Japonya Ryukyus Üniversitesi'nden Prof. Dr. Aydan, 30 yıl içerisinde Marmara Denizi’nde büyük bir deprem beklendiğine işaret ederek, “İstanbul’da dediğimiz şu 7.2 ile 7.5 arası bir deprem, bunun olması kaçınılmaz” dedi.
Mühendislik Jeolojisi Derneğinin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Ulusal Mühendislik Jeolojisi ve Jeoteknik Sempozyumu (MÜHJEO 2019), Pamukkale Üniversitesi ev sahipliğinde başladı.
Sempozyumda İstanbul ve Marmara Denizi depremleri hakkında önemli açıklamalarda bulunan Japonya Okinawa eyaleti Ryukyus Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Aydan, depremin Marmara Denizi içinde meydana gelmesinin İstanbul için bir şans olduğunu söyledi.
“TEK PARÇA UYARISI”
Jeolojik olarak bakıldığı zaman deprem konusunda İstanbul'un şanslı olduğunu aktaran Aydan, “Türkiye'deki yer kabuğu hareketleri düşünüldüğünde İstanbul bulunduğu kısım fayın taban bloğu, İstanbul taban bloğundadır. Tavan bloğundaki yörelere göre mesela aynı bir depremde tavan bloğundaki ivme taban bloğundan yüksek olacak. O yönden İstanbul biraz şanslı. Fakat İstanbul'da geçen gün meydana gelen depremin büyüklüğü orta büyüklükte, küçük bir deprem ve İstanbul'da eğer Marmara Denizi'nde bundan sonra bir deprem olgusu olacaksa iki tane parçanın kırılması söz konusu. Bu iki parça yekpare de kırılabilir. Eğer bu iki parça olarak kırılırsa depremin büyüklüğü 7.2 yekpare kırılırsa 7.4-7.5 civarında olabilir ve oluşturacağı İstanbul'da fayın kalıcı deformasyonuna bağlı ben pek bir hasar beklemiyorum” diye konuştu.
“1999'DAN DERS ALMADIK”
İstanbul'da meydana gelen son depreme bakıldığı zaman 1999 depreminden ders alınmadığını ve üniversite, hastane binaları gibi yapıların zarar görmesinin kabullenilemez olduğunu kaydeden Aydan şunları söyledi;
“Hasarın meydana gelmesi genelde sarsıntıya bağlı olarak meydana gelir ve Türkiye'de ne yazık ki yapılarımız pek 1999 depremini yaşadık ama pek ders almışa benzemiyoruz. Geçenlerde meydana gelen bu orta şiddetteki büyüklükteki bir depremde özellikle olmaması gereken üniversitelerimizdeki binaların hasar görmesi hastanelerdeki yapıların hasar görmesi kabul edilebilecek bir şey değil. Yani dolayısıyla Türkiye olarak İstanbul bölgesi olarak depremlere karşı yapılarımızı güçlendirmemiz gerekiyor. Nasıl yönetmeliğimiz dünyanın en iyi yönetmeliklerinden bir tanesine sahip biz fakat bu yönetmeliği aynen kullanmalıyız. Yani kağıt üzerinde kalmaması gerekiyor olay yalnızca İstanbul değil diğer yörelerde aynı şekilde Türkiye diğer ülkelerle karşılaştırıldığında aktif fayların doğrudan gözlendiği bir ülke birde deprem ülkesi ve hazırlıklarımızı buna göre yapmamız gerekiyor.”
“İZMİR, İSTANBUL’DAN ÇOK DAHA RİSKLİ”
Açıklamasında 30 yıl içerisinde Marmara Denizi'nde büyük bir depremin kaçınılmaz olarak göründüğünü de öne süren Aydan, “İstanbul'da dediğimiz şu 7.2 ile 7.5 arası bir deprem 30 sene içerisinde olacağı söyleniyor. Bunlar istatiksel değerler bazen 10 sene geçer belki 10 sene evvel olabilir. İstanbul'da böyle bir depremin olması kaçınılmaz yani İstanbul demeyeceğim Marmara denizinde böyle bir depremin olması kaçınılmaz. Bu İstanbul'da oluşabilecek deprem yüklerine karşı yapıların yani sağlıklı olmaması halinde tabi göçme riski oldukça yüksek. Bir diğer önemli konu İstanbul baktığımız zaman Marmara denizinde fay ve İstanbul'a 10-15, 20 kilometre uzaklıkta fakat İzmir'de aktif fayların durumuna bakıldığında İstanbul'dan çok daha riskli. Mesela İzmir'in içinden iki tane büyük fay geçiyor. Bunlardan bir tanesi Balçova fayı fayı diğeri de Doğanbey fayı ve bu Balçova fayı 6.8 civarında Doğanbey fayı da yaklaşık 7 büyüklüğünde bir deprem meydana getirme ihtimali yüksek” diye konuştu.
DENİZLİ/İHA