Özgür-Der’in düzenlemiş olduğu “Kardeşime Dokunma!” eyleminde Suriyeli ve diğer göçmenlere yönelik saldırılar protesto edildi.
Birçok STK ve yazarın destek verdiği eylemi yöneten Murat Ayar, “Geçtiğimiz yıllarda vahşice katledilen Emani ailesinin yaşadığı dram, Sakarya’da iki Türkiyeli vatandaş tarafından tecavüze uğradıktan sonra katledilen Mefta Emani ve 10 aylık bebeğinin uğradığı zulmü unutmuyoruz. Vahşice işlenen bu suçtan dolayı nasıl ki bütün Türkiyeliler sorumlu değilse Suriyeliler üzerinden yapılan “Suriyeliler geldi hırsızlıklar arttı, taciz vakaları arttı” söylemleri de gerçekçi değil, bu bir topluma mal edilemez.” Bunun açıkça ırkçı bir söylem olduğunu belirten Ayar, Suriyelileri günah keçisi ilan etmenin yanlış olduğunu vurgulayarak, Suriyelilerin savaş mağduru ve muhacir kardeşlerimiz olduğunu belirtti.
ÜMMETİNİZ TEK BİR ÜMMETTİR
Ardından konuşmasını yapması için Muhammed Ahmed Faris’e mikrofonu uzattı. M. A Faris, “Sizin ümmetiniz bir tek ümmettir.” ayetini hatırlatarak, Türkler, Araplar ve özellikle Suriyelilerin ortak bir geçmişi var. Son zamanlarda Suriyeliler olarak çok zor zamanlardan geçtik, kadınlarımızı, kızlarımızı çocuklarımızı vahşice katlettiler. Ancak Suriyeliler şunu çok iyi biliyorlar ki Türkiye bizi kucakladı ve bize sahip çıktı ve biz kendimizi burada yabancı hissetmiyoruz. Bizler Muhacir ve sizler Ensarlarsınız ve bize gönüllerinizi açtığınız için sizlere teşekkür ediyoruz. Temennimiz ülkemizde güvenliğin sağlanması ve ülkemize dönmemizdir. Eğer dönersek sizleri kardeşleriniz olarak orada misafir edeceğiz. Sizden ricamız buraya gelen muhacirlere karşı olumsuz bakışınız olmasın onlara olumlu ve güzel yaklaşmanızdır. Aramızda doktorlar, avukatlar, mühendisler var ve onlar burada insanlık medeniyetinin inşasına katkı sağlıyorlar. Bizlere yerlerinizi açtığınız ve bizlere sahip çıktığınız için sizlere çok teşekkür ediyoruz.”
Ardından konuşmasını yapması için Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’ya söz verildi. Rıdvan Kaya; “Türkiye bir göç ülkesidir. Bu ülkede yaşayan insanların kahir ekseriyeti bu coğrafyaya farklı yerlerden gelmiştir ve yine Türkiye halkı göç eden bir topluluktur, milyonlarca Türkiyeli Avrupa’ya göç etmiştir, daha iyi yaşam koşulları için. Bunu söylememin sebebi bir takım ırkçıların sadece ezelden ebede kadar Türkiye’de yaşayacaklarını sanarak aksi bir durum oluştuğunda bile burayı terk etmeyeceklerini iddia ediyorlar. Oysa 12 Eylül darbesini hatırlayalım, sırf darbeden dolayı, darbeci faşistlerin zulmünden, eziyetlerinden kaçmak için Avrupa’ya, Ortadoğu’ya ve daha birçok yere göç etmek zorunda kaldılar. Şunu görmeliyiz ki bir yerde zulüm varsa oradan göç edilir. Suriye’de milyonlarca insan mecbur kaldıkları için dünyanın değişik coğrafyalarına göç ettiler. Ve yine yüz binlercesi de zalim rejimin katliamlarında hayatını kaybetmişken bazı insanların çıkıp Suriyelileri istemiyoruz demeleri vicdansızca ve ırkçı bir tutumdur. Mazlum insanların nasıl yaşayacaklarını ve bunun sorumluluğunu almak için hiçbir şekilde düşünmüyorlar. Bu ırkçı insanların söylemlerinde Suriyeliler geldi ucuz iş gücü oluştu diyorlar, iyide ucuz işçiyi çalıştıran da Türkiyeli. Irkçılık Allah-u Teâlâ’nın lanetlediği büyük bir günahtır. Türkiye’deki iki milliyetçi partinin, iki adamı çıkıp sürekli olarak Suriyeliler aleyhinde söylemlerde bulunurken, ana muhalefet partisinin belediye başkanları da plaj kapatma, Arapça tabela düşmanlığı, kâğıt toplayıcılarının çek çeklerine el koyma gibi Suriyelileri hedef alan kasıtlı ve ırkçı girişimlerde bulunuyorlar ve çıkıp biz iyi insanlarız diyerek her şeyin güzel olacağını iddia ediyorlar. Oysa tam anlamıyla ırkçı, linçi ve faşizan eylem ile söylemlerde bulunuyorlar. Geçmişte de sürekli olarak linç edecekleri bir toplum bulmadan hiçbir sorun yaşamayan bu ırkçılar, geçmişte Kürtleri inşaatlarda linç etmeye çalışıyorlardı. Sürekli olarak bir öteki oluşturan bu ırkçılara geçit vermemeliyiz.” Kaya, “Daha önceden Medine'yi yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleşmiş olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık hissetmezler. Kendileri muhtaç olsalar bile onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Ayetini hatırlatarak muhacirlere karşı olan görevimizin belli olduğunu ifade ederek “Ne mutlu ensar olabilene!” “Ne mutlu insan olabilene!” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
KÜRESEL IRKÇILIK TEHLİKESİ
AID Genel Başkanı Mevlüt Yurtseven de; “Mültecilik bir tercih değildir, bir kader olmamalıdır. Bugün dünyada yükselen küresel zorbalığın, küresel ırkçılığın, küresel faşistliğin bir sonucudur. Dün ve bugün ortaya çıkan nefret söylemleri de küresel zorbalığın Türkiye uzantısıdır, yerli işbirlikçiliğidir. Gücümüz ve nefesimiz yettiğince sadece Suriye değil tüm dünyadaki bu insanların insanlık kardeşliği adına yanındayız.” dedi.
Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Başkan Yardımcısı Av. Enes Kafadar ise Türkiye’ye sığınan mülteci kardeşlerimizle sonuna kadar dayanışma içinde olduklarını belirerek, emperyalist güçlerin maşası olarak ırkçı, jakoben zihniyetlerin söylemlerini şiddetle kınadıklarını belirtti. Özellikle bazı çevrelerin kasten yalan yanlış haber ve bilgilerle körüklediği yabancı düşmanlığının insan haklarına ve hatta insanlığa dahi sığmayacak boyutlara ulaştığını kaygıyla takip etmekte olduklarını ifade eden Kafadar, Suriyelilerin ev ve işyerlerine saldıran ve adeta şehir eşkıyalığına soyunan kişilerin hukuki olarak yargılanmalarını takip ettiklerini; Sakarya’da, Bolu’da, Mudanya’da ve son olarak da Küçükçekmece’de yaşanan hadiseleri Mülteci Hakları Derneği avukatları yoluyla takip ettiklerini ve gerekli hukuki süreci başlattıklarını belirterek eylemlerin sorumlularının yargı önünde hesap vermelerini sağlayacak ve sonuna kadar da bu olayların takipçisi olacaklarını ifade etti.
KARDEŞLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK İNSANLIK MESELESİDİR
Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak’ta protesto eyleminde söz alarak, “Ben Osmaniye’de doğdum 70 yaşına geldim, benim babam doğduğunda Adana ve Osmaniye Halep’e bağlıydı. Osmanlının sınırlarının İngiliz ve Fransızlar tarafından belirlendiği ve bizlere dayatıldığını unutmuyoruz. 100 yıl önce tek devlettik. Bir toplum nasıl oldu da hafızasını kaybetti. Nasıl onları öteki, yabancı görmeye başladık. Babasının doğduğu tarihten habersiz bir nesil var. Nasıl biz böyle olduk. Bizim dedelerimiz çizmedi o çizgileri. Birileri bugün bu topraklarda mandacıların işbirlikçiliğini yapmaktadır. Bugün kardeşlerimize sahip çıkmak bizim için tarih ve insanlık meselesidir.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Ardından Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Ahmet Ağırakça söz alarak, Yeryüzünde hiçbir coğrafi bölgenin, sınırları belirlenmiş bir yerin hiç kimsenin inisiyatifinde bulunmadığını belirterek, bütün insanlığın ve hepimizin hakkı olan topraklar olduğunu ifade etti. “Hani Türk milleti misafirperverdi, nasılda parlamentonun ve çeşitli partilerin içinden birileri çıkıp Suriyeliler dışarı diyebiliyorlar o halde. Bu ne insanlığa ne ahlaka sığar. Ve biz buna şiddetle karşı çıkıyor dünyanın neresinden gelirse gelsin bu insanları misafirimiz olarak görüyor ve ırkçılara karşı çıkıyoruz. Burası bütün ümmetin toprağıdır. Bütün muhacir kardeşlerimizin yanındayız ve sonuna kadar da onlara sahip çıkacağız.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
“Irkçı-Faşizan Saldırıları Lanetliyoruz! Suriyeli Muhacirler Kardeşimizdir!”; “Muhacirler ‘Yabancı’ Değil Kardeşimizdir!”; “Suriyeliler Kalsın! Irkçılar Defolsun!”; “Muhacire Ensar Ol!”, “Kendin İçin İstediğini Kardeşin İçin de İste!”, “Sadece Saldırganlardan Değil; Kışkırtıcılardan da Hesap Sorulsun!” pankart ve dövizlerinin açıldığı eylemde “Muhacirler Allah’ın Emanetidir!”, “Müslüman Halklar Kardeştir”, “Muhacire Uzanan Eller Kırılsın!”, “Irkçılık İnsanlık Suçudur!”, “Yaşasın Kardeşlik, Kahrolsun Irkçılık!”, “Hükümet Uyuma Çapulcuya Engel Ol!”, “Yaşasın Ümmet Dayanışması!” sloganlarının atıldığı eylem katılımcıların hep beraber ve gür bir şekilde “Mülteciler Allah’ın Emanetidir!” “Müslüman Uyuma Kardeşine Sahip Çık!” sloganını atması ile birlikte etkinlik sona erdi.