Enkazda kalan kızı ve torununu arıyor: En azından bir parmağı çıksın razıyız

Enkazda kalan kızı ve torununu arıyor: En azından bir parmağı çıksın razıyız

6 Şubat felaketinde yıkılan 250 dairelik Rönesans Rezidans’ta yaşayan anne Biray Beşerikli ile kızı Nazende Dila Açıkgöz’den hala ses yok. Kızı ve torunundan haber bekleyen Mehmet Beşerikli, “Benim çocuklarımın şu an mezarı açık ve yoklar. En azından bir kolu, bacağı, bir parmağı çıksın. Ona bile razıyız” dedi.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından başta Hatay olmak üzere 10 il ağır hasar almıştı. Hatay Antakya’da 2013'te tamamlanıp, 'Cennetten bir köşe' sloganıyla satılan Rönesans Rezidans da moloz yığınına dönen binalardan birisi olarak tartışmalarda yerini almıştı. Rezidansın yıkımının bu kadar çok tartışılmasının nedeni ise binanın yeni yapılmış ve oldukça güvenli olduğunun iddia edilmesiydi.

Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, 12 katlı ve 250 daireden oluşan Rönesans Rezidans'ta yaşayan öğretmen anne Biray Beşerikli ile kızı Nazende Dila Açıkgöz ise enkaz altında kalanlardan. Bahçe katında yaşayan anne ve kızı enkaz kaldırma çalışmalarının yapıldığı 17. günde de bulunamadı.

‘RÖNESANS’IN YIKILDIĞINI GÖRÜNCE ŞOK OLDUM’

6 Şubat’ta gerçekleşen depreme evinde yakalanan Biray Beşerikli’nin babası kızı ve torunu için Rönesans Rezidans’a gitti.

Rönesans Rezidans’a ulaştığında yerle bir olduğunu görünce şok olduğunu söyleyen baba Beşerikli, “Rönesans Rezidans ile aramız 500-600 metre. Yolda giderken de Biray, Biray diye bağırıyorum. Her tarafı yıkık dökük ama ben Rönesans’ın yıkılacağını hiç tahmin etmedim. Yani Rönesans heybetli ve sağlam diye duruyordu. Ben o şeyi görünce ne uğradığımı şaşırdım. Kızım benim bahçe katındaydı. Altında otopark, onun altında eksi bir otopark vardı. Otopark yok. O giriş otopark yok, ev çökmüş vaziyette oraya. 12 kat tamamen ön tarafa doğru yatmış vaziyette. ‘Niye tek geldin?’ dedi bana eşim. Dedim, ‘Her taraf yıkık dökük. Virane her taraf, ortalık mahşer alanı gibi, herkes birbirinden yardım bekliyor. Gidemedim oraya kadar’ dedim. Söyleyemedim ki” dedi.

'CESEDİNİ BULAN ‘DARISI BAŞINA’ DİYORDU'

Kızı ve torunu için enkaz başından bir dakika bile ayrılmadan 17 gün beklediğini belirten baba, “Biz enkaz başından ayrılamadık. Hayatımız orada, zaten ev gitmiş. Ev diye bir şey yok. Daha doğrusu Antakya'da ev yok, iş yeri yok. 17 gün enkazın başında bekledik, bugün çıkar, yarın çıkar, şu olur, bu olur derken maalesef çıkmadı. Bir tankerin arkasına, duvarla tanker arasına ceset torbaları geldi oraya konmaya başladı. Asker dedi ki, ‘Gelin, herkes cesedini teşhis etsin’. Giriyoruz yok, her girişimiz çıkışımız umutsuz. Biz çocuklarımızı bulamadık. Dışarı çıkarken, diğer bekleyenlere, ‘Benimki değil, inşallah seninkidir’ diyorum. O geçiyor buluyor, bana diyor ki, ‘darısı başına’… Düğünlerde söylediğimizi cenaze başında söylemeye başladık” şeklinde konuştu.

‘DNA TESTİMİ VERELİ 35 GÜN OLDU HALA HABER YOK’

Tüm mezarlık ve hastaneleri dolaşıp karşısına çıkan her cesedi teşhis etmek için bakan baba Beşerikli, “Ben mezarlık kompleksine gittim, hastaneye gittim. DNA testimi verdim. Slayt gösterisinden her gömdükleri cenazenin parmak izini almışlar, DNA'sını almışlar. Ağızdan sürüntü alıyorlar. Aynısını verdik. O slaytta bin küsur kişi vardı. Yok çıkmadı. Akabinde eşim benden bir hafta sonra DNA testi verdi. Ben DNA'ya testimi vereli 30-35 gün oldu. Hala bir haber yok. Hem Biray’dan hem Nazende’den hem de Rönesans Rezidanstaki yaklaşık yüze yakın insandan haber yok. Kayıp, yoklar. Bu çok çok kötü bir şey. Kayıp böyle bir şey, çok zor. Koskoca devasa yer 15-16’ncı gün temizlendi. 17’nci gün avucumun içi gibi oldu.17’nci gün akşam üstü ayrıldık oradan” diye konuştu.

‘EN AZINDAN BİR KOLU, BACAĞI, PARMAĞI ÇIKSIN, RAZIYIZ’

Depremden sonra Bursa’ya yerleşen baba artık umudunu yitirdiğini belirterek şunları kaydetti:

“Umudum yok. Benim çocuklarımın şu an mezarı açık ve yoklar. Ellerimle açtırdım çocuklarımın mezarını. Hatta kepçeci, ‘Ağabey iki kişi, ikisi bir gömülür anne-kız madem’ diyerek mezarını biraz geniş açtı. Boş mezar duruyor şu an. En azından bir mezar olsun. Biz cenazelerini istiyorduk, cenaze olmadı, çıkmadı. Dedik ki en azından bir kolu, bacağı, bir parmağı çıksın. Ona bile razıyız. Bana diyorlar ki, ‘Bundan sonra ne yapacaksın?’ Ne yapabilirim? Bir şey düşünemiyorum ki. Nerede bunlar? Bunlar nereye gitti? Hastanede yoklar. Kimsesizler mezarında yoklar. Mahşer yaşadık biz orada ya. Oradaki her insan mahşerin provasını yaşadı. Derler ya düşmanın başına vermesin. İnanın öyle bir afeti yaşadık”

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN