ABD yargısının Ekonomi eski Bakanı Zafer Çağlayan ve iki bürokratı Rıza Sarraf davasına dahil ederek tutuklama kararı vermesi Ankara-Washington tattında siyasi krizin fitilini ateşledi. Bir gün önce alınan tutuklama kararının Türkiye’nin sert tepkisinin ardından açıklanması ise ‘siyasi hamle’ olarak yorumlandı.
İran’a yönelik ambargoyu ihlal etmek, dolandırıcılık, bankacılık sahtekarlığı ve kara para aklamak suçlamasıyla tutuklanan İran asıllı iş adamı Rıza Zarraf’la ilgili ABD’de açılan davaya eski Ekonomi Bakanı Zaref Çağlayan, eski Halk eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan ve Abdullah Happani de dahil edildi. Tutuklama kararı, iddianamenin kabul edildiği gün verilmesine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert tepkisinden sonra açıklanması ise dikkat çekti. ABD’nin Zafer Çağlayan ve iki eski bürokratla ilgili kararı Sarraf davasına siyasi boyut eklerken kararı ‘mantık dışı’ olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Atılan adımlar tamamen siyasidir. Bu işlerin arkasından çok pis kokular geliyor” sözleriyle yaşananlara sert tepki gösterdi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de “Bu iddialar aslında Türkiye’de Türk Devleti’ni ele geçirmeye çalışan FETÖ terör örgütü mensuplarınca kullanılmış, atılmış bir sakızdır. Bu sakızı alıp çiğnemeye çalışmak gerçekten hukuk devleti bakımından, hukuk açısından çok büyük bir skandaldır” dedi.
New York Güney Bölge Federal Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamenin büyük jüri tarafından kabul edilmesinin ardından aynı gün Sulh Hakimi Parker, gözaltı kararı verdi. Türkiye-ABD ilişkilerini geren gelişmeye Ankara’nın gösterdiği sert tepkinin ardından, yani bir gün sonra tutuklama kararının açıklanması ise siyasi hamle olarak yorumlandı. Zafer Çağlayan iddianamede ABD’nin İran’a karşı uyguladığı ambargoyu ihlal etmek ve rüşvetle suçlanıyor. Yaklaşık bir buçuk yıldır New York’ta yargılanan Rıza Sarraf davasının dosyasına konan iddianameyle yargılanan sanık sayısı dokuza oldu. Aynı dava kapsamında Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla da New York’ta tutuklanmıştı.
5 SORUDA DAVA SÜRECİ
1- Neyle suçlanıyor?
Rıza Sarraf iddianamede ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını ihlal etmekle suçlanıyor. Bu çerçevede 3 suçlama yöneltiliyor. ABD’yi dolandırmak, bankacılık sahtekarlığı ve kara para aklama. Sarraf’a toplamda 75 yıl hapis cezası istiyor. Sarraf’ın İran devleti ve İran kurumları adına çalışarak, kurduğu komplo şebekesi ile İran’a yönelik yaptırımları, İran lehine ihlal ettiği iddia ediliyor.
2 - Kimler şüpheli?
İddianamede Rıza Sarraf ile birlikte, İran vatandaşı iki kişi, Camelia Jamshidy (Sarraf’ın Royal Holding’deki çalışanı) ve Hossein Najafzadeh (İran hükümetinin kontrolündeki Mellat Exchange şirketinde üst düzey yetkili) de suçlanıyor. Ek iddianamelerle davaya Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla, Zafer Çağlayan ve iki eski Halkbank yöneticisi de eklendi. Toplam şüpheli sayısı 9 oldu.
3- Deliller neler?
Dosyadaki en önemli deliller Sarraf ve ve şirketlerindeki çalışanlar arasındaki yazışmalar. Savcı, suç olarak öne sürdüğü para transferini bu maillere dayandırıyor.
4- Türkiye boyutu ne?
Sarraf’a ait şirketler üzerinden yapılan suçlamalar nedeniyle dosyanın Türkiye’yi de ilgilendiren boyutu var. Çünkü şirketler arasında Türkiye’de kurulanlar da var. Sarraf’ın bürakrat ve siyasilerle kurduğu ilişkiler de iddia konusu yapılıyor. FETÖ’nün 17/25 Aralık komplosu için hazırladığı dosyaların da savcı tarafından delil olarak kullanıldığı ileri sürülüyor.
5- İran boyutu ne?
Sarraf, İran ve Türkiye vatandaşı olduğu için dava Tahran’ı da ilgilendiriyor. Sarraf’ın İran amborgusunu ihlal etmekle suçlanmasının yanında İran devleti adına çalıştığı da ileri sürülüyor. Bu kapsamda İran Dini Lideri Ayetullah Hamaney’e yazdığı bir mektup delil olarak gösteriyor.