İzmir'deki depremde yıkılan binaların 20 yıldan daha eski olduğunun belirtildiği TMMOB raporunda çok önemli bir çağrı da yapıldı: İmar afları yasaklanmalı. İmar barışı adı altında ruhsatlandırılan tüm ruhsatlar iptal edilmeli.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir'deki şiddetli depremin ardından hazırladığı 'İzmir Depremi İlk Gözlem Raporu'nu kamuoyu ile paylaştı. Raporda yer seçiminden başlayarak imar planlarının afet riskine göre hazırlanmasının gerekliliği vurgulandı.
Depremde yıkılan binaların 20 yıldan daha eski, kooperatif biçiminde yapılmış ve yapımı uzun sürmüş binalar olduğu tespit edilen raporda şöyle denildi:
"DENETİMSİZ YAPILAŞMAYA SON VERİLMELİ"
"Depreme dayanıklı yerleşim alanları ve yapılar tasarlamanın, üretmenin, deprem hasarları ve can kayıplarının azaltılmasının bilinen tek yolu, mühendis, mimar ve şehir plancılığı hizmetlerinin eksiksiz bir şekilde uygulanmasıdır. Bu çerçevede denetimsiz ve kaçak yapılaşmaya derhal son verilmelidir. İmar afları yasaklanmalıdır.
"ÇALIŞMALAR ARAZİ DENETİMLERİNİ DE KAPSAMALI"
İmar barışı adı altında ruhsatlandırılan tüm ruhsatlar iptal edilmelidir. Mevcut yapı denetim sistemi, zeminle ilgili mühendislik çalışmalarının arazi denetimlerini kapsamalıdır. 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla uygulamaya konulan 'Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı' geciktirilmeden uygulamaya konulmalıdır."
"YAPILARIN GÜVENLİ OLUP OLMADIĞINI BİLMİYORUZ"
Raporu kamuoyu ile paylaşan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da şunları kaydetti:
"Depreme hazırlıklı olmamız gerekirken, her deprem sonrasında büyük acılarla büyük maddi kayıplarla karşı karşıya geliyoruz. Deneyimlerimizden, yaşadıklarımızdan, hepimizin içerisinde bulunduğu yapıların depreme güvenlikli olup olmadığını bilmiyoruz çünkü depreme karşı hazırlıklı olmak sağlıklı güvenlikli yapılarda yaşamak ve bireysel olanaklarımızla alacağımız önlemlerle sınırlı değildir.
"PLANLAR HARFİYEN YERİNE GETİRİLMELİ"
Depremin yol açtığı hasarı zararı en aza indirgemenin yolu bilimsel teknik gerekliliklerin tüm kriterlerini harfiyen yerine getirmekle mümkündür. Deprem bir doğa olayı. Bir doğa olayını engelleyemeyiz ama gerekli önlemleri alırsak vereceği zararı vereceği hasarları yaratacağı rant kayıplarını en aza indirgeyebiliriz. Deprem ve benzeri afetlerin açacağı zararları en aza indirgemenin bir tek yolu vardır. Yer seçiminden başlayarak, içinde yaşadığımız binaların hasarların inşa ve denetim süreçlerinde kamusal denetimin mutlaka sağlanılması deprem öncesi deprem esnası ve sonrası yapılacakların planlanması ve bu planların gereklerinin harfiyen yerine getirilmesidir.
"AFETE HAZIRLIK BİR DEVLET POLİTİKASI OLMALI"
Sağlıklı güvenlikli yapılarda yaşam hakkı en temel insan haklarından birisidir. Bu nedenle deprem ve benzeri afetlerin yol açacağı zararları hasarları en aza indirmek devletin asli görevlerinden birisidir. Deprem ve benzer afetleri en aza indirmek için biraz önce saydığım halkanın bir bütün olarak gerekliliklerin yerine getirilmesi gerekir.
Deprem öncesi deprem esnası ve sonrası yapılacaklardan herhangi birisinde bir aksaklık olması bu tür acı sonuçların yaşanmasının temel nedenidir. Deprem ve benzeri afetlere hazırlık, bir devlet politikasının kararlı bir şekilde uygulanacak devlet politikasını zorunlu kılmaktadır."
"İMAR BARIŞI ÇOK YANLIŞ BİR ŞEYDİ"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da İzmir'de imar barışı ile ilgili açıklamalarda bulundu. İmar affının yanlış bir uygulama olduğunun bir kez daha ortaya çıktığını belirten Babacan, kentsel dönüşüm sürecinin hızlandırılması, bunun için de genel ekonomik durumun iyileştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Babacan şunları kaydetti: "İmar barışına en çok başvuruların olduğu illerden biri de İzmir'di. Biz en baştan beri buna karşı çıktık. Çok yanlış bir şeydi imar barışı. Kaynaklar hemen Türkiye'yi depreme hazırlamaya sarf edilmeli. Kaynaklar Kanal İstanbul gibi rant projeleri yerine depreme hazırlık için sarf edilmeli. Kentsel dönüşüm iyi bir model ama yavaş işliyor."