İslam’da hoşgörü ve ötekileştirmeme

İslam’da hoşgörü ve ötekileştirmeme

Sosyal hayatın tabii bir üyesi olan insanın, içinde bulunduğu toplumsal hayatınında ancak başka insanlarla barışık bir ortamda sürdürdüğü takdirde huzur bulabilir. Sosyal barışın önemli bir faktörü ise karşılıklı hoşgörü, sevgi, saygı ve acıma duygusunun cemiyet hayatında canlı tutulmasıdır.

19-05/24/niyazi-1558708804.png

Evvela bu bayram gününde Karar Gazetesi Camiasının, Türkiye’mizin ve tüm İslam âleminin Ramazan bayramını tebrik ediyor, maddi-manevi huzur, barış ve hoşgörünün hâkim olduğu bir ortama vesile olmasını Rahman ve Rahîm olan Allah’tan niyaz ediyorum. 

 Bilindiği üzere, kişinin kendi iç âleminde huzurlu ve kendiyle barışık bir atmosferi yakalaması için, iman ettiği dinin emir ve yasaklarını hayatına tatbik etmesiyle mümkündür. Aksi takdirde iç dünyasında, ikilemden kaynaklanan problemler yaşaması kaçınılmazdır. “Kişi inandığı gibi yaşamazsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar” sözü, iman ile yaşam arasındaki ikilemin çok kötü bir problem olduğunu ve bu çelişkili vaziyetin kişide uzun süre devam etmesine imkân olmadığını vurgulamaya yönelik güzel bir tespittir. 

Bunun yanında, medeni/sosyal hayatın tabii bir üyesi olan insanın, içinde bulunduğu toplumsal hayatını da-Allah’a muhalif olmadığı sürece- başka insanlarla barışık bir ortamda sürdürdüğü takdirde huzur bulabilir. Sosyal barışın önemli bir faktörü ise karşılıklı hoşgörü, sevgi, saygı ve acıma duygusunun cemiyet hayatında canlı tutulmasıdır. Efendimizin (s.a.v), toplum hayatında sevginin önemini “İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız”(Müslim, 93) sözleriyle vurgulamıştır.  

Bu hususta tarih ve sosyolojinin bize verdiği ders şudur ki; toplumsal hayatta muhabbete en layık şey muhabbettir ve husumete en layık sıfat husumettir. Yani, sosyal ve toplumsal hayatın barış ve huzurunu temin eden, mutluluk ve saadete sevk eden en önemli bir faktör muhabbete muhabbet etmek/ sevgiyi sevmektir.  Buna mukabil, husumet ve düşmanlığın hedefine konulmaya en layık olan haslet ise, cemiyet hayatının barış ve huzurunu altüst eden düşmanlık, kin ve nefret unsurlarıdır. Asrımızın en orijinal fikir ve düşünce sistematiğine sahip âlim ve mütefekkirlerden biri olan Bediüzzaman Said Nursi’nin ifade ettiği gibi, artık günümüzde husumet ve adavetin vakti bitti ve bitmelidir. Zira İki harb-i umumi adavetin, düşmanlığın, kin ve nefretin ne kadar kötü ve tahrip edici ve ne kadar dehşetli zulüm olduğunu gösterdi. İçinde hiç bir fayda olmadığı tezahür etti. Evet,  muhabbet, uhuvvet/kardeşlik, sevmek İslamiyetin mizacıdır, ahlakıdır, rabıtasıdır, iletişim hattıdır. Düşmanlık ve adavetle hareket eden kimse, mizacı bozulmuş bir çocuğa benzer ki; ağlamak istediği için, bir şeyler arar ki onunla ağlasın. Sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz bir şey ağlamasına bahane olur. Hem insafsız, bedbin/kötümser bir adama benzer ki, su-i zan mümkün oldukça hüsnü zan etmez. Başkasında gördüğü bir kötülük ile on iyiliğini örter. Bu ise, İslam’ın mükemmel seciyesini, güzel ahlakını, ortaya koyan insaf ve hüsnü zan prensibine taban tabana zıttır(bk.Hutbe-i Şamiye, 54) . 

İslam Ve Hoş Görü: Aileden devlet düzeyine kadar toplumun bütün kurumlarında insanı insan yapan ‘hoş görü’ gibi fıtrî duyguların tatmin edilmesi, kişilerdeki ruhî gerginliğin asgariye inmesine vesile olacaktır. 

Bir Müslüman’ın aynı yuvada yaşamalarına rağmen gayr-ı müslim hanımını –onun isteği dışında- İslâm dinine girmeye zorlamasına müsaade etmeyen İslâm dininin bu tavrı, din ve vicdan özgürlüğü açısından dikkate değerdir. 

Bu asırda streslerin ve psikolojik davranış bozukluklarının önemli bir sebebi iyi yüzlü karakterin oluşmasına vesile olan güzel huyların gittikçe yok olmaya yüz tutması, onun yerine fert ve toplum bazında istibdat ve tahakküm tortularının hâkim olmaya başlamasıdır. Buna mukabil zihinlere muhabbetin nakşedilmesi, toplumdaki özgürlük, hoşgörü, diyalog, katlanma ve uzlaşma arayışlarını kolaylaştıracağından kişilik bozukluğuna neden olan ikilemlere son verecektir. Bu da toplumda huzur ve asayişin teminine katkı sağlayacaktır. Bu sebeple irşat, eğitim ve öğretim yapılırken muhatabın görüşlerine saygı duymalı, aktarılan bütün hususların tek doğru şeklinde lanse edilmemelidir. Diğer bir ifadeyle gerek yaygın ve gerekse örgün eğitimde olsun, mürşit ve eğitimciler irşat ve talim ekseninde esnekliği elden bırakmamalıdır. İyi bilinmelidir ki, gerçek yalnız bir tane değildir. Yerine göre sayılı gerçekler söz- konusudur. Mesela: Su içmek, beş muhtelif mizaçlı hastalara göre beş hüküm alır ve hepsi de haktır. Örneğin; Birisine, hastalığının mizacına göre su ilâçtır, tıbben vaciptir. Diğer birisine, hastalığı için zehir gibi muzırdır, tıbben ona haramdır. Diğer birisine, az zarar verir, tıbben ona mekruhtur. Diğer birisine, zararsız menfaat verir, afiyetle içsin, tıbben ona mubahtır. İşte hak burada taaddüt etmekte, aynı konuda –tıbbi açıdan- hepsi de hak olan beş farklı hükme medar olmaktadır. Asr-ı saadetten beri, Kur’an ve Sünnetle yapılan onlarca farklı yorumlar- onların temel karakterlerine, İslam’ın ruhuna aykırı olmadığı sürece ümmetçe kabul görmesi, bu hakikati destekleyen tarihi bir fenomendir. 

Özellikle dini bayramlar, iman kardeşliğini pekiştiren, dargınlıkları ortadan kaldıran, karşılıklı hoşgörü, sevgi ve saygı ortamını hazırlayan, sıla-i rahim başta olmak zere, toplum bazında uzlaşmayı, yardımlaşmayı, dayanışmayı perçinleştiren çok güzel zaman ve zeminlerdir. 

  

“Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda, 

Bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda 

Hırslar kinler yok olur aşkla meydanımızda 

Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda.” 

        Hac-ı Bektaş-ı Veli 

  

“Husumetin hasmıyız biz fedaiyiz sevdamızda 

Kin ile nefrete yer yok asla bizim dünyamızda 

İnsanlığın mutluluğu bize de mutluluk gibi 

Sevinç gülleri bitirir çiçek açar hülyamızda 

  

Kapımız herkese açık hiç engel yok soframızda 

Menü  önemli değildir az çok olan torbamızda 

Herkes insanlıkta kardeş yabancılık yokmuş gibi 

Ailenin fertleriyiz Havva-Âdem babamızda” 

        Niyazi Beki 

 

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN