Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin Rusya'dan alacağı S-400 füzeleri konusundaki kararından geri dönüşün söz konusu olmadığını belirterek, "Anlaşmalar yapıldı, imzalar atıldı, önümüzdeki yıl da teslim edilecek." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bloomberg tv kanalına verdiği mülakatta, Rusya'dan S-400 alınması halinde ABD'nin Türkiye'ye yaptırım uygulayacağına yönelik açıklamalar konusunda değerlendirmelerde bulundu. Kalın, "Bu konularda karar vermek egemen bir ülke olarak Türkiye’nin tasarrufundadır. Türkiye nereden, hangi savunma sistemini, hangi teknolojiyi alacağına kendisi karar verir." ifadelerini kullandı.
ABD ile ilişkilerin iyi olmasından yana olduklarını kaydeden Kalın, Türkiye'nin hiçbir zaman egemenlik haklarını sınırlayacak bir angajman içine girmediğini ve girmeyeceğini vurguladı. Kalın, ABD'nin yaptırım uygulaması halinde buna göre gerekli adımların atılacağını, tepkinin verileceğini belirterek ABD'nin bu tutumunun ikili ilişkilere katkısının olmayacağını, Türkiye'nin kararlılığını değiştirmeyeceğini kaydetti.
Kalın, "Buradan bir geri dönüş söz konusu değil. Anlaşmalar yapıldı, imzalar atıldı, önümüzdeki yıl da teslim edilecek. Anlaşma teknoloji transferini içeriyor. Zaten bizim için en önemli konulardan bir tanesi de teknoloji transferinin sağlanmasıydı. Biz bu teknolojiyi sadece hazır alıp kullanmak istemiyoruz, aynı zamanda üretmek istiyoruz." şeklinde konuştu.
İbrahim Kalın, Patriot füzeleri ya da Batı’da üretilmiş benzer sistemlerle ilgili uygun şartlar sağlanırsa, Türkiye'nin bunları da değerlendireceğini ifade etti.
"SİLAH SATIŞININ DONDURULMASI KONUSUNDA OPSİYONSUZ DEĞİLİZ"
ABD senatosunun Türkiye'ye silah satışının durdurulmasına ilişkin tasarıya onay vermesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Başkanı Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde de gündeme geldiğini kaydeden Kalın, konunun görüşmede yapıcı şekilde ele alındığını bildirdi. Kalın, "Trump da bu konunun bir mesele olmasını arzu etmediğini söyledi. İşin bir de kongre ayağı var, onu nasıl yönetecekleri ABD’nin kendi iç meselesi. Ama biz, müttefiklik ruhuna aykırı bu adımın atılmamasını arzu ederiz. Ama bu adımı atmaları halinde de Türkiye opsiyonsuz değildir." ifadelerini kullandı.
NATO sözleşmesinde, "NATO dışında bir savunma sistemi alırsanız üyeliğiniz sona erer" gibi bir maddenin olmadığını kaydeden Kalın, bu tür yorumları yapanların Türkiye’nin, Suriye’de PYD ile ABD’nin ilişkisi konusunda ve diğer alanlarda dile getirdiği eleştirileri hazmedemeyen çevreler olduğunu söyledi.
Kalın, "Türkiye NATO’dan çıksın, çıkmalı, artık güvenilir bir NATO üyesi değil diyenler artık açıkçası eski Türkiye özlemi içerisinde olanlar." dedi.
ABD’nin İran’dan petrol alımının durdurulması çağrısına ilişkinse Kalın, şunları kaydetti:
"Tabii ki biz de burada kendi ekonomik çıkarlarımız çerçevesinde hareket edeceğiz. İran bizim sınır komşumuz, önemli bir ticaret ortağımız. Doğalgaz ve petrol anlaşmalarımız var. Bunları riske edecek bir angajmanın içerisine elbette girmeyiz. Bu yeni yaptırım paketine (İran’la ilgili) sadece biz ya da bölge ülkeleri değil, Avrupa ülkeleri de karşı. Çünkü bu, Avrupalı şirketleri de zarara sokacak bir karar. Nükleer anlaşmayı da maalesef riske eden bir yaklaşım. Halbuki raporlar İran’ın şu ana kadar nükleer anlaşmaya uyduğunu gösteriyor. Bizde de bunun hilafına bir bilgi söz konusu değil. Açıkçası Amerikan yönetimi de bunun dışında, buna mugayir bir delil ortaya koyabilmiş değil. Dolayısıyla orada başka bir siyasi kavga var, nükleer bahane olarak kullanılıyor."
"KABUL EDİLEBİLİR BİR ŞEY OLMAZ"
FETÖ soruşturması kapsamında Türkiye'de tutuklu bulunan Rahip Brunson ile ABD’li konsolosluk çalışanlarına ilişkin yargılamaların devam ettiğini hatırlatan Kalın, Türkiye’deki yargı sistemine, verilen kararlara saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti.
Kalın, ABD açısından makul ve meşru kaygılar olabileceğini ancak Türkiye'nin de Hakan Atilla'nın aldığı ceza gibi konularda birtakım endişeleri olduğunu bildirdi.
"TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİNİN DÜZELMESİ SON DERECE KOLAY"
Türkiye ile ABD arasındaki iki temel konunun Türkiye açısından beka meselesi olduğunu kaydeden Kalın, bunları ABD'nin PYD ve YPG'ye verdiği destek ve FETÖ elebaşının ABD'de yaşaması olarak sıraladı.
Kalın, şöyle devam etti:
"Bizim beklentimiz sadece YPG-PYD’nin Menbiç’ten çıkması değil, ABD’nin bu terör örgütüyle her türlü ilişkisini ve angajmanını sonlandırmasıdır. Şu ana kadar DEAŞ’la mücadele gerekçesiyle bu ilişkiyi meşrulaştırıyorlardı. Şimdi bir 'Bitti' diyorlar, bir 'Bitmedi' diyorlar. Mücadele bittiyse o zaman iş birliğini sonlandırmaları gerekir. Türk-Amerikan ilişkilerinin düzelmesi son derece kolay. FETÖ ve PYD konusunda ABD yönetimi adım atarsa, bu iki konuyu mesele olmaktan çıkartırız. Diğer konularda müttefiklik ruhuna ve eşit aktörler ilkesine dayalı olarak birlikte çalışmaya devam ederiz."
TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ
Türkiye'nin deniz komşusu Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmasının normal olduğunu vurgulayan Kalın, ABD yönetiminin Rusya ile iyi ilişki arayışı içinde olmasının da doğal olduğunu ve buna yönelik eleştiri dile getirmeyenlerin Türkiye'yi de eleştiremeyeceğini ifade etti.
Kalın, "Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerini geliştirmek için S-400'leri aldığı" yorumlarının doğru olmadığını belirterek, "Böyle bir şey söz konusu değil. Biz ulusal çıkarlarımızı esas alarak bu politikaları belirliyoruz. Bizim dış politikada bütün ülkelerden talebimiz ve beklentimiz eşit aktör ilişkisidir. Ne kimse Türkiye’ye bir şey dikte etmeli, ne de biz ediyoruz. Karşılıklı ulusal çıkarlar çerçevesinde eşit aktörler olarak bir dış politika pratiğini ortaya koymaya çalışıyoruz. Dolayısıyla, 'S-400 ve nükleer rüşvettir' gibi yorumlar, aslı astarı olmayan spekülasyonlardan ibaret." değerlendirmesinde bulundu.
Terör örgütü PKK'nın Moskova'da ofisi olduğunun hatırlatılması üzerine Kalın, konunun Rus tarafıyla birçok kez görüşüldüğünü ve görüşülmeye devam edildiğini kaydetti.
Kalın, "Şu anda ABD’nin PYD-YPG’ye verdiği destekle Rusya’nın angajmanını herhalde aynı kefeye koymak mümkün değil. Milyarlarca dolar para harcadılar PYD ve YPG’ye. Silahlandırdılar, binlerce TIR dolusu silah verdiler. Bu desteği dünyada ABD’den başka kim verdi PYD ve YPG’ye? Yani bir eleştiri dile getirilecekse burada öncelikle ABD nasıl olur da PKK gibi bir terör örgütünün Suriye koluna bu desteği verebilir, öncelikle bunun sorgulanması lazım." dedi.
TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ
AB'nin Lüksemburg toplantısından sonra Türkiye ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin düşünülmediği yönündeki açıklamasını da değerlendiren Kalın, "Türkiye’yi bu kadar gözardı eden, önemini kavrayamayan bir bakış açısının Avrupa’ya da katkısı yok." ifadelerini kullandı.
Kalın, Türkiye'nin olduğu gibi AB'nin de üzerine düşen sorumluluklar olduğunu vurgulayarak bunları yerine getirmeden sürekli Türkiye'ye bir talimat verircesine bir tutum içinde olunmasının kabul edilemeyeceğini kaydetti. Kalın, "Müzakere sürecinin devam etmesi için biz elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Daha genel bir perspektiften baktığımızda, Avrupa gibi bir coğrafyanın hem güvenliği hem ekonomik ve nüfus hareketliliği açısından Türkiye ile iyi ilişkiler geliştirmesi iki tarafın da menfaatinedir." diye konuştu.
"MÜTTEFİKLERİMİZ BİZE YARDIM EDER, ETMEZ BU HİÇ ÖNEMLİ DEĞİL"
Irak topraklarının Türkiye’ye karşı bir terör örgütü tarafından kullanılmasına müsaade etmeyeceklerini ifade eden Kalın, Irak yönetimiyle bu konuda çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
Kalın, "Müttefiklerimiz bize yardım eder etmez bu hiç önemli değil. Biz bu konuda kararlı bir şekilde mücadeleye devam edeceğiz. Geri adım söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yayılmacı politika izlediği eleştirilerine Kalın, "Kimin toprağını işgal etmişiz?" diye sordu.
Cerablus ve El Bab'ı örnek gösteren Kalın, "Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin sağlanması için YPG gibi girişimlere de tamamen karşıyız. Bu girişimlerimiz sayesinde de PYD-YPG siyasi süreçlerde kendisine yer bulamadı. Fırat’ın doğusu ile ilgili politikamızda herhangi bir esneme söz konusu değil." diye konuştu.
SEÇİM SONRASI OLUŞTURULACAK YENİ KABİNE
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın 24 Haziran seçimlerinin kesin sonuçları YSK tarafından açıklandıktan sonra 8 Temmuz'da milletvekillerinin yemin edeceğine işaret ederek, "Cumhurbaşkanımız yemin edecek ve sonra da yeni kabineyi açıklayacak. Cumhurbaşkanımız farklı kişilerin bilgi birikiminden istifade etmek ister. Bakanları dışarıdan atamayı değerlendirdiğini zaten ifade etti ama şu anda bir sayı vermem mümkün değil." değerlendirmesinde bulundu.
Bakanlara ilave olarak oluşturulan kurulların Cumhurbaşkanına raporlar hazırlayacağını, politika oluşturacağını bildiren Kalın, "Bunların yapıları da esnek olacak. Sayıları 3, 5, 7 ve daha fazla olabilir. Şu anda sayıları 9 ama Cumhurbaşkanı geçici, süreli kurullar da kurabilir. Üyelerini Cumhurbaşkanı atayacak ve bunlar öncelikli olarak ülkenin temel meseleleriyle ilgili politika üretimine dönük çalışmalar yapacak. Başkanlıklarını Cumhurbaşkanı yapacak. Bu toplumsal istişareyi kurumsal hale getiren çok önemli bir yenilik." bilgisini paylaştı.
Yabancı yatırımcılar için çok elverişli bir ortam olduğuna dikkati çeken Kalın, Türkiye’ye yatırım yapan herkesin kazandığının altını çizdi.
Seçim ortamına rağmen ekonomide sıkıntı olmadığını kaydeden Kalın, dolardaki hareketliliğin biraz da küresel piyasadaki faiz oranlarıyla ilgili olduğunu vurguladı. Kalın, uluslararası sermayenin Türkiye'ye gelmesi konusundaki teşvik edici tavrın devam edeceğini kaydetti.