DEVA Partisi lideri Babacan deprem felaketinde hükümete 'İlk 48 saatte neredeydiniz?' sorusunu yeniden yöneltip koordinasyon eksikliğine ve tedbirsizliklere değindi. Babacan, Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli'nin deprem sonrasında yaptıkları konuşmalara yönelik de sert eleştirilerde bulunarak "Bu küfür ve hakaretten çoluk çocuğumuzu korumamız lazım. Bir kez daha RTÜK'e sesleniyorum: Bu iktidarın hem küçük ortağının hem de büyük ortağının yayınlarına 18 yaş sınırı konsun" dedi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan deprem özel gündemli il başkanları toplantısında konuştu. DEVA Genel Başkanı afetin ilk gününden itibaren bölgede olduklarına değinerek iktidarın afet bölgesindeki çalışmalarına yönelik eleştirilerini dile getirdi.
Ali Babacan, sosyal medya hesabı ve basın konuşmalarında sürekli dile getirdiği ve 'getirmeye devam edeceğim' dediği 'İlk 48 saatte neredeydiniz?' sorusunu tekrarlayarak "Cevap vermezlerse seçimden sonra açacağız kayıtları o 48 saatte saniye saniye çözeceğiz" dedi.
DEVA lideri Babacan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın afette dahi ayrıştırmadan yana olduğunu kaydedip MHP lideri Devlet Bahçeli'yle birlikte 'konuşmaları yayınlanmadan önce televizyon kanalları uyarı işareti koymalı' ifadesini kullandı. RTÜK'e de seslenen Babacan "Bu küfür ve hakaretten çoluk çocuğumuzu korumamız lazım. Bir kez daha RTÜK'e sesleniyorum: Bu iktidarın hem küçük ortağının hem de büyük ortağının yayınlarına 18 yaş sınırı konsun." şeklinde eleştirilerini sürdürdü.
Ali Babacan'ın konuşmalarından öne çıkanlar şu şekilde:
'ÖZEL UÇAKLA GELENLER ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ YERİ GÖREMEZ'
Hafızalarımızdan silinmeyecek acının tam ortasındayız. Başımız sağ olsun. Ben bu felaketin ardından deprem bölgesine gittim. Depremde ağır yıkım görmüş yerleri gördüm. Sahada vatandaşların sorduğu soruları iktidara sordum.
Geçtiğimiz hafta Gaziantep'e gittim. Üçüncü hafta kırsalın sorunlarına yöneldik. Kadim Antakya'da şehirden geri kalanları aradım fazla bir şey bulamadım... Deprem bölgesini hiç boş bırakmadık.
Deprem bölgesini ziyaret ederken planlı hareket etmedik. Benzin kuyruklarında bekledik, ateşin düştüğü yerleri gördük. Ankara'daki konforlu evinden özel uçakla deprem bölgesine giden orada da önceden planlanmış bir iki görüntü verenler bunu anlayamaz.
ERDOĞAN VE BAHÇELİ'YE SERT ELEŞTİRİ
Hakaret ve küfür dışında hiçbir şey bilmiyorlar. Ben utanıyorum. Bir ülkenin cumhurbaşkanı milletle kavgaya tutuşur mu, hakaret eder mi? Sayın Erdoğan ilk günden öfke ve nefret dilini kullandı. İnsanları ilk günden tehdit edip hakaretler yağdırdı. Daha ilk günden cumhur ittifakı olarak çalışıyoruz dediler. Böyle bir felaket anında daha ilk günden nasıl ayrıştırırsınız?
Milli birlik ve beraberliğimiz en güçlü olması gereken günde ülkeyi bölerek yönetmeye devam ettiler. Hem sayın Erdoğan'ın hem de Bahçeli'nin konuşmaları yayınlanmadan önce TV kanalları uyarı işareti koymalı. Bu küfür ve hakaretten çoluk çocuğumuzu korumamız lazım. Bir kez daha RTÜK'e sesleniyorum: Bu iktidarın hem küçük ortağının hem de büyük ortağının yayınlarına 18 yaş sınırı konsun.
'DERHAL ÇADIR TEMİNİ TAKVİMİNİ AÇIKLAYIN'
Deprem bölgelerinde en acil ihtiyaç çadır, çadır, çadır... Hala tuvalet ve banyo sorunu var. En çok üzüldüğüm nokta bu beceriksizlik göz göre göre geldi. Belli bir zaman dilimi içinde depremin olacağı biliniyordu. Kızılay'ın sahada silindiği bir beceriksizlikten söz ediyorum. AFAD Başkanı'nın dahi bu görevin gerektirdiği formasyona sahip olmadığını görüyoruz. Ehliyet ve liyakat kenara itildi. AFAD'ın da bağlı olduğu birisi var. AFAD'ın bağlı olduğu bir bakan var pek ortalıkta görünmedi. İki sene evvel ona buna meydan okurken demişti ki 'Burası çadır devleti değil.' Nitekim bu yönetim bir çadır organizasyonu dahi beceremedi.
Erdoğan'a sesleniyorum derhal çadır temini için takvimi açıklayın. TOKİ konutları için takvim verdiniz ama o çok ileri bir tarih. Şu an en acil ihtiyaç, çadır. Her gün saatlerce kuyruk beklemek vatandaşlarımıza yakışmıyor. 20 gün geçti kaç tane çadır talebi var, ne kadar temin ediyorsunuz bunların bilinmesi gerek. Çadırların dağıtımında adil bir mekanizma kurun. Bir sürü dedikodu geliyor sahadan. Çadırı kim alıyor kim alamıyor. Depremden sonra çadır dağıtım planı yapamadıysanız yazıklar olsun.
Her gün bu soruları sormaya devam edeceğim:
'İLK 48 SAAT NEREDEYDİNİZ?'
İlk 48 saatte ne yaptınız? Neyi yaptınız, niye yapmadınız? Her yere gittim herkesin ortak sorusu 'devlet ilk 48 saat neredeydi? Hele küçük bir köy ücra bir beldeyse 3 gün 4 gün yok. Vatandaşımızı ellerini parçalaya parçalaya moloz kaldırmak zorunda bıraktınız. Sayın Erdoğan'a sesleniyorum, ilk 48 saatte ne yaptıklarını açıklasınlar. İlk 48 saatte niçin bütün iş makineleri niye çalışmadı. Yaptığı inşaatlarla övünen iktidar niye buna cevap vermiyor.
Niçin haberleşme sistemi çöktü. Üçüncü gün niçin sosyal medya kısıtlandı? Tüm bu soruların cevabını sadece bu afet için değil, olabilecek afetler için de sormalıyız. Erdoğan ne diyor, ilk birkaç gün aksaklık oldu, ha şunu bileydin. Zaten biz birkaç günlük aksamayla binlerce canımızı kaybettik. Acaba gereken talimatları veremediniz mi? Soruyoruz sürekli soracağız.
Cevap vermezlerse seçimden sonra açacağız kayıtları o 48 saatte saniye saniye çözeceğiz. OHAL dediniz OHAL. OHAL demek gerektiğinde anayasayı tanımamaktır. Bütün yetki elinizde OHAL de elinizde. Açıklayın bu çadır ihtiyacını kaç gün içinde gidereceksiniz?
'AFET GÖZ GÖRE GÖRE GELDİ'
Uzmanlar uyarıyor. Senelerdir Marmara depremi deniyor. Üç senelik bir parti olarak Afet Eylem Planımızı ortaya koyduk. Hükümete de seslendik, alın uygulayın. Ortalama ayda bir defa gündeme getirdik bunu. Ses yok.
Yıl 2012 ulusal deprem stratejisi hazırlandı, 2023'e kadar yapılması planlanarak. Yapıldı mı, soruyorum. 2019 tatbikatında elde edilen sonuçlar nelerdi, gereği yapıldı mı? Sakın duymadık demeyin. Gayet iyi duyuyorsunuz cevap verin.
Afet göz göre göre geldi. Biz gerçekten her fırsatta uyardık, önerileri sıraladık. Bırakın son dönemi hükümette olduğum dönemde dedik. Dikey yapılaşma yanlış, haksız kazanca sebep oluyor, risk oluşturuyor... Söyledik.
'KAMU ÇALIŞANLARI İÇİN NEDEN ADIM ATMIYORSUNUZ?'
Bunlarla mücadele ettiğimiz dönemde bana kendisi ne dedi biliyor musunuz? Bu dediklerini yaparsam ben il başkanı ilçe başkanı bulamam, dedi. Ortaya çıkıyor işte, siyasetle müteahhitler arasındaki ilişki açığa çıkıyor.
Asrın felaketi diyerek sorumluluktan kaçamazsınız. Değil 2019 senaryosunda yazıyor bekleniyordu. Bu millet size bütün yetkiyi verdi, neyin bahanesini arıyorsunuz.
Sadece müteahhitleri değil, inşaatları kontrol edip denetlemekle sorumlu olan kamu çalışanları ile ilgili neden adım atmıyorsunuz. O denetlemeyle sorumlu olanlar var ya, o ona bağlı o ona bağlı hepsi cumhurbaşkanına bağlı. Onun için istifa sistemi çalışmıyor.
KANAL İSTANBUL
Atılması gereken acil adımları sizlerle paylaşmak istiyorum. Yerinden yönetim ilkesi olmalı. Merkezden emir gelmeden yerelde kalem oynamadı. AFAD'ı merkezi ve yerel düzeyde yeniden planlamalıyız. AFAD koordinasyon kurumu olmak zorunda. Ülkenin bütün kaynaklarının seferber edilmesinde bir koordinasyon kurumu olmalı. Yardımlara el koyuyorlar, biz dağıtacak diyorlar, yapamıyorsunuz işte.
Yıkalım yenisini yapalım öyle değil. Teknik çalışmalar iyi yapıldığında mevcut da düzelebilir. Tehdit altındaki bölgelerde toplanma alanı olmalı. İmara açılmamalı. Şu Kanal İstanbul var ya o kadar tehlikeli. Siz kaynakları rant var diye oraya harcayacaksınız. Gözlerde dolar işareti oluşuyor. Depremin ilk birkaç günü yıkılan binalar yolları kapatıldığı için ulaşılamadı. Siz İstanbul'u bu şekilde adaya çeviriyorsunuz, nasıl ulaşılacak. Etki planı, analizi yapın dedik. Ne diyor inadına yapacağım. Kullandığı ifade bu, neyin inadı bu. Biz ne diyoruz Kanal İstanbul değil Hayat İstanbul.
Hakketmeyen insanların atandığı kurumlar çalışmıyor. Afet mevzuatını yeniden güncelleyeceğiz. İmar barışını kaldıracağız. Belediyelere risk azaltma hedefleri koyulmalı. Kamu binaları da dahil yapı denetim kapsamına almalıyız. Periyodik denetleme lazım.
BİR AFET DE EĞİTİM SİSTEMİNE DÜŞTÜ
Afet anında medyanın doğru bilgi almasını sağlayacağız. Fiber optik hattan ağdan geçiyor bu da.
Vatandaşlarımız koşa koşa gitti bölgeye. ben geldim ama ne yapabilirim diyor. Cevap verecek bir kişi yok. Toplumun her kesiminde afet bilinci olmasını sağlayacağız.
Afet oldu bir afet de eğitim sistemine düştü. Afet durumunda eğitimin ne olacağının önceden belirlenmesi lazım.
Bu deprem sonrası yapılacak harcamalar ülkede cari açığı artıracak döviz ihtiyacını artıracak harcamalar. Makro ekonomik yönetimini çok sağlam yapmak lazım. Bunlar beceremez, karne berbat. 2018'den bu yana ekonomi karnesi berbat olan hükümet şimdi bu depremin ekonomik çıkışını yapacak mümkün değil. Bu kafayla bu kadroyla yapmaları mümkün değil. Tek tek insanları da tanıyoruz, yapamazlar.