Sokaklarda nice Hasanlar var, bir buçuk senedir değil belki on beş senedir başı yastık görmemiş kadınlar ve adamlar var. Şu soğuk kış günlerinde alelacele koşturup geçerken kaldırımlarda varlıklarını kanıksamayalım, hikâyelerini dinleyelim, elimizden geleni ardımıza koymayalım. Başkalarına ve acılarına bakalım. Başkaları ve acıları olmamamız için hiçbir güvencemiz yok zira.
AYŞE BEYZA
Gazetelerin 3. sayfasında pek şaşmaz kuraldır: feci ölüm ve dehşetengiz cinayet haberlerinden geçilmez bembeyaz yaprak. İçiniz sıkılır televizyonu açarsınız, orası bin beterdir. Tüm vahşetler olanca teferruatıyla anlatılır. Çay kahve içmeye bir mekâna diye çıkarsınız evden, hava dertleşmekten kararmıştır. Hayat sıklıkla yorucudur, pahalıdır, gridir şu sıralar.
İşte böyle zamanlarda ancak bir çocuğun toplu taşımada gözlerinin içine dek tüm benliğiyle gülücükler savurduğuna şahit olunca hatırlarız yaşamak ne demektir. Belki yavrularını emziren bir anne kedide erişiriz sırra. Tüm sıkıntımızı unutmak için biçare güzel bir haber işitmeyi bekleriz içten içe. Bu hasretliğimizi ise ancak güzel bir haber duyduğumuzda fark ederiz.
İşte şimdi öyle bir hikâyeden bahsedelim size, bilmeyenlere ve dahi bilip de tekrar tekrar bi’ hoş olmak isteyenlere.
Günümüzde her şey, geçmiş zamanın aksine, gazeteler ve televizyonlardan evvel sosyal medyada can bulmaya başladı çoktandır. Her gün videolar izliyoruz, paylaşımlar yapıyoruz, bu farklı dünyada olsa bari var olmaya çalışıyoruz. İşte bu âlemde 13 Ocak 2020 Pazartesi günü dört beş dakikalık bir video düştü ana sayfalarımıza. Ana sayfalarımız var artık, fakat bu başka bir mesele. Biz videomuza geri dönelim, yani kahramanımıza…
İsmi Hasan, 29 yaşında, doğuma büyüme Ankaralı ama aslen Çankırı Ilgazlı. Kendisini böyle tanıtıyor mütebessim bir çehreyle. Videonun ilk saniyelerinde daha içiniz ısınıyor, kanınız kaynıyor bu delikanlıya. Çoğu videoda yaptığınızın aksine on beş saniye geçtikten sonra kapatmıyorsunuz pencereyi, merak ediyorsunuz çünkü. Hasan Bey’in hikâyesi ele geçiriyor sizi.
Babaannesini kaybettiğinden beri sokakta kalıyormuş Hasan Bey. Yani bir buçuk senedir. Mendil satarak geçimini sağarmış. Meslek lisesi tahsilli, makine okumuş. Öyle diyor. Haftada bir gün de birikince parası otelde kalırmış. Duşunu alır, üstünü başını yıkar değiştirirmiş. Geceleri üşümemek için de metro girişlerinde kepenkler kapandıktan sonra, havalandırmanın verdiği sıcak havanın altında köpeklerle uyurmuş yere serdiği kartonun üstünde.
Hepsi iyi, hoş güzel. Hiçbiri iyi, hoş ya da güzel değil. Nasıl bakıldığına bağlı, neyi görmek istediğimizle irtibatlı. Hasan Bey ise şöyle yorumluyor vaziyetini: “Yalnızlıktan üzülüyorum, hayat şartları biraz insanı üzer tabi ama şöyle bir gerçek var: Allah insanları sınar. Allah beni şu an sınıyor ve Allah beni taşıyamayacağım bir yükü vermiyor. (…) Benim de bir yerde hayatım değişecek. Benim de evim olacak, işim olacak düzenli bir hayatım olacak... Ben buna çok inanıyorum. Allah yüzüme bakacak bir yerde. İnşallah ben de güzel bir hayat yaşayacağım.”
Bu genç delikanlı konuştukça insan neydi hatırlıyor; “şükretmek” ne demekti, “teslimiyet” nasıldı, “huzur” nerede kalmıştı... Kalbimizde şüphesiz bir yerlere dokunuyor bu güzel insan. Çok güzel inanıyor ve daim umut ediyor. Umudumuzu muhafaza etmenin giderek zorlaştığı şu çağda, sokakta kalan birisi olarak umudun ta kendisi olduğunu gösteriyor hiç tereddütsüz.
Sürekli İŞKUR’a gidip geldiğini ifade eden Hasan Bey, düzgün bir işinin olacağından ileride bir gün emin. Garsonluk yapmak üzere iş görüşmesine gittiği yerlerde evi olmadığı, sokaklarda yaşadığı öğrenilince reddedildiğini anlatıyor. Fakat yine de pes etmemiş olacak ki iş arayışı devam ediyor tam bir tevekkülle.
Hikâye burada bitmiyor. Daha da güzelleşiyor. Bu videonun kısa bir sürede kendi içinde bir paylaşım rekoru kırmasıyla makam koltuk sahibinden esnafına dört bir yandan, her görüşten ve çevreden aziz insanlar Hasan Bey’e iş, aş ve ev sağlama yarışına girdiler. Ankara Valisi’nden tutunuz, çeşitli partilerden milletvekillerine, sanatçı Haluk Levent’inden yüzlerce yurttaşa kadar bir sürü insan Ilgazlı Hasan’ın etrafında buluştu. Fakat yine sosyal medya üzerinden edindiğimiz bilgilere göre ona ilk ulaşan ve h3amisi olanlar Çankırılı hemşerileri oldu.
Çankırılı iş adamı NATA Holding Başkanı Namık Tanık ve Çankırı Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Adem Can beyefendiler Hasan Bey’e ulaşmış ve gerekeni yapıyorlar imiş. Böylesine iman dolu, saf ve yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen umudunu asla yitirmeyip dilini şikâyete bulaştırmayan büyük insan Ilgazlı Hasan Bey’e hasretini çektiğimiz güzellikleri bize hatırlattığı için teşekkür ediyor, ömür boyu ayağına taş değmemesini Allahımızdan niyaz ediyoruz.
Unutmadan sokaklarda nice Hasanlar var, bir buçuk senedir değil belki on beş senedir başı yastık görmemiş kadınlar ve adamlar var. Şu soğuk kış günlerinde alelacele koşturup geçerken kaldırımlarda varlıklarını kanıksamayalım, hikâyelerini dinleyelim, elimizden geleni ardımıza koymayalım. Başkalarına ve acılarına bakalım. Başkaları ve acıları olmamamız için hiçbir güvencemiz yok zira.
Ne diyordu İbrahim Hakkı Hazretleri: Harabat ehlini hor görme şakir, / Defineye malik viraneler var.” İşte bütün mesele bu ve tabi ötesi.
Ezcümle, Allah hepimize Hasanî bir iman versin vesselam.