Ocak

Ocak.... Yılın en soğuk ayı. Adını, evlerde dâimâ ocakların yanmasından ve ocak başında vakit geçirilmesinden alıyor. Cehennem soğuğundan bir nümûne olduğu için bir adı da Zemheri. Zemheri, 22 Aralık'ta erbâin soğuklarıyla başlar, ocak sonuna kadar devam eder.

Bilmeyenler veya unutanlar için halk takvimindeki kasım ve Hızır günlerinden bahsedeyim biraz. Mayısın altısında başlayan Hızır günleri, kasımın sekizine kadar sürer. Kasımla birlikte yavaş yavaş karakış gelmeye başlar ve aralık ayının sonuna doğru başlayıp nevruza kadar doksan gün sürecek olan şiddetli soğuklar başlar. Bu soğuk günler erbâin ve hamsin olmak üzere iki devreye ayrılır. İşte ocak, diğer adıyla zemheri, bu ilk kırk güne rastlar. Eskiden bu kırk günü selâmetle atlatan yaşlılar, şükür için kurban keserlermiş.

Zemherili çok atasözümüz var. Sizinle anasözü paylaşayım. Annem, “Ben bilirim” diye öne çıkıp da bir işi elimize yüzümüze bulaştırınca, “Kadının birini ev büyüğü yapmışlar, zemheride koyunları kırktırmış.” der.

HELVA SOHBETLERİ

Helva sohbeti, eskiden kışın en soğuk günlerinde saraydan köylere kadar her yerde yapılan eğlenceli toplantılara denirdi. Çeşitli ikramların yanında özellikle helva ikrâmı yapıldığı için bu ismi almıştır. Önce sohbetin yapılacağı ev belirlenir, yâni sohbete evini açacak kişi seçilirdi. Soğuk bir gecede onun evinde toplanıp sohbet edilir; şarkı, türkü, ilâhi okunur ve çeşitli oyunlar oynanırdı. Bu oyunlar fincan ve yüzük oyunu gibi oyunlardı. Helva ve kahve ikrâmından sonra bir sonraki ev sâhibi tespit edilerek herkes dağılırdı.

Helva sohbetiyle ilgili hoş bir hikâye nakledeyim. Pâdişâhın birisi, yaz uzayınca sıkılmış ve helva sohbeti yapmak istemiş. Ortamı kış gibi hazırlatmış ve davetlilere kışlık kıyafetleri ile gelmesini söylemiş. Elbette dalkavuklar sıraya girmiş ve "Bu kış ne iyi ettiniz!" diye iltifatlar yağdırmışlar. Herkes durumdan memnun eğlenirken bir vezirin düşünceli hâlini fark eden bir dâvetli, yanına gidip derdini sormuş. Vezir, şöyle cevap vermiş:

“Pâdişâhımız efendimiz yarın birgün kışın en şiddetli gününde Çamlıca Tepesi'nde yaz eğlencesi isterse ne halt edeceğiz?”

Helva sohbetleri, 2010 yılında Edirne'de yeniden başlamıştı. Bendeniz o zaman Ankara’da yaşıyordum. Bu haberi okuyunca Polyanna ile aramın iyi olduğu bir günde helvâ sohbeti düzenledim. Evimi açtım. Sohbet ehli insanları dâvet ettim. Yazar, akademisyen, eş dost geldi. Düzel bir akşam başladı. Hiç unutmam, helvayı Türk Edebiyatı’nda yüksek lisans yapan bir genç kız kavurmuştu. “Acaba bunun devâmı kimin evinde olur?” diye düşünürken bir siyâset tartışması başladı. Kılıçlar çekildi. Suratlar asıldı. Gülleden ağır sözler sarf edildi. Erkenden toplantıyı terk edenler oldu. Helva mı yedik zehir mi yedik anlayamadım. Arkası gelmedi. O günlerde karşılaşınca öfke nöbeti geçirenler, şimdi birlikte “çözüm” arıyorlar. Dilerim çözerler.

Zemheriyi sağlık ve âfiyetle atlatmanız dileğiyle yeni yılınızı tebrik ediyorum. Eski söyleyişle sâl-i cedîdiniz mübârek olsun. Üç ayların rahmeti ve bereketi hânenize dolsun.

YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
9 Yorum