Zeynep Erkmen: Dünyanın en önemli canlısı arılar tehdit altında

Zeynep Erkmen: Dünyanın en önemli canlısı arılar tehdit altında

Hive Republic Kurucu Ortağı Zeynep Erkmen'in Science Times'a yaptığı açıklamaya göre arılar, Dünya Gözlem Enstitüsü tarafından Kraliyet Coğrafya Derneği'nde (Royal Geographical Society of London) dünyada yaşayan en önemli canlı olarak ilan edildi. Erkmen, arıların varlığının tehdit altında olduğunu belirtti. Habitat tahribatı, tarım ilaçları ve iklim değişikliği gibi faktörler, arı kolonilerinin sayısında azalmaya neden oluyor.

Arıların nesli tehdit altında. Dünyanın en önemli canlılarından biri olarak kabul edilen arılar, pestisitler, konvansiyonel tarım, küresel ısınma ve orman yangınları gibi birçok nedenden dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Hive Republic, bu soruna çözüm bulmak için yola çıkan bir girişim. Muğla'da kurulan Hive Republic, arı popülasyonunu artırarak ekosistemdeki tahribatı azaltmayı ve sürdürülebilir bir gelecek inşa etmeyi hedefliyor.

Hive Republic'in Kurucusu Zeynep Erkmen, "Dünyamızın geleceği ile arıların geleceğinin birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunun farkındayız. Onların varlığı olmadan, denge ve çeşitlilik içinde bir doğa hayal edilemez," diyor.

ari-son-cgbg.jpg

Ekonomim'in haberine göre, Hive Republic kurucu ortağı Zeynep Erkmen, çalışmalarını şöyle anlatıyor:

“Dünyamızın geleceği ile arıların geleceğinin birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olduğunun farkındayız. Onların varlığı olmadan, denge ve çeşitlilik içinde bir doğa hayal edilemez. Şöyle ki, sağlıklı bir ekosistemin en önemli göstergesi arılar. Bu bilinçle Alp Beşerler ve Özgür Ceylan ile bir araya gelerek 2022 yılında Muğla Tekno Park’ta Hive Republic yolculuğumuzu başlattık. Üretim yerimizi belirlerken en önemli kriterimiz arıların uçuş mesafesi olan 3 km’lik alanda fabrika, konvansiyonel tarım hatta asfaltın dahi olmadığı etrafı çam ormanları ile çevrili bir nokta olmasıydı. Muğla’nın hala el değmemiş kanyonlarının arasında 16 dönüm araziye konumlandık. Kanyonda endemik bir ağaç türü olan sığla ormanları yetişiyor. Aynı zamanda kanyonun denize dökülmesinden dolayı bazı deniz canlıları yaklaşık 800 metre rakıma kadar nehirden ilerleyerek yumurtalarını bırakıyorlar.”

GÖLETTE YETİŞEN SU MERCİMEĞİ GÜBRE OLUYOR

“Bu yolculukta ilk olarak, toprağın ve suyun analizini yaptık. Arılar için nektar ve poleni yüksek bitkileri (Ihlamur, lavanta, kekik, adaçayı, ekinezya, akasya) belirledik. Bölgedeki kadın kooperatifi ile anlaşarak 17 bin bitki dikimi sağladık. Göletler iyi birer karbon yatağı olduğundan, hem arılarımızın ve arazimizdeki bitkilerin su ihtiyaçlarının doğal bir şekilde karşılanmasını sağlamak ve karbon tutulumunu artırabilmek için yağmur suyunun biriktiği 3 adet geomembran gölet oluşturduk. Bu göletlerde yeşil gübre amaçlı su mercimeği yetiştiriyoruz. Su mercimeği yetiştiği sudaki tüm kirliliği hatta ağır metali bile temizleyen ve su üstünde yaşayan bir bitki. Arazimize hiçbir şekilde kimyasal gübre sokmuyoruz. Ek gübre ihtiyacını ise, göletlerimizin birinde bulunan balıkların dışkılarından elde ettiğimiz nitrat ve nitrit sayesinde karşılıyoruz. Karbon ayak izimizi sıfırlamak için arazimizde, elektrik ihtiyacı tamamen güneş enerjisinden, arazimizdeki bitkilerin sulamasını da bu göletlerden gelen suyu kullanılarak damla sulama ile yapıyoruz. Arılarımızın kabloların çıkardığı elektro manyetik alanlara dahi maruz kalmamaları için onları da toprağın altına gömdük.”

ARILAR AZALIYOR!

“Science Times’a göre arı resmi olarak dünyada yaşayan en önemli canlı ilan edildi. Bu onur, Dünya Gözlem Enstitüsü tarafından Royal Geographical Society of London’da verildi. Ancak dünyanın en önemli canlısının varlığı tehdit altında; kişisel dronelarla dahil, herhangi bir kontrol olmaksızın yoğun olarak kullanılan pestisitler hem arıları hem de yediğimiz gıdaları zehirliyor. Hızlı kentleşme ve sanayileşme ile doğal hayattaki içme suları kirleniyor ve milyonlarca yıldır nektar-polen aldıkları bitkiler, ağaçlar yok oluyor ve sonucunda toplu arı ölümleri gerçekleşiyor. Sadece Muğla’da 5 yıl önce 5 bin 200 aile arıcılıkla geçimini sağlarken bugün bu rakam 3 binlere kadar gerilemiş durumda. Özetle arılar azalıyor! Biz de farkındalık oluşturabilmek adına tıpkı barınaktaki canlılara nasıl destek oluyorsak arılara da destek olalım, onlara temiz su-polen-nektar kaynakları oluşturalım ve temiz kovanlarında rahatsız etmeden sayılarının artmalarını sağlayalım diye ‘Bir Kovan da Ben Sahipleniyorum’ projemizi hayata geçirdik. Kovan sahiplenerek aslında kovandaki arı kolonisini sahipleniyor, arıların korunmasına ve azalmakta olan sayılarının ve dolayısıyla tozlaşmanın artmasına aracı olmuş oluyorsunuz. Kovan sahiplerine düzenli olarak arıların sağlığı, popülasyon artışları bölgedeki uyumları ile ilgili bilgi veriyoruz.”

ARI EŞİTTİR BAL ANLAYIŞINI DEĞİŞTİRMELİYİZ

“Yediğimiz bitkilerin dörtte üçü arıların tozlaması sayesinde gerçekleşiyor. Yeni yapılan bir çalışmada arıların tozladığı bir meyvenin raf ömrü arıların tozlamadığı bir meyveden tam 9 kat fazla görünüyor. Bu aralar değiştirmeye çalıştığımız parametrelerden birisi arı eşittir bal anlayışı. Bu algının kırılması için elimizden geldiği kadar farkındalık oluşturmalıyız. Çocuklar bizim için çok nemli. Onların bilinçlenmeleri ve farkındalık kazanmalarıyla birlikte bizleri daha iyi bir gelecek bekliyor. Düzenli olarak çocuklara aileleriyle birlikte ekosistem ve arıların dengesi ile ilgili eğitimler veriyoruz."

KADINLARI ARICILIĞA TEŞVİK EDEN EĞİTİMLER

“Muğla Çatak Bağyaka Köyü’nde başladığımız yolculuğumuzu Anadolu’da 7 bölge 7 köye taşımak istiyoruz. Özellikle kadınları arıcılığa teşvik eden eğitimler ve ekipman desteği vererek üretime katılmalarını sağlamayı planlıyoruz. Ayrıca arı sütü sağaltıcı yönleriyle ilgili çalışmalarımıza sağlık turizmi ve apiterapi uygulamalarıyla birlikte devam etmeyi hedefl iyoruz. Arılar, doğanın mucizevi yapı taşları; onların olmazsa olmazı, evimiz dünyanın yaşam döngüsünü sürdürmektir. Onlara ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu en iyi anlamamız gereken zaman bugün.”

100 MİLYON YILDAN BERİ YAŞAYAN BU CANLILARI BİZE İHTİYACI YOK

“Her sabah gezgin bir arı nektar ve polen değeri yüksek olan bir yer keşfedip kovana gelip arı dansının koordinatları gösteriyor. Kovan içerisinde düzenli olarak temizlik yapıyor. Bakıcı arılar ise yavruların beslenmesi ve uçuş eğitimlerine kadar onlarla tek tek ilgileniyor. Herhangi bir tehlike anında ise tüm arılar tek vücut olarak kovanı savunmaya geçiyorlar. 100 milyon yıldan beri yaşayan bu canlıların aslında bizlere ihtiyacı yok, ancak bizim eko sistemimizi korumak ve yaşamımızı sürdürebilmek adına onlara ürettikleri baldan çok daha fazla ihtiyacımız var.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN