Yahya Kemal Müzesi’nde hazin manzara

Yahya Kemal Müzesi’nde hazin manzara

Modern Türk şiirinin kurucularından şair Yahya Kemal Beyatlı 140 yaşında. İstanbul’da şairin adını ve anısını yaşatan ‘Yahya Kemal Müzesi’ni doğum günü olan 2 Aralık’ta ziyaret ettim. Hatırasını kuşatan duvarların boyası rutubetten dökülmüş, nem yüzünden mektuplarının, fotoğraflarının kenarı kıvrılmış, madalyaları oksitlenmiş, traş takımı gibi kişisel eşyaları paslanmaya yüz tutmuş durumda. Kültür Bakanlığı bu ayıba el atmalı, müzeyi önce Yahya Kemal’e sonra ülkemize yakışır hale getirmeli.

SALİHA SULTAN

Modern Türk şiirinin kurucularından biri olarak kabul edilen şairimi Yahya Kemal Beyatlı bu yıl 140 yaşında. Edebiyatımızd bıraktığı derin etkinin yanı sıra, ‘Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul’ dizesi yediden yetmişe hepimizin diline pelesenk olan Yahya Kemal, 2 Aralık 1884’te Üsküp’te doğmuştu. 1902’de okumak için İstanbul’a gelen, 1903’te Jön Türk olma hevesiyle Paris’e kaçtığı bilinen Yahya Kemal, yazar Beşir Ayvazoğlu’nun ‘Eve Dönen Adam: Yahya Kemal’ kitabında tanımladığı gibi, dokuz yıl sonra yurt dışından İstanbul’a dönen tek şairimizdi...

saliha5.jpg

Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken yeni bir şiir, tarih, vatan ve millet anlayışıyla geri dönen Yahya Kemal yaşamı boyunca edebiyat çalışmalarının dışında Urfa, İstanbul, Yozgat ve Tekirdağ milletvekillikleri, Madrid, Lizbon gibi şehirlerde elçilik görevleri de yürüten bir isim. 1 Kasım 1958’de 74 yaşında İstanbul’da vefat eden Yahya Kemal’in bilinen en önemli özelliklerinden biri de, yaşamı boyunca kendisine ait bir eve sahip olmaması, yani edebiyatımızın ‘mülksüzler’inden oluşuydu. Ömrünün son yıllarını Park Otel’de geçirdiği bilinen şairden geriye kalanları ise bugün İstanbul Fetih Cemiyeti’nin İstanbul’un Beyazıt semtindeki tarihi Karamustafa Paşa Medresesi’nde kurmuş olduğu Yahya Kemal Müzesi’nde görebiliyoruz. Şairin diplomatik pasaportlarından oteldeki yazı masasına, valizinden golf sopalarına birçok kişisel eşyasının sergilendiği bu müzede ayrıca şahsi kitaplığından geriye kalanlar, bazı el yazısı şiirlerinin kopyaları, çeşitli mektupları, özel albümünden birçok fotoğrafı da ziyaretçileri bekliyor.

saliha8.jpg
1631 tarihli Karamustafa Paşa Medresesi’nde yer alan müzedeki yüksek rutubet ve nem binanın duvarlarında gözle görülüyor, içeride ağır koku bir koku hissediliyor. Binada rutubet ve neme karşı bi kontrol sistemi kurulmadığı takdirde şair Yahya Kemal’den geriye kalanların çürümesi an meselesi.

MADALYALARI OKSİTLENMİŞ, AYAKKABILARI TOZLU

Yahya Kemal’in adını ve anısını yaşatan müzeyi şairin 140’ıncı doğum gününde ziyaret ettim. Şahsen mekanda bu anlamlı güne dair özel bir faaliyetle karşılaşmayı beklerdim ancak ne yazık ki herhangi bir heyecan söz konusu değildi. Türkiye’de bir şair için kurulmuş ‘en nitelikli sivil müze’ olarak bilinen Yahya Kemal Müzesi herhangi bir ziyaretçi akınına da uğramış değildi. Edebiyatçı dostum Mehmet Cemil ile birlikte günün ilk ziyaretçileri olarak müzeyi dolaştığımda karşılaştığım manzara ise şairin hatırasına yakışmayacak nitelikteydi. İstanbul Fetih Cemiyeti’nin himayesindeki müzede Yahya Kemal’in hatırasını kuşatan duvarların boyası rutubetten pul pul dökülmüş, mekanda oluşan nemli hava yüzünden mektuplarının, fotoğraflarının kenarı kıvrılmış, kendisine takdim edilen madalyalar, nişanlar oksitlenmiş, traş takımı gibi kişisel eşyaları paslanmaya yüz tutmuş durumda. Bir tahta kutunun içerisinde üstü açık bir şekilde duran tozlanmış bir çift ayakkabısının karşısında ise düşündüğüm tek şey, Yahya Kemal Alman ya da Fransız modern şiirinin kurucularından biri olsaydı bugün bu ülkelerde nasıl bir müzeye sahip olacağıydı...

saliha1.jpg

SORUMLULUĞU TAŞIYAMAYANLAR DEVRETMELİ

Yahya Kemal Müzesi’nde karşılaştığım hazin manzara, ülkemizdeki sivil kültür kurumları ve bürokrasi arasındaki güçlü bir işbirliğinin kurulamayışının bir örneği olarak karşımızda duruyor. Müzeyi oluşturan İstanbul Fetih Cemiyeti, İstanbul’un fethinin 500’üncü yılında kurulmuş bir dernek. Bütün derneklerin yaşadığı sıkıntıyı vaktinde bu dernek de yaşar, 1950’lerin sonunda girdiği maddi sıkıntıları resmi kurumlardan alınan hibelerle atlatır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından derneğe merkez olarak kullanılması için ilk olarak Başkurşunlu Medresesi verilir, sonrasında, 1960’ta bugün halen faaliyet gösterdiği Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Külliyesi’ne taşınır. Yahya Kemal’in ölümünün ardından vefalı dostu Nihad Sami Banarlı ise terekesini vârislerinden alır. Cemiyet bünyesinde önce Yahya Kemal Enstitüsü kurulur, ardından bu eşyaları Yahya Kemal Müzesi’ne yerleştirilir. Özetle İstanbul Fetih Cemiyeti’nin Yahya Kemal’e gösterdiği bu vefa olmasaydı, ne yaşarken hiçbir kitap yayınlamayan Yahya Kemal’in ilk kez bu dernek tarafından basılan kitaplarını okuyabilecektik, ne de onun hakkında bir çalışma yapmak isteyen araştırmacılar doğru düzgün bir kaynak bulabilecekti. Bugün elimizde olan bu değerli birikimin ardında Banarlı’nın vefasının yanı sıra, derneğin 1955-1984 yılları arasında 29 yıl boyunca başkanlığını yürüten rahmetli Ekrem Hakkı Ayverdi gibi abide bir şahsiyetin emeği de var. Ancak görülen o ki, Türkiye’de heyecanla başlanan her işin zamanla başına gelen talihsizlik Yahya Kemal Müzesi’nin de başına gelmiş durumda. Yahya Kemal’in hatırasını yaşatmak için yola çıkan müze üzerinde biriken yetmiş yıllık tozu artık silkeleyemiyor. Ayverdi müzenin bugünkü halini görse emeklerine yanar, Banarlı ise dostunun hatırasının rutubetten çürümeye yüz tuttuğunu görse kalp krizi geçirirdi.

saliha7.jpg

Özetle, ismi yüz yıllar boyu Türk şiiri ile anılmaya devam edecek olan Yahya Kemal’in müzesindeki bu yakışıksız manzara bir an önce telafi edilmeli. Ekonomik ya da bürokratik engellerle bu sorumluluğu taşıyamaz hale gelenler ya taşıyabilecek olanlara devretmeli ya da hayırseverler tarafından acil desteklenmeli. Olmadı Kültür ve Turizm Bakanlığı bu ayıba el atmalı, müzeyi önce Yahya Kemal’e sonra ülkemize yakışır hale getirmeli... Zira, Yahya Kemal bugün maruz kaldığı bu özensizlik için evine dönmedi.

saliha4.jpg

TEREKESİNE NİHAD SAMİ BANARLI SAHİP ÇIKMIŞTI

Beşir Ayvazoğlu’nun ‘Yahya Kemal Ansiklopedi’sinde ‘Yahya Kemal Enstitüsü ve Müzesi’ maddesinde müzenin kuruşuluna dair şu bilgiler yer alıyor: “İstanbul fethinin 500. yılı kutlamalarını gerçekleştirmek amacıyla kurulan İstanbul Fetih Cemiyeti, Nihad Sâmi Banarlı’nın teklifi üzerine, bir İstanbul şairi olan ve fetih hadisesine özel bir önem verdiği bilinen Yahya Kemal’e sahip çıkmak istemiş, 7 Kasım 1958 tarihli idare heyeti toplantısında bu büyük Türk şairi için bir enstitü kurulmasına karar vermişti. 1 Kasım’da ölen Yahya Kemal, hem Fetih Cemiyeti’nin, hem de cemiyet bünyesinde kurulan İstanbul Enstitüsü’nün fahrî üyesiydi. Fatih Başkurşunlu Medresesi’nin bir odasında faaliyete geçen Yahya Kemal Enstitüsü’nün ilk üyeleri şunlardır: Abdülhak Şinasi Hisar, Ekrem Hakkı Ayverdi, Ahmed Hamdi Tanpınar, Sıddık Sami Onar, Ömer Lütfi Barkan, Fehmi Karatay, Ali Vasfi Egeli, Safiye Erol, Feridun Dirimtekin, Haluk Şehsuvaroğlu, Fatin Uluengin, Samiha Ayverdi, Nezihe Araz, Reşat Ekrem Koçu. Enstitü’nün müdürlüğüne getirilen Nihat Sami Banarlı, Yahya Kemal’in evrakını ve özel eşyasını (kitapları, fotoğrafları, nüfus cüzdanları, pasaportları, Park Otel’de kullandığı çalışma masası, koltuğu, bavulları, elbiseleri, şapkaları, ayakkabıları, radyosu, gözlüğü, çakmağı, bastonu, golf sopaları vb.) vârisleriyle anlaşıp noterde bir mukavele yaparak bir araya getirdiği müzenin açılışını 17 Ocak 1960 tarihinde gerçekleştirdi, daha da önemlisi şairin bütün şiirlerini, yazılarını ve müsveddelerini titiz bir incelemeden geçirip tasnif ederek ayrı ayrı kitaplar halinde yayımlamaya başladı.”

saliha2.jpg

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN