Dolar seçime kadar dayanır mı?
Başlıktaki uğursuz soruyu sorduran ekonomik şahlanışa yine nasıl geçtik? Buyurun size, iktidarın dilinden yorumsuz hikayesi.
Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan:
“Türkiye artık dünyada büyüyen ülkeler sıralamasında ilk 3, ilk 5’te yerini alıyor.”
30 Kasım’da, Bakan Nebati:
“Öngördüğümüz şekilde yılı yüzde 5 civarı büyümeyle kapatarak, bu yıl da en güçlü büyüyen ülkelerden biri olacağız.”
Yine Nebati, bu kez 14 Ocak’ta:
“İddialı bir şey söylüyorum, büyümeyle ilgili ben iyi bekliyorum. Türkiye’yi kendi halinde bıraksanız bile yüzde 5 büyür.”
Önceki gün Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu:
“Dünyada 2022 yılının başından bugüne rezervi artan tek merkez bankası, TCMB.”
Bu ekonomik mucize nasıl gerçekleşti derseniz; 9 Eylül’de Erdoğan:
“Merkez Bankamızda dikkat ederseniz bir defa rezerv yükselmeye başladı. Şu anda birçok dost ülke, gerekli desteklerini sağ olsun veriyorlar. Onlardan borçlanmamız, Merkez Bankası olarak güçlenmemize neden oluyor. İnşallah bunu başarmak suretiyle de dövizdeki bu sıkıntıyı aşmış olacağız.”
Önceki gün de Erdoğan:
“Türkiye olarak bizim raflarımız boş değil ama Avrupa’da boş... Krizlere sürüklenmeye çalışılan Türkiye, bırakın diz çökmeyi yeni bir şahlanış içine girdi.”
Öyleyse kendilerine bile hayırları yokken Avrupa’dan gelecek paralarda gözümüz, bir umudumuz kalmamıştır herhalde; 9 Eylül’de yine Erdoğan anlatmıştı:
“Şu anda gerek Avrupa’dan gerek dünyanın değişik yerlerinden Türkiye’de yatırım için (ve paralarını park etmek için) kapımızı çalanlar var...”
Önceki gün Erdoğan:
“Bir yıl önce kur dengesizliği ile zirveye çıkan hadiseler, iktisat kurallarıyla izah edilemez; velev ki kimi noktalarda bizim eksiklerimiz olsa bile hiçbirinin böyle sonuç vermesi mümkün değil.”
Yani dış güçler saldırdığı için mi dolar ve enflasyon patladı; gerçeği bir de Nebati’den dinleyin, 6 Haziran’da:
“Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik. Yoksa enflasyonu düşürmek için çok sert tedbirler alabilirdik.”
Ki; önceki gün MB Başkanı Kavcıoğlu:
“Yüksek faizlerle enflasyon düşürüldüğünde cari açık artıyor.”
27 Aralık 2021’de Nebati de aynı fikirdeydi; Yeni Ekonomik Model, cari açığı kapatmayı başaracaktı:
Faiz indirimleriyle “Türkiye cari fazlaya doğru gidiyor. Önümüzdeki yıl cari fazlaya gidiyoruz.”
Ve 2 Kasım’da Nebati, sonucu bildiriyor:
“Dış ticaret açığı büyüdüğü için cari açık büyüdü. Ancak normalleştiğinde bunun sıfırlanacağını biliyoruz.”
En azından şuna güvenemez miyiz; önceki gün MB Başkanı, enflasyonun baz etkisiyle düşmediğini söylüyor:
“Enflasyon gerilemeye başladı; baz etkisiyle değil aldığımız tedbirler ve uyguladığımız politikalar karşısında...”
Peki aynı sırada Nebati niye baz etksine bağlıyordu, hayret:
“Önümüzdeki aydan itibaren etkisini gösterecek olan baz etkisiyle de enflasyondaki düşüş eğilimini, daha keskin hissetmeye başlayacağız.”
Enflasyonu kendilerinin çıkardığını bize duyurmuştu, enflasyonu düşüren başka ne; onun cevabı da açık sözlü Nebati’den:
“Bu gelişmede, uluslararası emtia fiyatlarının nispeten sakin seyri ile küresel koşullardaki bazı iyileşmeler etkili olduğu gibi... KKM ve devreye aldığımız diğer pek çok önlemin Türk Liramızda sağladığı istikrarlı duruş, kuşkusuz etkili olmuştur.”
Yalnız havalara uçup hemen şahlanmaya başlamayın, ihracatçıların da önceki gün bir ekleyeceği oldu; iktidarın gözdesi TİM Başkanı Gültepe uyarıyor:
“Enflasyon artarken kur aynı kalırsa Türkiye rekabetçiliğini kaybeder.”
Nebati, daha düşecek yeri kalmadığı için korkmamamızı istemişti. Ne yani, TL’nin daha düşecek yeri mi var? Dolar, 18 liranın üstündeyken bile TL, olması gerekenden daha mı değerli? ‘Kur dengeye kavuştu’ sandığımız, yapay kur mu? Dolar, emanet rezervlerle daha fazla baskılanamaz hale geldiğinde yine mi patlayacak?
Ne anlarsanız artık.
Dolar, o zamana kadar dayansa bile seçimden sonra bizi dağ gibi yığılmış sürprizler, ertelenmiş acı gerçekler mi bekliyor?
Doğrusunu, yaşamadan öğrenmenin bir yolu yok gibi. Türkiye Yüzyılı durdurulamaz.
Et ve Süt Kurumu’ndan düzeltme
Dünkü yazımda, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Kayhan’dan şöyle bir alıntı kullanmıştım:
“Bizim ricamız, acil olarak etin 120 TL bandına çıkarılmasıdır.”
Kurumdan aradılar. Bu cümle, aynı toplantıda konuşan Kayseri Kırmızı Et Üreticiler Birliği Başkanı Aras’a aitmiş. Karışıklık eseri, kimi haberlere Kayhan’ın sözü gibi yansıyıp yayılmış.
Düzeltiyor ve bilginize sunuyorum.
Ancak iktidar açısından bir şey değişmiyor.
Gönderdikleri kaynaktan, sektör toplantısındaki konuşmaları tekrar okudum.
Ucuz et yedirmek adına fiyatları baskılayan iradenin; aslında ucuz et de yediremeyip üste hayvancıyı batırdığı, maliyetlere ezdirerek sütçüyü dahi iflasa sürüklediği, peynirin bile etten pahalıya geldiği... Ve enflasyonla bu göstermelik mücadele şovlarının, halkı da sütçüyle etçiyi de hep birden zarara soktuğu konusunda bir tartışma yok.
Gerçekçilikten, epistemolojiden kopup yanlış yola saptınız mı; ekonomi yama tutmuyor işte.