Ortak bileşkeyi bulmak
Başlıktaki ifade “Millet İttifakı’nın başkan adayı problemi”ni ifade ediyor.
CHP ve İyi Parti resmi bileşeni Millet İttifakı’nın…
Ancak Saadet, Gelecek, Deva ve Demokrat Parti de, gerek sistemin genel yapısı gerekse Tayyip Erdoğan’ın iş tutma yöntemine itirazda, İttifak’ın resmi ortakları ile aynı çizgide yer tutuyorlar.
Onun için de 6 parti temsilcileri, en azından mevcut sisteme alternatif olarak düşündükleri yapı ve nasıl bir değişim süreci yürütüleceğine dair ortak zemin arayışı içinde görüşmeler yapıyorlar. Adım adım uzlaşmalar gerçekleştiğine dair açıklamalar da var.
Ancak işin sonunun varıp “Ortak Başkan adayı”nda noktalanacağı kesin. Ne de olsa Tayyip Erdoğan, hem Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bugün geldiği biçim açısından hem de toplumdaki karşılığı açısından, ona rakip olacak kişiyi hem önemli kılıyor hem de niteliklerini belirliyor.
Sonuçta Tayyip Erdoğan’ı yenecek bir aday araması gerekiyor karşısında duranların.
“Kim olabilir?” sorusuna Millet İttifakı cenahında verilen bir cevap var mı?
Ben bilmiyorum.
Bu soru sorulduğunda hemen tüm paydaşlar “Şimdi zamanı değil” gibi karşılık veriyorlar.
“Şimdi açıklanırsa yıpratılır, İttifak bileşenleri arasında ihtilaflar çıkar vs…” gibi gerekçesi de var bu “Zamanı değil” yaklaşımının. Ayrıca resmen ittifak paydaşı konumunda olmayan, Saadet, Deva, Gelecek Partileri, toplumdaki karşılıklarını daha derinleştirmek adına şu anda bağımsız çalışmayı tercih ediyor, “İttifak’ın seçim öncesi” söz konusu olacağını belirtiyorlar.
Seçimlerde zorluğun ağırlıklı olarak “Muhafazakar” tabana hitap edebilecek olan üç parti için söz konusu olduğunu söylemek mümkün.
Çünkü hitap ettikleri kitlelerin Ak Parti’den, daha ağırlıklı olarak da Tayyip Erdoğan’dan ayrışmasını sağlamak durumundalar. Böyle bir sonuç ise pek çok iç değerlendirmeyi aşma zorluğu taşıyor.
O açıdan olay, bu partiler bakımından “Tayyip Erdoğan’ı dengeleyecek bir isim” noktasında odaklaşıyor.
Diyelim ki Tayyip Erdoğan, mesela ekonomide aldığı tavırlar açısından kolay eksiye düşürüldü. Ama başka pek çok özelliğin, “O olmasaydı bunlar olmazdı” tarzında muhafazakar camiada idealize edildiğini görmek gerekiyor. Bunu muhafazakar camianın zaafı olarak görenler olabilir, ama seçmen bloklaşmasının bu çerçevede oluştuğu görmezden gelinemez.
Ha, eğer yaklaşım, “Muhafazakar (ve de MHP ile birlikte milliyetçi) kitlenin Erdoğan’ı seçtirecek yoğunluğu kaybettiği” tarzında ise, hani sıklıkla söylendiği gibi “Gençlerin muhafazakar anne-babalarının çizgisini terk ettiği” gibi bir duruma inanılıyorsa -ki bazı çevrelerde bu yaklaşım gözleniyor- o zaman muhafazakarlığa hiç prim vermezsiniz.
Durum bu mudur?
Bence bu yaklaşım da son drece problemlidir. Böyle bir yaklaşım Kılıçdaroğlu’nun uzunca bir süredir yapmaya çalıştığı açılımı boşa düşürmek anlamına gelir.
Evet, muhafazakar anne-babaların çocuklarında yer yer ebeveynlerden farklılaşma olduğu gözleniyor. Ama ben bu durumun, “Alternatif kim olursa olsun, yeter ki Tayyip Erdoğan olmasın” noktasına vardığını düşünmüyorum. Oradaki farklılaşmanın akacağı alan yine de Saadet, Deva ve Gelecek Partileridir. Hatta o kesim, hala bu üç partinin Millet İttifakı’nı dengeleyebilme potansiyelini hassasiyetle takip etmektedir. O açıdan sadece oy hesabı açısından bakıldığında bile “Erdoğan’ı dengeleyecek isim” önem taşıyor.
Belki bu meseleyi irdelerken, kamuoyu yoklamalarına bakıp yeniden seçilme kaygısı içinde olduğu var sayılan Erdoğan’ın “karşısında kimin olmasını istediği”ne de bakmak lazım.
Kaldı ki Millet İttifakı, köklü bir sistem dönüşümünü öngörüyor ve ona liderlik edecek bir ismi bulmak söz konusu. Yani şu değil sanırım olacak olan; “Biz partiler olarak sistem değişimini yapacağız, Cumhurbaşkanı da bizim peşimizden gelecek… Başat rol parti başkanlarında olacak.” Bu rolde bir insanı toplumun önüne çıkardığınızda bu, en azından toplumun Cumhurbaşkanında aradığı özellikleri karşılar mı?
Yani hemen ilk planda adı “Düşük profilli Cumhurbaşkanı…” şekline dönüşecek olan bir formülün alıcısı var mıdır toplumda? Toplum Erdoğan’daki bazı özellikleri – tavırları fazla buluyor olabilir, ama bir Cumhurbaşkanı için zaaf görüntüsü verecek özellikleri de kabul edeceğini düşünmemek lazım.
Ya da “Atı alan Üsküdar’ı geçti” mantığıyla hareket edecek ve kendisini seçtiren partileri sancılandıracak bir temsiliyet… Şu anda başında Bahçeli olmasa, MHP’nin Cumhur İttifakı içindeki rolü ile nasıl bir sıkıntı yaşayacağı görülebilir ki ben hiçbir partinin MHP türü bir teslimiyete razı olacağını sanmıyorum.
Sonuç: Millet İttifakı bileşenlerine baktığımda “ortak bileşke” noktasında ciddi sakıntı yaşanacağı gibi bir izlenim var bende. Partilerdeki beklentiler olsun, başkanlığa yatırım gibi okunacak eylemler – söylemler olsun, işi daha sıkıntılı hale getirme potansiyeli taşıyor. Benden söylemesi.
TEOMAN DURALI İÇİN: Elimde “Hayatın Anatomisi” kitabı var. 675 sayfa. “Sorun nedir?” kitabını bir araştırma için yeni taradım. 445 sayfa. Böyle, insan sorunlarına dair engin çalışmaları olan, çağdaş medeniyeti sorgulayan, binlerce öğrenci yetiştiren bir insanı uğurladı Türkiye ebediyet alemine. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Teoman Duralı’yı en azından o bilgi deryasında kendi açılımlarını yapmak için okumak lazım.