Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin öldürülmesiyle ilgili 5 yıl sonra başlayan davada Elçi'nin avukatları reddi hakim talebinde bulundu. Dosya bir üst mahkemeye gönderildi, duruşma 3 Mart 2021'e ertelendi.
Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin, 28 Kasım 2015'te Diyarbakır'ın Sur ilçesinde öldürülmesine ilişkin davanın ilk duruşması, Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Gergin anların yaşandığı duruşmada Elçi'nin avukatları reddi hakim talebinde bulundu.
Diyarbakır'da 68 avukat ile bazı STK (sivil toplum kuruluşu) temsilcilerinin katıldığı duruşma, sanıklar hakkında hazırlanan iddianamenin üç Cumhuriyet Savcısı tarafından okunmasıyla başladı.
Sanık polisler S.T., F.T. ve M.S. bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) savunma yapmak istedikleri sırada, avukatlar, sanıkların duruşma salonuna gelip sorgularının yapılmasını mahkeme heyetinden talep etti. Avukatların itirazları nedeniyle sanıklar savunma yapamayınca, mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.
ÇEVİK KUVVET MÜDAHALE ETTİ
Aranın ardından başlayan duruşmada söz hakkı verilmeden konuşma yapan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, duruşma düzenini bozduğu gerekçesiyle salonundan çıkarılabileceği konusunda uyarıldı. Daha sonra diğer avukatların da söz almak istemesi nedeniyle duruşma salonunda gerginlik çıktı.
AVUKATLARDAN REDDİ HAKİM TALEBİ
Gerginliğin ardından duruşma salonuna çevik kuvvet geldi. Çevik kuvvet polisleri duruşma salonunda önlem alırken, avukatlar yaptıkları savunmada reddi hakim talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti de tekrar verdiği aranın ardından reddi hakim talebiyle ilgili karar verilmek üzere dosyayı üst mahkemeye gönderdi. Duruşma ise 3 Mart 2021'e erteledi.
Elçi ailesinin avukatları söz alarak “Ceza yargılaması insan haklarını doğrudan ilgilendiren bir disiplindir. Biz sadece iddianamede adı geçen değil, gerçek anlamda suçluların, arka planda duranların tespitini istiyoruz" dedikleri aktarıldı.
TÜRKAN ELÇİ'DEN MAHKEME HEYETİNE DİLEKÇE
Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, duruşma sonrası basın açıklaması yaparak, mahkeme heyetine yönelik yazdığı bir dilekçeyi bugün vermek istediğini ancak veremediğini, bunu bir "nezaketsizlik" olarak gördüğünü söyledi.
Elçi, mahkeme heyetine vermeyi planladığı dilekçesini duruşma sonrasında basına okudu.
Türkan Elçi dilekçesinde, "Geçen beş yıl ölüm hakikatinin acısından hiçbir şey eksiltmezken, ne yazık ki ilgili makamların işlenen cinayetin faillerinin bulunması yönündeki isteksizliği, çeşitli kaygı ve saiklerle mağduriyete karşı kayıtsız kalması ve sessizliği yeğlemesi, umutlarımızın azalmasına neden olmuştur" ifadelerini kullandı.
TAHİR ELÇİ'Yİ ÖLÜME GÖTÜREN SÜREÇ
Tahir Elçi, 15 Ekim 2015'te, bir televizyon programında kendisine tekrar tekrar sorulan soruya verdiği "PKK bir terör örgütü değildir. Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK, silahlı siyasal bir harekettir" cevabı sonrası sosyal medyada lince uğradı, ölüm tehditleri aldı. Kısa süre sonra da hakkında, "terör örgütü propogandası yapmak" iddiasıyla soruşturma başlatıldı.
19 Ekim 2015 günü, yurt içinde saklandığı ve tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığı gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Ancak Elçi'nin, o gün akşama kadar adliyedeki makam odasında ifadeye çağrılmayı beklediği anlaşıldı. Aynı gece çıkarılan yakalama kararı sonrası Elçi’yi gözaltına almak için bir TOMA, bir zırhlı araç, 2 zırhlı pikap, 2 otobüs çevik kuvvet, bir minibüs TEM polisi ve 2 sivil araç olmak üzere 80'den fazla polis gönderildi. İfadesi, Diyarbakır yerine İstanbul’da alındı. Tutuklamaya sevk edildi, ertesi gün adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
BİR KURŞUNLA ENSESİNDEN VURULARAK HAYATINI KAYBETTİ
Aynı dönemde Sur ilçesinde başlayan hendek olayları ve sonrasındaki çatışmalar nedeniyle çok sayıda tarihi eser zarar gördü. Elçi, duruma dikkat çekmek için tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptı. Aynı saatlerde Balıkçılarbaşı semtinde iki polisi öldürmekle suçlanan ve PKK'lı oldukları belirtilen Mahsum Gürkan ve Uğur Yakışır, Elçi’nin bulunduğu sokağa girdi. Elçi, PKK’lılarla polis arasında çıkan çatışmada, bir kurşunla ensesinden vurularak yaşamını yitirdi.
Aynı gün olay yeri incelemesi yapmak için bölgeye giden ve aralarında dönemin Başsavcısı Ramazan Solmaz’ın da bulunduğu heyete saldırı düzenlendi. Üç polisin yaralandığı saldırı nedeniyle ilk gün delillerin toplanamadığı belirtildi. İki gün sonra olay yerine giden keşif heyetine yine ateş açıldı. Yarıda kesilen keşif çalışması dört ay sonra yapılabildi. Ancak bu sürede delillerin büyük kısmı kayboldu, Elçi'ye isabet eden mermi çekirdeği de bulunamadı.
DOSYA 2019'DA YENİDEN AÇILDI
Dosyanın rafa kalkması üzerine etkin soruşturma yapılmadığını açıklayan Diyarbakır Barosu, olay yerinde çekilen video görüntüleri Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümü'ne gönderip, rapor hazırlattı. Raporda, Elçi’yi öldüren kurşunun Yıkık Kaya Sokak’ta ateş eden üç polisten birinin silahından çıktığı ve bu polislerden birinin kesin fail olduğu tespitine yer verildi. Rapor soruşturma savcısına sunuldu, ancak şüphelilerin ifadesi alınmadı ve raporla ilgili işlem yapılmadı. İşlem yapılmayan dosya, 2019 yılının Mayıs ayında Diyarbakır’a atanan Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Yavuz’un göreve başlaması ile yeniden açıldı.