İsrail’in, Kudüs’ün tüm Müslüman mirasını silmeye çalıştığını vurgulayan Miko Peled, “İnsanlık adına Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çalışmaktan gurur duyarım'' dedi.
Dedesinin, babasının ve ailesinin bir çok üyesinin Siyonist olduğunu aktaran Miko Peled, "Yolculuğum ve araştırmalarım, beni, Siyonizmin yerleşimci-sömürgeci bir ideoloji olduğu sonucuna ulaştırdı ve yine Siyonizm'in ırkçı ve şiddet yanlısı olduğunu gösterdi. Arap ülkesi olan Filistin'de, bir Yahudi devletinin kurulması için herhangi bir meşruiyet olduğunu kabul edemem. Etnik temizlikte, toprak hırsızlığında ve soykırımda, meşruiyet olduğunu kabul edemem" dedi. Kudüs'te doğan Peled, "Bu ülkeye 'İsrail' demek bile, Filistinlilere karşı Siyonistlerin işlediği korkunç suçları meşrulaştırıyor ve bu yüzden doğduğum ülkeye Filistin diyorum" ifadelerini kullandı.
"BU ANLAYIŞ IRKÇI BİR ANLYIŞ"
"Generalin Oğlu" isimli kitabınızda İsrail hükümetinin, milyonlarca Filistinliyi bir avuçarazide yaşamaya doğru ittiğini söylüyorsunuz. Neden?
İsrail Devleti'nin üzerine kurulduğu Filistin, Siyonist ideolojisine göre Yahudi halkına aittir. Bu bir ırkçı anlayış ve ben bunu kabul edemem. İsrail devletinin hedefi şurada veya burada bir toprak parçasını almak değil, tüm ülkeyi alıp Filistin halkını yok etmektir. Vicdanı olan bütün insanların bu anlayışa karşı çıkmasının bir görev olduğunu düşünüyorum. Filistinliler saldırıya uğrarken, evleri ve arazileri ellerinden alınıp suya bile muhtaç yaşarken, biz İsrailliler havuzlu evlerimizde oturuyoruz. Yanlış yanlıştır!
İsrail ve Kudüs'te engellemeyle karşılaştınız mı? Büyükbabanız sebebiyle sahip olduğunuz VIP kartınızı geri alabilirler mi?
Kudüs'e sürekli seyahat ediyorum. Hiç problem yaşamıyorum ama bu ailevi geçmişimden dolayı değil. Israil bir Yahudi devleti ve ben de bir Yahudiyim ve geri alamayacakları haklara sahibim. Ancak İsrail sadece Yahudiler için demokratik. Filistinli kardeşlerim bu haklardan mahrum.
Beyaz Saray'ın önünde, Filistin kefilesiyle Kudüs'ün Filistinlilere ait olduğunu savundunuz.
Evet bu etkinlikte yaklaşık 3 bin kişi vardı. Trump, en güçlü şekilde feshedilmesi gereken, pervasız bir açıklama yaptı. Bir Yahudi olarak ve Kudüs'e evim diyen bir insan olarak buna karşı sesimi yükseltmek zorundayım. İsrail Filistinlileri öldürmeye çalışıyor ve şehrin tüm Müslüman mirası ile tarihini silmeye çalışıyor. Bu da Cenevre Sözleşmesi'nce "soykırım"dır. Ben bu şehrin diğer azınlıklarla birlikte eşsiz karakterini oluşturan, Müslüman bir şehir olarak kalması gerektiğini düşünüyorum.
Öldürülmekten korkuyor musunuz?
Öldürülmekten korkmuyorum, Filistinli kardeşlerimin öldürülmesinden korkuyorum. Geceleri beni ayakta tutan düşünceler bunlar.
Türk halkı bir gün kitabınızı okuyabilecek mi? Ve ne zaman?
Şu anda BAU ile çalışıyorum ve her iki kitabımın da çok yakın bir zamanda çevirisinin olacağını umuyoruz. Ikinci kitabım "Adaletsizlik, Kutsal Topraklar Beşlisi'nin Hikâyesi", Sayın Erdoğan'ın yardımcı olmaya çalıştığı bir hikâye olduğunu düşünüyorum. Amerika'daki en büyük Filistin Vakfı olan "Kutsal Topraklar Vakfı'nın" birer parçası olan ve Amerika'da yaşayan beş iyi Filistin'li adamın hikâyesi. Fakat 11 Eylül sonrasında, özellikle Hamas'a yardımcı olmakla itham edilip kapatılmışlardı. Aslında suçlamaların aslı astarı yoktu fakat her biri hüküm giydirildi ve federal hapishaneye gönderildiler, bu adamlardan ikisi 65 yaşında. Obama döneminde, Türkiye veya diğer bir dost ülkeye gönderilmelerine yönelik karar değişikliği çabaları oldu. Bana göre Sayın Erdoğan tam da bu zamanlarda bu iyi adamlara yardımcı olmak istedi ama Obama hiçbir şey yapmadı..
DEDESİ İSRAİL'İ KURAN 40 KİŞİDEN BİRİYDİ
Miko Peled kendisini aktivist ve yazar olarak tanımlıyor. Ancak dedesi, İsrail Devleti'nin bağımsızlık bildirgesini imzalayan 40 kişiden biri olan Avraham Katsnelson. Babası, Matityahu Peled de 1948 savaşında savaşmış, 1967 savaşında da general rütbesiyle görev yapmış. Ailesinden gelen bu geçmişe rağmen Filistinliler ona "Barışın Babası" diyor. Çünkü kendisi de İsrail ordusuna katılmış ama 1982'deki Lübnan istilasından sonra pişman olup rütbesini iade etmiş. 1997'de 13 yaşındaki yeğeni Kudüs'te bir intihar saldırısında öldürülünce; bunun artık İsrail'in başka bir ülkeyi istila ettiği anlamına geldiğini savunarak, kendisini Filistin'in özgürlük mücadelesine adamış.