Rusya’nın Ukrayna’yı işgali karşısında ABD ve Avrupa’nın yaptırımları gündemde. Açıklamalar ardı ardına geliyor. Diğer yanda da teknoloji devlerinin de attığı adımlar ve atacağı adımların beklentileri konuşuluyor.
GÜLAY ERDEMLİ
Teknoloji platformları, bilgi akışının kullanıldığı savaşlar olarak görülüyor. Google, Meta (Facebook), Twitter, Telegram ve diğer bazı platformlar Avrupa Birliği, ABD, Ukraynalı ve Rus yetkililerin artan talepleri karşısında nasıl ilerleyecekleri konusunda karar vermeye çalışıyor.
Geçen hafta Ukrayna; Meta, Google ve Apple’a Rusya içindeki hizmetlerini kısıtlamaları talebinde bulundu. Facebook ve Google, Rus devlet medyasının platformlarındaki reklam satışını yasakladı. Google aynı zamanda Rusya’nın dezenformasyonuna karşı nasıl bir tavır alacağı konusunda planlamalar yapıyor. Ukrayna Başkan Yardımcısı ve Dijital Dönüşüm Bakanı Mykhalio Fedorov’un Elon Musk’a SpaceX’in Starlink uydularıyla Ukrayna’ya internet sağlaması talebine de Musk’tan olumlu yanıt gelmişti.
Rusya ve Ukrayna’da yaygın olarak kullanılan mesajlaşma uygulaması Telegram, Rusya’yı yayılan yanlış bilgiler nedeniyle savaş kanallarını kapatmakla tehdit etti. Twitter ise hafta başında Rus devleti bağlantılı medya kuruluşlarından gönderilen postları etiketleyeceğini açıkladı. Facebook ve YouTube’un bir diğer yaptırımı da savaş propagandasını önlemek amacıyla erişimi kısıtlamak. Apple ise Rusya’daki tüm satışlarını durdurdu. Çatışmalar ve gerilim tırmandıkça şirketler ek adımlar atmak zorunda kalıyor. Geçen Pazar günü Google haritalar, insanların nerede toplandığının görünmesinin güvenlik riski oluşturması nedeniyle Ukrayna içindeki trafik bilgilerini görüntülemeyi durdurdu. Rusya devletinin hesaplarının askıya alınması için pek çok ülkeden adı geçen şirketlere büyük bir baskı olduğunu da söyleyelim.
MALİYETİ AĞIR OLABİLİR
Yukarıda adı geçen teknoloji devleri ve diğerlerinin pazardaki hakimiyetleri, kişisel haklar konusundaki tavırları, yanlış bilgilerin yayılmasındaki rolleri çokça tartışılıyordu.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali karşısında alacakları tavır, son yıllarda kendilerine yöneltilen suçlamalar karşısında kendilerini aklamak için bir fırsat olarak görülüyor.
Ancak bu o kadar da kolay değil. Atacakları yanlış bir adımın maliyeti ağır olabilir. Rusya’nın bu platformları tamamen yasaklaması da söz konusu. Bilgi ve hizmeti engellemek, Rusya’nın devlet propagandasına karşı, halkın bilgi almasını da zorlaştırabilir. Önlemlerin yetersiz olduğunu iddia edenler bir yanda, bir ülkeyi tamamen izole etmenin oradaki halkın bilgi almasını engelleme tehlikesine vurgu yapanlar diğer yanda... Ukraynalı yetkililerin Rusya’yı genel olarak sosyal medya hatta internetten mahrum bırakma çağrıları bir direnişe de yol açtı. Putin’in ulusal haber medyası üzerindeki kontrolü karşısında Rus halkının Ukrayna’da olanlarla ilgili tek bilgi kaynağı bu platformlar.
RUSYA VE ÇİN, TEKNOLOJİ YATIRIMLARI İÇİN MİLYARLAR HARCIYOR
Rus hükümetinin de aynı şirketleri sıkıştırdığını belirtmekte fayda var. Facebook ve Twitter’a erişimi kısıyorlar, Google’a karşı eylemde bulunmakla tehdit ediyorlar.
Dünyadaki bütün iletişimi ellerinde tutmak isterken, uluslararası bir krizin ortasında kalan bu şirketlerin vereceği her kararın sorgulanacağı çok açık.
İşin bir başka boyutu daha var. Hemen hepsi ABD’deki Silikon Vadisi’nin gücü olan bu şirketlerin Rusya’ya karşı tutumu özellikle Çin’deki rakiplerin büyümesini hızlandırabilir.
Dünyanın çok büyük ölçüde ABD teknolojisine bağlı olduğu bir gerçek. Intel’in çipleri, Microsoft’un kodları, Google aramaları, Apple telefonlar ilk akla gelenler.
Özellikle Rusya ve Çin ise kendi teknolojilerini geliştirmek için milyarlar harcıyor. Putin’in Batı’dan gelen teknolojiden kurtulmak için büyük çaba gösterdiği de bir sır değil. Yani teknoloji yaptırımlarının son derece güçlü etkileri olsa da uzun vadede kendilerini baltalaması mümkün.
Çin’in yeni çip teknolojisine yaptığı yatırımlar, Huawei’nin giderek yaygınlaşması, İran’daki ‘helal internet’ uygulamaları vs... Teknolojideki gidişatın dünyayı nasıl şekillendireceği hala büyük bir muamma!
HACKTİVİSTLER ORDUSU
Aslında yeni bir kavram olmasa da Rusya’nın Ukrayna işgali sırasında ‘hacktivizm’ kavramı da sıkça konuşulur oldu. Mykhalio Fedorov’un girişimiyle Ukrayna için bir bilişim ordusu kuruldu. Ukrayna ve dünyadan dijital becerileri olanlar Rusya’ya karşı siber cephede savaşa davet edildi. IT Army of Ukraine grubuna şimdiye kadar 280 bin yakın kişi katıldı. Siber ordunun ilk görevi aralarında devlet kurumları, bankalar ve büyük şirketlerin de bulunduğu yapılara DDoS saldırıları yapmak. DDoS (Dağıtık Hizmet Engelleme) saldırıları erişilebilirliği hedef alıyor. Telegram aracılığıyla erişilebilen grup, potansiyel hedefler ve saldırılar hakkında haberleşiyor. İnternet uzmanları hactivistleri potansiyel olarak çok tehlikeli olan bir teknoloji savaşından uzak durmaya çağırsa da Ukrayna için siber uzayda mücadele etmeye kararlı olan bilgisayar korsanları ordusu giderek güçleniyor. Sınır Tanımayan Hackerler grubunun kurucularından Clement Domingo, bilgisayar korsanlarından Rus sitelerinin güvenlik açıklarını belirlemeye çalışmaları ve bu bilgileri veri hırsızlığı ya da daha karmaşık eylemler için kullanmaları konusunda talepler olduğunu söylüyor. Ukrayna yanlısı hacktivist gruplara karşı Rus ajanların ‘hack back/ geri hackleme’ tehlikesi ise işin bir başka boyutu.
Ukrayna yanlısı hacktivistler, dijital direnişlerini genellikle kripto para birimleriyle finanse ediyor.
Ukrayna sempatizanı hackerlar Ukrayna yanlısı içerikler göstermek için bazı TV kanallarına erişti. Bu kanallarda Ukrayna müzikleri çalındı, Rusya dışındaki haber kaynaklarından işgalle ilgili sansürsüz haberler gösterildi. Kremlin yanlısı bazı web siteleri engellendi. Ancak şimdiye kadar yapılan saldırılar Rusya’yı rahatsız etse de bir endişe oluşturmadı.
Bu saldırılar gelecekteki ‘siber çatışmalar’ın bir ön gösterimi gibi. Uzmanlar ise bu siber ordu savaş sisine katkıda bulunabileceği konusunda uyarıyor. Üstelik yabana atılmayacak yetenekte Rus yanlısı hackerların olduğu da bir gerçek.
Bunlar güncel gelişmeler ama meraklısı için hactivizm ile ilgili birkaç cümle daha yazmak isterim. Electronic Disturbance Theatre, Electrohippies ve Hacktivismo gibi büyük gruplar 1990’ların sonlarında aktifti. O dönemde Meksika’da Zapatista’yı desteklediler. Ama bu gruplar arasında en popüler olanı 2008 yılında Scientology Kilisesi’ni hedef alan, 2010 yılında Wikileaks belgelerini yayınlayan Anonymous. Uluslararası birçok gruba sahip olan Anonymous, 2012 yılındaki Arap Baharı protestolarında Mısır hükümetinin pek çok web sitesini kapatmıştı. Ancak grubun bazı saldırıları da çok tartışmalı. Örneğin bazı polislerin kişisel bilgilerini deşifre ettiklerinde o kişilerin ailelerini de riske attılar. Siyasi bir amaç yerine kişisel meydan okuma amacıyla yapılan bazı eylemler de hackerları tartışmalı bir konuma getirebiliyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde bir kez daha gündeme gelen teknoloji savaşları belki de yakın vadede füzelerden, tanklardan, silahlardan daha çok konuşulacak. Kim bilir...
METAVERSE’DE EĞİTİM Mİ?
Popüler mevzumuz metaverse... Gelecekte eğitimin metaverse’te olacağına inananların sayısı gün geçtikçe artıyor. Metaverse üç bileşenden oluşuyor. Yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve VR... Tüm bunlar yaygınlaşınca tahtalarla çevrili sınıflar, koşturan öğrenciler geçmişte mi kalacak? Yoksa M.Ö zamanları öğrenirken metaverse evrenindeki gerçekliğe mi dalacaklar? Ya da tıp öğrencileri anotomiyi gerçekçi bir avatar üzerinde mi öğrenecekler? Karmaşık konuların sadece metinler ve formüller aracılığıyla değil pratik olarak da öğrenilmesi metaverse sayesinde mümkün olabilir. Astrofizik öğrenmek, galaksileri daha yakın bir şekilde incelemek, farklı medeniyetlerin yaşam tarzlarının içinde yaşamak kulağa çarpıcı geliyor!
Pandemi çoğu kişiyi evden çalışmaya mecbur etti, eğitimler online olarak devam etti. Dijital geçişin ayak sesleriydi belki de tüm bunlar.
Şimdilerde de dev teknoloji şirketleri avantaj elde etmek için metaverse üzerinde eğitimin planlamasını yapıyor. Örneğin Facebook Reality Laboratuvarları eğitim programlarına 150 milyon dolar yatırım yapıyor.
Benzeri bir yatırım da Microsoft’tan. Şirket Mesh’i 2021 yılında piyasaya sundu. Mesh aracılığıyla eğitim teknolojisi sektörü metaverse’ün benimsenmesini teşvik ediyor.
Tahminlere göre 2031 yılına kadar ‘teknolojik eğitim’ iki milyar dolarlık değerlemeye ulaşacak.
Metaverse üzerinde eğitimin özel ihtiyaçları olan öğrenciler için önemli bir gelişme olacağı savunuluyor. Sanal gerçekliğin metaverse entegrasyonunun çocukların yaşam becerilerini geliştireceği de iddia ediliyor. Öğretmenlerin de yükü bu şekilde azalabilirmiş! Yapay zeka yardımıyla öğrenen çocuklar, belirli konuları daha kolay özümseyebilir deniyor. Ek olarak artırılmış gerçekliğin öğretmen yerine öğrencilere not vermesi de söz konusu tabi... Öyle ağlayayım hocaya, yalvarayım notumu artırırım falan yok yani!
Danışmanlık şirketi PwC’nin bir araştırması da dikkate değer. Araştırma Metaverse’teki sınıfların eğitimde dört kat hızlı olduğunu, öğrencilerin bu sınıflardaki eğitimden sonra öğrendikleri becerileri uygulama konusunda yüzde 275 daha emin olduklarını, öğrendiklerine olan duygusal bağlarının 3.75 kat daha fazla olduğunu ortaya koydu.
Eğitimde çetin bir rekabet sektörü bekliyor... Gelişmeleri takipteyiz!