Dervişoğlu'ndan sokak hayvanları yasasına tepki: Ölümle, yok etmeyle başlayan cümleden hayır gelmez

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında AK Parti'nin “hayati tehlike” oluşturdukları gerekçesiyle başıboş sokak köpeklerinin öldürülmesini öngören kanun teklifine tepki göstererek "Ölümle, yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez. Bunu fazlasıyla yaşamış, kiminize göre abiniz, bir kardeşiniz olarak söylüyorum. Sokak hayvanları meselesini ortak akılla çözmek hepimiz için önemli bir imtihandır." diye konuştu.

AK Parti, tartışma yaratan sokak köpekleri düzenlemesinde sona yaklaştı. AK Parti'nin sokak hayvanlarını uyutulmasını da kapsayan yasal düzenlemesine ilişkin tepkiler sürüyor. İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Sokak hayvanları yasasına tepki gösteren Dervişoğlu, "Saray iktidarı bir vicdan bombası attı önümüze…Ve bize dedi ki; çocuklar mı ölsün, köpekler mi? Çünkü biri ölmeli… Çünkü yaşamak ve yaşatmak lügatlerinde yok." dedi.

Dervişoğlu, "Vakti zamanında Türkiye’nin çok kötü zamanlarını yaşamış, o zamanlarda da çok kan ve şiddet görmüş biri olarak; yani bir parti genel başkanı olarak değil, sade vatandaş Müsavat Dervişoğlu sıfatımla sesleniyorum; ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez!" ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

'Bugün sansürün kaldırılışının 116. yıl dönümü... Gazeteciliğin suça dönüştürüldüğü bir cadı avı ikliminde basın özgürlüğü, istibdata karşı hürriyet mücadelemizin temel yapı olma mecburiyetindedir. Türk basının sansüre direnişinin bayraklaştığı bu anlamlı günün gazeteciler için ilk anlamına kavuşabilmesi ve gerçekten bayram olabilmesi için suç ve suçludan ziyade, onların ifşa eden gazetecileri cezalandıran bu ucube sistemin yerine basını kimsenin kendi yandaşı haline getiremeyeceği tam demokrasiyi tesis edene kadar mücadelemize devam edeceğiz.

Ne acıdır ki gayri milli tahrifat bakanı Yusuf Tekin'in 'ruhban okulu açılmalı' çığlıklarını Fener Rum Patriğini'nin ekümenik sıfatıyla zirvelere katılmasının haberlere taşındığını gördükten daha birkaç gün önce Yunan hükümetinin dört Türk okulunu daha kapatma kararını ne haberlerde gördük ne de buna ilişkin bir tepki duyduk... Hükümetten ve başındaki zattan zaten umudumu kestim, Dışişleri Bakanlığı'nda çalışan ve içinde halen devlet aklı ve ahlakına sahip olanlar varsa onlara sesleniyorum; Batı Trakya Türklerinin okulları kapatılıyor. Bakınız kapandıktan sonra açmak zordur, bu işe acilen müdahale ederek mensubu olduğunuz milleti ve tarihi hem meydanlarda hem masalarda zaferlerle dolu milletimizin size verdiği vazifenin gereğini yerine getirin. Bu büyük Türk milletine karşı sorumluluğunuzdur.

TARİHİ ÇARPITILMIŞ DİZİ SENARYOLARINDAN İBARET SANANLAR...

24 Temmuz tarihinin bize hatırlattığı en önemli şey Cumhuriyetimizin tapu senedi Lozan Antlaşmasının 101. yıl dönümü olmasıdır. Lozan Antlaşması, kesintisiz on bir yıl boyunca yorgun düşmüş bu büyük milletin gün yüzü gördüğü ve uzun on yıllardan sonra hem cephede hem de masada destan yazdığı büyük zaferini taçlandırdığı anlaşmadır. Tarihi çarpıtılmış dizi senaryolarından ibaret sananlar, kendileri çalıp kendileri oynamayı devlet yönetmek zannedenler açıp önce Lozan’ı bir okusunlar. Tanınmanın ne manaya geldiğine baksınlar.

Tarihi çarpıtılmış dizi senaryolarından ibaret sananlar, kendileri çalıp kendileri oynamayı devlet yönetmek zannedenler açıp önce Lozan’ı bir okusunlar. Tanınmanın ne manaya geldiğine baksınlar. Sonra Kuzey Kıbrıs’ın ve uzaktan atıp tuttukları Filistin’in onlarca yıldır süre gelen tanınma mücadelelerini hatırlasınlar. Lozan Antlaşması, Saray Amiri ve avenesinin en büyük karın ağrısıdır. Çok bilmiş kadrolu meczuplarıyla birlikte Lozan üzerinden İsmet Paşa ile, İsmet Paşa üzerinden ise asıl hedefleri olan Atatürk ve Cumhuriyetle kendi fukara akıllarınca bitmeyen bir nefretle savaşlarını icra etmektedirler.

'İSTEDİLER Kİ MİLLET HEP UYUSUN'

Bu zavallı ve beyhude hesaplaşma çabasının aslında tek bir düğüm noktası var; nasıl olurda bir öksüz koskoca padişahın teslimiyetinin üstüne söz söyleyip, bir Milleti asırlık uykusundan uyandırır. Milli Mücadeleyi başlatıp, o “gavur dediklerine karşı” cenk ederek kazanır, üstüne bir de cumhuriyeti kurar. Hurafeci çapsızlar işte bunu hiç içlerine sindiremediler. İstediler ki devranları hep sürsün. Bu millet köle olmuş, olmamış onlar için ne fark eder? İstediler ki millet uykusundan hiç uyanmasın. Adı saltanat olmuş, hilafet olmuş, işgal hükümeti olmuş, toprağına İngiliz çizmesi basmış, Yunan’a tekmil vermişler… Onlara göre ne fark eder? Emin olun şimdi de en ufak bir değişiklik yoktur zihinlerinde.

'MUSTAFA KEMAL'İN ADINI AĞIZLARINA ALAMAZLAR'

Yüz yıl önce bize istiklali çok görenler bugün de çok görüyorlar. Yüz yıl önce Cumhuriyeti çok görenler bugün de şüphesiz aynılar. İşte bu yüzden Türk Milletinin istiklal ve Cumhuriyet ülküsü var oldukça ateşle imtihanı asla bitmemiştir ve bitmeyecektir. Unutulmasın ki Lozan’a düşman olanlar Sevr’in alkışlayıcıları, Sevr’i imzalayanlarının hayranlarıdır. Büyük Ortadoğu Projesi havucunun peşinde koşup memleketi sığınmacı hendeğine çevirenlerdir. Bırakın Lozan’a laf etmeyi, Lozan’ı da İsmet Paşa’yı da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini de ağızlarına alamazlar. Bu tarihe böyle yazılacak ve Mustafa Kemal’in ismi ancak temiz ağızlarda anılacaktır!

RAUF DENKTAŞ’IN DA İSMİNİ AĞIZLARINA ALAMAZLAR

20 Temmuz günü Kıbrıs’ta Rauf Denktaş’ın mezarını ziyaret ederken İçimdeki utancı ve öfkeyi nereye koyacağımı bilemedim. Rahmetlinin bu dünyadan gözü açık gittiğini unutmadım! Kıbrıs’ı göz göre göre nasıl peşkeş çektiklerini hafızamdan atamadım! Hatırlayın o günleri… Erdoğan, o zaman ki dostu Kostas Simitis’le görüşüyordu. Annan planı ile Rum kesiminin AB’ye alınmasına güya engel olmayacağını söylüyordu. Bir de parola uydurmuşlardı… “Çözümsüzlük çözüm değil” diyorlardı! Sizler statükocusunuz diyorlardı. Hatırlayın… Yıl, 2004. Rahmetli Rauf Denktaş Meclis Genel Kurulu’nda konuşuyorken onu dinlemeyip boykot ettiler. O zamanki taşeron ortakları FETÖ’cülerle birlikte büyük dava adamı Rauf Denktaşı “Ergenekoncu” bile ilan ettiler. Bunu yapanlar Rauf Denktaş’ın da ismini ağızlarına alamazlar.

Anavatan’a kattığı Hatay’a yapılanlar da unutulmasın. Hatay da Lozan’ın önemli bir mührüdür. Onu Anavatana katılışının 85. yıldönümünü idrak ediyoruz. Hatay’ı şahsi meselesi gören ve Türk milletine milli bir miras ve mesele olarak emanet eden büyük Atatürk’ü ve mücadele arkadaşlarını saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. Hatay bizim de şahsi meselemizdir. Oysa bugün Hatay’ımız virandır. Şehir merkezinin kimlere pay edildiğini biliyoruz. Binaları mezara çevirenlerin nasıl aklandıklarını da biliyoruz. Bütün bunların hesabını sormak için gün sayıyoruz. Bekleyin geliyoruz, geleceğiz; sıkı durun, hesap soracağız!

100 yıllık hiçbir mücadelenin uzağında değiliz. Lozan Konferansı’na giderken Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Lozan heyetine verdiği başlıca talimat; bir kement misali milletin boynuna geçirilmiş olan kapitülasyonların mutlaka kaldırılmasıdır. Çünkü bu kement Osmanlı’yı öylesine boğmuştur ki sonunda artık Batılı güçler, alacaklarını tahsil etmek için Düyun-ı Umumiye’yi kurarak tüm Devlet hazinesini yönetir hale gelmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa’nın “Askeri zaferler, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamaz” demesi işte bundandır.

100 yıllık hiçbir mücadelenin uzağında değiliz. Lozan Konferansı’na giderken Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Lozan heyetine verdiği başlıca talimat; bir kement misali milletin boynuna geçirilmiş olan kapitülasyonların mutlaka kaldırılmasıdır. Çünkü bu kement Osmanlı’yı öylesine boğmuştur ki sonunda artık Batılı güçler, alacaklarını tahsil etmek için Düyun-ı Umumiye’yi kurarak tüm Devlet hazinesini yönetir hale gelmişlerdir. Mustafa Kemal Paşa’nın “Askeri zaferler, iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça payidar olamaz” demesi işte bundandır.

Bugünün Duyun-u Umumiye memurununsa adı bizler için malum, herkes için bilinmektedir, sanı namı da bellidir… Londralı borsa yatırım danışmanı vergimatik Mehmet’tir! Kendisinin geçtiğimiz hafta kredi değerlendirme kuruluşu Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunu artırmasından dolayı düğün bayram ettiğini biliyoruz. Peki bu iki puanlık kredi notu artışıyla Türkiye’nin hangi ülkelerle aynı seviyeye geldiğini biliyor musunuz? Bahamalar, Bangladeş, Benin, Fiji, Honduras, Karadağ ve Ürdün. Peki bu Duyun-u Umumiye memuru arkadaşın bizi gelecek aylarda taşımayı vaad ettiği yerde hangi ülkeler varmış, biliyor musunuz? Ermenistan, Özbekistan ve Senegal. Buradan vergimatik Mehmet arkadaşımıza bir alkış tutalım! Ve elbette Saray’daki amiri dünya liderine de bir alkış tutalım. Çünkü bu büyük liderlik onun eseridir, asıl sahibi de odur. Kendileri, “Faiz Sebep, Enflasyon sonuç” başlıklı Nobel ödüllü ekonomi politikalarını sevgili damadı eliyle yürütürken şu açıklamayı yapmıştı:

“Siz bizim arkamızda olduğunuz sürece merak etmeyin. Anlatıldığı gibi, yok kredi derecelendirme kuruluşları şöyle söylemiş, böyle söylemiş. Bırakın o sahtekarları. Onlar bizim hakkımızda çok şey söylediler. Bu dünyada batan ülkelere bir anda 4 derece artırmak suretiyle not veren bu teşkilatlardır. İşte bunlar böyle teşkilat. Biz işimize bakalım. Ne durumdayız ona bakalım.”

Batan ülkelere bir anda 4 derece arttırmak suretiyle not verenler… Peki, bir anda iki derece artırmak suretiyle not verenler kim oluyor? Bu hangi tür ülkeye giriyor sayın Erdoğan? Batmakta olan mı yoksa siz rakamları pek seversiniz, yarı batmakta olan bir ülke mi oluyoruz? Henüz Saraydan bu konuda bir açıklama gelmedi ama bildiğiniz üzere, Erdoğan, büyük müjdeleri bizzat kendisi verir. Bir müjdeyi bir bakanına verdiriyorsa bilin ki o müjdeyi kendisi bile beğenmemiştir.

O ALKIŞ ALDIKLARI ŞEYİN ADI MİLLETİN ÜMÜĞÜNÜN SIKILMASIDIR

Dün faiz lobileri, küreselciler diye ortalığı inlettiler… Bugünse tefeci kapısında kredi dileniyorlar. Adı konmamış IMF politikalarını uyguladıkları için de alkış alıyorlar. O alkış aldıkları şeyin adı milletin ümüğünün sıkılmasıdır. Milli servet soygunudur. Tefecilerin 3 kuruş dövizini, rica minnet ve 5 kuruş faiz alma garantisiyle ülkemize getiriyorlar. Bu Kur Korumalı Mevduat sisteminin bir başka versiyonudur. Türkiye’nin başına çok daha büyük belalar açacak, Türkiye ekonomisini uyuşturan ve bağımlısı haline getirecek olan tam bir “benden sonrası tufan” politikasıdır!

BÜTÇE AÇIĞI BUGÜN TAM 1,4 TRİLYON LİRAYA ULAŞMIŞ DURUMDA

Bütçe açığı bugün tam 1,4 trilyon liraya ulaşmış durumda. Devletin yandaşlardan affettiği vergi geliri miktarı da ne biliyor musunuz? Tam 1.4. Trilyon lira! Bu kaynaklar kime harcandı? Emekliye mi, çiftçiye mi, emekçilere mi? Hayır! Bu kaynaklar saltanata, şatafata, yandaşa, kaçaklara göçmenlere harcandı. Hiçbir bilimsel dayanağı olmayan “faiz sebep, enflasyon sonuç” teorilerine harcandı. Bunun da kılıflarını hep hazır tuttular. Dış güçler dediler, pandemi dediler, deprem dediler… Halbuki bunlar bile sonuçtu...

Türkiye bu ucube tek adam sistemine yani Saray rejimine geçtikten sonra bu noktaya gelineceği ayan beyan ortadaydı ve biz bunu defalarca milletimizle paylaştık. Sonunda bahaneler bitip makyajlı rakamların dahi saklayamadığı çürüme artık su yüzüne çıkınca ve körfezdeki şeyhlerden bile para bulamaz hale gelince İngiltere’nin ünlü finans ve yatırım danışmanı vergimatik Mehmet’i Hazine ve Maliye Bakanı olarak ithal ettiler.

'VERGİMATİK MEHMET PATRONDAN PAPARAYI YEDİ'

O da bir Londra bir Ankara gidip gelip mekik dokuyup ‘sıkı para politikası’ dedi, ‘sıkı maliye politikası’ dedi ve milletin gırtlağını sıktı, sıkmaya da devam ediyor. Ekonomi paketleri yağmur gibi yağmaya başladı. Araçlar satılacaktı, tasarruf edilecekti, çok kazanandan çok vergi alınacaktı… Sonra koyunların yünü dikenlere dolanacaktı, sonra o dikenlerden hırka örülecekti, sonunda borcumuz ödenecekti… Bu hikayeyi biliyorsunuz değil mi? Ama ne oldu? Dağ fare doğurdu. Tasarruf paketi diye memurun servisini kaldırdılar ama kendileri Amerika’ya 5 uçakla, Hollanda’ya maç izlemeye 3 uçakla gittiler. Sayın Bakan göstermelik dahi olsa kendi makam aracından bile vazgeçemedi. Tasarruf paketi Meclis’e gelemeden kuşa çevrildi. Vergimatik Mehmet sarayın harcamalarını ve yandaşlara yapılan ödemeleri kısamayınca az biraz zenginden almasak mı diye gelir vergilerine yöneldi. Ama nafile çünkü patron müsaade etmedi. Demiştik geçen hafta, “Dikkat et, Bakıp da görmeyen bakan başına iş açma diye uyarmıştık” Anlaşılan para bulayım derken paparayı yedi vergimatik Mehmet! Şimdi Vergide adaleti sağlayacağız, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alacağız diyorlar. Meclise getirdikleri tekliflere bakıyorsunuz; imar rantlarının vergilendirilmesi yok.

Rantçılığa tam gaz! Paradan para kazanana vergi yok, tefeciliğe devam! Borsa kazançları, kripto varlıkların vergilendirilmesi yok, para aklamaya devam! Buradan da görüyoruz ki, kurumların yüzlerce sayfalık çalışmalarında yer alan Bakan tarafından zikredilen düzenlemeler Meclis’e gelmiyor, gelemiyor. Çünkü güçleri tefeci bezirganlara, beton ağalarına, Sanal vurgunculara yetmiyor, yetemiyor. Çünkü kendi kendini yiyen yılan misali dönüp dolaşıp her şey sarayda düğümleniyor! Olan da çiftçiye, işçiye, memura, gence ve emekliye oluyor!

SARAY İKTİDARI BİR VİCDAN BOMBASI ATTI ÖNÜMÜZE

Bugün sokaklarda öfke var, trafikte şiddet var, evlerde güvensizlik var. Her yerde cinayet var, her an insanlığımızın sınandığı olaylarla karşılaşıyoruz. Her an bastıramadığımız yeni bir öfke seliyle karşılaşıyoruz. Daha önce bu kürsüden dile getirdiğim gibi, işte tam böyle bir durumdayken, Saray iktidarı bir vicdan bombası attı önümüze…Ve bize dedi ki; çocuklar mı ölsün, köpekler mi? Çünkü biri ölmeli… Çünkü yaşamak ve yaşatmak lügatlerinde yok. Çünkü saklayıp örtmek zorunda oldukları o kadar büyük ihanetler vardı ki yeni bir tuzak kurmaları gerekiyordu. Bu attıkları vicdan bombasıyla da günlerdir uğraşıp duruyoruz. İşte bu yüzden ben buradan, bu kürsüden vakti zamanında Türkiye’nin çok kötü zamanlarını yaşamış, o zamanlarda da çok kan ve şiddet görmüş biri olarak; yani bir parti genel başkanı olarak değil, sade vatandaş Müsavat Dervişoğlu sıfatımla sesleniyorum; ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez!

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN