Cengiz Holding’in Kazdağları’nda başlattığı Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesi bölge halkına ve doğal kaynaklarına zarar vereceği itirazıyla reddedilmişti. 2012 yılından bugüne maden sahası çalışmasında ısrarcı olan şirkete ÇED olumlu kararına açılan dava sürecinin devam ederken bakanlıktan onay çıktı. Çanakkale CHP Milletvekili Özgür Ceylan, “Halkın tarım arazisine zarar veren proje kapsamında 254 bin ağaç kesileceği söylensede, yaklaşık 1 milyon ağacın katledilmesi söz konusu” dedi.
FEYZA NUR ÇALIKOĞLU
Çanakkale Kazdağları’nda Cengiz Holding’in başlatmak üzere ÇED olumlu raporu aldığı Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesi için ağaç kesimleri başlatıldı. Yerel halk projenin başlatılmaması için başlattıkları direnişe rağmen bölgedeki ağaçlar jandarma koruması eşliğinde kesiliyor. Öte yandan projenin başlatılması için verilen ÇED olumlu raporuna açılan itiraz davaları sürerken kesimlerin başlatılması halkın tepkisine sebep oldu. Proje kapsamında 1 Milyon ağacın kesileceği söyleniyor. KARAR’a konuşan Çanakkale CHP Milletvekili Özgür Ceylan, “ÇED kararları çoğu zaman toplantı dahi alınmadan veriliyor, ağaç katliamını halkın direnci durdurabilir” dedi.
CENGİZ HOLDİNG KAZDAĞLARI’NDAN VAZGEÇMİYOR
Aldığı ihalelerin birçoğu tartışmaya sebep olan Cengiz Holding 2012’den bugüne Kazdağları’nda hayata geçirmeye çalıştığı Halilağa Bakır ve Altın Madeni Projesinin peşinde. Cengiz Holding’e bağlı Truva Bakır A.Ş. firması 2012’de maden çalışması yapılacak bölge için Bakanlığın verdiği ‘ÇED gerekli değildir’ kararıyla izin aldı. 2019 yılında Kanadalı Liberty Gold ve Teck Resorurces'a ait altın bakır madenini 55 milyon dolara satın alan Cengiz Holding, “Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi” projesini hayata geçirmek istedi. Ancak Çevre örgütlerinden ve yerel halktan gelen itirazlar sonucunda Çanakkale İdari Heyeti’nin hazırladığı bilirkişi raporuna göre bölgenin ÇED olumlu kararına uygun olmadığı açıklandı. Ardından 2021 yılında verilen ÇED olumlu kararına Kazdağları Ekoloji Platformu bileşenleri ve bölge halkı, toplam 6 kurumsal, 81 bireysel olmak üzere 87 davacı ile 24 Ağustos tarihinde dava açtı. Bu dava dışında TEMA Vakfı, Çan Çevre Derneği, Ziraat Mühendisleri Odası ve ayrıca Çevre Mühendisleri Odası tarafından da davalar açıldı. Hala sonuçlanmayan dava sürecine rağmen ÇED olumlu kararına yaslanan Cengiz Holding bölgede çalışmalarını başlattı.
BAKANLIK ÇEVREYE VERİLECEK ZARARI GÖRMEZDEN GELDİ
Çevre ve Şehricilik Bakanlığı’na davalar sürerken projenin nasıl başlatıldığını sorduğumuzda Bakanlıktan aldığımız cevaba göre ÇED raporunu onaylayan 22 kurum olduğu yanıtını aldık.
“ÇED raporunda 22 kurumun onayı var. Dolayısıyla 22 kurumun görüşü alındı, o görüşler doğrultusunda verilen bir karar. Devam eden bir yargı süreci de var, dava açılmış, yürütme durdurulmuş. Ancak hazırlanan raporlar doğrultusunda dava reddedilmiş. Temyize gitti, temyiz süreci devam ediyor. O süreci takip ediyoruz.”
Ancak 2021 yılında açılan davaların sonucu, yapılacak projenin doğal ve kültürel varlıklar üzerinde geri dönüşsüz tahribata neden olacağının belirtilmesi üzerine “ÇED Olumlu” kararı iptal edildi, karar itiraz yolu kapalı olmak üzere Danıştay tarafından da onaylandı.
Cengiz Holding bölgenin peşini yine bırakmayarak ruhsat birleştirme ve isim değişikliğiyle yeni bir ÇED süreci başlatılarak ÇED olumlu kararı alındı. Kazdağları’na sahip çıkan yerel halk ve çevre örgütleri 95 davacıyla birlikte 2023 yılında yeniden iptali için dava açtı. Bakanlığın 22 kurum onayıyla reddedildiği söylenen dava ise temyiz yoluyla halen sürmekte.
1 MİLYON AĞAÇ KATLEDİLECEK
KARAR’a konuşan Çanakkale CHP Milletvekili Özgür Ceylan, çalışmayı başlatan firmanın açıkladığı raporda 240 bin ağaç gösterilmesine rağmen bölge de katledilecek ağaç miktarının yaklaşık 1 milyon ağaç olduğunu belirterek, bu alanın bir kısmının da köylüye ait orman, tarım alanı ve meralardan oluştuğunu söyledi.
“Cengiz Holding, orada bulunan mevcut bakır madenini ÇED raporlarıyla ilerleyerek büyütmenin peşinde. Firmanın yaptığı açıklamaya göre 240 bin ağaç kesilecek ancak 7-8 santimin altındakiler ağaç olarak kabul edilmiyor. Sekiz santimin altındaki bitki örtüsü de dikkate alındığında yaklaşık 1 milyon ağaca yakın telef edilmesi söz konusu. Bu Kazdağları’nda katledilen ağacın üç katı. Oldukça büyük bir alan ve birçok köyü etkiliyor. Köyün ormanlarını meralarını etkiliyor. Köy halkı buna karşı, orada yaşan insanlar buna karşı ortak bir tepki oluşturmuşlar. Tepkiler nedeniyle birkaç gündür çalışmalar durdu.”
HALKIN SUYU MADENE SAHASINA GİDECEK
ÇED raporunun ve şirketin açıklamalarında yer alan bakır madeni çalışmasının yanı sıra bölgede altında aranacağı aşikar diyen Ceylan, bu çalışmanın proje kapsamına giren köylerin ve civar köylerin su sıkıntısı yaşamasına neden olacağını ifade etti. Ceylan, “Bölge halkının kullandığı doğal suyu maden çalışmasına harcanacak” dedi.
“CHP olarak durumun incelenmesi için bir kurul kurduk. Amacımız kamuoyunun dikkatini buraya çekerek yaşanan katliamı durdurmak. Bakır araması adı altında başlatılan projede tabiki altında arayacaklar. Toprağı çıkardığında maden ayrıştırması yapmayacaklardır. Köylülerin meralarını ve tarım alanlarınıda kapsayan bir proje söz konusu. Aynı zamanda köyün kullandığı Kocabaş Çayı’nın suyuda madenin hzimetine verilecek. Aldıkları ÇED raporuna göre bunu yapıyorlar ancak zaten halihazırda var olan küresel iklim krizi nedeniyle su kaynakları iyice azalmışken suyun büyük bir kısmının madene verilmesi bölgedeki köylere ve civar köylere suyun ulaşımını engelleyecek ve halkın kullanacağı su azalacak. Bu da yerel halk için su problemini ortaya çıkaracak. Ortada böyle bir durum varken bu kararın neye göre verildiğini anlamış durumda değiliz. Su kaynaklarının kuruması ihtimali göz ardı ediliyor.”
ÇED TOPLANTILARI ALINMADAN ONAY VERİLİYOR
Kazdağları üzerine yürütülen davaya rağmen ÇED kararı olumlu olarak kabul edilip çalışmalar başlatıldı. CHP Milletvekili Ceylan, ÇED raporlarının amacına uygun ilerlemediğini bu katliamı ancak kamuoyunun durdurabileceğini vurguladı:
“Maalesef ki ÇED kararları artık amacına uygun bir şekilde ilerlemiyor. Çoğu ÇED toplantısı yapılmadan yapılmış gibi gösteriliyor. Ancak ÇED’in yapılamaması işleyişin sürmesine de engel değil. İnceleme Değerlendirme Kurul toplantısında ÇED yapılamamıştır bildirimi geliyor ancak yine kuruldan karar çıkabiliyor. ÇED olumsuz ise proje hemen iptal olmalıyken çoğunlukla projeler devam ediyor. Bu durumlarda orman katliamına ve ağaçların kesimine karşı kamuoyu oluşturulması çok önemli. Kamuoyu tepkisi ve halkın direnci daha öncede yürütülen süreci durdurmuştu. Türkiye’de madencilik tabiki yapılacak ancak madenciliği devlet eliyle yapmalıyız. Sistem belli firmaların tekelinde olmamalı. Öte yandan Türkiye’de madencilik yapılacak belli alanlar koruma altına alınmalı. Buradaki bitki örtüsü ve yaşam altından daha değerli.”
CENGİZ HOLDİNG KAZDAĞLARI, RİZE VE BOYABAT’TA ISRARCI
Usulsüz şekilde aldığı ihaleler nedeniyle çalışmaları sıkça tartışma konusu olan Cengiz Holding’in vergi muafiyetleri de gündemden düşmüyor. Aynı zamanda ülkemizin birçok bölgesinde Cengiz Holding’in çalışma başlattığı bölge halklarının itirazıyla da gündeme geliyor. Kazdağları halkıyla aynı zamanda Arhavi halkı da Cengiz Holding’in karşısında. Yine Cengiz Holdinge bağlı Eti Bakır A.Ş.'nin Artvin'in Arhavi ve Hopa ilçelerinde 10 köyü tehdit eden maden projesi için başlatacağı sondaj çalışmalarına bölge halkı itiraz ediyor.
Cengiz Holding 2012 yılından beri Kazdağları’nda başlatacağı projede ısrarcı olurken aynı zamanda Rize’de de defalarca kez itiraz edilen şaibeli projelerde de ısrarcı oldu. Rize İkizdere ilçesinde başlattığı çalışmalar da Kazdağları’nda başlatmaya çalıştığı çalışmalar gibi halkın ve çevre örgütlerinin tepkisine neden oldu. Yakın zamanda Cengiz Holding’in Sinop Boyabat’ta bakır maden sahası kurma projesi de gündeme geldi. Boyabat bakır maden sahası da holdingin ısrarcı olduğu projelerden biri. 2004 yılında AK Parti marifetiyle Türkiye’deki tek izabe tesisi olan Samsun’daki tesis devletten özelleştirmeyle komik bir rakama sadece 33 milyon dolara Cengiz İnşaata devredildi. Cengiz inşaat bu alanda Türkiye’de doğal tekel durumuna geldiği ve yapılan bu ihalelerle Türkiye’deki bütün bakır maden sahalarını topladığı söylenerek eleştirildi.