Topluma ağır bedeller ödeten 12 Eylül, FETÖ’nün önünü açtı. 70’lerden itibaren devlete sızma planları yapan örgüt, en uygun zemini 12 Eylül’le buldu. Kamuda tasfiyelerle boşalan kadrolara FETÖ’cüler yerleştirildi. Örgütün TSK’daki yapılanmasının temeli de bu darbeyle atıldı.
EROL METİN
Sağcısından solcusuna, Sünnisinden Alevisine, Türkünden Kürdüne kadar tüm kesimlerin büyük zarar gördüğü 12 Eylül darbesi, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) büyüyüp Türkiye’nin başına bela olmasına zemin hazırladı. Darbenin başarıya ulaşmasıyla birlikte siyaset yeniden dizayn edilip, sakıncalı diye birçok kurum ve şahıs baskı altında tutulurken, o dönem yeni yeni palazlanmaya başlayan FETÖ’ye ise ilişilmedi.
70’lerden itibaren devlete sızma planları yapan FETÖ için en uygun ortam, ülke yönetimine el konulup sıkıyönetimin ilan edildiği 12 Eylül sonrası oldu. Kamudan atılan binlerce kişinin yerine FETÖ mensupları yerleştirildi. 15 Temmuz’da Türk milletine yeni bir darbe yaşatmaya çalışan FETÖ’nün TSK’daki yapılanmasının temeli de 80 darbesiyle atıldı.
GÜLEN’İN ‘CENNETLİSİ’
FETÖ’nün dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve arkadaşlarının darbe yapmasından duyduğu memnuniyet, örgüt lideri Fetullah Gülen’in darbenin akabinde Sızıntı dergisinde kaleme aldığı ‘Son Karakol’ başlıklı yazıya yansıdı.
Gülen, söz konusu yazıda “Ümidimizin tükendiği yerde, Hızır gibi imdadımıza yetişen Mehmetçiğe bir kere daha selam duruyoruz” ifadelerini kullandı. Evren’in bacanağı Yakup Hacıhabiboğlu’yla ilişkilerini geliştiren Gülen, bu ilişkiyi kullanarak Evren’e yakınlaştı. Hacıhabiboğlu, Gülen’in kasetlerini Evren’e götürdü. Gülen, birtakım taleplerini yerine getiren Evren’i “cennetlik” ilan etmeyi de ihmal etmedi.