Boğaziçi’ne dışarıdan rektör atanmasına, şiddet içermeyen protestolarla itiraz etmelerine rağmen sert suçlamalara hedef olan öğrenciler siyasete sağduyu çağrısı yaptı. ‘Provokasyona alet olmadan mücadele’ mesajı verdi: Bir avuç öğrenciyiz. İstiyorlar ki, bir yerleri yakıp yıkalım. Bunu yapmayacağız. Bu tavrımız iktidarın canını sıkıyor ama daha da sıkacak.
MELEK GEDİK | KARAR
Boğaziçi Üniversitesi’ne Melih Bulu’nun atanmasının ardından ‘Kayyum rektör istemiyoruz’ eylemleri başlatan öğrenciler, barışçıl ve demokratik bir süreci gerilim başlığı haline getiren siyasete KARAR TV’de seslendi: Bu kadar sert bir dil beklemiyorduk, konu daha politik bir çerçeveden değerlendirilir diye düşünmüştük. Ancak saldırgan bir üslup var. Pasif eylemlerimiz hükümetin canını sıktı fakat bu eylemlere devam edeceğiz.
‘ALMANYA YOLU GÖRÜNDÜ’ DİYENLER VAR
Boğaziçi’ne bir dil fakültesinin açılması için 8 yıl tartışma yapılmıştı. İki fakülte birden açıldıktan sonra bazı arkadaşlarımız ‘Bize Almanya yolu göründü’ demeye başladı.
Yaşananlar yalnızca iktidarın değil, muhalefetin de vebali. Sesimizin muhalefet tarafından da doğru şekilde duyurulmasını, bizi polis şiddetinden korumalarını istiyoruz. ‘Bunların niyeti ne, teröristler mi?’ deniliyor. Bizim hedefimiz çok basit. Bu kurumun korunması.
İKİ REKTÖR YARDIMCISI BEŞ HAFTA SONRA 'BULUNDU'
Boğaziçi’nde dışarıdan atamaya tepki gösteren akademisyenlerin rektör yardımcılığı görevini kabul etmemesi nedeniyle atama yapılamamıştı. Beş haftalık sürecin ardından rektör yardımcılığı görevine Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ile Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci atandı.
‘MELIH BULU İSTİFA ETSİN’
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Mehmet Yaşar Altundağ, Eylül Yıldız ve Deniz Baran Bağatur Bi Karar Ver’de Rektör Bulu’ya istifa çağrısı yaptı.
YAKIP YIKALIM İSTİYORLAR AMA YAPMAYACAĞIZ
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Mehmet Yaşar Altundağ, Eylül Yıldız ve Deniz Baran Bağatur, rektör eylemlerini KARAR TV’de değerlendirdi. “Yaşananlar sadece iktidarın değil, muhalefetin de vebali” diyen Boğaziçililer, seslerinin doğru şekilde duyurulmasını talep etti: Bir avuç öğrenciyiz. İstiyorlar ki bir yerleri yakıp yıkalım. Bunu yapmayacağız ve bu durum iktidarın canını sıkıyor. Canları daha da sıkılacak.
Karar yazarları Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un günün öne çıkan haberlerini yorumladığı Bi Karar Ver’e Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri konuk oldu. Eylemlerin bir maraton koşusu olduğunu belirten Mehmet Yaşar Altundağ “Şiddete meyil vermeden haklılığımızı duyurmaya çalışıyoruz.
Yaratıcı metotlarla kendimizi ifade etmeye devam ediyoruz. Bildirilerle, videolarla kamuoyundaki yanlış bilgileri temizlemeye çalışıyoruz. Sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. İnandığımız ve haklı bulduğumuz bir talebimiz var. Şiddete meyil vermeden, anayasal hakkımızı kullanıyoruz” diyor. Altundağ, eylemlerle birlikte tekrar gündeme gelen ‘elit’ tartışmalarına kendi yaşam öyküsünden örnekler veriyor.
“Boğaziçi’nde her yerden insanlar var ama elit olmak kötü bir şey değil. Buraya girenler elitist değil, ama günün sonunda elist olarak çıkıyorlar. Elit derken neyi kast ediyorum? Dil bilen, dünyadaki tartışmalara ve Türkiye’deki sorunlara hakim insanlar yetişiyor ve eleştirel düşünce birinci prensip olarak hocalarımız tarafından öğretiliyor. Günün sonunda tek amacımız var, kendimizi ve etrafımıza faydalı olmak. Boğaziçi, hocalarımızın dediği gibi korunması gereken bir çiçek. Anadolu’daki insanlara da okuma fırsatı veren, geldikleri yerden daha iyi imkanlar sunan bir kurum.”
Eylemlerin amacı ve kendilerine yönelik suçlamalara işaret eden Altundağ, şöyle devam ediyor: “Bu öğrencilerin niyetleri ne? Bu öğrenciler terörist mi? Bu öğrenciler neyi hedefliyor? Bizim, neyi hedeflediğimiz çok basit. Kamusal iyilik. Kalifiye, kamusal bir üniversitede çalışmanın bilincini taşıyan insanlar hedef gösteriliyor. Muhalefet ‘Siyasileştirilmesini istemiyor’ şeklinde bir argüman sunabilir. Fakat protestoya giden öğrenciler tutuklanıyor, en azından muhalefetin bizi polis şiddetinden korumasını bekliyoruz.”
Eylül Yıldız da gözaltılara işaret etti. Baştan beri Melih Bulu’nun atanmasının gerçekleştirilemeyeceğini ve buna tepki gösterilmesi gerekliliğini ortaya koyduklarını belirten Yıldız “Bulu’nun atanmasının iptal edilmesi istedik. Fakat başka haksızlıklar oldu, hala Bulu’nun atanmasının iptalini ve kendi rektörümüzü seçebilmeyi istiyoruz.
Fakat tek yanlış bu değil, diğer yanlışların da düzelmesini istiyoruz. Haksız yere tutuklanan arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını istiyoruz, şu an 10 arkadaşımız tutuklu. Her gün oluyor, Boğaziçi direnişine dışarıdan destek veren arkadaşlarımız tutuklanıyor” ifadelerini kullandı.
Kendilerine yönelik bu denli sert bir dilin kullanılacağını beklemediğini anlatan Yıldız “Ailem bu saldırgan cümleleri ciddiye almıyor” diye konuştu.
‘SANMASIN Kİ BULU’YA ALIŞACAĞIZ’
Deniz Baran Bağatur ise eylemlerin altı ayla sınırlı kalacağının düşünüldüğünü, öğrencilerin yıldırılmaya çalışıldığını dile getirdi. Gözaltı ve tutuklamaların haksız olduğunu ifade eden Bağatur “Onların elinde bir medya gücü, finansal güç, iktidar gücü olabilir. Bizim de elimizde haklı olmanın verdiği bir güç var. Haklı talebimizi, dillendirebildiğimiz kadar her yerde dillendireceğiz.
Melih Bulu sanmasın ki 6 ay sonra ona alışacağız. Çünkü biliyoruz ki akademi yalnızca idari bir özerklikle özgürleşebilir. Bunu yolu da rektörlük seçimlerinin olmasıdır. Benim gördüğüm kadarıyla pasif eylemlerimiz hükümetin canını sıktı. Sıksınlar canlarını 6 ay olur, 1 yıl olur...” diye konuştu.
Bağatur, açılması planlanan iki fakülte ile ilgili de şunları söyledi: “Üniversiteye danışmadan yapılmaz. Bizim okulda dil bölümü bile 8 yıl tartışıldıktan sonra açıldı. Akşamdan sabah iki tane fakülte açmak aslında şu anki iktidarın ve siyasal sistemin çok basit bir tezahürü. ‘İstersem yaparım’ meselesi. Bunu da yasalara dayandırıyorlar ama yaptıkları ne kadar meşru bu tartışılır.
Burada kendimizi dinletmeye çalışıyoruz fakat gelen cevap: Gözaltı, tutuklama. Bizi ölümle tehdit edenler var. Melih Bulu aldığı ilk ‘referans mektubu’ hakkında ne düşüyor? İki fakülte açıldıktan sonra arkadaşlarımız ‘Bizlere Almanya yolu göründü’ demeye başladı. İktidar ne cevap verdi? ‘Gidiyorsanız, gidin.’ Fakat korkmuyoruz.
Hocalarımız hedef gösteriliyor, biz mücadele içindeyiz. Yaşananlar sadece iktidarın değil, muhalefetin de vebali. Şu an büyük bir medya deformasyonu var, sesimizin de doğru şekilde duyurulmasını istiyoruz. Bir avuç öğrenciyiz. İstiyorlar ki bir yerleri yakıp yıkalım. Fakat bunu yapmayacağız ve bu durum iktidarın canını sıkıyor. Canları daha da sıkılacak.”
REKTÖR YARDIMCILARI 38 GÜNDE ‘BULUNDU’
Prof. Dr. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne 1 Ocak’ta Resmi Gazete’de yer alan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Rektör olarak atanması sonrası üniversitenin üst yönetim kadrosu hala şekillenememişti. Hiçbir akademisyen rektör yardımcılığı, danışmanlık gibi görevlerde yer almayı kabul etmemişti.
Bulu’nun yardımcıları atamadan 38 gün sonra belli oldu. Rektör yardımcılığı görevine Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu ve Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Naci İnci getirildi.
SOSYAL MEDYA TUTUKLAMALARI
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki protestolara destek olmak için İzmir’deki eylemlere katılan Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisi Beyza Buldağ, sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek tutuklandı.
Buldağ’ın protestolara ilişkin Twitter hesabını yönettiği ve Whatsapp grubu kurduğu iddiasıyla gözaltına alındığı belirtildi. Buldağ’ın “Suç işlemeye alenen tahrik, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamaları doğrultusunda tutuklanmasına tepki gösterildi.
Boğaziçi öğrencilerine hukuki destek veren avukatlar, kararın ardından Çağlayan Adliyesi’nin önünde yaptığı basın açıklamasında kararın hukuki olmadığını ifade etti. Muhammed Ünal isimli bir öğrenci de sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklandı.
Tutuklanan öğrenci sayısı 10’a yükseldi. Kadıköy’de 4 Şubat’ta gözaltına alınan 61 kişi de sağlık kontrolünden sonra Kartal’da bulunan Anadolu Adalet Sarayı’na sevk edildi.
AKADEMİSYENLER: ATANMIŞ REKTÖR İSTİFA ETSİN FAKÜLTELER AÇILMASIN
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Güney Kampüs’te bir araya gelerek rektörlük binasına sırt dönme eylemlerine devam etti. Öğretim üyeleri okulda iki yeni fakülte kurulması kararına tepki gösterdi, Erdoğan’ın ‘provokatör” dediği Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya destek verdi.
Açıklamada “1 Ocak 2021 gece yarısı duyurulan rektör atama kararından sonra 6 Şubat tarihinde yine bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararıyla üniversitemize iki yeni fakülte açılacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu antidemokratik karar üniversite akademik kurullarının bu yönde bir talep ve hazırlığı olmadan ve üniversite senatosunun onayı alınmaksızın verilmiştir.
Sadakate değil liyakate dayalı bir akademik kadro oluşturulabilir ve kamusal kaynakların etkin kullanılması sağlanabilir. Bu süreçlerin sağlıklı olarak işleyebilmesinin en önemli teminatı özerklik ilkesinin kamusallaşmasıdır. Yeni fakülteler ile ilgili kararın iptalini, bir kez daha atanmış rektörün istifasını talep ediyoruz” denildi.