İYİ Partili Lütfü Türkkan, Erdoğan'ın Boğaziçi öğrencileri hakkında söylediği "Öğrenci misiniz, terörist mi?" sözlere, "Bu çocuklar terörist değil. Boğaziçi Üniversitesi’nin dövüşten ve kavgadan uzak bir geleneği vardı, Ak Parti iktidarı onu da yerle bir etti" dedi.
İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. Türkkan'ın gündeminde ilk olarak Boğaziçi protestoları vardı.
"BU ÇOCUKLAR TERÖRİST DEĞİL"
Türkkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri hakkındaki "Öğrenci misiniz, terörist mi?" ifadelerine ilişkin olarak, "Bu çocuklar terörist değil. Bu çocuklar bizim ve bu çocuklar bizim geleceğimiz. Gençler hep gözleri ileride, başları da hep yukarıda olacak. Sayın Meral Akşener’in de dediği gibi, Boğaziçi Üniversitesi’nin dövüşten ve kavgadan uzak bir geleneği vardı, Ak Parti iktidarı onu da yerle bir etti" dedi.
"MESELE İNTİHALCİ KAYYUM REKTÖRDÜR"
Boğaziçililere seslenen Türkkan, "Demokratik tepkilerini ortaya koyarken, tuzaklara gelmemeli, haklıyken haksız duruma düşmemeli, farklı hesaplar peşinde olanlara karşı dikkatli olmalılar" dedi. "Bir intihalci profesörü rektörlük koltuğuna oturtmak için bu kadar gence zulüm yapmaya değer mi?" diye soran Türkkan, sözlerine şöyle devam etti: "Devlet aklı, vatandaşının yanında olmayı, gencinin güvendiği dağ olmayı gerektirir. Gelin onlara devletin şefkati ile davranın. Hem siz kazanırsınız, hem gençler, hem de ülke kazanır. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayların nedenini gölgelemeye çalışmayın. Mesele; kifayetsiz, intihalci kayyum rektördür. O rektör görevi iade etse, o gençlerin ve orada görev yapan öğretim üyelerinin bir sıkıntısı kalmayacak. Gençlere düşmanlık etmekten vazgeçin. Sevin onları."
"AK PARTİ BOĞAZİÇİ'NİN GEZİ'YE DÖNÜŞMESİNİ İSTİYOR"
İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'nun katıldığı bir televizyon programında ""Türkiye ayağa kalksa izin vermem" sözlerien ilişkin konuşan Türkkan, "AK Parti Boğaziçi olaylarının büyümesini, Gezi benzeri toplumsal olaylara dönüşmesini istiyor ve bunun için kışkırtıyor. AK Parti'nin Gezi olaylarında da daha önce kurduğu bu oyuna düşmemek gerekir. Ak Parti yeni anayasa öncesi toplumsal tansiyonu yakın zamanda sokağa taşımak istiyor" diye konuştu.
"İKTİDARDA BÖYLE BİR ANLAYIŞ VAR MI?"
Türkkan, aynı programda Soylu'nun "Rektör seçimleri de demokratik olmak zorunda değil" sözüne karşılık olarak da, "Siyasi otorite, üniversite yönetimlerini, toplumdaki diğer güç odaklarını akademik özgürlüklere saygı göstermeye davet etmelidir. Sıhhatli bir yükseköğretim sisteminin üniversitelerin kurumsal özerkliği üzerine inşa edilebilir. İktidarda böyle bir anlayış var mı? İktidarın eğitim ve kültür alanlarındaki başarısızlığının sebebi de buradadır. Hatta Türkiye son on yılda atıf indekslerine giren akademik yayınlarda İran’ın gerisinde kaldı. Akademik gelenekleri ve kurum kültürü teşekkül etmiş köklü üniversitelerimizin sayısı azdır. Bunları göz bebeğimiz gibi korumak, müdahale etmemek, aksine teşvik etmek ve desteklemek gerekir" dedi.
"FETÖ YAPMADIYSA KİM YAPTI SÜLEYMAN SOYLU?"
"15 Temmuz’u fetö yapmadı" diyen Soylu'ya Türkkan şöyle cevap verdi: "Fetö yapmadıysa kim yaptı Süleyman Soylu? Yargılanan fetöcüler sizin bu sözlerinizi savunma olarak gösterirlerse ne olacak. Bu söylediği çok tehlikeli bir ifade."
"AK PARTİ KONGRE YAPABİLİYORSA LOKANTALAR NEDEN KAPALI?"
AK Parti'nin kongrelerindeki pandemiye rağmen doluluğa dikkat çeken Türkkan, Erdoğan'ın "Şu anda şu kapalı salonlarda Adana'da, Antalya'da, Bursa'da, Muğla'da bu salgına rağmen tıklım tıklım bu salonları haftanın başında oralarda buluşmayı sağladığınız için çok teşekkür ediyorum" sözlerini hatırlatarak, şunları söyledi: "Ak Parti böyle kongre yapabiliyorsa, 20-30 kişinin gideceği lokantalar neden kapalı? Virüs; pide, kebap, çorba seviyor da bilimin mi haberi yok bundan. Bütün tedbirler koronavirüs salgınının yayılımını önlemeye yönelik. Bu tedbirlerden fiili olarak muaf olan sadece AK Parti kongreleri."
"SOKAĞIN ENFLASYONU AÇIKLANANDAN DAHA YÜKSEK"
Türkkan'ın önemli bir gündemi de bugün açıklanan enflasyon rakamlarıydı. Türkkan, şunları ifade etti: "Her zaman söylüyoruz sokağın enflasyonu açıklanandan daha yüksek. Ekonominin kötü olduğuna dair düşüncelerimizi ve kaygılarımızı her zaman dile getiriyoruz. Esnafı, vatandaşı gezdiğimizde yanılmadığımızı çok net biçimde görüyoruz. Tablo vahim. Esnaf kan ağlıyor. Siz yeni anayasa değişikliği ile gündemi değiştirmeye çalışırken, pandemi nedeniyle 11 aydır işsiz olan 2 çocuk babası Erdem Topuz’un intiharından haberiniz oldu mu? Vatandaş da Türkiye’nin en önemli sorununun ekonomi ve işsizlik olduğunu söylüyor. Geçim sıkıntısı, ekonomik kriz ve işsizlik anketlere de yansıdı."
"DEPREM VERGİLERİNE NE OLDU?
Türkkan, "deprem vergisi" olarak da bilinen Özel İletişim Vergisi'ne getirilen zamma ilişkin olarak ise, "Yaşadığımız her depremin ardından hep aynı soru gündeme geliyor. Toplanan Deprem Vergileri'ne oldu? Bu paralar nerede? 1999’da geçici olarak alınmaya başlanan, 2002 yılında kalıcı hale getirilen deprem vergilerini aslında hiç unutmadık. Ve hala aynı soruyu sormaya devam ediyoruz. Bu paraların akıbetini bilen yok. 22 yıldır, cep telefonu, internet, bankacılık işlemleri, Spor Toto, Milli Piyango, uçak biletleri, gümrük ve pasaport işlemleri gibi birçok konuda deprem vergisi ödüyoruz. Bu paralar ile binaların güçlendirilmesi ve tüm Türkiye'de deprem güvenliğinin sağlanması gerekiyordu" dedi.
"KUYRUKLAR ÜLKESİ OLDUK"
Tanzim çadırlarını hatırlatan Türkkan, Türkiye'nin iktidar tarafından manava çevrildiğini belirterek, şunları söyledi: "Kendi milletini soğan-patates için kuyruklara sokan, 2 kamyon patatese terör örgütü muamelesi çeken bir iktidar vatandaşa yokluktan başka bir şey sunamaz. Pandemi başladığından beri İktidarı defalarca uyardık. Dünya içine kapanıyor, para verseniz de gıda ürünleri ithal edemeyeceksiniz dedik. Nisan ayından itibaren Türkiye temel gıdaya erişim konusunda ciddi sorun yaşayacaktır.
Artık ürün yok, kuyruk var. Ucuz ekmek kuyruğu, Ucuz elma kuyruğu, Ucuz karnabahar kuyruğu, Bedava yumurta kuyruğu. Geldiğimiz noktada yağ kuyrukları artık uzak görünmüyor. Bunu aşmak için tanzim çadırı kadar akıl ve izandan yoksun bir yöntem de bulmuşlar. Buldukları yöntem, 1840 yılından beri var olan PTT’yi markete çevirmek. PTT yağ satacakmış. Türk Telekom da bal satsın. Garip gureba fakr-u zaruret içerisinde, Saray ve avanesinin bir eli yağda, bir eli balda olsun."
"Saray, milletini doyurmanın yolunu arayana kadar, yandaşlarını doyurmanın derdinde" diyen Türkkan, iktidarın ne tarımda ne de başka bir konuda Türkiye'ye çözüm üretemeyeceğinin altını çizdi.
"AK PARTİ'NİN SONRAKİ HAMLESİ TARLALARI TOKİ ELİYLE TALAN ETMEK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla Amasya, Bolu ve Trabzon'da 15 yaylanın statüsü kaldırılmasına ilişkin konuşan Türkkan, "Kararla birlikte yayla alanı olmaktan çıkarılan yerler imara açılabilecek. 2013 yılında bu alanlar orman iken yayla statüsü getirildi. AK Partinin bir sonraki hamlesi, buralarda kentsel dönüşüme giderek, yaylaları TOKİ eliyle talan etmek. Bu da yandaş müteahhitlerin cebini dolduracak. Bu yeşil alanlar bir süredir Körfez ülkelerinin başta Katar olmak üzere ağzını sulandırıyor. Bu noktada İktidar’a şunu söylemek istiyorum; Sizler hakikaten doğaya düşmansınız, insana, ağaca, hayvana, varlığını devam ettirme çabası içindeki her canlıya düşmansınız. Kendinizi iktidar olana dek nasıl sakladınız? Nasıl anlayamadık biz sizleri?"
"BU KIZ TERÖRİST DEDİLER"
İYİ Parti grup toplantısında genel başkan Meral Akşener tarafından Uygur Türkü kadının kürsüye davet edilerek yaşadıklarını anlatmasına ilişkin olarak Türkkan, şunları ifade etti: "Genel Başkanımız tarafından kürsüde, üç yıldır ailesinden haber alamayan, annesine babasına kardeşlerine ulaşamayan bir Uygur Türkü genç kızımız Nursiman Abdurraşid’ı konuşturdu. Piyanoda do sesine bastıktan sonra gelecek sesi beklersiniz bizim de beklediğimiz ses geldi kızımızı hemen terörist ilan ettiler. Kimdi bu do sesi? İktidarın minnacık ortağından geldi, bu kız terörist dediler. Aynı zamanda Dışişleri Bakanı da Çin’in haklarını Türkiye’de savunmak bizim işimiz dedi. Çin’in aleyhine yapılan her türlü yayına engel olmak da bizim işimiz dedi. Bir tarafta yerli ve milli olmakla övüneceksiniz diğer yandan hemen yanı başınızda kardeşlerinizin Müslüman Türklerin yaşadığı Doğu Türkistan’daki zulme sessiz kalacaksınız bu ikisi bir arada olmuyor."
"TRT'NİN BAŞINDAKİ NE YERLİDİR NE MİLLİ"
TRT'nin Nursiman Abdurraşid'in konuşmaya başlamasıyla yayını kesmesini hatırlatan Türkkan, "Oysaki aynı TRT, terörist başının kırmızı bültenle aranan kardeşi Osman Öcalan ile yapılan röportajı kesintisiz yayınlamıştı. TRT’nin başındaki de ne yerlidir ne milli. Nepotizmin en büyük örneği TRT’nin başındaki arkadaşıdır. Lafa geldi mi en büyük Türk, en has Müslüman sizlersiniz ancak 'Müslüman Türküm' dediği için, zulüm gören kardeşlerimizi duymuyor, haklarını savunma konusunda ortaya bir irade dahi koyamıyorsunuz" dedi.
"ELLERİNDE HİÇBİR ŞEY KALMADI"
İktidarın gündemindeki yeni anayasayı değerlendiren Türkkan, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Yeni anayasadan ne anlıyorsunuz? Benim torunumuz bunlar galiba denizi tükettiler yeni bir şey uydurmaya çalışıyorlar. Yeni Anayasa konusunda ne yapacaklarını bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ellerinde hiçbir şey kalmadı.
"TOPLUMU OYALAMAYA ÇALIŞACAKLAR"
Yeni anayasa ile toplumu oyalamaya çalışacaklar. 2010’da bir anayasa yaptınız bunu değiştirmeyin dedik, hayır dediler onu yaptılar nitekim 15 Temmuz geldi. 2017’de yeni bir anayasa yaptılar Türkiye’yi tek adam rejimine mahkum ettiler. Şimdi bu yeni anayasadan bekledikleri bir şey var oda şu: tek adam rejimini biraz daha oturtmak. Sistemle ilgili bir problemleri yok. Biz İYİ Parti olarak Türkiye’yi bu ucube sistemden kurtaracak her türlü işbirliğine hazırız dedik.
"ANAYASA TEK ADAM REJİMİNİ GÜÇLENDİRECEK"
Bunların getirdiği anayasa teklifi sadece ve sadece bu tek adam sistemini güçlendirecek. Darbe anayasa dedikleri bundan daha demokratikti. Başbakanı vardı soru sorabiliyordunuz, Bakanlara gensoru uygulayabiliyordunuz. Kararname çıkarıyor yayla imara açılıyor, kararname çıkarıyor Rektör atanıyor, daha ne istiyor bilmiyorum. Benim bir tek aklıma gelen şu; Türkiye’nin başına daha büyük bir bela getirecek yeni bir düzenlemeye hazırlanıyorlar. Biz buna müsaade etmeyiz. Türkiye’de demokrasiyi daha da karartacak yeni bir düzenlemenin karşısında oluruz. Bu totaliter rejimi gönderene kadar karşısında kalmaya devam edeceğiz."