ABD Başkanı Trump’ın dış politikası netleşmeye başlarken, askeri ve ekonomik adımların öne çıktığı görülüyor. Ortadoğu’daki operasyonlarda sivillere yönelik hassasiyet azaldı, IŞİD’i ortaya çıkaran politikalara dönüldü. NATO üyelerine ‘daha fazla para harcama’ konusunda gözdağı verildi. Rusya’yla ilişkileri düzeltme planında geri adım atıldı, “Kırım’ın iadesine kadar ekonomik yaptırımlar sürecek” mesajı gönderildi.
VOLGA KUŞÇUOĞLU
‘RUS BAHARI’ BAŞKA BAHARA: KIRIM’I GERİ VERİN
ABD Başkanı Donald Trump, geçen yılki başkanlık seçimleri döneminden bu yana Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesini savunuyor. Ancak Trump’ın bu planı, ABD Kongresi ve istihbarat kuruluşlarında büyük bir dirençle karşılandı. Trump yönetimi Moskova ile buzları eritmek bir yana, Kongre’deki istihbarat komiteleri ve FBI’ın açtığı soruşturmalar nedeniyle sıkıntılı günler geçiriyor. Rusya’nın başkanlık seçimlerine Trump lehine müdahalesi ve Trump ile ekibinin Rusya ile bağlantılarının incelendiği soruşturmaların hedefinde, ABD Başkanı’nın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner ile istifa eden Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael
Flynn gibi isimler de var.
Amerikan devlet kurumlarının Trump hükümetine yönelik Rusya baskısı, dış politikada ilk kez kendini gösterdi. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, NATO ülkelerinin dışişleri bakanları ile bir araya geldiği toplantıda Moskova’ya bugüne kadarki en sert mesajları verdi. “Rusya’nın saldırganlığına ve tahriklerine karşı koymada NATO ittifakının asli bir unsur olduğunu” vurgulayan Tillerson, Moskova yönetiminin Ukrayna’ya yönelik politikalarını da eleştirdi. Tillerson, Rusya Kırım’ı Ukrayna’ya iade edene kadar bu ülkeye yönelik ekonomik yaptırımların kaldırılmayacağını belirtti. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Flynn’in, Rusya’nın ABD Büyükelçisi Sergey Kislyak’la yaptığı görüşmede Moskova’ya yönelik yaptırımların kaldırılması konusunu da ele aldığı ortaya çıkmış, bu da Flynn’i koltuğundan etmişti. Bu açıdan Tillerson’ın sözleri, Trump’ın Rus planında önemli bir geri adım olarak yorumlandı.
Donald Trump ticari kararnamelerle ilgili bir toplantıyı aniden terk ederken, yandımcısı Pence şaşkındı.
Washington yönetiminde Rusya’ya yönelik bir sert çıkış da Savunma Bakanı James Mattis’ten geldi. Londra’da İngiliz mevkidaşı ile bir araya gelen Mattis, burada yaptığı açıklamada Kırım meselesine değinerek “Burada uluslararası hukukun ihlali artık kayıtlarla ispatlanabilen bir durumdur. Kırım’da olanlar, diğer halkarın seçimlerini kirleten faaliyetleri ve bunun gibi diğer şeyler” diye konuştu.
FLYNN’E RET
ABD’de Rusya ile bağlantıları nedeniyle Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinden istifaya zorlanan Michael Flynn’in, dokunulmazlık karşılığında FBI’a ve Kongre’deki istihbarat komitelerine ifade verme talebi kabul görmedi. NBC televizyonunun Kongre yetkililerine dayandırdığı habere göre, Senato İstihbarat Komitesi’nden üst düzey bir üye, Flynn’in avukatı Robert Kelner’a, ‘dokunulmazlığın masada olmadığını’ söyledi. ABD Başkanı Trump, Flynn’in dokunulmazlık karşılığında ifade verme talebini desteklemişti.
NATO ÜYELERİNE İKİ AY MÜHLET : HARCAYACAKSINIZ
ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, NATO ülkelerinden mevkidaşlarıyla bir araya geldiği ilk toplantıda, ittifak üyelerini askeri harcamaları artırma konusunda uyardı. Ülkesinin diğerleriyle karşılaştırıldığında savunmaya ‘orantısız bir pay’ harcadığını kaydeden Tillerson, ABD Başkanı Donald Trump’ın da katılacağı 25 Mayıs’taki NATO Zirvesine kadar üye ülkelerin bu konuda adım atmasını beklediğini söyledi. Tillerson, “Mayıs ayındaki zirvede amacımız, ya yıl sonuna kadar tüm müttefiklerin taahhütleri yerine getirmeleri ya da yıl bazlı somut ilerleme adımlarıyla bu taahhütlerin nasıl yerine getirileceğini açıkça ifade eden planlar edinmeleri olmalı” dedi. ABD’li Bakan, NATO’nun Avrupalı müttefikleri ve Kanada’nın taahhütlere uymaması durumunda ne olacağına dair bir değerlendirmede ise bulunmadı.
NATO üyelerinin ittifaka harcadıkları paranın artırılması konusu, uzun süredir Donald Trump’ın gündeminde bulunuyor. Halihazırda NATO bütçesinin yüzde 72’si ABD tarafından karşılanıyor. Avrupalı NATO üyelerinin toplamı içinse bu oran yüzde 25’in altında. Daha önce NATO’yu ‘modası geçmiş’ bir örgüt olarak tanımlayan Trump, paylarına düşen harcamayı yapmayan ülkelerin savunmalarına katkıda bulunmayabileceklerini söylemişti. Toplantıda bu konuya ilişkin de değerlendirmede bulunan Tillerson, “Birimize karşı olan bir tehdidin, hepimize karşı bir tehdit olduğunu düşüyoruz ve bu doğrultuda karşılık vereceğiz. Müttefiklerimizi savunmak için yaptığımız anlaşmalara uymayı sürdüreceğiz” dedi.
Tillerson’ın(sağda) harcamalar ve Rusya konusunda verdiği mesajlar, NATO lideri Stoltenberg’i memnun etmiş göründü.
Trump yönetiminin, NATO üyesi ülkelerin daha fazla askeri harcama yapmasına yönelik talebi, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından da destekleniyor. Stoltenberg, zirvede yaptığı konuşmada “Bizler savunma harcamalarını artırmaya başladık. Bunu devam ettirmeliyiz. Savunma harcamalarının artırılması ABD’yi memnun etmek için değil Avrupa’nın güvenliği için önemli” değerlendirmesinde bulundu. NATO üyelerinin, savunma harcamalarının garysafi yurt içi hasılalarının yüzde 2’si oranında olması bekleniyor.
‘YAPAMAYIZ’
Trump ve Stoltenberg’in harcamaların artırılması çağrısında Almanya’dan itiraz geldi. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, ülkesinin 35 milyar avroluk harcamasını 70 milyar avroya çıkarmasının ‘gerçekçi olmayacağını’, şu anda savunmaya Rusya’dan daha fazla bütçe tahsis ettiklerini söyledi. “Almanya’da bunun başarılabilir veya arzulanan bir şey olduğuna inanan bir siyasetçiyi tanımıyorum” diyen Gabriel, Almanya’nın askeri müdahaleler başarısız olduğu için gelen mültecilere çok fazla para harcadığını savundu.
BUSH POLİTİKALARINA DÖNÜŞ: SONRASINI DÜŞÜNMÜYOR
Donald Trump’ın ABD başkanlığına gelmeden önce terörle mücadeleye ilişkin vaatlerinden biri, ‘IŞİD’i cehennemin dibine kadar bombalamak’tı. Trump, ilk üç ayında bu vaadini ‘hakkıyla’ yerine getirdi. Amerikan ordusunun operasyonlarında sivil kayıpların azaltılmasına yönelik önlemler gevşetildi, Irak ve Suriye’de sivil ölümlerinde büyük artış yaşandı. ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel, hafta içinde yaptığı açıklamada yeni prosedürler sayesinde sahadaki komutanların üstlerinden izin almadan hava saldırıları için çağrı yapabildiklerini söyledi. ABD askerlerine getirilen bu kolaylığın bedelini ise siviller ödüyor. Geçen haftalarda Musul’da IŞİD’e yönelik bir hava saldırısında 230 kişi hayatını kaybetmişti. Halep’te ise bir cami vurulmuş, 50’den fazla kişi yaşamını yitirmişti. Birleşmiş Milletler, Ulusalararası Af Örgütü ve Suriye İnsan Hakları Ağı gibi kuruluşlardan operasyonlarda sivil ölümlerini kınayan açıklamalar gelmişti.
Son dönemde Irak ve Suriye’de IŞİD’e yönelik operasyonlarda sivil kayıplarda büyük artış yaşandı.
Trump’ın ‘terörle mücadelede’ uyguladığı yöntem, eski Başkan George W. Bush dönemindeki Irak işgalini hatırlatıyor. IŞİD, ‘Irak İslam Devleti’ adıyla işgal döneminde kurulmuştu. Trump’tan önceki Başkan Barack Obama’nın danışmanı olarak görev yapan siyaset bilimci Robert Malley, konuyu New York Times gazetesine değerlendirdi. Malley, Trump yönetiminin Ortadoğu’da askeri müdahalelerin artmasına rağmen ‘muhtemel zaferlerden bir gün sonrasını düşünüyor gibi görünmediğini’ dile getirdi. Bu şekilde kazanılan zaferlerin kalıcı olmayacğaını vurgulayan Malley, Irak işgalini kastederek “Zorlu tecrübelerimizden biliyoruz ki Suriye ve Yemen gibi bölgelerdeki diplomasi ve planlama eksikliği, ya ABD’nin bu bölgelerde daha uzun kalmasına, ya da çıktığı anda kazanılan zaferlerin boşa gitmesine yol açacak” dedi. Amerikan medyasında, Trump’ın Musul ve Rakka’nın hızlıca alınması yönünde orduya baskı yaptığı belirtiliyor. Operasyonlarda yaşanan sivil kayıpları, IŞİD’e de propaganda malzemesi veriyor. Örgüte bağlı Amak haber ajansında, son dönemde hava saldırılarında ve bonbardımanlarda hayatını kaybeden ve yaralanan sivillerle ilgili haber ve görselliren artışı dikkat çekiyor. IŞİD, bu şekilde operasyonların hedefinin sadece kendi militanları değil, bütün Müslümanlar olduğu şeklinde propaganda yapıyor.
Bu arada Irak’ta devam eden operasyonlarda, IŞİD lideri Ebubekir Bağdadi’nin ikinci adamı olarak bilinen Hamid Cumeyli’nin, Enbar vilayetinde düzenlenen bir hava harekatında öldürüldüğü açıklandı. Saldırının, Irak Hava Kuvvetleri’nce düzenlendiği bildirildi.
ARTIK ESAD’CI
ABD yönetimi, son günlerde gelen üç açıklamayla Suriye’nin geleceği konusunda Esad rejimi ve Rusya ile aynı çizgiye geldiğini gösterdi. Önce ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley ve Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, son olarak da Beyaz Saray Sözcüsü Sean Spicer, ‘Esad’ın geleceğine Suriye halkının karar vermesi gerektiği’ yönünde açıklamalarda bulundu. Bu argüman Rusya ve Suriye rejimi tarafından uzun süredir dile getiriliyor, ancak ABD yönetimi, uzun vadede Esad’ın Suriye’de yeri olmadığını savunuyordu.