Millet Kütüphanesi…

İstanbul’da bir Millet Kütüphanesi bulunduğunu, bunun bir kitap meraklısı (belki de “âşığı” demek lâzım) tarafından tesis edildiğini kaç İstanbullu bilir? İstanbullular bilmez ama dünya âlem bilir! Millet Kütüphanesi binası, Fatih’te 17. Yüzyıl şeyhülislamlarından Feyzullah Efendi tarafından medrese olarak yaptırılmıştır.

Tabiî şeyhülislam Efendi’nin kütüphanesi de buradadır. Ali Emiri Efendi, gelmiş geçmiş kitap meraklılarının efendisidir ve işte o 1916 yılında o güne kadar topladığı yazma ve basma eserlerden mürekkep kitaplarını vakfederek bu binayı Millet Kütüphanesi’ne dönüştürmüştür. Millet Kütüphanesi’ni neden “dünya âlem bilir” de İstanbulluların çoğu bilmez?

Dünya âlemin bilme sebebi, Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lügati’t-Türk isimli muhteşem eserinin tek el yazması nüshasının burada bulunmasıdır. 20. Yüzyılın başında gerçek bir hâfıza tazelemesine yol açan bu eserin keşif hikâyesi de şanına yakışır güzelliktedir. Bu keşfi de Ali Emirî Efendi’ye borçluyuz. 1970’li yıllarda merhum Serhan Tayşi bu kütüphanenin müdürü iken sırf Divanü Lügati’t-Türk’ü görmek için Millet Kütüphanesi’ni ziyarete gitmiştim.

Duydum ki, Divanü Lügati’t-Türk Ankara’ya gelmiş…

Böyle nâdir eserlerin bir yerden bir yere gitmesi, götürülmesi de hâdisedir. Ankara’ya bir kütüphanenin açılışı vesilesi ile getirilmiş Divanü Lügati’t-Türk. Evet, artık Ankara’da da bir “Millet Kütüphanesi” var!

“Millet”le “kütüphane” kelimelerinin yan yana gelmesi başlı başına güzellik. Millet, kütüphanesidir çünkü. Sırplar boşuna mı Boşnakların kütüphanesini bombaladılar? Binlerce yıllık hafızamız, medenî varlığımız, zihin ürünlerimiz kütüphanemizdedir. Kütüphaneyi yok ederseniz, hafızayı silersiniz, milleti yok edersiniz.

Bu ülkede bir zaman geldi ki, millet kütüphanesiz bırakıldı. İstanbul’daki Millet Kütüphanesi de eski harfli koleksiyonu ile kayıp kütüphanelerdin biri idi. Özet olarak, 1930 yılında Türkiye kütüphanesizdi!

Harf inkılabı ile “eski harfli” eserlerin okunması da yasaklanmıştı. Buyrun madde 9: “Bütün mekteplerin Türkçe yapılan tedrisatında Türk harfleri kullanılır. Eski harflerle matbu (basılı) kitaplarla tedrisat icrası “öğretim yapılması) memnudur (yasaktır).” Eski harfli yüzbinlerce ciltlik kütüphanelerimiz müze konumuna düşürüldü. 1933’te üniversitenin kuruluşu ile ilgili olarak dâvet edilen yabancı uzmanlar şu çarpıcı hükmü kayda geçirdiler: “Bu ülkede üniversite öğrencilerin okuyacağı kitap yok!”

Eski harfli kitaplar, dolaşım dışı, yeni harfli basılı yayın sayısı iki-üç bin civarında ve çoğu devlet metni. Edebî eser, düşünce eseri, ilmî eser… ara ki bulasın. Kütüphaneler devreden çıkarılırken, vatandaş eski harfli eser bulundurmaktan ceza yemek korkusuyla kitaplarını saklama veya ortadan kaldırma telâşında idi…

Aradan seneler seneler geçti…

Artık eski harfli (buna “osmanlıca” desek mi acaba?) kitaplarda yasak korkusu yok. Fakat erişilmesi neredeyse uzmanlık istiyor. Latin harfli kütüphanemiz de hayli zenginleşti. Bir yılda yayınlanan kitap sayısı, tek parti döneminin sonuna kadar yayınlanan kitapların tamamının birkaç katı…

Peki kütüphanelerimiz ne durumda?

O bahse girmesek mi?

Daha önceleri bu bahse çok sık girdiğim için, şimdi girmesem olmaz. Ankara’da kütüphane sıkıntısı en çok dile getirdiğim hususlardan birisi. Devletin Millî Kütüphanesi, Halk Kütüphanesi var Ankara’da. Hatta halk kütüphanesinin birkaç şubesi var. Mesela bunlardan Yenimahalle İl Halk Kütüphanesi, çökme tehlikesi yüzünden yıkıldı, üzerinden yıllar geçti, yapılacak mı? O dahi belli değil… Neredeyse bütün dünya başkentlerinde belediyelerin semt kütüphaneleri vardır. Ankara hariç! Ankara’yı kültürel anlamda çölleştiren çeyrek asırlık eski başkanı bu hususta çok eleştirdik. O zat kütüphane yapmak bir yana “ben kitap okumam” diye beyanat verdi…

Ankara’da Cumhurbaşkanlığı külliyesi içinde yapılan Millet Kütüphanesi bu bakımdan fevkalade önemli. İsmiyle önemli, cismiyle de. Millet kelimesi son yirmi yılda neredeyse resmî olarak kullanımdan düşürüldü. “Ulus” deniyor mu? Denmiyor belki ama “ulusal” kelimesi yaygınlaştırıldı. Yeni oluşturulan birçok kurumun isminde geçiyor bu kelime. Bazı bakanlıklarımızda ikisi bir arada kullanılıyor: Millî Parklar Genel Müdürlüğü ile Ulusal Gıda Referans Laboratuvarı. İşte Tarım Bakanlığı teşkilatı içinde yer alan iki kurum!

Neden bu ikilik? “Ulusal” demeye başladığımız zaman, “millet”i bir kenara bırakıyor ve “ulusalcılar” safına geçiyoruz demektir! Bu tutarsızlık gelecekte birileri tarafından giderilecek. Ya millî denilecek ya ulusal!

Millet Kütüphanesi’nin açılışında Özbekistan Cumhurbaşkanı’nın bulunması da fevkalade önemli idi. Batı Türkçesinin merkezi ile Doğu Türkçesinin merkezi bu vesile ile bir araya geldi. Ya Özbekistan Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının başka bir dilmişçesine tercüme edilmesine ne demeli? Hani onların dili türkçe değil miydi? Dünyada türkçe konuşanların rakamlarını şişirirken Özbekistan nüfusunu da zikretmiyor muyuz? Peki bu tercüme neyin nesi?

Şevket Mizrabey’in konuşmasında bize göre anlaşılmayacak bir şey yok. Onu bugünün nesillerine anlaşılmaz kılan, Türkiye’deki Dil Devrimi’dir. Dil devrimi müşterek kelimelerimizi yok etti. Bu müşterek kelimeleri tu kaka ederek dilimizden atanlar dilimize nasıl da hizmet etmişler değil mi?

Türkçeden türkçeye tercüme yaptıracak kadar müthiş bir hizmet!

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
39 Yorum
  • Karar okuru / 24.02.2020 22:18

    Yazar yazısında kendisiyle çelişmiş maalesef. Harf devrimi ile eski harfli eserlerin okunması değil, eski harflerle eğitim yapılması yasaklanmış. Bariz. Devletleşme yolunda cehaleti yenmenin yolu o zaman buymuş. Biraz yazdığınız kanun maddesini analiz ederek, tarafsızca yazın lütfen.

    Yanıtla (0) (0)
  • Thales / 24.02.2020 19:26

    Özbekçe ve Anadoluca aynı dil değildir. Aynı dilden evrimleşmiş iki ayrı dildir. Tıpkı Latince'den evrimleşmiş İtalyanca ve İspanyolca'nın ayrı iki dil olması gibi. Ya da Eski Almanca'dan evrimleşmiş İngilizce, Almanca ve İsveççe'nin ayrı diller olmaları gibi.

    Yanıtla (0) (0)
  • Thales / 24.02.2020 19:24

    Emrah Safa Gürkan, Türkiye'deki üniversiteler arasında (Google 203 tane var diyor) doğru dürüst kütüphanesi olanların 3-5 tane olduğunu söyledi. Kütüphanesi olmayan üniversite mi olur? Üniversite kütüphaneleri için vakıflar kurulsa ve isteyen bu vakıflara bağışta bulunsa? Ben zengin olursam ilk işim İzmir'de bir kütüphaneye yüklü bağışta bulunmak olacak.

    Yanıtla (0) (0)
  • Osman / 24.02.2020 18:58

    Ya Efendi! Internet çıktığından beri kütüphanede devri kapandı. Bugün kim gider kütüphaneye? Her şeye kolayca telefon üzerinden ulaşabiliyoruz artık. Siz hala daha zihnen gençlik çağınızdaki bilgi kaynaklarında takılmışsınız. Uyanın artık.

    Yanıtla (0) (0)
  • recai yıldız. / 24.02.2020 18:25

    Abi, Etimesgut Belediyesi Kütüphane Binasını yaptı. henüz kitaplık düzeyinde... kütüphane seviyesine ulaşmadı... inşaAllah bir gün butün ilçelerde olur. Teşekkür ederim doyurucu ve tatmin edici bir yazı...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 16:26

    Bazıları da yazıyor, “gayet güzel bir yazı olmuş” veya “ellerinize sağlık”. Ne demek şimdi bu? Ne yazarsa kelimesi kelimesine katılıyor musunuz? Veya hiç bir farklı düşünceniz yahut ekleyecek bir şeyiniz yok mu? Tam bir bilgisiz ve taraf davranışı... Yazar olsam hiç istemezdim böyle yorum yapanım olsun. Böyleleriyle bir adım bile ilerlenmez. İktidara da aynısını yapıyorlar, üstelik iktidar geriliyor bunlar yüzünden... Abdülhamit zamanında yazar çizer vatandaş daha bile ilerde sayılır. Ne de olsa yüz yıl önce. Bunca bilgi, haberleşme teknolojisine rağmen geldiğimiz yere bakın...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 16:12

    Yazar tam bir arap hayranı. Türkiye Cumhuriyeti ile de problemi var sanki

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 15:56

    Sayın yazarın, yazılarını okuyan ve yorum yapanlara bakınca mutlu olması gerekir aslında. Cumhuriyet hiç olmazsa bu kişileri yetiştirmiş de okurların bir kısmı bir kaç cümle kurup düşüncelerini anlatabiliyorlar. Diğer kısmı ki bunlar ezberci tuğracılardır, saygısızlık ve hakaretten başka bir şey bilmiyorlar. Yazarlar bir yana bir önceki cumhurbaşkanına, başbakana ve ekonomi bakanına söylediklerine yazdıklarına fırsat bulup bir baksa şaşkınlıktan küçük dilini yutar. Tarihimizde böyle fütursuzluk görülmemiştir diye tahmin ediyorum... Şunlara bir el atın Allah rızası için sayın yazar...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 15:47

    ... laf edecek. Muhatap belli...

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 15:46

    Sayın yazar ne yapsın. Düşünüyor, bakıyor yüzyıllardır bir icat yapamamışız İbn-i Haldun, Harezmi, Farabi, Ali Kuşçu ve bir iki isim daha sayılabilir, iki elin parmağını geçmez ilim adamlarımız. Bunların birazı Arap birazı da Fars. Bu yılı UNESCO Farabi yılı ilan etmiş, yapılan bir şey yok bizim memlekette... Bir kütüphane açılmış, o da bu yüzyılda bilim adamlarının daha Türkçe isim bulamadığı “Külliye” civarında. Kalitesi binanın görkemine ve kitap rafı uzunluğuna göre belirlenir. Bina büyük ve şaşalı olunca üzerinden kazanılanlar da büyük oluyor. İlgililerine bir şey diyemeyince kime +++

    Yanıtla (0) (0)
  • Osman Nuri / 24.02.2020 14:58

    Dilimizdeki bölünmenin başlıca sebebi, siyasetimizdeki ideolojik kamplaşmadır. Herşeyden önce "gerçek demokratik" bir sisteme geçmemiz şart. Demokratik sistem için gerekli olan "kamuoyu", toplumda malesef oluşmamış durumda. Halkımız liderlik sultasının ne olduğunu bilmiyor. Halk, kendisine dayatılan oligarşik düzeni "demokrasi" sanıyor. Öncelikle sosyal medya aracılığıyla kısa videolar hazırlanıp, halkta "gerçek demokrasi" konusunda farkındalık yaratılmalı. Kamuoyu oluşturulmalı. Gerçek demokrasi, ekmek gibi su gibi ihtiyaç haline gelmeli. Gerisi kolay

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 14:24

    Muhterem muharrir, hali hazırdaki okuma oranı yüzde yüzlere yakın. Peki o zamanki yüzde kaçtı? (Size göre yüzde altmış ????) Yüzde onları bulmuyordu. Yeni harflerle beraber okuma oranı da baskı oranı da arttıkça arttı. Bunu hazmedemiyorsunuz. Asıl hazmedemediğiniz de Dil Devrimi ile Türkçemizdeki gereksiz kalabalık olan Arabi kelimelerin yükünden kurtulmuş olmamız. Bu kadar Arapçı olmaya gerek var mı? Osmanlıcanın nasıl bir dil olduğunu, bu dille öğretim ve bilim yapmanın ne kadar zor olduğunu da Namık Kemal'den öğrenin bence. O, bu konuda sizden çok daha ehildir sonuçta.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 14:09

    Türkçemizi çökerten evanjelik görünümlü siyonist masonikler ile onlarla elele veren farmasonik illimünatici görünümlü laikçi presbiteryenlerdir. İnşallah Mehmet hocamın ferasetiyle bütün bu büyük resmi gördük, görüyoruz.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mustafa ALSANCAK / 24.02.2020 13:46

    Millet kütüphanesi insanın kuşağına hoş geliyor. Ama o kütüphaneye girmek biraz zor olmayacak mı? Mesela vatandaşların Erdoğan’ın Saray’ına 3-5 kilometre yakınına yaklaşmalarının yasak olduğunu gazeteler yazmıştı. Bu konuda bir.yumulamaya gidildi? Yoksa kitap severler birkaç kontrol noktasında geçirildikten sonra mı içeri alınıyor? Sayın yazar Arapça tedrisat yapılamaz maddesini Arapça kitap okumaz şeklinde mi algıladı acaba! Özbek Türkçesini kavrayabilmek için orada bir zaman geçirmek yerinde olur.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 13:45

    Türk Dil Devrimi devam ediyor. Azerice, Özbekçe, Türkçe bir olana kadar da devam edecek.

    Yanıtla (0) (0)
  • serkan yılmaz / 24.02.2020 13:41

    GAyet güzel bir yaz olmuş, tebrik ederiz.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 13:29

    Yok artık. Aç Özbekçe sözlüğe bak. Türkçe millet yazdığında özbekçesi neymiş: Ulus.

    Yanıtla (0) (0)
  • HAKKI SÖYLER / 24.02.2020 13:20

    Sayın Yazar koskoca Osmanlı kaç yazılı eser bırakmış. Avrupada yılda kaç eser basılırken bizde kaç teneymiş. Gerçekler acıdır. Yazarın Cumhuriyet düşmanlığı gözlerini kör ediyor

    Yanıtla (1) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 13:18

    Yazar gerçekten bu konuyu hiç bilmiyor. Bence pazarcılık falan yapsın.

    Yanıtla (1) (0)
  • fakir / 24.02.2020 13:15

    ortaçağ hükümdarları gibi sarayına kütüphane yap bununla öğün çağdaş devletlerde kütüphaneyi devlet yapar eserleri toplar hafızayı oluşturur

    Yanıtla (1) (0)
  • erman tuncer / 24.02.2020 12:41

    Milli yaramıza parmak bastınız.Bu tahribatı İnşaallah en kısa zamanda telafi ederiz. Maalesef işimiz çok zor.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 11:58

    Harf inkılabı kanunu ile okullarda eğimin Arapça harflerle yapılması engellendi. Kütüphanedeki Osmanlıca eserlerin okunması değil. Kanun maddesine bakarsanız eski harflerle basılı kitaplarla öğretim yapılamaz diyor. Eski harflerle basılan eserler okunamaz demiyor.

    Yanıtla (1) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 10:53

    Bu kütüphane bu hükumetin yaptığı en mükemmel çalışma diyebilirim.Yazarın özbeklerin dilini saf türkçe sanması çok garip.

    Yanıtla (3) (0)
  • Kürşad / 24.02.2020 10:20

    Konu hakkında bilgi sahibi olmayan insanları kandırmak ve aldatmak için ne gerekiyorsa bunu layıkıyla yapıyorsunuz. Yazık bu kadar çarpıtma olmaz...

    Yanıtla (3) (0)
  • Enteresan / 24.02.2020 09:49

    Osmanlıca Sarayın türettiği bir dildir. Fars ve Arap ağırlıklıdır, Türk dilinin sanat ve bilimdeki yetersizliği sebebiyle gelişmiştir. Halk dili değildir. Halk bu yüzden okuma yazma eylemini oturtamamistir. Ayıklanması halkın gelişimi için ihtiyaçtı doğruydu ama bu kadar budanmasi da hiç doğru olmamıştır. Yazar tek yanlı yazılarına devam ediyor, kınıyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 08:26

    Eğriye eğri, doğruya doğru diyebilmeli. Bu da doğru yapılan işlerden biri. Yeter ki okuyalım.

    Yanıtla (0) (0)
  • KARAR OKURU / 24.02.2020 07:56

    Kutuphaneyi kitap alıp, bir binanın icine kitap koymak sanıyorsunuz siz herhalde. Osmanlı musuiki eserler kutuphanesi harwarda dır. neden ? adam derlemis hepsini , ordan burdan nusah nusah toplamıs. konuyla iligili kürsü kurmus konuyu derinlestirecek faliyetler yapmıs. Sen de bizimkiler okumaya kitap bulamamıslar gibi ici bos birsey yazabiliyorsun. Ee ozaman Alsalarmıs sahafdan 500 tane kitap ülke kurtulsaymış.

    Yanıtla (1) (0)
  • Mürsel Çeşit / 24.02.2020 06:24

    Millet Kütüphanesi harika.Amma ne kadar verimli olacak bakacağız? Dil üzerinde 50 yıl ameliyat yapan başka bir ülke var mı? Bu ameliyeler zihin ve gönülleri yordu yıprattı.Soğuttu ürküttü.Dilin haysiyet ve şerefini ortalama insan nazarında itibarsızlaştırdı.Zaten göçebe ruhlu bir toplumuz.Ankara eski başkanı gibi gavurun yaptığı dinazoru matah sayan insan okur mu essah..

    Yanıtla (0) (0)
  • İbrahim Diri / 24.02.2020 01:43

    "Arabi,farisi bilmem dile minnet eylemem.Nesimi"Osmanlıca,Türkçe değildir,Türk devrimininde en önemli başarısı Türkçedir.Demokratik bir ülkede yaşıyoruz o varsaydığunız osmanlı dilini yine arapça alfabeyle okur,yazar,konuşabilirsiniz görelim bakalım bu millet o dile dönüp bakacakmı,son not osmanlı sarayında konuşulan dil bu milletin olmadığı gibi,Baycu noyanla,Timurlenk'de anadoluya geldiğinde Türkçeden,Türkçeye tercüme vardı.

    Yanıtla (1) (0)
  • Fatih Bayındır / 24.02.2020 01:00

    Ozbekce biliyorum..osmanlica konussak anlasmamiz mumkun olamazdi.Bugunku yalin turkcemizle ozbekceyi anlamak kavramak cok kolaydir.Turkceyi iyi bilen biri 15 gun Buharada yaşasa anlamaya başlar çözer dili..Onlar da kısa surede ogreniyorlar..

    Yanıtla (4) (0)
  • El muhaliful ekber / 24.02.2020 00:53

    Evet hayırlı olsun. Yandaş medya 211 km raf uzunluğu var diyerek tanıttı yeni saray kütüphanesini. Kütüphaneden anladıkları rafları çok uzunmuş. Köprü otoyol inşaatı gibi.Muhtemelen kütüphaneyi yine eğitimli sol kesim kullanacaktır. Gorecegiz. Hanimiş, fi tarihte biz yarı arapça yarı farsça konuşurkene Özbek karindaslarimiz bizi daha yahşi mi anlıyordu. İzahat lütfen!

    Yanıtla (1) (0)