Deprem yasasından Kanal İstanbul çıkmasın da
Çevre ve Şehircilik Bakanı Özhaseki, depreme hazırlık için İstanbul'a özel bir yasa yapacaklarını açıkladı. Erken bitirirlerse Meclis'i olağanüstü toplantıya çağırabilirlermiş. O kadar acilmiş, tatildeki Meclis'in açılmasını bekleyemezmiş.
Bu hassasiyet ve hız karşısında duygulanmamak elde değil. Fakat işkillendiriyor da...
Özhaseki; Kanal İstanbul civarında belirledikleri rezerv alanlardan söz ediyor. Buraları, depremzedeler veya depremde ilk yıkılabilecek konut sahipleri için ayırmayı planlıyorlarmış.
Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Erdoğan'ın Körfez turu için bir Kanal İstanbul dosyası çalışmıştı. Suud, Katar ve Emirlikler'e sunulacaktı.
Sonuç ne oldu, görücüye çıkarılan varlıklarımız arasında mı? Bilmiyoruz.
Ancak Körfez turunun hemen öncesinde dikkat çekici bir gelişme yaşanmıştı. Bakan Özhaseki, İBB Başkanı İmamoğlu'yla fotoğraf vermiş ve İstanbul'u depreme birlikte hazırlamak için anlaştıklarını duyurmuştu.
Olması gereken de buydu. Ama İmamoğlu seçildiğinden beri böyle olmuyordu. Aksine, şehrin belediye başkanı yok sayılıyordu.
Bayram değil, seyran değildi. İmamoğlu'nu dışlayan ayrımcılığın birden sona ermesi, akla şunu getiriyordu:
Acaba Kanal İstanbul'u, proje üzerinden Körfez sermayesine pazarlayıp satma planlarıyla mı ilgili?
Bakan Özhaseki'yle Başkan İmamoğlu'nun omuz omuza vermesine, şiddetle ihtiyaç olduğu kesin. Deprem yaklaşıyor, şakası yok.
Özhaseki de İstanbul yıkılırsa Türkiye'nin, kolay kolay belini doğrultamayacağını anlatıyor zaten.
Dolayısıyla evet; İBB'yle Bakanlık arasında gelişen ani işbirliği gibi, İstanbul'a özel deprem yasası da süper haber. Tabii nedeni, Kanal İstanbul'a topraktan girecek yatırımcılara güçlü bir mesaj vermek, deprem endişelerini gidermek değilse.
Bu, neden mi çok kötü bir haber olur?
Çünkü Prof. Dr. Naci Görür, uyarmıştı:
"İstanbul’u depreme hazırlamak için Kanal İstanbul’u unutacaksın; az yol, az köprü yapacaksın..."
"Hazırlık depreme mi, Kanal İstanbul'a mı" başlığıyla iki hafta önce yazmıştım. Aynı cümleyle bitiriyorum:
Umalım da İmamoğlu'yla Özhaseki'nin deprem işbirliği, lafta ve göstermelik kalmasın. Onun yerine Kanal İstanbul projesi lafta, Körfez'e sunulması da göstermelik kalsın.
DİSNEY'E YUH ÇEKELİM DE BU ENFLASYON NE OLACAK?
Temmuz enflasyonu, tüm zamanların rekorunu kırmış. Çiller'li, koalisyonlu, devalüasyonlu 90'larda bile buralara çıkmamıştı.
TÜFE, yüzde 9,49 artmış. Buna en yakın aylık enflasyon rekoru, yüzde 6,2 ile 1997'deydi. 3 puan fark atmış, düşünün...
Bu arada isteğe bağlı dijital yayın platformu Disney de Ermeni lobisine boyun eğmiş. "Atatürk" dizisini geri çekmişler, sadece Türkiye'de izletilecekmiş.
Fakat bakıyorsunuz; Disney'e tepki gösterme sırasına giren iktidar propagandistleri, enflasyona gelince suspus. "Mehmet Şimşek'le milletin arasında, ne yaparlarsa yapsınlar" der gibi. Tek kelime etmiyorlar, ağızlarını bıçak açmıyor.
Disney'in ayıbına sessiz kalmasınlar elbette. Yuhalasınlar yuhalamasına da...
Halkı yoksullaştıran bu enflasyon faciası da biraz kınamayı hak etmiyor mu?
Hani, Atatürk'e samimi bağlılık ve duyarlılıklarını bilmeseniz altında başka şey aramaya kalkarsınız...
Disney mevzusunu çok sevdiklerinden, sıra enflasyonu konuşmaya gelmesin diye üstüne atlayıp köpürttüklerinden dahi şüphelenebilirdiniz...
Ama gerçek Atatürkçü onlar, samimiyetlerini hepimiz biliyoruz.