Cin şişeye tekrar girmez

Hrant Dink Vakfı’nın uluslararası bilimsel bir toplantısı hem Kayseri’de hem İstanbul’da mülki idare tarafından yasaklandı. Anlamı derindir. Yasakların yeni kapıları çaldığını göstermektedir. Ama bilmek gerekir ki, hiçbir yasak toplumun aldığı yolu sıfırlamaz, zihinlere set çekemez.

Geçtiğimiz günlerde uluslararası bilimsel bir konferans sessiz sedasız yasaklandı. “Kayseri ve Çevresi: Toplumsal, Kültürel ve Ekonomik Tarihi” başlığını taşıyordu. Kayseri’de yapılacak, Amerika, Fransa, Yunanistan, Ermenistan ve Türkiye’den 27 bilim insanını biraraya getirecekti. Hazırlıklar bitmek üzereyken, Kayseri Valiliği konferansın yapılmasını beklenmedik bir şekilde yasakladı. Bunun üzerine düzenleme komitesi toplantıyı İstanbul’a taşımaya karar verdi. Ancak toplantıdan tam bir gün önce, 17 Ekim tarihinde saat 17.00’de Şişli Kaymakamlığı’ndan gelen bir yazıyla yasak, İstanbul’a da sirayet etti. Her iki yasak kararı da “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”na göre alınmıştı.

Tebliğ sunmak ve toplantıyı izlemek üzere İstanbul’a gelen, iptal üzerine o gece ve ertesi gün buluşan ve aralarında konuşan bilim adamlarının şaşkınlıklarını, kararı nasıl ve hangi çerçevede karşıladıklarını tahmin etmek her halde zor değildir.

Bu konferans Hrant Dink Vakfı’nın bir faaliyetiydi. Vakıf bu tür konferansları, tarih çalışması ve bellek tazelemesi arayışıyla daha önce pek çok kez yapmış, Türkiye’nin geçmişini araştırma, geçmişle konuşma, geçmişiyi hatırlama, geçmişle yüzleşme çabalarını, bu tür güçlü akademik araştırmalarla sürdürüyordu.

Yasak ve iptal sonrası vakfın yayınladığı basın bildirisi bunu net ve objektif bir biçimde, şu satırlarla anlatıyor: “19. ve 20. yüzyıllarda Türkiye’nin farklı kent ve çevrelerinde yaşanan toplumsal, ekonomik, politik ve kültürel değişimlerin ayrıntılı bir biçimde anlaşılmasını, bu konuda yapılan yeni çalışmaların akademik dünyaya duyurulmasını hedefleyen uluslararası konferanslar dizisi, 2008’den bu yana Vakfın çalışmaları arasında, uluslararası alanda bilimselliği ve kalitesi ile örnek gösterilen toplantılardan biri haline geldi. Daha önce Adana (2009), Diyarbakır (2011), Mardin (2012), Van (2016), Ankara (2015) ve İzmir(2017)’le ilgili düzenlenen konferansların, bu yılki adresi olarak Kayseri’yi seçmiştik. 2016’da, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti AB Bakanlığı tarafından desteklenen Kayseri’nin kültür varlıkları ile ilgili derinlemesine çalışmamızı ve yayınımızı paylaşmak, Kayseri’nin çokkültürlü ve zengin geçmişini uluslararası prestijli bir konferansla taçlandırmak ana hedefimizdi…”

Peki neden yasaklandı böyle bir toplantı?

Türk emniyetini ve mülki idaresini bu denli rahatsız eden, toplantıyı yasaklayacak kadar sakıncalı bulmasına yol açan hususu kestirmek hiç zor değil. Konferans mülki idarenin gözünde 1915 öncesi Kayseri’deki Ermeni varlığını hatırlatacak, 1915 tehcirine ve sonuçlarına değinecek, bunları tartışacaktı. Devlet, bunun uygun bulmamıştı.

Peki ne oldu da, dün sakıncalı bulunmayan ya da yasaklanmasına siyaseten ve ahlaken cesaret edilemeyen bilimsel “konuşma-tartışma-sorgulama” toplantıları, alıştırma faaliyetleri bugün yasaklanır hale geldi? Adana, Diyarbakır, Mardin, Van, Ankara ve İzmir’de düzenlenen, yayınlanan tebliğ kitaplarıyla referans haline gelen bu toplantılar serisinin devam edilmesi uygun bulunmadı?

Bu sorular ve yanıtı, ilk soru ve yanıtından daha keskin yerlere gönderme yapıyor.

Zira yanıt, bir konferansın yasaklanmasının (kendi başına son derece geniş ve anlamlı olan) sınırlarını aşıyor. Yasakların ve yasaklanan konuların, sistemin her noktasına sirayet eden şekilde, korku-kuvvetin iç içeliğine işaret eden bir zihniyetin cesaret kazanması üzerinden, nasıl ve ne şekilde alan genişlettiği gösteriyor. “Kötülüğün sıradanlığı” bizde emir almayla, değil emri tasavvur etmeyle yol alıyor. Büyük geri gidişe, kimi meselelerde başlangıç noktasına dönüşe işaret ediyor.

NEREDEN NEREYE?

Bundan 14 yıl önce, AK Parti iktidarının ilk yıllarında Boğaziçi Üniversitesi’nde, “İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri” başlıklı konferans yapılmak istendiğinde, tepki ve yasak validen, kaymakamdan değil adalet bakanı ve bir idare mahkemesinden gelmiş, ama bunlar bile o toplantının yapılmasına engel olamamıştı. Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan bile o günlerde şunları söyleyecekti:

“Özellikle demokratik bir ülkede düşüncenin, fikrin açıklanacağı bir organizasyonda bu şekilde bir kararın alınmasını doğrusu tasvip etmem mümkün değil. Hele hele ‘Daha ileri bir demokrasi, daha özgür bir Türkiye’ dediğimiz bir dönemde. Siz bir düşünceyi beğenmeyebilirsiniz, tasvip etmeyebilirsiniz, ama bunun açıklanmasını bu şekilde engelleyemezsiniz. Kaldı ki daha yapılmamış olan, ne konuşulacağı belli olmayan böyle bir düşünce platformunu engellemenin ben demokrasiyle, özgürlüklerle, çağdaşlıkla bağdaşır olduğuna inanmıyorum.”

Bugün Erdoğan cumhurbaşkanı, hatta başkan.

Genişlemenin nesnesi değişti. Özgürler yerini yasaklara bıraktı. Yasaklar genişliyor ve her gün yeni bir kapıyı çalıyor. Son mülki irade kararı ve onunla gelen uluslalarası bilimsel konferans yasağı bu anlamda simgeseldir ve yeni bir merhaledir: Akademik çalışmaya sınır, düşünceye, sorgulamaya, tartışmaya set, 2005 öncesine gönderme...

Ne var ki bu sadece, siyasi iktidarın ve onun işlettiği devlet politikalarının konjonktürel bir yürüyüşüdür. Toplumun haklar, özgürlükler, farkındalık bakımından siyasetten çok ileride olduğu muhakkaktır. Bellek, kimlik, tarih meselesi de bunun bir parçasıdır.

2005 toplantısı bu bakımdan toplumun kendisine soru sormasının, zihinsel özgürleşme hamlesinin kritik bir anını oluşturmuştu. Bu adımın çektiği tepkinin bedelini çok ağır ödedik. Hrant Dink’i kaybettik. Ama cenazesine yüzbinler katıldı, 2008’de 1915’le ilgili özür kampanyasına 30 bini aşkın vatandaş imza attı. Genç akademisyenler tarihte topluluklar, insan, kıyımlar, ilişkiler meselesi yoğunlaştılar. Toplum, dahası zihinler iyi ya da kötü, şöyle ya da böyle, itiraz ederek ya da katılarak tartışmaya başladı, bir tabuyu yıktı.

İşte buradan geriye dönülmez. Toplumun yolu siyasetçinin yoluna benzemez. Toplum biriktirerek, dönüşerek gider ve eninde sonunda belirleyici olur.

YORUMLAR (48)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
48 Yorum
  • Muhtefi. . / 27.10.2019 20:14

    Sıkıntı yok,.Mal bizim herkes beğenecek diye Pazara çıkmadık. :)).,,,,Azizim Sagirlar iki kere güler der Hz Mevlana.:))..Gülmek iyidir. .Karlisin bir daha güleceksin, ,Ya Gidiklanarak. .ya da İRADEMİZLE. ..Hangisini seçersek ! ..Saygılarimla.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 27.10.2019 14:25

    Bati'yi beklememiz lazim yani! Onlar yapinca yapicaz! Kendimiz iyi bir sey için örnek bekleyecegiz! Ah at gözlüklü insanoglu!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 27.10.2019 14:18

    Vallahi gülmemek elde degil ! Kötü ezber:))))))

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. . / 25.10.2019 22:04

    15:22...Münafık Göze, Musluman Söze inanir demisler..Atasözü. !..

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhtefi. . / 25.10.2019 21:51

    OKYANUSLAR yıkayıp temizleyemez Batıyı. Hangi birini sayalim bilmem ki.?.yakın tarih mi,uzak tarih mi. ?HACLILAR psikopat Sürüleri.Misyoner Hipnozcular.!. Ya Kovboy Berdus, Zalim psikopatlar. ?.ya Afrika Tarumar edilmiş ya Asya Hindistan diye bir yer yok ..**Müslüman Topluluk Babür Şahı Nasireddin Muhammed Hümayun Şah'ın Türbesindeki Kah ı Nur Elması tirtiklanip acaba kimin kafasında bugün **..Batıda. ?..Say, Say bitmez. Tabi bugun $$,Arabaları vb var insanın.!. Zihin Dibacesini köle yapıyor. Zor birsey GÖNÜLLÜ ZIHIN KOLELİGİ. .!.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 25.10.2019 12:26

    Gücü ellerine alıncaya kadarmış demokratlıkları. Bu da bize ders olsun. Çok destekledim bu iktidarı. O zaman haklıkardı. 180 derece dönüş dedikleri bu olsa gerek. 12 Eylül sonrası faşist devletine döndük maalesef.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURUMehmet atay / 24.10.2019 21:34

    Kayseri"de 14 Ermeni evi tarihi nitelik kalitesinde idi Onu da anıtlar yüksek kurulu korumaya aldı Kilise olduğu gibi duruyor İmar edilen yerlerdeki Türk eski evleri hiçbir özelliği olmayan yığma taş yuvak damlı ...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 19:44

    Bu kafa, bu kafa, bu kafa... Lanet olsun, hemen de tanınıyor. Dinci, mezhepçi, bölücü söylemi bitirince geri tarihe sarıyor. Bu metin KO 15:22 ye kapak olsun. Pespaye yorumları yol göstermiyor, saklandığı delikten çıkıp aslan kesilse bari.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 19:02

    Orhan Pamuk'u " bir milyon Ermeni katlettik" dedigi icin yargiladilar, ne cabuk unuttun. Avrupa'dan insan haklari savunuculari gelip mahkeme salonunda oturup davayi izledi. Baktilar ki dunya merakla izliyor, dava gec acilmis diyerek Pamuk'u serbest biraktilar. Aslinda gec acilmis degildi.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 15:22

    Türkiyenin bir devlet olarak iç dinamikler ile düzelme olasılığı yok. 1918'de İngiltere doğrudan işgal etse idi belki bir şansı olurdu. İngiltere işgaline uğramış ülkeler komşularından ya da İngiltere öncesi hallerinden daha iyi durumda bugün. (Bkz Hong Kong, Malezya, Singapur, Hindistan, G.Afrika, Gana, Bermuda, Kenya, Cebelitarık, vb)

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 15:21

    canavarın hocası ve ortağı kemalistler.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 15:20

    önceki daha büyük canavardan kurtulmak için daha iyi bir seçenek yoktu.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 15:18

    bak bu doğru. mahçupyanın da bayramoğlunun da faşist devletin el değiştirmesinde katkıları büyük. ama el değişimi sırasında çok da çatlak açıldı. mesala bu yazı 2002den önce yazılamazdı.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 15:17

    bu duruma GELMEK mi? çok komik. sanki erdoğan öncesi böyle bir toplantı yapılabilirdi.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 15:12

    e elimizde daha iyisi yoktu. eski faşist devletin el değiştirmesi bile bir şey. git gide güçlenen dip akıntılara bir kaç yol açıldı hiç olmazsa.

    Yanıtla (0) (0)
  • METİN P. / 24.10.2019 14:19

    hıdır kardeş!benim adım hıdır elimden budur diyemiyor musun sana takılanlara?sen bildiğini yazdın.bundan sonra bilip te gerçekleri gizleyen aydıncıklar utansın desene.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 14:20

    chikago üniversitesi tarih ve siyaset profesörü prof dr ronald grigor suny de tek taraflı bir soykırımın sözkonusu olmadığını,karşılıklı bir kırımdan söz edilebileceğini söylüyor.Özellikle 1916-1917 tarihlerinde binlerce müslüman türkün katledildiğini,buna karşılık osmanlının emperyalistlerin oyununu bozmak için tehcire başvurduğunu söylüyor. istanbul medeniyet üniversitesi tarih bölümü öğretim üyesi Recep karacakaya ise şunu söylüyor:1914-1921 tarihleri arasında 516 bin 105 müslümanın ermeni çetelerince katledildiğini,400 kürt kızına tecavüz edildiğini,binlerce kadın çocuk ve bebelirin kılıç

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 13:00

    Sn. "METİN P.", sizin köyde, bebekler agu-gugu dışında imza da atabiliyorlar mıydı? Yoksa, sallıyor musun bu rakamı yazarken? İşte bu kafa!

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa / 24.10.2019 12:13

    Fransanın temsilcisine bir sorun bakalım "fransada ermeni soy kırımı yapılmamıştır" diyenlerin suçlu sayılmasını nasıl açıklıyor? Türkiye de tam tersi bir yasa çıkartmış olsa idi siz böyle toplantılar düzenleyebilir isiniz diye sorarlar adama. Fransaya öyle türkiye ye böyle yok. İlk önce batı demokrat olsun sonra bizden beklesin. Bizim bir deyişimiz var "kendine Müslüman" diye. İşte batıda böyle kendine Müslüman...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 11:56

    Justin McCarthy, ABDde "Institute of Turkish Studies" adli kurumdan maas alan bir tarihcidir. Bu kurum TC Devletine aittir. Kurumun amaci ABDde Turkiye lehine lobi faaliyetlerinde bulunmaktir ama bugune kadar tek faaliyet gosterdigi konu Ermeni Sorunudur.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 11:37

    Eski liberallerin,dünya ve Türkiye gündeminden ne kadar koptuklarını gösteren bir yazı...cinlerle,perilerle,şişlerle,şişelerle hemhaller, savrulmalar ,kırılmalar,kopmalar.... Muhalifler, müzmin muhalifler...inşa,ihya faaliyetleri gerçekleştiremezler fikrini teyit ediyorlar.... ellerinden gelse imhaya girişecekler... O'na da ağababalarının güçü yetmediği için tevessül edemiyorlar

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 11:36

    Metin P .Prof. Justin'i bizde okuduk ama bunun yanında TTK eski bşk nı Yusuf Hallaçoğlu'nu da okuduk.O da diyorki;Osmanlıdan göçe zorlananlara Suriye'nin halep şehrine ulaşabilen arasında ciddi bir fark var.Göçe zorlananlar Hallacoğlu'na göre de 1500.000 insan oraya ulaşanı da var sen hz goole den araştır.Eğer Hallacoğlu tescilli Türk milliyetçisi olmasaydı bu sözlerinden dolayı eminim daha içerdeydi .

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 11:02

    Ah be Hıdır. Incelemen okuman gerek. Belli ki iyi bir insansın.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 10:56

    Sen icindeki bu Ermeni nefretini anlıyorsan Çinlideki Uygur nefretini de anlaman lâzım. Ama hicbir fkrin yok bu konuda. Ne Cinliyi ne Uyguru tanirsın. Sen sadece, "Osmanlı el pence divan kültürü"nde örselenmiş kişiliğinin aldığı talimatlarla varsın. Gerisi ilgi ve bilgi alanin degildir. DEVLETLÛ, baban kötü dese babanı kesersin.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 10:39

    Ali Bayramöğlu-Etyen Mahçupyan suçlaması fazla düşunülmeden yapılmış duygusal bir süçlamadır. Ezilen halklar için çok savruk bir davranıştır. Bu ik adamı demokrasi adına elestirirsek bu memleketin çoğu insanını kanlı faşist ilan etmemiz gerekir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 10:29

    Y0rumculara verilen puanlara bakiyorum ve ilk kez bu kadar negatif panlar örüyorum. Cunkü belli ki yorum yapanlar acılı ermeniler. Bugünkü Türk halı bir zamanların Alman halkına, Sırp halkına ve bugünün Çin halkına ne kadar .benziyor. Böyle mağrur Turk olacağıma utanç içinde bir Türk olmaktan gurur duyarım.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 10:21

    AKP’nin özgürlükleri, demokrasiyi, hukuku savunması onlara bir yarar getireceği kadardı. Buna biz takiyye diyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • atila bitigen / 24.10.2019 10:15

    Kayseri eski tarihi bir kenttir eski ermeni rum yaşamış ama ne yazık ki onlardan geriye kalan eski tarihi taş evler dozerlerle yıkıldı üstüne binalar dikildi çok nadir kilise kaldı bu kültür ve tarihe sahip çıkması gereken belediye bu bilinçten yoksun olduğu için rant uğruna inşaat yapmıştır....bu konferans bundan ziyade eski acıları kaşıyarak türkleri soykırımla suçlama tazminat talebi avrupalılara şirin gözükme adına türk halkına ihanet olarak algılanmışa benziyor...iletişim karşılıklı iyi niyet karşılıklı olmalı...bu bir korkunun ifadesi elbette açık şefaf iletişim lazım

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 09:57

    Siz de beslediniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • METİN P. / 24.10.2019 09:54

    2008 YILINDA 1915 ermeni tehciriyle ilgili 30 bin kişinin imza attığını söylüyorsunuz.PEKİ GERİYE KALAN 81 973 382 KİŞİ NE DÜŞÜNÜYOR ACABA.Toplantının iptal edilmesini ben de anti sosyal buluyorum.Bırakın herkes eteğindeki taşları döksün de yanlış olan ne varsa düzeltelim.Doğru ise istifade edelim.Prof. Justin McCarty bir tarih uzmanı amerikalıdır ve de bir hristiyandır.BİR BUÇUK MİLYON ERMENİnin o dönemde var olmadığını ve yapılan şeyin sadece bir tehcirden ibaret olduğunu söyler.Bir kısım kişiler hala bunu iddia ediyor.Nedir derdiniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • HIDIR / 24.10.2019 09:51

    Nedir bu Ermeni hayranlığınız, Erivanın 19. yüzyılda yarısı Türk idi şimdi ne durumda, ERİVANDA Ermenilerin Türklere Azerbaycanlılara Karabağlılara yaptıkları zulümle ilgili konferans düzenleyebilirmisiniz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 09:10

    Yazar bu duruma gelinmesinde birinci dereceden sorumluluğu olduğunu hiç unutmasın.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 08:59

    Ülkenin bu hale gelmesinde E. Mahçupyan'ın ve senin de katkınız var.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 08:08

    Tarihte kurulan "EMVALI METRUKE"den ermeni mal ve mülklerinin nasıl talan edildigini bilmeyen varmı?Varsa Yaşar Kemal 'in ince memedini okusun...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURUx / 24.10.2019 07:31

    Çünkü 15 sene önce mağdurdu.Şimdi magdur olan muhalifler de eline gücü aldığında aynısını yapacak.Bu toplumun huyu bu. Ya bizim sıramız diyip koroya katılacaksınız ya da her zaman hakkı savunup yalnız kalacaksınız

    Yanıtla (0) (0)
  • musto / 24.10.2019 01:40

    Kayseride tehcir edilen kasabada doğdum neyini tartışacaksın 100 seneyi geçmiş durmadan sönmüş yaraları kaşıyorsunuz.En son komşu köylerde saklanan korunan çocukluk arkadaşlarımı 1972 Arjantine yolcu ettik.Arada bir gelir gezer resim çeker giderler.Yerlerine'de aynı dönemde Kars Erzurum,ve Ağrı'dan Ermeni ve Rus zulmünden kaçıp,gelenler iskan edildi.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 01:08

    Ermeni sorununda cin siseden cikti bir kere. Son 25 yilda, biz birsey yapmadik, yalan soyluyorlar diyenlerin sayisinda dramatik bir azalma var. Bu konferanslarin yasaklanmasi bence 1915 tehcirinde gasp edilen Ermeni mal ve mulkelerin durumuyla ilgili. Tapu dairelerinde o donemden kalma Ermenilere ait mulklerin kayitlari yok edilmistir. Ortaya cikmasin diye bir caba var.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 00:50

    bu canavarı siz de beslediniz

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali baba / 24.10.2019 00:04

    Toplumu Hasta ettiler, Hastaligin aššagidan yukariya yansimasi,

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.10.2019 00:03

    Guzel seyler soyluyorsunuz ama ulkenizi malesef taniyamamissiniz. Hic oyle ozgurluklerine sahip cikan bir toplum olmadi insanimiz, bu acidan gecen 15 senede daha da geriye gittigimizi uzulerek goruyoruz. Bu bugun buyuk oranda akp ve secmeninin sorunu gibi gozukse de, solcusu, laiki, kendi icinde cok seslilige gecit veremeyen kurtunun hastaligi. Kisaca bu toplumun hastaligi. 30bin kisinin imzasindan, bazi aydinlarin girisimlerinden bahsetmissiniz sanki onu alinmaz buyuyen bir cig gibiymiscesine. Koca bir yanlizlik resmi bu. Yeni bir sosyal mukavele ile yepyeni bir toplumsal tesisle belki...

    Yanıtla (0) (0)