BM’ye uyum kapsamında hazırlanan ve derneklere kayyum atanmasının önünü açan hükümlerin de yer aldığı yasaya, 'Bu çok masum bir kisve altında yapılıyor' diyerek tepki gösteren Saadet lideri Karamollaoğlu, 'Sosyal yardımların nükleer bilmem casuslukla veya terörle ne alakası var?' sözlerini kaydetti.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile beraberindeki heyet, Demokrat Parti Genel Merkezi'nde Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ile bir araya geldi.
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu görüşmeye ilişkin, "Son zamanlarda ülkemizin içinden geçtiği badireli süreç bizi ister istemez arayışlara sevk ediyor ama bugünkü ziyaretim bir bakıma iade-i ziyaret gibi" diyerek şu açıklamayı yaptı
"Elbette fırsat bulduğumuz zaman bir araya gelme ihtiyacımız var. Farklı kanaatler, farklı düşünceler, farklı siyasi yapıya sahip bir ortamdayız ama ülkemiz eğer bu badireden kurtulacaksa bizim ilk yapmamız gereken iş bir araya gelip problemlerimizi müzakere etmek, edebilmek. Başka türlü bu işin içinden çıkmamız mümkün değil. Onun arkasından neler yapılması konusunda evrensel bir takım değerler var. Bu konuda da hiçbirimizin ihtilafı olduğu kanaatinde değiliz.
Şu anda ülkemiz çok ama çok badireli bir dönemece girdi, dünyadaki gelişmeler de bunun üzerine tuz biber oldu. Pandeminin maalesef doğurduğu ekonomik sıkıntılar, sosyal sıkıntılar hepimizi perişan etti. Böyle bir ortamda bizlerin bir araya gelmesinden ülkemizin meselelerini birlikte müzakere etmekten daha tabii daha gerekli bir şey yoktur."
İki lider görüşmenin ardından ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı.
DERNEKLERE KAYYUMUN ÖNÜNÜ AÇAN YASAYA TEPKİ
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarıyla yasaklanan kişi ve kuruluşların faaliyetlerinin engellenmesine ve mal varlıklarının dondurulmasına yönelik mekanizmanın ‘güncellenmesini’ içeren ancak adı ‘Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi’ olan pakette dernek ve vakıflara yaptırımı artıran maddelerin de yer almasına tepki gösteren Karamollaoğlu, "Bu çok tehlikeli bir gelişme, bu çok masum bir kisve altında yapılıyor" diyerek tepki gösterdi.
Karamollaoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
(Asgari ücret)
"Bu rakamın yetersiz olduğu kanaatini ısrarla söyledik çünkü açlık sınırı bile bugün söylenen sınırın üstünde gözüküyor. Tabi hangi müessese hangi kriterlere göre bu sınırı belirliyor onun üzerinde müzakare edilebilir ama şu kesin ki açlık sınırının altında bir rakam bu. Kabul edilebilir değil. Ama sayın bakan daha önceden söylemişti, Türkiye'de aç insan da yok, yoksul da yok. Bundan dolayı da bu rakamları onlar makul görüyor olabilirler. Bizim kanaatimiz bunun 3 bin liranın üzerinde olmasıydı.
En azından işverenlerin sırtına fazla bir yük binmesin diye bu ortamda asgari ücretin üzerindeki vergiler ve primler kaldırılırsa zaten 3 bin liralık gibi bir rakam kendiliğinden ortaya çıkıyordu. Biz bir de bunun üzerine enflasyonun üzerinde yüzde 7'lik bir zam olması gerekir diye düşündük o zaman biz 3 bin 500 liraya yakın bir rakamın telaffuz edilmesi gerekir kanaatindeyiz. Bunu sırf tenkit etmek için söylemiyoruz ama herhalde çalışan bir insanın sadece açlık sınırı üzerinde maaş alması o dikkate alınarak bir ücret almasını da makul bir yaklaşım olarak görmüyoruz.
(Merkez Bankası'nın azalan rezervleri ve faiz artırımı)
Bu noktada söylenecek sözler doğruları olduğu gibi söylese iktidarın ayakta kalma güdüsü ortadan kalkacak neredeyse. Onun için rakamları gündeme getirirken sürekli farklılıkları dikkate alıyorlar. Özellikle şu sıralarda bizim rezervlerimizin eğer işler yolunda gitseydi Merkez Bankası faizi artırmazdı. İktidarda zihinsel bir kargaşa var, sayın Cumhurbaşkanı'nda ya da kendisine bu konuda telkinde bulunan uzmanlarda. Yani siz 1 sene öce faizleri indirmedi diye bir Merkez Bankası başkanını uzaklaştıracaksınız şimdi de atılan bu adımları bu ekonominin gereğidir diye ilan edeceksiniz. Bu kadar çelişkiye siyaset tahammül edemez ülke de tahammül edemez.
'BU İKTİDARA TANINAN BÜTÜN KREDİLER TÜKENDİ'
Biz iktidara tanınan bütün kredilerin tükendiği kanaatindeyiz bundan dolayı da bunlar sadece bir gösterge olarak görüyorum yani rezervlerin zaten bizde hazinede para kalmamış, vatandaşın emanet ettiği paraları kullanıyoruz. İktidar güven ortamının oluşmasının ne kadar önemli olduğunu hala idrak edemedi güven olmadan hiçbir şey olmaz. Yapılması gereken neyse maalesef onu yapmaktan imtina ediyorlar. Türk ekonomisinin hali de ortada. Bugün hala biz parayı doğrudan doğruya demire, betona, asfalta dökmekten bir türlü vazgeçemedik olmaz. Bu ülke ekonomik, sosyolojik ve siyasi yönden maalesef hasta bir ülkeye getirildi.
(Koronavirüs aşısı)
Aşı bunun örneği. Dünyada aşılar geliştirildi acele edilmeye çalışıldı, denemeler süratle yapılsın denildi ama ister istemez yeni bir vaka olduğu için herkes aşılardan yüzde 100 emin değil. Ben burada hükümeti kınamıyorum. Biz aşı üreten ülke olsaydık farklı bir şey söyleyebilirdik ama en büyük hata bizim aşıyı üreten müesseselerimizin ortadan kaldırılması oldu. Şimdi? Çin'de mi üretildi, Almanya'dan mı gelecek, Amerika mı, İngiltere mi şaştık kaldık. Niye? Kendi aşımız yok ki, dışarıdan gelecek e burada da ufacık bir tereddüt meydana geldi mi işler aksıyor ister istemez. Ümit ederim ki alternatifleri olsun en kısa zamanda. Bu alternatifler de Türkiye'ye geldiği zaman insanlar istediğini tercih edebilsin.
(Derneklere kayyum atanmasının önünü açan yasa)
Bu çok tehlikeli bir gelişme, bu çok masum bir kisve altında yapılıyor. Yani ne alakası var nükleer bilmem casuslukla veya terörle sosyal yardımların. Türkiye sosyal yardımlar konusunda kendi milli geliri dikkate alındığında en üst derecede yoksul ülkelere yardım götüren bir ülke. Bundan da memnuniyet duyuyoruz. Biz hakikaten komşusu açken tok yatan bizden değildir prensibini özümsemiş bir anlayışa sahibiz ama Avrupa'nın ABD'nin derdi bu değil.
Şu anda alınan kararlar da yarın iktidarın eline bu sebeple bir sürü bahane verip, bir sürü STK'yı engelleme yoluna gidebilirler. Aslında böyle bir hedef gözetiliyor benim kanaatim çok tehlikeli bir gelişme bu aynı zamanda demokrasiye bir müdahale manasına da gelebilir."