Türkiye Yüzyılı belediyeciliği İYİ olacak mı?
Akşener, CHP'yle işbirliğini reddettikleri için iki tarafın da kendilerine yaylım ateşi açacağını, iktidarla öteki muhalefetin bunu birlikte yapacağını söylemişti.
Oysa iktidar, CHP ile köprüleri attığı için İYİ Parti'ye kızmışa pek benzemiyor. Neden rahatsız olsun, işini kolaylaştırdığı için mi?
Katar dönüşü uçakta, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a soruldu. Ne soran ne de cevap veren, kızgın veya köpürmüş görünüyordu.
Aksine soru şuydu: CHP'yi reddeden İYİ Parti'ye kendilerinin bir teklifi var mı?
Erdoğan'ın cevabı ise Cumhur İttifakında öyle bir sıkıntılarının olmadığı, Bahçeli'yle gayet uyumlu götürdükleri, işbirliklerinin tıkır tıkır işlediği ve inşallah Yeniden İstanbul'la Yeniden Ankara hedeflerini birlikte başaracakları, büyük bir zafer daha kazanacakları şeklindeydi. Başka da bir şey söylemiyordu.
Yeri Millet İttifakı değil, zaten o masada olmamalıydı, buyursun gelsin, kapımız Akşener'e dâima açık, geç bile kaldı, demiyordu.
Yerin burası, yuvana dön, çağrıları mı! MHP ile AK Parti, zaten hep Akşener masada otururken yapıyor onları. Akşener ne zaman masadan kalksa unutuyor, başka kapı gösteriyorlar. Yine farklı olmadı.
Görüldü ki, Akşener'e geçmişte yaptıkları davetler, gerçekten kendilerine katılmasını istediklerinden değil. Muhalefeti dağıtmayı amaçlıyor.
E amaçları gerçekleşti, Akşener ipleri kopardı, istediklerini aldılar. Buna sevinmeyip bir de üzülecek, sinirleneceker miydi?
CHP'yle yolları ayırdığı için, Cumhur kanadından Akşener'i topa tutan, partisine saldıran yok. Soran gazetecisi de cevaplayan siyasetçisi de ziyâdesiyle memnun, tadını çıkarıyorlar.
Erdoğan, İstanbul'la Ankara'yı yeniden Türkiye Yüzyılı belediyeciliğiyle tanıştırmakta kararlı.
Ama iktidarın bir başlatıp bir geleceğe ertelediği Türkiye Yüzyılı'nda belediyecilik, ne kadar İYİ olacak? İşte bu, Türkiye Yüzyılı'nın son milat tarihi kadar belirsiz.
İYİ Parti, İstanbul'la Ankara'yı muhalefete kaybettirmeyi başarsa dahi Cumhur İttifakının zafer selamlamasında fotoğrafa alınmayacak gibi. Bir acayip sürpriz olmazsa 'özü başlarına' ortada kalacaklar. Ağızların büzülüşünden, lâfın nereye gideceği belli.
Peki bu seçimi kaybederlerse planladıkları gibi, bir sonrakini kazanmayı garantilerler mi?
Gülmezseniz, devamı şöyle...
Kendilerine kazandırdıkları için Cumhur İttifakından bile bir ödül almayı beklemeyecek durumdayken kaybettirdikleri için muhalif seçmenden bir de ödüllendirilmeyi mi bekliyorlar?
Hadi canım! Göründüğü ya da gösterildiği gibi değildir, başka bir şeydendir o.
Seçmenin gönlünden, yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer gülü böyle mi koparılır?
BİR GECE ANSIZIN
İddiasından vurulmak; en iri, en efsane lâfı ederek destan yazmaya soyunmanın, siyasette çoğu kez ters tepmeyle sonuçlandığını da anlatır.
Benim için öyle birisi artık yok, daha da görüşmem, yerini haddini bilsin, adam mı, özü sözü bir değil, ilkesiz karaktersiz, dengim değil, o da kim, zaten gidici, filan ülke aklını başına alsın, bir gece ansızın geliriz vesâir gibi sözler, bu sınıfa giriyor.
Fakat her seferinde gelip gelip ayağına dolaşsa da iktidarın dili, devletler arası ilişkileri kişiselleştirmekten, şahsiyet meselesine ve kişisel kavgaya çevirmekten vazgeçmiyor.
Ters düştüğümüz ülke liderlerinin kişiliklerine giydirmenin, şimdiye dek ne hayrını gördüysek!
Oysa bedelini çok ödedik, ödüyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi de her fırsatta Netanyahu'nun gidici olduğunu, 50-60 gün öncesinden bunu söylemeye başladığını hatırlatıyor.
Canı cehenneme de biz söylediğimiz için mi gidecek!
Biz söylediğimiz için kim gitti? Hollanda'da Rutte, Almanya'da Merkel, Fransa'da Macron, Mısır'da Sisi, Suud'da Veliaht Prens, Emirlikler'de Emir ve hatta Suriye'de Esad! Hangisi?
Yunanistan'ın başından Miçotakis de gitmedi. Ve bir gece ansızın değil ama olması gerektiği gibi davulla zurnayla ziyaretine biz gittik. İyi de ettik, doğrusu bu.
Aklını başına alması için İsrail'i uyarırken de doğrusunu yapabiliriz.
Gerçek bir orduyla karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağını ben, siz söylesek az kalır. Ama Cumhurbaşkanı söylerse fazla kaçmaz mı?
Hepsi bitti de sıra en son mesaja gelmedi ki hem daha.
Bir gece ansızın geliriz, imasıyla tehditten önce yapılabilecekler yok mu, ilişki ve ticareti kesmek gibi?