TGS'nin yayımladığı "Pandemi döneminde çalışan gazeteci kadınlar" başlıklı rapora göre, pandemi nedeniyle evden çalışmaya başlayan gazeteci kadınlar değişen çalışma saatlerinden olumsuz etkilenirken, sahada çalışmak zorunda olan gazeteci kadınların ise en önemli sorunu bulaş riski oldu.
EDA NARİN | KARAR
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) 8 Mart Dünya Kadınlar günü yaklaşırken "Pandemi döneminde çalışan gazeteci kadınlar" başlıklı raporunu yayımladı.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle yaşanan pandemi sürecinin gazeteci kadınların iş yaşamında karşılaştığı ayrımcılığı ortaya koymayı amaçlayan anket çalışmasında evden çalışan 80 gazeteci kadına ulaşıldı. Öte yandan haber takibi amacıyla sahaya çıkan gazeteci kadınların ne gibi sorunlar yaşadığına dair ise 10 gazeteci ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirildi.
TGS'nin anketine katılan gazeteci kadınların yüzde 64.6'sı sendika üyesiyken, yüzde 35.4'ü sendika üyesi olmadığını beyan etti.
Ankete katılan gazeteci kadınlar yüzde 38'lik oranla en çok yazılı basında çalıştığını belirtti. Bu oranı sırasıyla yüzde 21.5 ile haber ajansı ve yine aynı oranla internet takip etti. Yüzde 13.9'u freelance (serbest) çalışan gazeteci kadınlardan oluşurken, yüzde 5.1'i ise TV'de çalıştığını söyledi.
PANDEMİ İLE EVDEN ÇALIŞMA SÜRECİ BAŞLADI
Gazeteci kadınlarla yapılan araştırmaya katılanların yüzde 75'i pandemi nedeniyle evden çalışmaya başladı.
PANDEMİ NEDENİYLE DEĞİŞEN ÇALIŞMA SAATLERİ OLUMSUZ ETKİLEDİ
Evden çalışan gazeteci kadınların zaman kullanımı konusunda verdiği yanıtlara göre, kadın gazetecilerin yüzde 53,2’si çalışma saatlerinin değiştiğini, yüzde 51,3’ü ise bu değişiklikten olumsuz etkilendiklerini belirtti.
"EN ÖNEMLİ SORUN ÇALIŞMA SAATLERİNİN BELİRSİZLEŞMESİ"
TGS, gazeteci kadınların çalışma saatlerinin değişmesinden olumsuz etkilenmesiyle ilgili olarak raporda şu yorumu yaptı: "Bu çerçevede en önemli sorun çalışma saatlerinin belirsizleşmesidir. Pek çok katılımcı mesai kavramının ortadan kalkmasıyla beraber iş süresinin uzadığını ve iş yoğunluğunun arttığını belirtmiştir. İzin günü kavramının ortadan kalktığını vurgulayan olduğu gibi kimi kadın gazeteciler ise evden çalışma gerekçe gösterilerek yıllık izin hakkının verilmeyeceğini belirtmiştir.
Evden çalışmayla beraber çalışma saatlerini kendi belirleyebildiğini belirten çok az sayıda kadın gazeteci esasen muhabir ve editörlerden oluşmaktadır. Bu yanıtı verenler araştırmaya katılanların yüzde 10’u düzeyindedir."
Yapılan anket sonucu yayımlanan raporda, ücretli işteki yoğunluğun arttığını belirten gazeteci kadınların birçoğunun özellikle çocukların evde kalmasıyla beraber ev ve bakım işlerinin de artmış olduğunu belirttiği paylaşıldı.
"EVDEN ÇALIŞMA ÖNCELİK BASKISI YARATTI"
"Ücretli ve ücretsiz işlerdeki yoğunluğun eşzamanlı artması ise evden çalışmanın gazeteci kadınların boş zaman kullanımı üzerinde yarattığı baskıyı açıkça göstermektedir" denilen raporda, şu ifadelere yer verildi:
"Öte yandan verilen cevaplar evden çalışmanın kadınlar üzerinde iş yoğunluğu yanında zaman kullanımı açısından öncelik baskısı yarattığını da göstermektedir. Belirsizleşen çalışma saatleri patronlarda günün her saatinde çalıştırma eğilim ve beklentisi yaratırken, kadınların fiilen evde olması ise hane halkının toplumsal cinsiyet rolleri doğrultusundaki beklentilerini arttırmaktadır.
"KADINLAR ÜZERİNDEKİ ÇOKLU BASKI"
Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı'nın Türkiye’de yaptığı araştırmanın sonuçları (Mayıs 2020), pandemi sürecindeki zaman sıkışıklığının kadınlarda yarattığı duygusal yüke işaret etmektedir. Gazeteci kadınların verdiği cevaplar bu bulguyla örtüşmüştür. Bununla beraber kimi kadının beklentiler doğrultusunda kendi üzerinde yarattığı bir 'otokontrol' mekanizmasından da söz etmesi, kadınlar üzerindeki çoklu baskının boyutlarını ortaya koyması bakımından önemlidir."
"KADINLARIN AİLE BAKIMINA AYIRDIĞI SÜRE ERKEKLERİN 5 KATI"
TÜİK tarafından yapılan 2014-2015 yılları arasında yapılan Zaman Kullanımı Araştırmaları'nda, çalışan kadınların aile bakımına ayırdığı sürenin çalışan erkeklerin 5 katı olduğu bilgisinin paylaşıldığı raporda, "TÜİK’e göre çalışan kadınların aile bakımı için ayırdıkları süre çalışmayan erkeklerin bile 3 katından fazla. Ayrıca ev işlerinden sorumlu olma verilerine göre de yemek, çamaşır ve temizlik işlerinde kadınların payı yüzde 90’ları geçerken erkeklerin payı bu iş kategorilerinin hiçbirinde yüzde 9’a bile ulaşamamaktadır" ifadelerine yer verildi.
"YANITLAR GÖRECE DAHA EŞİTLİKÇİ İŞBÖLÜMÜNE İŞARET EDİYOR"
EUROSTAT verilerine yer verilen raporda, Türkiye’de ücretsiz ev ve bakım işleri içinde kadınların payının yüzde 82 düzeyinde olduğu belirtilerek, "Dolayısıyla kadınların üzerindeki ücretli ve ücretsiz iş yükünün artmasıyla beraber bu cinsiyet açığının daha da derinleşeceğini değerlendirmek mümkündür. Ancak gazeteci kadınların verdikleri yanıtlar ise ev içinde görece daha eşitlikçi bir işbölümüne işaret etmektedir" denildi.
Yalnız yaşamayan kadınlara yöneltilen “Evde işbölümü yapıldı mı” sorusuna kadınların sadece yüzde 13,2 si “Hayır” cevabını verdi. Kadınların yüzde 57,4’ü “Evet işbölümü yapıldı” derken yüzde 29,4’ü ise “Kısmen yapıldı” cevabını verdi.
Ankete katılan gazeteci kadınların bazılarının cevapları şöyle:
- "İzin gününde ev temizliğine katılıyor. Onun dışında bakkala gitmek onda... Diğer her şey bende. Yemek, günlük temizlik. Günde 3 kez sofra kuruluyor."
- "Bir çocuk annesiyim benim işim olduğunda haber yazmak, online görüşmeler yapmak gibi onlar da eşim çocuğa bakıyor ya da benim ondan yapmasını isteğim işleri yapıyor. Ama bence tüm erkekler gibi aklına gelip de şu işi de ben yapayım demiyor. Benim ona söylediğim işleri yapıyor."
- "Birkaç önceki soruda da yazdığım gibi bebeğimiz olduğu için kısmen de olsa evde iş bölümü yaptık. Ama yine de evde iş yükünün yüzde 80'i bende ne yazık ki."
- "Eskiden bazı konularda daha eşit bir paylaşımımız varken, ben evden çalıştığım için onları ben yapar oldum. Bazı diğer konularda ise yük üzerime binmesin diye daha net sınırlar çizdim, sorumluluğu üzerimden attım."
Katılımcı kadınlar içinde annesinden ve/veya kayınvalidesinden yardım aldığını belirtenler olduğu gibi kadın arkadaşlarıyla yaşayıp günlük işleri paylaştıklarını söyleyenler de bulunuyor.
"YÜZDE 41.6'SI EVDEN ÇALIŞMAK İÇİN UYGUN DONANIMA SAHİP"
Araştırmaya katılan kadın gazetecilerin yüzde 41.6’sı evden çalışmak için uygun donanıma sahip olduğunu belirtmiştir. Bununla beraber donanımın yetersizliği hâlinde çalıştıkları kurumun katkısı çoğunlukla işteki bilgisayarın ve büro sandalyesinin eve taşınmasına izin vermekle sınırlı kaldı. Çok az sayıda kurumun faturaların ödenmesine destek olduğu ortaya çıktı.
Öte yandan sorun sadece bilgisayar ya da internet eksiği ile sınırlı olmayıp (internet yetersizliği dolayısıyla ailesini bırakıp yazlığa taşınmak zorunda kalan bir katılımcı bulunmaktadır) kimi katılımcı evlerinin fiziki koşullarının bir iş alanı oluşturmaya uygun olmadığını belirtti.
YÜZDE 52.6'SI EVDEN ÇALIŞMAYA BAĞLI SAĞLIK SORUNU YAŞADI
Araştırmaya katılan kadınların yüzde 52. 6’sı evde çalışmaya bağlı olarak sağlık sorunları yaşadıklarını belirtmişlerdir. Uzun süre hareketsiz kalmaya ve uygun fiziki koşulların yetersizliğine bağlı olarak katılımcıların önemli bir bölümü bel, boyun ve sırt ağrılarından şikâyet etti. Bununla birlikte iş yüküne bağlı olarak artan stres bir diğer ortak sorun olarak belirtildi.
Kadınlar ayrıca motivasyon, odaklanma ve iletişim sorunları yaşadıklarından söz etti. Ancak verilen cevaplar iletişim sorunlarının sadece pandemiyle ilişkili olmayıp, evden çalışmanın gazetecilik mesleğinin doğasıyla bağdaşmamasından da kaynaklandığını ortaya koydu.
SAHADAKİ GAZETECİ KADINLARIN EN ÖNEMLİ SORUNU BULAŞ RİSKİ
Bu süreçte sahada olmak zorunda kalan gazeteci kadınların en önemli sorunu ise bulaş riski olarak rapora yansıdı. Kadınlar hijyen ve mesafenin gözetilmediği koşullarda haber takip etmek ve toplu taşıma kullanmak zorunda kaldı. Sahadaki kadın gazetecilerin önemli bir bölümü çalıştıkları kurumların kendilerine maske ve dezenfektan sağladığını belirtti. Yine çoğunluğu kurumların kalabalık alanlardaki haberlere gidip gitmemeyi muhabirin inisiyatifine bıraktığını söyledi.