ESAT YILMAER
Şurası bir gerçek ki Fenerbahçe kendi evinde bir başka oynuyor. Dün şampiyonluğun geleceği maçta beşinci dakikadan sonra öyle bir kararlılık gösterisi sundular ki bu takımın önünde değil Anadolu Efes, kim olsa duramazdı.
Obradovic'in öğrencileri yaptıkları etkili ve rakiplerini bitiren savunma ile şampiyonluk yürüyüşünü daha ilk çeyrekte başlattılar. Çember altındaki Vesely-Udoh ikilisi bu bölgeyi kapatırken Anadolu Efes'i çaresiz atışlara ittiler. Bir önceki maçta bu atışları değerlenediren Anadolu Efes'in bu kez isabet yüzdesi düşünce Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürüldü.
İlk bölümde Datome ve Bogdanovic ile skor üteten Fenerbahçe ribauntları da toplayınca daha ilk çeyrek sonunda çift haneli farka ulaşmıştı. Sloukas'ın da devreye girmesiyle coşup Anadolu Efes'i bitiren Fenerbahçe seyircisiyle bütünleşinci fark giderek açıldı. Hele bir üçüncü çeyrek oynadı ki Fenerbahçe, kelimenin tam anlamıyla bu şampiyonluk gösterisiydi.
Bobby Dixon, Anadolu Efes'in kalbi Heurtel'in kabusu olurken ondan kaptığı toplarla skorun ikiye katlanmasına sebep oldu. Muhteşem seyircisiyle coşan Fenerbahçe, son çeyrekte temposunu kaybedip top kayıpları yaptıysa da kırklara yaklaşan farkların biraz erimesine sebep oldu. Şunu açıkça söyleyelim ki Fenerbahçe her şeyiyle bu şampiyonluğu hak etti.
Obradovic'in disiplininden taviz vermeyen yönetimiyle tam bir takım haline dönüşen Fenerbahçeliler, dünkü şampiyonluk gösterisinde tüm oyuncularından tam verim alırken bir basketbol takımının neler yapması gerektiğini de herkese kanıtladılar. Bütün Fenerbahçeli oyuncuları kutlarken Datome'nin bu takımın temel direği olduğunu söyleyelim ve Fenerbahçe'yi yürekten bir kez daha kutlayalım.