Güvenli bölge ve Rusya

Suriye'de güç odaklaşmaları şu şekilde şekilleniyor:

- Rejim güçleri ve onlarla birlikte hareket eden Rusya.

- İran ve uzantısı olan para militer güçler.

- Türkiye ve ÖSO.

- YPG'nin de içinde bulunduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG)

- Amerika.

- Koalisyon güçleri.

- DEAŞ.

Bu manzara Suriye'nin fiilen (de facto) egemen bir devlet olmaktan çıktığını gösteriyor ama gene de BM nezdinde hukuken (de jure) varlığı kabul edilen ve Esed yönetiminin temsil ettiği bir devlet olarak duruyor.

Suriye'de çözüm demek, sonunda merkezi devlet nasıl olacaksa, onun tayin edici rolde olduğu bir duruma ulaşmak demek.

Süreç, nihai planda o merkezi yapının nasıl olacağını tayine doğru ilerliyor.

Ve sürecin başında Esed yönetimi, gitmesinde (Rusya dışında) herkesin aşağı yukarı uzlaştığı bir yönetimdi, çünkü “Arap baharı” ikliminde bakılıyordu. Ancak Rusya direndi, Amerika ayak sürüdü ve bugün, Esed ya da rejimin çözüm odağı haline geldiği bir gündem konuşulmaya başlandı.

Suriye'de olan biten her şey tabii ki bizi, Türkiye'yi ilgilendiriyor:

- Bir kere Suriye sınırı eskiden beri güvenlik hassasiyeti oluşturuyor.

- Arap Baharı sürecinde rejimin niteliğinin demokratikleşmesi ve güvenlik hassasiyetimiz bir araya geldi.

- Sonrasında sığınmalar. 4 milyon mülteci.

- Ve PKK uzantısı YPG ile daha da derinleşen güvenlik kaygısı.

Bütün bu başlıklar, Suriye'de çözümün niteliğini bizim için hayati hale getiriyor.

Öncelikle de sınırlamızın güvenliği açısından.

Onun için “Güvenli bölge” formülü başından beri üzerinde durduğumuz bir konu.

Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı adı altındaki askeri harekatlarımız, oluşturulan sivil yapılarla Fırat'ın batısında bu yönde bir model ortaya koydu.

Ama o harekatları da Rusya ve Amerika ile iletişim halinde gerçekleştirdik.

Şimdi Fırat'ın doğusunda Türkiye'nin güvenlik kaygısı nasıl giderilecek, konusu konuşuluyor.

Bu konu bizim askeri harekat hazırlığımız, Amerika'nın askerlerini çekmesi, Trump'ın tehdidi, Kürtler, YPG ve güvenli bölge başlıkları ile içiçe geçecek tarzda gündem oluşturdu.

Bir gün Trump'ın tehdidini konuşur ve ABD ile gerilim tırmanırken, ertesi gün güvenli bölge gündemi ile Türk tezine Amerikan desteği sağlanabilir mi ihtimali oluşuyor, temaslar devreye giriyor.

“Güvenli bölge” statüsü Suriye'nin tamamı ile ilgili bir düzenlemenin parçası.

Aslında Suriye'deki her şey ve herkesin varlığı Suriye'nin tamamının düzeni ile ilgili.

Bu noktada Rusya devreye giriyor:

Dışişleri Bakanı Lavrov, "Bu bölgelerin Suriye hükümeti, Suriye güvenlik güçleri ve idari yapılarının kontrolüne geçmesinin tek ve en iyi çözüm olduğunu düşünüyoruz" diyor. “Kürtler” konusuna da şöyle yaklaşıyor: "Suriye'deki Kürtlerin geleceği rejim kontolünde güvence altına alınabilir. Kürt temsilciler ve Suriyeli yetkililer arasında iletişimin başlamış olmasını memnuniyetle karşılıyoruz ve destekliyoruz. Böylece dış müdahale olmadan tek bir hükümet altındaki yaşamlarına geri dönebilirler."

Ne anlaşılıyor bundan?

Rusya topu rejime atıyor. Bu, onun açısından mantıklı, çünkü bütün işi rejimle yürütüyor.

Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan'la Putin'in yakında yapacağı görüşme değişik bir durum ortaya çıkarır mı, bilemiyoruz.

Ama YPG'nin rejimle işbirliği girişimleri, YPG ile Amerika'nın-Rusya'nın ilişkileri, dünkü Karar'da yer alan Şarku'l Avsat'ın “Şam federasyona göz kırptı” haberindeki bilgiler rejimin belirleyiciliğine yatırım yapıldığını gösteriyor.

Bizim “Bölgeyi Türkiye denetlesin” yaklaşımımız ile genel “Toprak bütünlüğü” mutabakatı ve Rusya'nın “Bölgeler Suriye hükümetinin denetiminde olmalı” yaklaşımı arasında uzlaşma mümkün olur mu, herhalde Erdoğan-Putin görüşmesi bunu açıklığa kavuşturacak.

En son ABD'li senatör Lindsey Graham'ın Ankara temasları... Ve bir kere daha ABD adına olumlu mesajlar. Graham, Trump'a “Türkiye'yi anla” diyecek. Bilardoda yeni bir hamle...

Suriye meselesi daha çok su götürür.

YORUMLAR (25)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
25 Yorum
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 21:51

    Kendin uydur kendin inan,yok böyle birsey.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 18:30

    Kral Midas gibi, istediğim verilebilir.Ancak bu verilen isteğin senin için yıkım ve hayal kırıklığı olur.! Bizim Müslüman liderler de Kral Midas pişmanlığı yok. Birbirinin kanına ekmek doğruyan müslüman liderler ve toplumları ortada. Bakın müslümanların ülkelerine ne göreceksiniz.Allah bize neden hayır versin!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 18:19

    Memleketi yöneten bir çok adama, bu makamda olmasa kimse iş vermez.Bizim eski başkan ve bakan var bürolarında sinek avlıyor.Acıdım halimize!Niye bu eziyeti kendimize yapıyoruz diye! Suriye ve Arap Baharında karıştırdığımız haltlar bize hizmet olarak geri döndü.Neymiş ağa halife, saray hilafet merkezi,ülke İslam Birleşik devletleri olecekmiş, A.Dilipak anlatıyordu. MAO ve İdlip'te ki kiralık cihatçıları alda git denilecek sonunda sanki.

    Yanıtla (0) (0)
  • BULURSAN BİZE DE HABER VER / 20.01.2019 17:49

    YSK tarafından, AKP başkanına, Cumhurbaşkanı torpilinin yapılmadığı; iktidar partisinin seçim kampanyalarına devlet imkanlarını/kaynaklarını peşkeş çekmediği; meclis başkanının seçimi siyasi faaliyet kabul ettiği; mühürsüz zarfların seçim kazandırmadığı; yasalara aykırı olarak, seçim sürecinde kurul üyelerinin görev sürelerinin uzatılmadığı; sonucu etkilemek için sandıkların birleştirilmediği/taşınmadığı; "Anayasal düzlemde yasal bir seçim"i, Türkiye için de isteriz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Cevaben / 20.01.2019 17:41

    Kurdler bir statû sahibi oldumu,biz turkler kafayi yeriz,gerci kafada kalmadi,

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 16:53

    Türkiye ilk söylediği söylemin arkasındadır. Anayasal düzlemde yasal bir seçim yapılır ve o seçimden Esad dahi sandıktan çıksa meşrudur kabul görür.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 16:43

    10.23, Türkiye'de Kürtler, Türkler'le aynı statüye sahiptir. Emperyalistlerin maşası terör örgütlerinin Kürtlerle alakası yoktur. Saddam ve Hafız Esad Müslüman Kürtleri katlederken gıkı çıkmayan Batılı emperyalistler, Kürtlere de zulmeden PKK ve uzantılarına 20.000 TIR dolusu silah veriyor...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 16:36

    11.58, Baban gelince ayağa kalmamak çağdaşlık... Napolyan gelince ayağa kalmamak kibir!...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 14:13

    Mesele Kürtlerin statü kazanıp kazanmamasi değil.PKK-YPG üzerinden bölgede yaşayan Kürtlerin milliyetçi duygularını sömürüp, Emperyalistlerin Türkiye'yi her fırsatta tehdit edeceği Marksist- Leninist bir "TERÖR" Üssü oluşturma meselesidir.Türkiye olarak elbette buna müsaade etmeyeceğiz.Kürtleri PKK'nın insafına terk etmeyeceğiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 13:34

    Asalet

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 12:44

    2011 de,Suriye savaşında bir tarafta Iran,Rusya, Suriye, karşısında Suud,BAE, ABD,AB, israil,Türkiye vardı.2019 bakıyorsun Türkiye karşı cepheye geçmiş.Ne Derin Strateji! Ahmet hocam bu kafa ile İdlip işi bittiğinde Türkiye kovulacak ve Cihatçı ve ÖSO cüleri alda çık denilecek,mâalesef! TV konuşan ve RTE medyası gerçekleri çarpıtarak halkı kandırıyor.Biraz sahayı,tarafları gezen bilenleri okumak dinlemek gerek!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 11:58

    Bu adalet değil, KİBİR !..

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 11:41

    Büyük bir mirasın sahibi olduğumuzu söylüyoruz zerre miktarı buna göre davranmıyoruz bakınız 1850 li yıllarda Fransa da bir opera düzenleniyor dönemin Osmanlı büyükelçisi Reşat paşa da katılıyor Napolyon salona girince herkes ayağa kalkar Reşat paşa hariç Napolyon yaverini gönderir sorar sen kendini Kanuni zamanında mı zannediyorsun Reşat paşa Kanuni zamanında olsa idi sen gelmez Napolyon gelirdi ayağıma der adalete bak

    Yanıtla (0) (0)
  • AKP'YE DEVLET TESLİM ETMENİN SONU BUDUR / 20.01.2019 10:58

    Türkiye'nin, Suriye meselesininin çözümüne müdahil oma ihtimali, bu saatten sonra bitmiştir. Esed kazanmıştır. Ahmet Bey, Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı hareketlerini, Rusya ile i"iletişim" halinde gerçekleştirdik, diye nazikane söylediği şey şudur : Türkiye Suriye'ye Çar'ın pasaportu ile girmiştir. Erdoğan Çar'la yüz yüze de görüşse, kara kesindir, payeni pasaport verilmeyeceği gibi, önceki pasaportun süresi dolunca vize de yapılmayacaktır. Artık Türkiye nüfusunun % 5'i Arap'tır. 10 sene sonra bu oran % 10'u geçecektir.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 10:23

    Kurtlerin statu kazanmalari bu kadar islerini zorlastiriyor demek?

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 07:54

    Olan,olacak belli ,siz ne anlatıyorsunuz! Arap Baharı Demokrasi içindi şimdi ne var o ülkeler de¿ Ve Türkiye'de,hukuk, Cumhuriyet ve Demokrasi kaldırılacak 31 MART'TAN sonra.Bunu dert edeceğinize Suriye'yi konuşuyorsunuz! Suriye'de "Büyükler konuşur anlaşırken küçükler kavga eder" tecelli edecek! Bizimkiler seçimlik bir operasyon yapsakta beklentisinde !Bu anlayışa karşı çıkan M.Temel Paşa kızağa alındı,üstad.Ya!

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 20.01.2019 03:35

    Anlaşılan Rusya güvenli bölge formülüne pek sıcak bakmıyor.Bundan 5 yıl önce güvenli bölge bizim için avatajlıydı.Şimdiki konjonktürde YPG-PKKyı güneye itmekten başka bir işe yaramaz.ABD zaman kazanmaya çalışıyor.ABD rejimden özerklik sözü isteyecektir.Rusya da federasyona sıcak bakarsa,oldu da bitti maşallah.Türkiyenin bütün tezleri çöker.İşimiz daha da zor artık.

    Yanıtla (0) (0)
  • musto / 20.01.2019 00:44

    İran devrimi orta doğu ülkelerinin yaklaşık 950 milyar dolar parası dolaşımda önüne gelen herşeyi alıyor başkan fıstıkcı carter iranda rezil olmuş yerine gelen kovboy regan bir yem attı önce ırak oltaya geldi iranla 8 sene savaştı körfez ülkeleri finans etti sonra kuveyt işgali baba bush geldi oltaya bizde takıldık 1körfez harekatı arabların paraları bitti beklediler 11eylül olayları ırak parçalandı sonrası libya ve suriye ayak diresek de sopayı gösterdiler katıldık bir kaç ayda biter derken kabak bizim başımıza patladı ne yapsak etsek kurtulamıyo

    Yanıtla (0) (0)