Taha Akyol ve Mustafa Karaalioğlu, Ortak Akıl'da reform tartışmalarını masaya yatırdı. Reformun yapılması için Erdoğan'ın değişmesi gerektiğini belirten Karaalioğlu "Cumhurbaşkanı'nın bir bakışı bile Türkiye'de her şeyi değiştiriyor" dedi.
MELEK GEDİK | KARAR
Taha Akyol ve Mustafa Karaalioğlu, Ortak Akıl'da hem reform hem de erken seçim tartışmalarını değerlendirdi.
Reform tartışmaları için Karaalioğlu "Reformdan önce zihniyet, dil ve üslup değişmeli. Yoksa Türkiye'deki kanunlar iyi. Bir de reform bir lütuf değil ki...Cumhurbaşkanı'nın bir bakışı ile bile her şey değişiyor. Kendi gücünden ne kadar feragat edecek? Kanunlardan, kararnamelerden önce bu düşünülmeli" diye konuştu.
"ZAMAN VE KAYNAK KAYBEDİYORUZ"
Özellikle KARAR yazarları olarak yıllardır reform muradı içinde oldukları belirten Mustafa Karaalioğlu, şunları söyledi: "Türkiye hukuktan, şeffaflıktan, öngörülebilirlikten uzak kaldığı her gün bir fatura ödüyor. Ve ödediğimiz faturadan daha da önemlisi; bir fırsat maliyeti ortaya çıkıyor. Zaman ve kaynak kaybediyoruz. Türkiye'nin ileriki yıllarında, iktidar değişse bile telafi edilmesi maliyetli olan kayıplar... O yüzden reform geçiştirilebilir bir şey değil. Olmayacak olsa bile, keza olmadığını da görüyoruz. Ama bir noktadan sonra bazı şeyleri değişmesi umudumuz, temennimiz.
"BANA GÖRE REFORM TEK BİR CÜMLE..."
Reform konuşulurken yaşadıklarımıza bakın, Allah aşkına... Ne yazık ki Türkiye'deki reformların çoğunda dış dinamikler etkili. Keşke, kendi ihtiyaçlarımızdan dolayı olsa... Parti kapatmalar konuşuyoruz. 'Kavala hapisten çıkmasın, Demirtaş zaten terörist' deniliyor. Masumiyet karinesi yok. Gözaltı, tutukluluk prensipleri yerle bir. Medya üzerinde baskılar hala devam ediyor. İçeride siyasetin kutuplaşmasından kaynaklı gerilim hiç eksik olmuyor. Hiç reform havası yok. Bana göre, reform bir cümle... 'Kanunlar uygulanacaktır' demek bir reform. Türkiye'nin ikinci bir cümleye ya da reforma ihtiyacı yok."
"BİR BAKIŞI BİLE ÇOĞU KEZ YETİYOR..."
Erdoğan'ın, gücün kaynağı olduğunu belirten Karaalioğlu, reformların samimi olup olmasının da tamamen Cumhurbaşkanı'nın tavrı ile alakalı olduğu dile getirdi.
Karaalioğlu şöyle devam etti: "Bütün yetkileri, bütün makamları o dağıtıyor, bütün güçleri o ayarlıyor. Dolayısıyla kararnameye bile ihtiyaç yok. Bir bakışı bile çoğu kez yetiyor, nitekim de yetti. Türkiye bunları da yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı reformun ne olduğunu bilir, demokrasinin ne kadar lezzetli olduğunu bilir. Demokrasi ile çok seçimler de kazandı. Şimdi Türkiye için bir şey yapacaksa Sayın Erdoğan, önce kendi yetki kullanımından ne kadar fedakarlık edebileceğini düşünerek yol çıkmalı. Eğer zihninde böyle bir pazarlık yoksa gerisi anlamlı olmayacaktır."
Ortak Akıl'da gündemi yorumlayan Taha Akyol "Reform için gerekli atmosfer yok. Reform söylemi bende de beklenti yaratmıştı ama... Reformdan bahsedenler, reformları konuşmuyor. Hiç adım atılmadı ki..." dedi.
"4 ALANA SİYASİ ÇIKAR GİREMEZ"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yol açtığı çelişkilere değinen Taha Akyol, özellikle Meclis'in işlevsiz hale getirildiğini vurgulayarak "Bazı konuların işine siyasi çıkar girmemeli. Temel hak ve hürriyetler, hukuki güvenlik, mülkiyet meselesi ve piyasa kuralları. Bu yüzden Merkez Bankası, modern demokrasilerde bağımsız. Yani siyaset giremez. Anayasa mahkemeleri bağımsız olmak zorunda. AYM'ye üye atarken topluma ve millete karşı sorumluluk hissedenler, oralara partizan atamalar yapmazlar. Bir de düzenleme ve denetmeler kurumları var, modern demokrasilerde. Buradaki insanları hükümet atar ama fakat onlar siyasetten bağımsız kendi işlevlerini yerine getirirler" diye konuştu.
"SEÇİM İÇİN İMAR KAÇAKLARI BİLE MEŞRULAŞTIRILDI"
Erken seçim tartışmalarını değerlendirirken, 'seçim ekonomisi'ne de dikkat çeken Akyol, şunları kaydetti:
"Türkiye'de bütçe açıklarının bu seviyeye gelmesinin nedeni; seçim ekonomileri. Seçime 1 ay, 10 ay ya da 1 yıl kala kredi kartlarının taksit süreleri uzatıldı. Vatandaşlar, çok alışveriş yapsın da iktisadi refah hissetsin diye. Kredi garanti fonu kuruldu, vatandaş ödeyebileceği kredini üstünde borçlandırıldı. Vatandaş da kendisini iyi hissedip 'Bu iktidar devam etsin' dedi.
Seçimler böyle kazanıldı, paralı imar affı çıkarıldı. Deprem kuşakları üzerinde bulunan bir ülkede, paralı imar affıyla 'imar kaçakları' bile meşrulaştırıldı. Devlet orada 20-30 milyar dolar kazanarak, o parayla seçim kazanma fırsatını buldu. Binali Yıldırım, başbakanlığı döneminde TÜSİAD'da yaptığı bir konuşma var. 'Evet, fazla açıldık, biraz sıkmamız lazım' diyor. Fazla niye açıldık? Seçim kazanmak için."