KARAR TV'de konuşan Eski MEB Bakanı Hüseyin Çelik, 'İstanbul’dan Ankara’ya dönerken MEB’in bazı bürokratları ile uçakta karşılaştım. Bana "Sayın Bakanımız ile birlikte Ruhban Okulunu ziyaret ettik" dediler. Bu konuda bazı şeylerin olabileceğini söylediler. Ben de iyi olacağını, ve zamanında orası ile ilgili yaptığım bazı çalışmaların olduğunu ve eğer Bakan Tekin isterse kendisine iletebileceğimi söyledim. Sonrasında Sayın Bakan beni aradı ve elimdeki verileri kendisiyle paylaştım' dedi.
MUSTAFA SİVİŞ | KARAR
KARAR TV'de Elif Çakır ve Yıldıray Oğur'un yorumuyla ekranlara gelen Bi' Karar Ver programına konuk olan Eski MEB Bakanı Hüseyin Çelik, Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili MEB Bakanı Yusuf Tekin'in kendisinden belge istediğini açıkladı. elindeki bilgileri Tekin'e gönderdiğini söyleyen Çelik, Ruhban Okulu'nun açılmasının doğru olacağının altını çizdi.
Hüseyin Çelik, 'İstanbul’dan Ankara’ya dönerken MEB’in bazı bürokratları ile uçakta karşılaştım. Ben hatırlarını sordum, "Hayırdır İstanbul’da bir program mı var?" dedim. Bana "Sayın Bakanımız ile birlikte Ruhban Okulunu ziyaret ettik" dediler. Bu konuda bazı şeylerin olabileceğini söylediler. Ben de iyi olacağını, ve zamanında orası ile ilgili yaptığım bazı çalışmaları eğer Bakan Tekin isterse kendisine iletebileceğimi söyledim. Sonrasında Sayın Bakan beni aradı ve elimdeki verileri kendisiyle paylaştım. Bu çok doğal bir şey. Bana danışılıp danışılmadığı çok önemli değil ama bu mesele benim bakanlık yaptığım dönemde de defalarca gündeme geldi, sıcak mesajlar verildi. Dışişleri Bakanlığı’mız tarafından konuyla ilgilenildiğine yönelik mesajlar verildi. Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakandı ve birçok uluslararası toplantıda veya Türkiye’deki görüşmelerde kendisine soru sorulduğu zaman "Bu mesele olabilir" şeklinde sıcak mesajlar vermişti. Ama o gün bugün, o sıcaklık bir aleve dönmedi, iş sonuca ulaşmadı' şeklinde konuştu.
İşte, Eski MEB Bakanı Hüseyin Çelik'in diğer kritik değerlendirmeleri...
'OKULUN KAPATILMASI BÜYÜK AYIPTI'
'Zamanında Ruhban Okulu’nun kapatılması bizim büyük bir ayıbımızdır. Cumhuriyet ile birlikte devletimiz 4 kesime resmen zulmetti. Kim bunlar? Türkiye, tek partili dönemde mütedeyyin, gayrimüslim, Kürt ve Alevilere zulmetti. Bunu söylediğimiz zaman da tepki veriyorlar ama bu bir realitedir. Bunun binlerce örneğini verebiliriz. Şimdi biz geçmişle yüzleşmez ve yanlışa yanlış demezsek, bugün doğru bir iş yapabilir miyiz.'
'MADEM 2014'DE DAVA AÇILDI DEM PARTİ NEDEN ISRARLA ADAY YAPTI?'
'Türkiye’de normalleşme, yumuşama olsun ama DEM Parti ve ona oy verenler, onun mensupları hariç gibi bir yaklaşım demokratik değil. Böyle bir ifadeyi kimse dile getirmedi ancak uygulamalarınızla bunu ortaya koyarsanız ötekileştirme devam eder. Demokrasi kimsenin öteki hissetmediği sistemdir. Mühim olan şudur: MHP, DEM Parti’nin, DEM Parti de MHP’nin hukukunu savunmalı. Alevi, Sünni’nin, Sünni de Alevi’nin, Kürt, Türk’ün, Türk de Kürt’ün haklarını, hukukunu savunmalı. Ona haksızlık yapıldığı zaman ona yanlış diyebilmeli. Aksi halde biz asla demokratik bir toplum olamayız. Şimdi gelelim kayyum meselesine. Hakkari’de görevden alınan belediye başkanına 2014’te açılan bir dava var. O gün bugündür de o soruşturma sonuçlanmamış. Ama onunla beraber yargılananlar ciddi cezalar almışlar. İki taraftan da bakalım, DEM Partililer eğer bu adamın öyle bir sıkıntısı varsa onu orada neden ısrarla aday yapıyorsunuz? Bir kere bu yanlış, bile bile lades demek gibi bir şey. Peki, madem bu adam aday yapıldı, İl ya da İlçe Seçim Kurulu adaylığa neden ona verdi? Bu isim seçim ehliyetine sahip değilse, siz ülkede kargaşa ve gerginlik çıkarmak için bulunan kurumlar değilsiniz. Barış ve huzur içerisinde demokratik kurallar ile seçimleri yapmakla mükellefsiniz.'