Türkiye’yi de konu alan ve 5.400 katılımcıyla yürütülen yeni bir araştırma, Türkiye’de 5 kişiden ikisinin kendi işini kurmak istediğini ortaya koydu. Z ve Y kuşaklarının beklenti ve öğrenme alışkanlıklarını inceleyen araştırma, finansal istikrar başlığının, kuşak ya da ülke fark etmeksizin tüm katılımcıların ortak önceliği olduğunu gösterdi.
Salgın hastalıkların, bölgesel çatışmaların, ekonomik darboğazların ve dijitalleşmenin yön verdiği son yıllarda çalışma hayatını oluşturan Z ve Y kuşaklarının beklentileri de değişti. Bu değişimi sayısal verilerle ortaya koymak için kolları sıvayan online yabancı dil öğrenme platformu Preply, Kuşaklar Arası Beklenti ve Öğrenme Alışkanlıkları Araştırması’na imza attı. 9 ülkede, 5.400 katılımcıyla yürütülen araştırmada Türkiye’deki Z kuşağının ve Milenyallerin beklentileri de ortaya çıktı. Araştırmaya göre Türkiye’deki 5 kişiden ikisi, kendi işini kurmak istediğini söyledi. Türkiye’nin yanı sıra Arjantin ve Meksika’daki katılımcılar da iş kurmayı hayattaki beklentileri içinde ilk üç sırada konumlandırdı.
Tüm katılımcıların ortak hedefi finansal istikrar
ABD, Almanya, İspanya, Polonya, Meksika, Arjantin, Japonya, Güney Kore ve Türkiye’den 5.400’ü aşkın katılımcıyla yürütülen araştırmada katılımcıların çoğu, hayattan en önemli beklentilerinin finansal istikrar olduğunu ifade etti. Türkiye’deki katılımcılar ise, Z ve Y kuşağı fark etmeksizin, en önemli önceliklerinin kariyer olduğunu vurguladı. Küresel çapta milenyum kuşağının %64’ü finansal istikrarı en önemli beklentisi olarak sayarken, Z kuşağının %59’u ilk sıraya finansal istikrarı yazdı. Finansal istikrar ve kariyer başlıklarını, aile ve arkadaşlarla daha çok vakit geçirme ve fiziksel sağlık izledi.
Araştırmacılar, sonuçlara ilişkin değerlendirmelerinde son yıllarda dünyanın her yerinde yüksek enflasyonun ve artan yaşam maliyetlerinin tüm kesimlerin önceliklerini belirlediği kanısına vardı. Öte yandan aile ve arkadaşlarla daha çok vakit geçirme ve sağlığa verilen önemin de salgının şekillendirdiği beklentilerden kalan izler olduğu çıkarımı yapıldı.
Türkiye yapay zeka kullanımında birinci
Son dönemde yetenekleri ve hızıyla tüm çalışan nüfus üzerinde baskı oluşturan yapay zeka da araştırmanın gündem maddelerinden biriydi. Preply araştırmacıları, küresel çapta yapay zeka benimsenmesine ışık tutan bulgular da tespit etti. 5 bini aşkın katılımcıdan %54’ü, aktif olarak yapay zeka asistanlarını kullandığını söylerken, Z kuşağı katılımcılarda bu oran %59 ile Y kuşağının (%50) üzerine çıktı.
Ülke bazında kırılımda, Türkiye’nin yapay zeka kullanımı açısından diğer tüm ülkeleri geride bıraktığı tespit edildi. Türkiye’deki katılımcıların %61’i, başka bir deyişle 5 kişiden üçü, yapay zekayı kullandığını söyledi. Yapay zeka teknolojisini en hızlı benimseyen ülke olan Türkiye, ABD, Almanya, Japonya, Güney Kore gibi ülkeleri geride bırakırken, Türk katılımcıların yapay zekadan yararlanma sebepleri arasında başı “iş” çekti. Türkiye’de Z kuşağı ve milenyaller, yapay zekadan en çok iş amaçları için yararlandıklarını ifade etti. Öte yandan ABD ve Japonya, en düşük benimseme oranlarıyla, en güncel yapay zeka araçlarına adapte olma konusunda 9 ülke arasında şaşırtıcı biçimde geride kaldı.
Yabancı dil öğrenmek, gelişim öncelikleri arasında ilk sırada
Araştırma, dünyanın dört bir yanında, farklı kültürlerdeki katılımcıların profesyonel gelişimleri için nasıl alışkanlıklar benimsediklerini de ortaya koydu. Nitelikli öğretmenlerle İngilizce özel ders almanın en erişilebilir yolunu sunan Preply tarafından yapılan Preply Kuşaklar Arası Beklenti ve Öğrenme Alışkanlıkları Araştırması’nda, profesyonel gelişimi için yeni bir konu ve yetenekte kendini geliştirenlerin %29’u, dil öğrenmeyi halihazırda tercih ettikleri gelişim yöntemi olarak seçti. Dil öğrenmeyi yapay zeka araçları izlerken, teknoloji becerileri üçüncü sırada geldi.
Ortaya çıkan bu bulguları değerlendiren Chicago Üniversitesi'nde Dilbilim Profesörü ve Preply Dil Uzmanı Dr. Melissa Baese Berk, 'Bu kadar çok kişinin profesyonel gelişim için farklı diller öğrenmesi ve yapay zeka becerileri edinmesi hiç de şaşırtıcı değil. Çünkü dil öğrenme becerisi her ekonomide değerli bir unsur olmayı sürdürürken; katılımcıların birçoğu da ek bir dil bildiğini söylemesine rağmen gelişmeye devam ediyor. Bunu tüm kuşak ve coğrafyalarda saptamak mümkün” dedi.
50 ülkeden 44 bini aşkın nitelikli yabancı dil öğretmenini, her seviye ve kuşaktan yabancı dil öğrenmek isteyenlerle bir araya getiren Preply’nin araştırma ekibi, yapay zekanın da etkisiyle upskilling - reskilling kavramlarının öne çıktığı bir çağda, kariyer gelişimini önceliklendiren ve finansal istikrar kazanmak isteyen Z kuşağının ve milenyallerin, teknoloji ve yabancı dil konusunda yeni beceriler kazanmayı önceliklendirdiğini tespit etti.
Her ülkeden 600 katılımcının dahil olduğu, 9 ülkede 5.400 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları, Preply’nin dil ve kültür odaklı araştırmalarını periyodik olarak paylaştığı Preply Blog sitesinde ayrıntılı bir biçimde paylaşıldı.