Post travmatik seçim bozukluğu
İki hafta önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Saraçhane’deki binasının önünde bir protesto gösterisi vardı.
Milli Beka Hareketi üyeleri Ekrem İmamoğlu’nun Fatih Sultan Mehmet türbesindeki davranışlarını protesto ettiler.
Protestoculara göre İmamoğlu, 29 Mayıs günü Fatih Sultan Mehmet türbesine girerken ellerini arkadan bağlamış, hatta türbeye tekme atarak saygısızlık yapmıştı.
Protestolar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi hesabından paylaşılan İmamoğlu’nun 29 Mayıs günkü Fatih Türbesi ziyareti görüntülerini, Pelikan olarak bilinen gruba ait bir internet sitesinin alıp “İmamoğlu’ndan Fatih türbesine büyük saygısızlık” olarak yayınlamasıyla başlamıştı.
Görüntüler hızla sosyal medyada yayılmış, aralarında gazetecilerin, siyasetçilerin, sosyal medya trollerinin olduğu binlerce kişi içinde Pontus, Rum, Bizans geçen ifadelerle hakaretler etmiş, İmamoğlu “Bunu ancak kripto bir Rum yapar”, “Meydan okuyor, intikam alıyor” diye suçlanmıştı.
Aslında görüntülere dikkatli bakınca İmamoğlu’nun elleri arkada karşısında yürüdüğü türbenin Fatih’in değil, Fatih Camii yanındaki aynı hazire içinde bulunan türbelerden eşi Gülbahar Hatun’un türbesi olduğu görülebiliyor. “Tekme attı” dedikleri de bu türbe. Yine dikkatli bakınca tekme atmadığı, ayağındaki bir şeyi silmeye çalıştığı görülüyor. Ayrıca neden Gülbahar Hatun’un türbesine tekme atsın ki? Üstelik görüntülerin devamında İmamoğlu’nun Fatih türbesinin içinde okunan Kuran ve duaya katıldığı da görülüyor.
Ama bütün bu makul açıklamalar, İstanbul Belediye başkanının 29 Mayıs günü kameraların önünde Fatih’in türbesine hakaret ederek tarihin intikamını almaya çalışan kripto bir Rum olduğuna inanmak isteyenleri durdurmaya yetmedi.
En fazla ‘bir türbe haziresine girerken ellerini arkadan bağlamak yakışık almaz’ denip geçilecek bu görüntüler üzerine binlerce tweet atıldı, gazetelerde ve televizyonlarda haberler yapıldı, hatta bir grup gidip bunun için belediye önünde protesto gösterisi bile yaptı.
Peki insanların böyle ırkçı bir komplo teorisine inandıran bu derin öfke nereden geliyor?
Cevap basit; bir yıl önce açılan sandıklardan.
Yarın 23 Haziran.
Bundan bir yıl önce Türkiye siyasi tarihinde eşi benzeri az görünen siyasi bir propagandayla iptal edilen İstanbul seçimleri için İstanbullular ikinci kez sandık başına gittiler.
Herhalde bugün çok az kişi sadece bir yıl önce o seçimi iptal ettirebilmek uğruna neler söylenip, yapıldığını hatırlıyor.
31 Mart gecesi Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki fark kapanırken Anadolu Ajansı’nın veri akışını kesmesi, AK Partililerin çıkıp zaferlerini ilan etmesi, ertesi gün İstanbul’un AK Parti’nin zafer ve teşekkür afişleriyle donatılmasıyla başlayan skandallar serisi, YSK Başkanı’nın az farkla İmamoğlu’nun kazandığını açıklamasından sonra 2 Nisan günü düğmesine basılan “seçimlerde hile yapıldı” kampanyasıyla sürmüştü.
Seçimlerde hileyle ilgili saatlerce süren basın toplantılarında, manşetlerde, köşe yazılarında, televizyon tartışmalarında neler neler söylenmemişti ki!
En akıllarda kalanlarından bir kaçını hatırlayalım:
“Sandıkta darbeyi kim örgütledi. Türkiye tıpkı Gezi kalkışması, 17/25 Aralık, 15 Temmuz’da olduğu gibi 31 Mart’ta da sandık üzerinden darbeye maruz kaldı. Kirli ittifak yürüten organize çete hile ve hırsızlıkla sandıkta millet iradesine darbe yaptı.”
“Bu meselenin arkasından farklı şeyler çıkacak. Sandık başkanlarından FETÖ’den ihraç edilen var mı? Muhtemelen bir stratejik akıl, belli kesimleri güçleri birleştirdi.”
“Karanlık ve kirli bir organizasyonla karşı karşıyayız Bu karanlık organizasyon FETÖ’yü bile aşar.”
“Şunu söylemem mümkün tam burada, gerçekten demokrasi tarihimizin en büyük şaibelerinden birisidir desem herhalde fazla abartmış olmam.”
“31 Mart'ta Türkiye'ye, seçimler üzerinden, açık bir darbe yapıldı. Bu, seçim hilesi ve yolsuzluk değil, çokuluslu müdahaledir. Operasyon FETÖ ve kripto PKK'lılar üzerinden yürütüldü. Ama arkasındaki akıl, 15 Temmuz aklıdır.”
“ “Karşımızdaki suç örgütü sadece FETÖ'den ibaret değil. Onun legal ve illegal partnerleri de ortaya çıkacak. PKK ve diğer sol örgütleri FETÖ, Saadet ve İYİ Parti'yle birlikte CHP çatısı altında birleştiren dış kaynaklar da deşifre olmalı.”
Bu propaganda bombardımanı eşliğinde seçim kurullarından çıkarılan kararlarla yüzbinlerce oy yeniden sayılmış, aradaki fark bir türlü kapanmayınca bu sefer Büyükçekmece’de organize hırsızlık olduğu iddiaları ileri sürülmüş, siyasetçiler televizyonda saatlerce Büyükçekmece’deki usulsüzlük iddialarının anlatıldığı basın toplantıları düzenlemiş, ilçede binlerce evde polis vatandaşları sorgulamış, tutuklamalar yaşanmıştı.
İl ve ilçe seçim kurullarındaki hakimler ve memurlar hakkında ‘İlçe seçim kurulları soruşturulmayacak mı’ ‘Hakiminden memuruna kim varsa tek tek alınıp bu çete tüm bağlantılarıyla deşifre edilmeli.” “FETÖ müdür yoksa başka bir şey mi bu millet bilmek istiyor” yazıları eşliğinde başlatılan FETÖcülük suçlamalarını kaldıramayan İstanbul Seçim Kurulu Başkanı emekliliğini istemek zorunda kalmış, diğer ilçe seçim kurullarındaki hakimler, memurlar ifadeye çağrılmış, isimleri, ifadeleri ertesi gün gazetelerde suçluymuşlar gibi yayınlanmıştı.
Kısa bir süreliğine belediye başkanlığına oturan İmamoğlu’nun belediyenin verilerini kopyalayıp, PKK’ya ve FETÖ’ye servis ettiği hatta bir hotelde buluştuğu bir yabancı devletin ajanına verdiği ciddi ciddi yazılıp, konuşulmuştu.
Nihayet bütün bu tazyik sonunda Yüksek Seçim Kurulu, başkanının bile şerh koyduğu bir kararla sandık başkanlarının atanmasıyla ilgili teknik bir gerekçeyi ileri sürülerek seçim iptal etti.
23 Haziran’daki ikinci seçime giderken tümüyle kayış koptu, İmamoğlu’nun otoparkları PKK’ya söz verdiğinden, seçilmesine en çok Yunanlıların sevindiğine kadar zembereğinden boşalmış iddialar ileri sürüldü.
Bir İçişleri Bakan yardımcısının “Bir Yunan'ın İstanbul'a başkan olmasıyla ekonomi düzelmez” diye tweet attığına, İstanbul Ticaret Borsası Başkanı’nın İmamoğlu’na destek verenleri Pontuslu olmakla suçladığına, eski bir milletvekilinin İmamoğlu’na “Kommenoslar'ın yiğit evladı” dediğine, Ankara’nın eski belediye başkanının “kökeninizde Rum’luk var mı?” diye sorduğuna şahitlik etmiştik.
Cumhurbaşkanı ise çıtayı yükseltip “Bu Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz” dahi demişti.
Haftalarca İmamoğlu PKK ve FETÖ’yle işbirliğiyle suçlandıktan sonra seçime günler kala Öcalan’dan HDP’lileri seçimlerde tarafsız kalmaya çağıran mektup dahi alınmasına rağmen İmamoğlu bu kez 800 bin fark atarak belediye başkanlığını kazandı.
Seçimin ardından ilk günlerde iktidar ve çevresi sanki bütün bu yaşananlardan ders çıkaracakmış, kendi içinde bir hesaplaşma yapacakmış zannedildi.
Ama hiçbiri olmadı.
Seçimlerde hile kampanyasını başlatan il başkanı hala görevde, o kampanyada saatlerce ekranlara çıkarak sonra yalan olduğu ortaya çıkan iddiaları tekrarlayan parti yöneticileri ve sözcüleri hala partinin yöneticisi ve sözcüsü. Herhalde bir tek seçimin iptaline pek de sıcak bakmadığı bilinen Binali Yıldırım kaybetti. Meclis Başkanlığı’ndan ayrılarak girdiği seçimlerden bir yıl sonra artık sade bir milletvekili.
Bu bir yıl içinde seçimlerin iptaline karşı çıkan Yüksek Seçim Kurulu başkanı emekli olurken, kurulun başkanlığına seçimler iptal edilmeli diyen üyelerden biri seçildi, yine seçimleri iptal ettiren YSK üyelerinden biri Danıştay Başkanlığı’na getirildi.
Seçimlerde aldıkları kararlar iktidarı kızdıran ilçe seçim kurullarındaki hakimler ise kararnamelerle cezalandırıldı.
25 yıllık kesintisiz bir iktidar döneminden sonra adı sanı duyulmamış bir ilçe belediye başkanının İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğunu AK Parti’den alması asla affedilemedi.
Yalan çıkan onca iddia, suçlama ve bomboş bir seçim iptali kararına rağmen 800 bin fark atarak ikinci kez seçimi kazanan İmamoğlu’na karşı en ufak bir mahcubiyet duyulmadan, en azından bir kaç aylık bir kredi dahi verilmeden ilk günden itibaren yaptığı, yapmadığı her şey mercek altına alınıyor, hakkında her gün yeni bir haber, iddia ileri sürülüyor.
Daha göreve yeni başladığı günlerde yaşanan sel felaketinin hesabı bile ona soruldu, bir ilçede patlayan su borusu manşetlere çıkarıldı, Haliç’in mevsimlere göre değişen rengi yüzünden dahi suçlandı.
İstanbul’daki deprem, pandemi toplantılarına çağrılmadı, elinden Galata Kulesi bile yüzyıllar önceki vakıf defterleri açılarak alınmaya çalışıldı, Sirkeci, Haydarpaşa Garları ihalelerinden dışlandı.
Tabii ki genç bir siyasetçi olarak kendisi de hatalar yaptı. Deprem bölgesinden kar tatiline gitmesi, belediye otobüslerindeki yoğunluğu komplo teorisiyle açıklamaya çalışması akla gelen ilk örnekler.
Ama İmamoğlu’na yönelik eleştirilerin çoğu gıcıklık, takıntı hissi veriyor.
Herhalde Türkiye tarihinde ilk defa bir belediye başkanının attığı bütün adımlar sürekli kontrol altında, her an bir gazetenin manşetine haber oluyor.
Aslında ilk defa diyemeyiz. Bir örneği de 1994 yılında yaşanmıştı. Yine sürpriz biçimde İstanbul’un belediye başkanlığına seçilen genç siyasetçi Tayyip Erdoğan’ın başkanlığını da o dönemin devleti ve medyası yıllarca içine sindiremedi, hakkında sürekli kara propaganda haberleri yapıldı, ona da hiç kredi açıkladı, şimdi iktidar medyasının İmamoğlu’ndan “Ekrem” diye bahsettiği gibi, ondan da “Tayyip” diye bahsedildi. Bugün siyasetteki Erdoğan imajı da sonu hapisle biten o adaletsiz saldırılarla ortaya çıktı.
Ama geçtiğimiz bir yıl gösterdi ki iktidar, bizzat kendisinin yaşadığı bu tecrübeden bir ders çıkarmadığı gibi, 23 Haziran’dan da hiçbir ders çıkaramadı.
Dersi bırakın ülkenin eski başbakanının, meclis başbakanının, siyasi hikayesi İstanbul’da başlamış Cumhurbaşkanı’nın meydan meydan dolaşmasına rağmen, isimsiz genç bir siyasetçiye iki kez seçim kaybedilmesi büyük bir travmaya neden oldu.
23 Haziran’dan bu yana, iktidarın pek çok icraatında ve söyleminde bu post travmatik seçim bozukluğunun etkisi görülebiliyor.
Bu travmanın etkisiyle bir ilçe belediye başkanı olan İmamoğlu, bir yıl sonra bugün, ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet blokunun en iddialı adaylarından biri.
Halbuki seçim sonucunu demokratik olgunlukla kabul edip, seçilmiş bir belediye başkanıyla medeni ilişkiler kurulmuş olsaydı, İmamoğlu İstanbul’un devasa sorunlarıyla boğuşan, muhtemelen pek çok da hata yapan bir belediye başkanı olarak kalacaktı.
Demokrasiyi içine sindirememenin maliyeti böyle ağır olabiliyor.















Sayın arkadaşım ben yazıyı anlayamamışım afedersiniz , ilk yorumumu kala almayın sevgiler...
Yanıtla (0) (0)I'm not just inviting you! But it will be interesting for sure loveawake.ru
Yanıtla (0) (0)Ya kolay mı aşkı gitti...
Yanıtla (0) (0)Ben öğrenmek istiyorum ' Türbe' nedir. Biz evliya,ermiş vasıflarına sahip kişilerin mezarına türbe deriz. Diğrerleri normal mezar değil mi? Hep İmamoğlu gerçekten değerli bir kişi.Biraz kusur kadı kızında da olurmuş. Yani kısacası işin özü kıskançlık... Ey İstanbul...
Yanıtla (0) (0)sayın oğur bir eleştiri yapacaktım ama sanırım tüm yazarlar tarafını seçip kalemini tarafının hizmetine adıyor! siyasilerin değişmesi eleştirilirken savrulan gazetecilerin bir özeleştiri yapmaması ironik değilmi?
Yanıtla (0) (0)It is very nice to read your site, thank you very much for your work, it's great!
Yanıtla (0) (0)Ne zaman utanacaklar diye bekliyoruz sabırla ama değer mi bir dünyalık için bu kadar şarlatanlık ayıptır günahtır utanın utanın
Yanıtla (0) (0)Çok şahane bir analiz yazısı. Dersini alması gereken herkes almalı.
Yanıtla (0) (0)Ülkemizde tek adam,tek parti,küçük ve mutlu azınlık iktidarından kurtulur. Bu yivsiz setsi zihinler yeni bir tekadam laikçibatıcıkemalist doğ matik seçkinler türetir.Dön baba dönelim..
Yanıtla (0) (0)Ama İmamoğlu nun da yaptıklarına dikkat edip eleştirilere fırsat vermemesi gerekmezmiydi.orta açarsan gol atarlar. Ortayı İmamoğlu açıyor sanki.
Yanıtla (0) (0)Sayın Oğur İmamoğlu gibi insanlar tarihi bir türbeye dikkatli girmeli.Dönüşüm sürecinde bulunduğunu bilmeli.Mesela Anıtkabir'e girerken elleri arkada giribilir mi?
Yanıtla (0) (0)Bu kadar taraf olacağınıza adaleti savunabilirdiniz,yaklaşık 30000 oy farkı 15000 binler cıvarına düştüğünde ve seçimlerde hile var diye ortalık yandığında adaletli olanın şunu söylemesi lazımdıiktidarın İstanbulun bütün oyları sayılsın talebi CHP itirazı ile reddedildi ve daha sonra diğer usulsüzlüklere itiraz söz konusu oldu,eğer tekrar bütün İstanbul oyları sayılsaydı adalet yerine gelirdi hak eden net belli olurdu,ama sizin gibi çok bilmişler bu adaletli talebi bile dile getirmekten aciz kaldınız.Uzun mevzu şimdilik yeterli anlayana.
Yanıtla (0) (0)İmamoğlu iyi yolda,hemde genç.kollarını sıvayıp tüm gücünle dünya şehri İstanbul’un sorunlarını çözmeğe çalışsın.Hemde gece gündüz.Halkımız kendisi için çalışan dürüst insanların kiymetini bilir.İmamoğlu 800 bin oy farkını birkaç milyona çıkardımı Ülkemizde tek adam,tek parti,küçük ve mutlu azınlık iktidarından kurtulur.
Yanıtla (0) (0)son genel seçimlerde Türkiye seçmeni millet ittifakını değil de cumhur ittifakını seçmekle kendi kendini cezalandırmış oldu bana göre.Türkiyenin 5 ve toplam 20 yılına yazık oldu.Bununla birlikte kişinin kendi kendini cezalandırma özgürlüğüne saygı duyuyorum.
Yanıtla (0) (0)İmamoğlu'na bu kadar çok saldırılmasının nedeni bugüne kadar hep AK Parti'nin desteklediği yoksul ve geniş kesimlere yaptığı yardımlar ve destekler olabilir mi? Bir de şu çok net: bir kişi iktidarın gözünde başarılı görülüyorsa daha fazla endişe kaynağı olur ve daha çok yıpratılmaya çalışılır. İmamoğlu ve Yavaş CHP'li belediyelerin daha iyi yönetebileceğinin işaretini veriyorlar ki iktidarın bu kadar tepkisini çekiyorlar.
Yanıtla (0) (0)Dindar illerin birinde yaşarken İşim dolayısıyla bir süre Muğlada yaşadım Muğlada pazardan ürünleri kendin seçebilirsin pazarcı esnafı karışmaz Muğlanın dine uzak yaşantısını ve siyasi görüşünü hiç beğenmezdim ve memleketimi överdim sonra iş dolayısıyla tekrar memleketime döndüm aradan geçen zamanda memleketim çok değişmiş pazarda tezgahın üstünde en güzel mallar arkadan ali cengiz oyunlarıyla poşete giren çürük mallar işin kötüsü bunu yapan abdestli namazlı insanlar farklı farklı yerleri deniyorum sonuç her seferinde aynı baş ve kuyruk ayrılmıyor maalesef
Yanıtla (0) (0)"pek çok da hata yapan bir belediye başkanı olarak kalacaktı"... Yapıyor ama görmüyorsunuz gibi sanki, görmemek için de mecburen 1 yıl önceki defterleri karıştırıyorsunuz. Sayın Oğur siz kıvrak kalemi olan bence iyi bir yazarsınız. Bırakınız İmamoğlucu oncu buncu olmayı... Bulunduğunuz yer itibariyle Davuoğlucu olmanız hoşgörülüyor, gerisini boşverin bence... Hele de "ben size bir şey söyleyeyim mi.." diye başlayıp art arda yalan sıralayanı hepten boşverin. Hırsızlığa, yolsuzluğa ve dahi YALANCIya da karşı çıkmalısınız.
Yanıtla (0) (0)ÇOCUGUN AGZINDAN EMZİGİNİ ALDIGIN ZAMAN NASIL BAGIRIRSA, İBB DEN MAMALARI KESİLENLERDE AYNI ŞEKİLDE VİYAKLIYOR. SEBEBİ BU OLSA GEREK.
Yanıtla (0) (0)İbret alınmayınca tekrar eder.
Yanıtla (0) (0)Değerli yazar,Yazınızda İstanbul seçimlerini yazmışsınız.Bizim ülkemizin vatandaşları diğer insanlardan ne daha akıllı, nede daha aptal.Bazı şeyleri samimiyetle anlatıldığında anlar.Kılıçdaroğlunun tüm karşı propagandaya rağmen toplumda sempati toplaması biryerde halkımızı uzun zaman ayakta uyutmanın mümkün olmadığını göstermektedir.Akp nin artık ülkemizde yapacağı hiçbir görevi kalmadı.Varlıkları yokluklarını aratıyor.Muhalefet artık kollarını sıvayıp görev değişikliliğine hazır olsun.Seçimle gelenler yine İstanbul örneği seçimle tıpış tıpış gidecekler.
Yanıtla (0) (0)o protestoda bir tane akpnin yalanlarına inanıp gösteriye katılan olduğunu zannetmiyorum. Gösteriye katılanlar tamamen soygun düzeninden nemalanan asalaklar.
Yanıtla (0) (0)Sayın Oğur İmamoğlu artık Erdoğan'ın rakibi bunu herkes biliyor.2023 yılına şayet seçimler kalır ve İmamoğlu aday olursa ben kazanacağına kalıbımı basarım.Çünkü 7 milyon yeni genç seçmen var.Bu seçmen arkaik bir muhafazakar parti ile bağ kuramaz.İmamoğlu karadenizli yöresinde karşılığı var.Kürtler ile iyi ilişkileri var.Saldırı planlı ve maksatlı şekilde yapılıyor ki küçük düşsün rakip olamasın.
Yanıtla (0) (0)Harika bir yazı,eline emeğine sağlık.
Yanıtla (0) (0)Sayın yazar protesto eden uyeler kaç kişiydi.Kafeden parayla toplanıp gelen kaç kişiydi. Vatandaş olarak umurumda bile değil. Galataportla zaten İstanbulu vermişsin ,FSM mezarında ters duruyor.Ben kendi cebime bakıyorum,sokakta oyle , sizde sokaga çıkın gur sesle AKP liyim diyen kaç kişi görürsünüz yada rozetle dolaşan. Birde it sürüsü ortağı var.
Yanıtla (0) (0)Aktrol ordusu İmamoğlu'nu bitirerek Rte için kolay bir rakibi safdışı bırakmaya çalışıyorlar. Bence doğru bir taktik değil. Akılları varsa İmamoğlu'nu parlatırlar. İmamoğlu işine odaklanmayıp polemiklere girerek ve de bolca malzeme vererek, aslında ibb başkanlığının kıratında bile olmadığını ispat etti. Dengeli bir görüntü vermedi.
Yanıtla (0) (0)Yıldıray bey,bazı yorumcular hak,hukuk,adaletle...partici liği karıştırıyor.I.B.B başkan lığı seçimlerinde on bin farkı neden 800 bine çıkar dı? Önce 790 bin oy kime veril mıştı.Bana verirsen iyisin, yoksa kötüsün.
Yanıtla (0) (0)Ultra Kemalistler, ultra laikler, ultra muhafazakarlar, ultra Turk Milliyetciler, ultra Kurt milliyetcileri artik anlasin. Bu ulkede butun Kemalistler, muhafazakarlar, milliyetciler bu ulkenin laik, demokrasi, vatan, tarih, baticilik, modernlik gibi degerleri seviyor. Belki ayni seviyede degil ama kimse ayni siddette duygulara sahip olmak zorunda degil tabii ki. Bence herkesi kucaklayayacak ittifak 2023 u kazanir. Ben bunu akepe ve mehapenin yapabilecegine inanmiyorum.
Yanıtla (0) (0)Uzun uzun anlattığınız, bugün arkasındaki sosyal doku, fıtratı açıkça ortaya çıkmış bir zihniyet ile kolkola girerek demokrasicilik oynamış olanlara ne demeli. Bu kadar şirazesi şaşan bir düzene gelişte etkisi ne olmuş olursa verilmiş desteklerin olsun ciddi bir mahcubiyet duymalı!
Yanıtla (0) (0)Numan Kurtulmuş???? Haziran'ı geçelim, ondan sonra gerekirse siyasi bakımdan tövbe istiğfar ederek yanlışlarımızdan kurtulacağız" demişti.Demek ki o da "dün dündür..." gibi kaldı.Demek ki yeni 23 Haziran hezimetleri geliyor gibi.
Yanıtla (0) (0)Allah kimseyi şaşırtmasın akıl durur feraset gider yerine ne yaptığını bilmemek hırs ve öfke gelir insan eğer aklını başına devsirmez ise sonu hüsran olur
Yanıtla (0) (0)Sevgili kardeşim senin yazılarını okumak büyük bir keyif. Düşündüklerini kağıda dökerken kullandığın kelimeler, dil, üslup ve kurgu o kadar sade ve anlaşılırki insan yorulmadan, sıkılmadan zevk alarak okuyor. Kalemine, yüreğine sağlık. Allah’a emanet ol.
Yanıtla (0) (0)Yıldıray Oğur gibi araştırmacı, ciddi gazetecilerin varlığı, bunaldığımız, nefes alamadağımız bu günlerde ilaç gibi geliyor. İyi ki varsınız.
Yanıtla (0) (0)Yıldıray bey Allah akıl fikir versin.Akıl tutulması,güç zehirlenmesi,kural kanun tanımama...Demekki,millet le inatlaşılmaz.Millet hep maz ölümün yanında oluyor.
Yanıtla (0) (0)Kaçak Çay yüklü devrik 1 kamyon,devrilememis kaçak Çay yüklü 100 kamyon olmamış olsa bile kesin bir şeyler olmuştur
Yanıtla (0) (0)Hafıza-ı beşer nisyen ile maluldür,yanlız bizim toplumda bu unutkanlık hastalık boyutundadır.Seçim iptalinde reis ten en aşağıdaki nefere kadar hile yapıldı kısıtlı seçen ,x nüfus müdürünün seçmen taşıması fetocü ilçe seçim kurulu hakimleri fetücü sandık gõrevlileri vs,vs mahkemeye veriliyordu.Ne oldu ? İddaların hepsi boş çıktı.İmamoğlu'ndan sonra 2. kazanç ,Hiç bir şey olmamışsa bile bir şeyler olmuştur,lafı oldu
Yanıtla (0) (0)CHP'li birisini cansiperanene savunmak karar gazetesine düştü. Siz niçin açık açık biz chpliyiz demiyorsunuz böyle kaçak güreşiyorsunuz. Tayyip düşmanlığı sizin gözlerinizi kör etmiş. Bu milletin değerleriyle halen barışık olmayan bir zihniyeti savunmak nasıl akıl tutulmasıdır acaba?
Yanıtla (0) (0)Sondan ikinci paragraf tüm yazıyı boşa çıkarmış...Dedikleriniz büyük oranda doğru ancak inandırıcı olabilmeniz için adalet ve dengeye ihtiyacınız var..
Yanıtla (0) (0)Bu iktidarı tramvaydan itip indirme zamanı geldi de geçti. Derslerini almamışlar ve hala burunları sürtülmemiş görünüyor. Eh bunu da bir seçim paklar. Hodri meydan. Ama öyle korkuyorlar ki sonuçtan seçimin adını bile anmak istemiyorlar. Ama korkunun ecele faydası yok elbette. Ekonomisinden yönetim tarzına, bağımsız kurumlarından diyanetine kadar yaptıkları zarar sınırsız. Herşeyi berbat ettiler. Millet de bunları görüyor elbette.
Yanıtla (0) (0)Çok iyi bir tanımlama olmuş. Tebrikler sayın Oğur. Tam oturmuş.
Yanıtla (0) (0)Harika bir yazı yine
Yanıtla (0) (0)Cumhurbaşkanlığı seçiminde İmamoğlu muhalefet blokunun adayı olsa ne kadar güzel olur.Bir Ak Parti seçmeni olarak buna sevinirim şahsen.23 Haziran'da İstanbul seçmeni Yıldırım'ı değil de İmamoğlu'nu seçmekle kendi kendini cezalandırmış oldu bana göre.İstanbul'un 5 yılına yazık oldu.Bununla birlikte kişinin kendi kendini cezalandırma özgürlüğüne saygı duyuyorum.Ayrıca İstanbul'a İmamoğlu'nun seçilmesinin 2023'te Erdoğan'ın işini kolaylaştıracağını düşünüyorum.Olanda hayır vardır diye boşuna söylenmemiş.
Yanıtla (0) (0)İmamoğlu doğru yanlış hiç ilgilenmiyorum. Ama AKP olmadık hatalar yaptı. Kimse istifa etmedi. Bazı iktidar gazetelerinin işi gücü imamoğlu. Başka haber bulamazsınız. Yuh diyor insan bu kadar mı travma geçirdiniz.
Yanıtla (0) (0)