Eğitimi düşünürken - Zaman bilinci
Son bir kaç yıl içinde Türkiye’yi dünyada en çok konuşulur kılan şey nedir?
Metal parçalarına yüklediği bilgi değil mi? İHA’lar, SİHA’lar, TİHA’lar. Hani, dünyada savaşların konseptini değiştirdi, denen şeyler.
Demek bilgide bir tık öne geçiyorsunuz, fark oluşturuyorsunuz.
Bu iş böyle.
Mossad ajanları Irak’ın işgalinden sonra suikastlarla ülkenin ilim adamı varlığını yok etti.
Bir aşı bulmanın insanlık için ne kadar önemli olduğunu öğretmiş olmalı son Covid-19’la mücadele süreci değil mi?
“Acaba aşı ile vücutlarımıza chip mi yerleştiriliyor?” türünden komplo teorileri de bilimle ilgili bir gündem.
Kötü niyetli odaklar varsa onlar da bilime yatırım yapabilir, onlarla mücadele etmek için de, karşı tedbirleri almak durumundasınız?
Yoksa önünüze “Ölümü mü tercih ediyorsun, aşıyı mı?” sorusu konur ve aşı karşıtı olmak, ölümü tercih etmek anlamına gelebilir.
….
Eğitim başladı. Çocuklarımız okul yoluna koyuldular.
18 milyon çocuk – gençten söz ediyoruz Türkiye’nin ilk – orta eğitiminden söz ettiğimizde.
Bunun birçok ülkenin nüfusundan fazla olduğunu, bunun bir ülke için büyük zenginlik anlamına geldiğini, yine bunun ülkeyi yönetenlere büyük sorumluluk yüklediğini ve o sorumluluk idrak edilmediği takdirde ortaya ciddi sorunlar çıkaracağını biliyoruz.
Bugün ülkemizde üniversiteyi bitirmiş ancak “vasıfsız eleman” kategorisinde değerlendirildiği için iş bulmakta güçlük çeken, “ne olursa yaparım” yüzbinlerce genç varsa ve bunlar, beklemekten usanmış, küskün, kırgın…. ülke için önemli bir sorun haline gelmişse, bundan eğitim sisteminizin kalite yüklemiyor olması gibi hayati bir hastalıkla malül olduğu sonucu çıkar.
4 artı 4 artı 4…. Artı üniversite yılları. En az 16 yıl… Belki 17, 18… Ana okulunu kattığınızda 20 yıl. Yüksek lisansı, doktorayı kattığınızda 25 yıl.
Bütün bu süre sizin hayattaki varlığınızı daha anlamlı kılacak bilgi birikimine ulaşmanız için.
Soru şu burada: İçi ne kadar doluyor bu 20-25 yılın?
Bu soru doğrudan eğitim sistemine sorulabilir, ülkeyi yönetenlere, eğitim alanını yönetmek üzere görevlendirilenlere, ya da eğitim sürecinin içinde sorumluluk üstlenen tek tek her kişiye: Annelere - babalara, öğretmenlere, okul yöneticilerine ve tabii eğitim yoluna giren çocuklarımıza, gençlerimize…
Son 20 yıl içinde 7 bakan görev yaptı, şu an sekizincisi iş başında. 20 yıl tek bir bakan görev yapmış olsaydı, şu anki eğitimin başarısı ya da başarısızlığı ondan sorulabilirdi. Şimdi “Eğitimde başarılı olamadık” gibi bir itiraf varsa, bunun hesabını kimden soracaksınız? Gitti 20 yıl.
Oysa geçen yazımda çağımızda “saliseler önemli” diye yazdım. Çocuklarımız futbolu izliyor, son saniye gollerini görüyor, çocuklarımız olimpiyatları izliyor, salisenin 60’ta biriyle kırılan 100 metre koşularını, salise farkıyla iplerin göğüslendiğini, bir santimlik farkla yüksek atlama rekoru kırıldığını biliyor.
Ama çocuklarımız kendi hayatları söz konusu olduğunda o saniyelerin ne anlama geldiğini hatırlayamıyor.
Hayat böyle oysa. Kendine bir katma değer yükleyerek engelleri aşacaksın. Bunun için de hayatımızdan geçen her saniyenin değeri var. Zaman durmuyor, akıyor, akıyor, akıyor.
18 milyon çocuktan – gençten bahsettim. Bir milyonu aşkın öğretmenimiz var ayrıca. Onu da ekleyince içi doldurulmayan zamanların nasıl korkunç bir israf anlamına geldiğini tahmin edebiliyor muyuz?
Eğitimle ilgili çok çok şey yazılabilir ve yazacağız. Ama bu işin bir -zaman bilinci- işi olduğunu belirtmek geliyor bu ilk günlerde benim aklıma.
Geçen gün torunum, etrafındaki büyükle topluluğundan her birine “9 Yaşında olsaydınız ne yapardınız?” diye sordu tek tek. Eminim herkes kendi yaşadığı yıllara baktı, yılların tecrübesi içinden “Hayata yeni başlasaydım” sorusunun cevabını aradı. Yıllar geri gelmiyor. Çocuklarımıza zaman bilincini kazandırmalıyız.
Tabii ülkeyi yöneten büyüklerimize de… Çünkü çocuklar tek tek kendilerinden sorumlu, büyükler ise bütün çocukların kazandıklarından veya kaybettiklerinden…















Ahmet bey Ülkemizin en büyük sorunu adeletsizlik tir. Bu konuları daha sık gündeme getirirseniz daha hayırlı iş yapmış olacağınız kanısı dayım. Feto soruşturmalarında ceza evleri şartlı tahliye leri bir intikam kılıcı olarak kullanıyor. Bazı ceza evleri şartlı tahliye verirken erzurum dahil bazı ceza evleri mahkümlere şartlı tahliye vermemektedir. Kanunun verdiği yetkiyi usulüne uygun olarak kullanıyorlar. Bu konuda detaylı bir yazı yamanizi istirham ediyorum.
Yanıtla (1) (0)Sorun seviyede!
Yanıtla (3) (1)“CHP Barzani’nin ayağına gitti”/“Suriye’de ne işimiz var”/“Lider dediğin masaya..”/“Halkın anlayacağı dil ile konuşun”,uzar gider…
Al birini, vur ötekine.Her konuda,söylem,yaklaşım,tartışma şekli bu.
Seviye A1 ..Koydukları çıta
Redaksiyon için tşk. ederim.
Yanıtla (0) (0)Bu bilinçle yazdığınızı biliyoruz, hareket ettiğinizi biliyoruz. Sizleri seviyoruz.
Yanıtla (0) (0)Almanya bizi kıskanıyor.
Yanıtla (4) (0)Daha ne olsun :)
Sayın A. Taşgetiren,
Yanıtla (0) (0)Eğitimimizi materyalist içerikten kurtarmadıkça ülkemize bir hayır getirmeyecektir diye düşünüyorum. Şu anki kurulu düzen hep milleti nasıl yolarım mantığıyla işliyor veya işletiliyor ! Bu manlayış ve mantalite maaledef milletin sıkıntılarına ve problemlerine çare olmuyor.
Hayat yaşadığın an/ anlardır.Geçmiş geçmiştir gelecek gelmemiştir.
Yanıtla (0) (0)Yarına hazır olup dünü telafi etmenin tek yolu bugünü sıkı tutmaktır.
( Eleştirim bu yazınıza değil)
Yanıtla (5) (15)Ey ülkenin savunan adam yazarı, İDOLÜMÜZ
sizi ilgiyle takip ettiğimiz yıllardaki ahmet taşgetiren nerede bizler onu arıyoruz nedir bu ayrılık ayrılıkta azap olduğunu bölünüp parçalanmaktan güç kaybedeceğinizi bilmiyormusunuz
yeni dostlarınıza nasıl güveniyor ve destek veriyorsunuz yüce Allah onları dost edinmeyin buyurduğu halde neden dost ediniyorsunuz bölünüp parçalanıyorsunuz azaba gark oluyorsunuz
Aslınıza dönün unutmayın her şey aslına döner.
"İdolümüz" derken büyük harf kullanabilmişsiniz. Yazarın ad ve soyad baş harflerini de büyük harfle yazmanız gerekliydi. Bu şekil eleştirisi.
Yanıtla (10) (2)Öze geldiğimizde:
Bu dönemde millet bölünüp parçalandı. Bilmiyor musunuz? Bölünüp parçalanmaya sebep nedir. Siz hiç düşünmez misiniz?
Yeni dostlar kimler? Allah kimleri dost edinin, kimleri dost edinmeyin demekte? Ayrımı yapamamakta mısınız?
Asıl nedir? Aslına dönmek nedir? Yazar belki de aslından hiç taviz vermedi. Farkında değil misiniz?
Bana dostunuzu söyleyin size kim olduğunuzu söyleyeyim
Yanıtla (0) (2)Camileri ahıra cevirenlerlerden
Ezanı, kuranı, yasaklayanlardan
Başörtüsü zulmü yapanlardan
İmamhatipleri kapatanlardan
Zulüm 1453 te başladı diyenlerden
PKK terör sevicilerinden dost olmaz, desteklenmez ve birlikte yol yürünmez
Unutma filmi geri sar bu zulümleri görürsünüz halk bunu yemez yutmaz kendinden olanı tanır Dostlarımızla iktidar olacağız diyenlere iktidarı vermez
halk halinde memnun 20 yıldır belli
lütfen, aslın
Ahmet hocam hep aynı yerinde.. O hep HAK-HUKUK, ADALET, diyordu, şimdi de aynı şeyleri söylüyor..O değişmedi.
Yanıtla (6) (3)Ya sen neredesin?
Çıkar ve rantın yanında mı?
Samimi insan bulmak ne kadar zor
Yanıtla (3) (0)Nasilolsa kimse dinini diyanetten ogrenmiyor, Diyanet kaldirilmali, devasa butcesi Milli Egitim'e verilmeli, Milli Egitim durust, cagdas, yetkin ve akilci kadrolarla doldurulmalidir.
Yanıtla (11) (1)Emin ol böyle bir durumda üç günde memleketi Taliban kafalılar sarar. Kaçacak yer ararsın.
Yanıtla (1) (0)Ak parti son 10 yıldır egitimde yanlış bir yola girdi. kendine taban olşturacagı umuduyla din eğitimine agırlık vermeye başladı. Türkiye hızla birbirleri ile konuşamayan iki tip toplum olma yolunda. bir yanda her şeyi Tanrı merkezli düşünen insanlar, bir yanda din ile ilişkisi zayıf, din dışı yada dine kayıtsız insanlar. zihinsel olarak bir arada olmaları mümkün değil. bu durum bir süre sonra fiziksel kopuşuda beraberinde getirir. tevhidi tedrisata geri dönmek lazım.
Yanıtla (2) (2)Eğitimde başarısız olduk söylemindeki kasıt gençleri isediğimiz şekilde kinci ve dinci yapamadık anlamında...
Yanıtla (5) (1)Bir yabancı dil öğrenin detaylı anlayacaksınız ki ülkede Türkçe konuşulmuyor geveleniyor kaldı ki Türkçe iyi kullanıldığında etkili bir dildir asla asimile edilememiş bir topluluğun dilidir ancak dil disiplini yok çocuklarda anadilde okuduğunu anlayamıyor çocuklar sıralamada son soralamada nasıl yabancı dil öğrenebilirler..
Yanıtla (12) (0)Yabancı dil öğrenmek önemli bir konu. Yabancı dil öğrenirken Türkçeyi etkin bir şekilde bilmemek daha da önemli. Kendi dilinden bihaber insanlar yabancı dil öğreniminde çok zorlanırlar. Türkçeyi öğrenmek ise maalesef zayıflamakta. Yeni nesiller bir önceki nesillerin dilini anlamakta zorlanmaktalar. Dil birikimi olmayınca kültür birikimi de olmamakta. Kültür zayıflayınca veya olmayınca nasıl millet olunur?
Yanıtla (3) (0)Sn Hocam, cok guzel seyler yazmissiniz, tesekkur ediyorum.
Yanıtla (1) (0)Siz yakindan biliyorsunuzdur; sayisi bellisiz Kur'an Kurslari var, lutfen oradaki egitimi bize anlatirmisiniz? Kurslardaki egitim ile bugun yazdiklariniz arasinda bir mukayese yaparmisiniz?
"9 yaşında olsanız ne yapardınız?"sorusu
Yanıtla (1) (0)nu 5-6 yaşına indirip,ülke yönetenlerine
sorulmalıdır.Para,para,para...hırsı yerine
ilim,ilim,ilim...hedefi olmalıdır.
Zeki, çalışkan, çok yönlü kabiliyeti olan çocuklar Osmanlının yabancıları devşirdiği gibi devşirilmekte midir?! Günümüzde halk ve yöneticiler birbirlerine yabancıdır. Yönetici öyle bir liyakate sahip olmalı ki; kendisine yabancı olan halkın liyakat potansiyeli olan çocuklarını devşirebilsin. Örnek; köyümdeki bir çocuk tarlada çalışmaktayken, ebeveynlerine hayvancılık işlerinde yardımcı olmaktayken son sınavda ODTÜ'yü kazandı. Şimdi bu çocuğun elinden kim tutacak? Yoksa, kaybolup gidecek mi?
Yanıtla (2) (0)Evet okullar açıldı ama...yaşadığımı anlatayım...
Yanıtla (2) (1)Okulların açılacağı gün, velilerin çocuklarını kendilerinin bırakacağı bilinmesine rağmen...
Trafik yoğunluğu olacağı bilinmesine rağmen...
Inanılmaz bir trafik keşmekeşi vardı dün, birçok ilde....
İşte tam orada: "nerede bu devlet, nerede bu kurumlar, Avrupa'da, ABD'de de mi böyle oluyor" diye soruyorsunuz...
Bir üst akıl yok, önceden düşünüp planlama yok, alternatifler yok, kural yok....
"Dünya devleti(!!!)" olmak bu mudur ger
Toplumların değişimi hemencecik olabilecek bir şey değil. Çocukların eğitimi konusunda aile maalesef objektif olamıyor. Felancanın çocuğunun okul başarısına bakıp kendi çocuğunun da neredeyse Eishtain olabileceğine inanıyor. Oysa çocuğunun kapasitesi anca orta okulu bitirebilecek kadar. Bu Çocuktan mühendis, doktor olması isteniyor ve hormonlu(!) bilgilerle donatılıyor. Sınavlar kazanılıyor ama okul başarısı ve çocuğun ruh sağlığı sıfıra düşüyor. Bence , Üniversite sayısı 10'a düşürülmeli.
Yanıtla (4) (0)Öğretmenin saygı görmediği, öğrencinin saygıdan uzak hedefsiz ve gayesiz olduğu velinin ne yapacağını bilmediği bir ortam asla yok bu ülkede. Herkese başarılar. Ha bu arada iki yıldır çocuklar ve gençler ders çalışmayı okulu öğretmene ve aileye saygıyı bayağı özlediler. Hepsine dört elle sarılacak ve eğitimi uzay çağına taşıyacaklardır.
Yanıtla (4) (0)çarpım tablosunu bilmeden en basit ilkokul 3 tarih türkçe sorusunu bilmeden liselerden mezun ediyoruz.liselerin yarıdan fazlası bu durumda.öğretmenler sadece bekçilik yapıyorlar.istenen de bu galiba.boşuna masraf.ya bundan haberiniz yok ya da bilmezden geliyorsunuz.
Yanıtla (7) (0)Osmanlı bunu bildiği için (!) halkın okuma yazma bilme oranı %10 civarindaydi. %10 eğitiyor ve % de 100 yönetiyordu.Din sopası , ulul emre itaat varz meselesi vs ile.
Yanıtla (3) (4)Biz % de 100 egiteceğiz diye kaynaklari heba ediyoruz(!)
mevcut iktidar ülkenin gelecepini doğrudan şekillendirecek eğitim, kültür, sanat, dış politika, tarım gibi alanlarda sınıfta kalmıştır. Zaten bu alanşarda politikalar üretecek ne müktesebatları ne de alt yapıları vardı. 12 eylül sonrası ülkücülere sorulmuş, sizler gibi zulüm gören solcular bunları sinemalara, romanlara aktardılar siz neden yapmadınız dendiğinde "biz anadolu çocuklarıydık, bilmiyordu, böyle bir altyapımız yoktu" diye anlatıldığı söylenir...
Yanıtla (1) (1)19 yıl eğitip öğrettiler beni. Çok şey öğrettiler elbette. İş bulabilmem için diplomam işe yaradı yaramasına da, mesleğimde ilerlememi sağlamadı. Çalışırken 1 aylık yoğun bir uzmanlık eğitimine ve sınavına katıldım. 1 aylık eğitimde verilen bilgileri hiç bir okulda vermemişlerdi. Sınavı kazanarak belgemi aldım. 1 aylık belge tüm diplomalarımdan üstün oldu. Diplomalarım adeta kağıt parçası ama 1 aylık belge duvara asılası oldu. O 1 aylık eğitimi okullarda niçin vermemişlerdi acaba?
Yanıtla (8) (0)Yeterince anlaşılır yazmadım sanırım. İlkokul, orta, lise yıllarında döne döne hep benzer bilgiler verildi. Üniversite biraz farklılaştı. 1 aylık eğitim ise hiçbirinde verilmedi. Üstelik 1 aylık eğitime ortaokul ve lise mezunları da katılabilmekteydi. Yani, şunu demek istiyorum. Üretimde verimlilik ve gelişme için gerekli olan bilgiler niçin ilkokulda, ortaokulda, lisede ve hatta üniversitede verilmemektedir? Öğrenciler niçin hep üniversiteye yönlendirilerek yıllar ve yıllar kaybettirilmektedir?
Yanıtla (6) (0)Acizane bir eğitimci olarak,8 yılda okuma yazma öğretilmemiş 3 öğrencinin,liseye mecburen kaydının yapılıp,rehberlik merkezine gönderildiğini gördüm..Liseye kaydı yapılan diğerleri mi.!Hepsi eğitimsiz.!4 yıl da lise ve hop mezunlar..Gitti 12 sene..Eee,sonra.?Hüsran..Cahil bir toplum..Yazar çok haklı..NOKTA
Yanıtla (5) (0)Muhasebe zamani, 20 tilda bize ne biraktilar?
Yanıtla (18) (1)1) birbirinden tamamen farkli iki halk
2) adalet, egitim, gelir dagilimi, demokrasi, ozgurlukler, kuvvetler ayriliginda perisan rezil durum
3) bilim sanat ve medeniyette kume dusme
4) cebimizden fazlaca odesigimiz yol, kopru, hastane, iha, siha
5) dini anlayista curume ve artan deist ateist sayisi
Durum bu…
" Kendine bir katma değer yükleyerek engelleri aşacaksın.." bu cümleyi aldım.
Yanıtla (7) (0)Bir de müslümanlar olarak DOĞA üzerine neden-sonuç ilişkisi bağlamında düşünmek / yani BİLİM yapmak zamanının gelmesi de en büyük dileğimiz tâbi.
Bu sistemde hersey imtihan sonucuna gore degerlendiriliyor o yuzden kaliteli insan bu sistemden cikmaz.icinde yasadigimiz surecte dini ve ahlaki egitimi oldugunu bildigimiz nice insan millete din iman edebiyati yapip makamlara yerlesince ne hale geldiklerini ibretle izliyoruz.
Yanıtla (2) (1)Yeniden başlasanız kalan ömrünüz yeter mi bilinmez.bizimki yetmez sizinkini bilemeyiz. ancak zararın neresinden dönerseniz kardır. Heba olmuş cahil nesillere dil bilim üretme huzur sevgi ve hak hukuk bilinci inşa etmek kadar zor bir şey yoktur.. cahile yanaşarak geçmişi tekrar ederek gafletle asla bir yere gidemezsiniz..ancak tarihi tekerrür ettirsiniz kötü ve yıkıcı tekerrürler olur. Hiç ibret almayanlardan olmanın büyük acı azaplı bir bedeli vardır.Uydurmadım.okudum.
Yanıtla (1) (0)Gelelim dil ne kadar önemli konusuna dil bir toplumun bütün özelliklerini yüzyıllarını varlığının anlamını kapsar orta Asya’dan gelir Macaristan’a hatta Doğu Avrupa’nın batısına uzanır. Dil bir matematiktir bir edebiyattır bir kültürdür. Engin bir tecrübedir. Dilini iyi konuşamayan kişinin hak bilinci oluşmaz bilim üretemez üretici toplum olamaz dindar da olamaz adil de olamaz hiç bir şey olamaz. Siz herşeye yeniden
Yanıtla (5) (0)