elime ‘ay’ı, bir elime ‘güneş’i verseniz dâvâmdan dönmem.” diyen güzel ahlâkı tamamlama gayesindeki Peygamber, gerçekte kör bir inadın yansıması olarak söylemedi bu cümleyi. Kendisine Kureyş’in ileri gelenleri: “Baş mı olmak istiyorsun, gel başımıza geç!” derken o böyle bir iktidarı elde etmenin dayanılmaz hazzının peşine düşmedi, kendisine özgüven duyarak niyetlenmedi. Çünkü yaşanması gereken şeyler vardı, Kur’ânî bir süreç gerekti. Teori, pratikle olgunlaşacaktı.

İşte şimdi bize lâzım olan şey tam da budur.

Kavramsal inşa ve asgarî müştereklerin teorik – pratik çerçevesi ile strateji ve eylem planının ortaya konması… Kimin Cumhurbaşkanı olacağı tâli bir konu.

*Lütfü Şehsuvaroğlu, Türk Sosyalizmi ve Nurettin Topçu, Elips Yayınları Ankara 2011. Bu kitabı böyle bir mesuliyet ile kaleme almıştım. Gönül isterdi ki, devamı gelsin ve kompartımanlarına ayrılmış düşünce kulüpleri özgürce birbirleriyle iletişime geçsinler, yeni terkip etme kabiliyeti ve tefrik etme hazinesi oluştursunlar.

YORUMLAR (33)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
33 Yorum
  • Murat ÇAKIR / 12 Temmuz 2021 02:27

    Necip Fazıl Nurettin Topçu'nun İslâm sosyalizm düşüncesini kabul etmediği için araları açılmıştı.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yücel Hoca 2 / 10 Temmuz 2021 23:13

    Sağın ve solun kendi dehlizlerinden başını çıkararak önce kendisiyle sonra bütün milletle barışık bir projeksiyon sunması gerekiyor. Ülkenin geleceği için istisnasız herkesin iyi niyet ve gayretle geleceğe bakması ve çalışması gerekiyor. Ümidi yitirmemek, kamplaşmayı azaltmak, zihni bagajları askıya almak ve kulak tıkadığımız bütün kesimleri dinlemek gerekiyor. Aybar ve Topçu veya Gaspıralı ve Galiyev veya Kısakürek ve Nazım gibi entellektüel isimlerin mutlaka yeniden bagajsız tanınması şart

    Yanıtla (2) (0)
  • Yücel Hoca / 10 Temmuz 2021 23:07

    Tebrik ediyorum, olağanüstü değerli bir yazı. Kamplaşma ve boğuşma artık bu ülkenin gündeminden kalkmalı. Aksi halde hep birlikte yok olacağız. Keskin ve birbirine sağır gettoların arasındaki yüksek duvarları kaldırmak, milletin geleceği için tutulan aydınlatma projektörleridir. Çatışma ve kavgadan bütün ülke yorulmuşken, sosyalizmi bile iki doğru isim üzerinden anlatma girişiminizi yürekten kutluyorum.

    Yanıtla (2) (0)
  • HÇeşitcioğlu / 10 Temmuz 2021 21:04

    İmanının selameti için dua edeceğim"
    Nurettin Topçu  ve Bediüzzaman Denizli’de aynı zamanlarda bulunuyorlar. İkisi de sürgün. Nurettin Topçu üniversitede hoca olabilmeyi çok istiyor; böylece orada genç neslin yetişmesine hizmet etmek arzusunda. Bir gün Said Nursi'den dua istiyor; "Üniversitede hoca olabilmek için duanızı istiyorum’, Bediüzzaman ise ‘İmanının selameti için dua edeceğim’ karşılığını veriyor Kaynak: Nurettin Topçu, Said Nursi'ye 3 kere aynı soruyu sordu, aynı cevabı aldı.

    Yanıtla (2) (0)
  • Hikmet yılmaz / 10 Temmuz 2021 18:54

    Bugüne kadar olmadı, ama olamaz mı?

    Yanıtla (0) (0)
  • Okur / 10 Temmuz 2021 18:39

    Yazarın kafası çok karışık. Ne dediği anlaşılmıyor.
    Bu arada
    Nurettin Topçu üniversiteden atılmadı, -hakkı olduğu halde- üniversiteye alınmadı.

    Yanıtla (1) (0)
  • hoş gelmişler / 10 Temmuz 2021 14:56

    epeydir görünmeyen isimli ve sadece ne güzel yazı diyenler hoş gelmişler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Ahmet Fetih / 10 Temmuz 2021 14:45

    İki ayrı dünyanın insanını nasıl bir kulvarda koştuğunu meczetmenizi anlamadım.Nurettin Topcu tam anlaşılmamıştır,diğeri hayatın gayesini anlamadan gitmiş,O nu tanımayan iki dünyadanda mutsuzdur.İman-I billah Marifetullah,muhabbetullah,zevk-i ruhaniden mahrum gitmiş,ve esafa.İlim ibadetin kalitesini artırır.En büyük ilim İman ilmidir.Vesselam.

    Yanıtla (4) (1)
  • Semih Sungur / 10 Temmuz 2021 13:16

    Türkiye'yi idare edenlerin sizin yazmış olduğunuz birleştirici gerçekleri görememeleri ülkemiz için her yönden büyük kayıplara neden olmuştur,yüreğinize, emeğine,kaleminize sağlık,abim benim,sevgi, saygılarımla.

    Yanıtla (5) (1)
  • Mürsel / 10 Temmuz 2021 12:51

    Tefekkür/ fikretme kokulu yazı. İnsaflı bütüncü çabalı.
    " Her batıl içinde bir hakikatı barındırır."
    Sosyalizm de öyle.Amma bu iki adam dışındakiler çekiç ve sopa olarak kullandı.Üretim ve bölüşüm kutsaldır.İbadet eder gibi çalışıp, sevap vecdiyle üretip, gözü gönlü tok muktesit tüketmedikçe adam olmayız vesselam.

    Yanıtla (1) (0)
  • Demokrat hukukçu / 10 Temmuz 2021 12:50

    Ya o partilerden biri seçilip karar organlarında yer alınmalı veya liderliği alınmalı ya da yeni bir parti ile bu işe syunulmalıdır.Fikir ve yönetime talip olma bir bütündür.Siyasetsiz fikri hizmet de bir hizmettir ama biraz daha uzun yoldur.Fikirleriniz iktidara daha geç gelebilir.En kestirme yol bir araya gelip tek yumruk halinde mucadele edip bir an önce halkı da ikna ederek yönetimi alıp fikirlerinizi uygulama safhasına koymanızdır.Yoksa bağı belleyip üzümü haydutlara yedirirsiniz.

    Yanıtla (2) (1)
  • Demokrat hukukçu / 10 Temmuz 2021 12:44

    Sizi yeni yeni tanıyoruz. Bu güzel yazınızın devamını diliyorum.Bütün aklı çalışan,demokrat, hoşgörülü ve idealist insanların bir orta noktada buluşup ülkeyi bu düştüğü çukurdan çıkarması ve kaderine hakim olması gerekiyor.Karar gazetesi bunu sağlayacak bir platform olabilir.Gidişat iyi.Yalnız gördüğüm eksiklik şu:Halâ bir araya gelip bir insiyatif başlatma yok.Halâ iş mevcut partilere/liderlere havale edilip onlardan medet umuluyor.Gidişat yine karambole bırakılıyor.

    Yanıtla (3) (0)
  • LüzumsuzAdem / 10 Temmuz 2021 12:38

    Nurettin Topçu belki Aybar ile buluşmadı ama Kıvılcımlı ile buluşmuş:

    Sadık Göksu / Nurettin Topçu ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı Tarihsel Buluşması

    Göksu'nun yazısı Tarih ve Toplum'da çıkmıştı (Sayı: 151 Cilt: 26 (Temmuz 1996 ????)
    İçindekiler

    Yanıtla (1) (0)
  • nerde kaldınız bekleriz / 10 Temmuz 2021 12:33

    teşekkür oy ne güzel yazı grubu epeydir yoktunuz.zerre katkı sağlamayan eleştirmeyenler hoşgeldiniz.özlemiştik sizi

    Yanıtla (0) (0)
  • LüzumsuzAdem / 10 Temmuz 2021 12:29

    Nurettin Topçu, kendisi AP'den aday olup seçilemeyince üzülmez. Ama Mehmet Ali Aybar'ın seçildiğini duyduğunda sevinir ve der ki:

    “Hele şükür, Meclis’e bir adam oğlu adam da girmiş.”

    Yanıtla (3) (0)
  • Orhan Ercan / 10 Temmuz 2021 12:27

    Güzel,doğru,samimi olduğuna inanıyorum düşüncelerinizin.Yaklaşım derinliğine,olması geren diyerek katılıyorum.Saygılar.

    Yanıtla (1) (1)
  • karar okuru / 10 Temmuz 2021 12:24

    Korku ve güvenlik, iyi tahlil etmek lazım inacımız bile korku üzerine inşa edilmiş. böyle ortamda düşünce adamlarının kıymeti olmaz. sanıyorum bu konar göçer tarihimizden kaynaklanıyor. 'yerli ve milli' sözü yanlış bir tanımdır. belki Amazon ormanlarında yerli kabileler olabilir. esas mesele korkularımızdan bir türlü kurtulamamak.

    Yanıtla (1) (0)
  • Okur / 10 Temmuz 2021 11:29

    Sayın yazar lütfen şu yerli milli teranesine alet olmayın. Lütfen...

    Yanıtla (1) (3)
  • Mehmet Kubilay Eryiğit / 10 Temmuz 2021 11:25

    Sayın Yazar, fevkalade önemli ve güzel tespitler için çok teşekkür ederiz...Varolun

    Yanıtla (4) (1)
  • Alp Erkin / 10 Temmuz 2021 11:15

    "Adayımız MANSUR YAVAŞ" diye niye yazmıyorsun.
    Lafı dolandırıp duruyorsun?
    Aybar'ı komünistler, Topçu'yu M. Doğan taifesi konuşsun. Sana ne?

    Yanıtla (1) (12)
  • Tebrik ve teşekkürler kardeşim Lütfi / 10 Temmuz 2021 10:48

    Tebrik ve teşekkürler kardeşim Lütfi

    Yanıtla (3) (1)
  • Maraşlı / 10 Temmuz 2021 10:24

    Onlar yaşarken ayrı düşmüş olabilirler. Bundan hiç gam keder duymam. Biz kendimize düşeni yapıp gayet güzel ikisini buluşturabiliriz. Teşekkürler yazı için.

    Yanıtla (5) (1)
  • Okur"aSahin / 10 Temmuz 2021 08:35

    Dününü bilmeyen ,
    Bu gününüde bilemez.

    Yanıtla (7) (1)
  • yener yılmaz / 10 Temmuz 2021 06:39

    Evet toplumculuk, cemiyetçilik, sosyalizm ve yerlilik bize haslık; toprağın suya hasreti gibi, kitabınızı hemen okuyacağım yıllardır benim de iddialarım bu doğrultuda, elinize dilinize sağlık çok güzel yazı, devamını bekleriz...

    Yanıtla (8) (1)
  • muammer / 10 Temmuz 2021 06:12

    YAZIda dikkatimi çeken ifadeler ;
    '' yeni terkip etme kabiliyeti ve tefrik etme hazinesi..'' bu o kadar önemli bir ifade ki.. Bir de şu : '' Türk siyasası hep bu güvenlik ve tehdit algısı üzerine oturmuş..'' Bugün BEKA dedikleri şey..
    Sonuç : İster Kemalist ister Dinci..Hepsi BEKA diyor ama HALK için değil, kendi menhus ÇIKARlarının devamı için...

    Yanıtla (10) (0)
  • Ölü düşünceler / 10 Temmuz 2021 06:06

    Günümüzde çıkar sağlamayacaksan iktidar olmanın bir anlamı ne ola? Sosyalizm ,çalmadan iktidar olmanın yegane anlamı. Çünkü asıl amaç refahı tabana yaymak.Planlı üretim yapmak ,bilime ve sanata önem vermek.Bunun için eğitimin kalitesini artırmak.Dini siyasi alanda kullanmamak.Düşünceyi açıklamayı teşviktir. İç ve dış çıkar çevreleri buna izin vermezler. Ak partiyi yolundan saptırdıkları gibi.

    Yanıtla (3) (0)
  • Karar okuru / 10 Temmuz 2021 05:14

    Çok güzel bir bakış açısıyla yazılmış. Diyalog ve hoşgörünün bit erdem olduğu belirtiliyor. Fanatizmin zararına temas var. Teşekkürler.
    Medeniyetler ortak çabaların ürünüdür.

    Yanıtla (6) (2)
  • Sahin / 10 Temmuz 2021 01:57

    Hocam tek kelime, Süpersiniz Ne kadarda özlemiştik böyle bir yazıyı. Sagolun var olun.
    Ufkumuzu açtınız.

    Yanıtla (7) (1)
  • Okur / 10 Temmuz 2021 01:24

    Bugünü yazmaya yürek olmayınca...

    Yanıtla (4) (7)
  • ne zaman uyanacağız / 10 Temmuz 2021 00:41

    geriye gitmeyelim.90 lardan bu yana harcanan milli eforla hayatları söndürülen onbinler nolacak.hala süren hain edebiyatı nolacak.her hain edebiyatından .çeteler mafya hukuksuzluk şirketlere bankalara çökme içini boşaltma ve siyasi ekonomik krizler çıktı.tetikçileri kahraman yaptı.

    Yanıtla (6) (0)
  • Ali rıza / 10 Temmuz 2021 00:34

    Hocam ne güzel yazmışsınız , bütün sıkıntımız bu zaten , ya bendensin , benim gibi düşünecek inanacak giyineceksin , yada düşmanımsın , kafirsin , bunu taa Hz Muhammet’in vefatından bu güne kadar çözemedik , gitti , hür düşünce , düşündüğünü söyleme yapılan yanlışları dile getirme hala suç değilmi ? şark toplumlarının geri kalmasının sebebi , düşüncenin konuşmanın baskı altında olmasındandır , Mithat paşa neden taifte boğduruldu , ?günümüzdekileri yazmaya gerek yok , suç olur , aman haa,

    Yanıtla (13) (0)