SGK'yı dolandırmak için gözünü kırpmadan bebek hastaların fişini çeken Yenidoğan Çetesi davası, vurgun ve ihmallerin yeni doğan servisiyle sınırlı kalmadığını ortaya koydu. Kalp ve göz alanında gereksiz tetkik ve ameliyatların yapıldığına yönelik açıklama, ruhsatı iptal edildiği halde kapatılmadığı ortaya çıkan hastane sahibi Öztürk'ten geldi. Hastanesini savunan Öztürk'ün 16 bin yanlış göz ameliyatı yaptıkları itirafı kan dondurdu.
ÇALIŞILMIŞ 'TEK TİP' SAVUNMA
Bakırköy 22. Ağır Ceza'da görülen davanın 3. günü itiraflarla devam etti. Tek tip savunma yapan tutuklu sanıkların, dinlendiklerini öğrendikleri süreçte CİMER'e şikayette bulunmaları, 'usulsüz sevk ve ilaç satımı' işini itiraf edip tapelere yansıyan bebek ölümleri için 'Yanlış anlaşılmış konuşmalar, şaka yapıyorduk" şeklindeki savunmaları dikkat çekti. Mahkeme Başkanının sanıklara "Başhekim ve sahipleri bunları biliyor muydu?"sorusu, organize vurgunda hastane sahiplerinin rolüne işaret etti.
16 BİN GEREKSİZ GÖZ AMELİYATI
Bebek ölümleri ve usulsüz sevkten ruhsatı iptal edilmesine rağmen kapatılmadığı ortaya çıkan ve 'şüpheli' listesinde yer almayan Şafak Hastanesi'nin sahibi Öztürk'ün itirafları dehşete düşürdü:"10 yılda SGK'dan 600 milyon lira aldık.16 bin yanlış göz ameliyatı nedeniyle 3,5 milyon dolar geri ödedik. Göz konusunda sıkıntımız var." Yoğun bakım ünitelerine normal hasta yatırarak devletten para talep ettiklerini söyleyen Öztürk, ödeme alamayınca SGK'yı dava bile ettiğini aktardı.
Yenidoğan Çetesi’nin elebaşı ve üyelerinin savunmaları devam ederken duruşma salonu adliye ressamı Cengiz Karslıoğlu’nun çizimine yansıdı. Bebek katili sanık Fırat Sarı’nın peruksuz hali böyle resmedildi.
SAĞLIK ÇETE KISKACINDA
“Yenidoğan çetesi” davası, sağlık sektöründeki vurgunun her alanda yapıldığını ortaya koydu. Ruhsatı iptal edilen Bağcılar Özel Şafak Hastanesi’nin sahibi Seçim Öztürk, çarpıcı itiraflarda bulundu: Bir hastanem hâlâ faaliyette. 10 yılda SGK’dan 600 milyon lira aldık.16 bin yanlış göz ameliyatı raporlayıp faturalandırdık.
İstanbul’da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması dün de devam etti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada, “Yenidoğan çetesisi”nin elebaşı Fırat Sarı’nın da aralarında yer aldığı 22’si tutuklu 42 sanık ile avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar, SEGBİS ile duruşmaya bağlandı. Sanıklar savunmalarını verirken operasyon kapsamında ruhsatı iptal edilen Bağcılar Özel Şafak Hastanesi’nin sahibi Seçim Öztürk, HALK TV’ye konuştu.
Seçim Öztürk
“DEVLET BÖYLE İSTİYOR”
Aynı gruba bağlı Gaziosmanpaşa’daki Avrupa Şafak Hastanesi’nin halen hizmet vermeye devam ettiğini anlatan Öztürk, 10 yıl içinde devletten 600 milyon lira ödeme aldığını söyledi. Normal hastaların yoğun bakın ünitelerine yatırıldığına ilişkin müfettiş raporu hatırlatılan Öztürk, tespiti doğrularken gerekçesini şöyle açıkladı: “Devlet ‘Gelen hastayı hiçbir şekilde başka bir yere sevk edemezsiniz. Hastayı yatağınız varsa almak mecburiyetindesiniz. Hasta yolda giderken rahmetli olursa, bütün sorumluluğu hastaneye aittir’ diyor. Biz de gelen hastaları yatırdık. Devlete faturasını kestik. Hatta ödeme yapılmadığı için mahkemeye verdik.” Müfettiş raporlarında yer alan 16 bin yanlış göz ameliyatı tespitini de teyit eden Öztürk, şöyle devam etti: “Ben hekim değilim. Gözle ilgili sıkıntımız var. Zannedersem devlete 3,5 milyon dolar götürdüm, bunların parasını yatırdım. Davayı kazanırsak geri alacağım. Yenidoğan soruşturması, 2023 ve 2024 yılının ilk 10 aylık sürecini kapsıyor. Bu dönemde hastanemde ölen bebek yok. Fırat Sarı’nın da hastaneyle hiçbir bağı bulunmamaktadır.”
ŞAFAK HASTANESİ’NE İLK SUÇLAMA
Öte yandan TBMM’de basın toplantısı düzenleyen Gelecek Partisi Grup Başkanvekili İsa Mesih Şahin, yenidoğan çetesine ilişkin 2016 yılında yapılan soruşturmanın kimler tarafından kapatıldığının bulunması gerektiğini vurguladı.
Şahin “Bu kadar bulgu nasıl ‘hukuka aykırı değil’ denilerek kapatılıyor? İsmi geçen doktorların bazıları şu anda görülmekte olan davada sanık sandalyesinde oturuyor. 2016 Kasım’ında bu dosyayı kimler, nasıl kapatmıştır? Bu sorunun üzerine gidilmelidir. Davanın seyrinin 2016 yılına kadar uzatılması elzemdir. Bu konu sadece İstanbul’da iki üç hastaneyle, sadece yenidoğan çocuklarla sınırlı kalabilir mi?” diye sordu.
Gelecek Partisi Bursa Milletvekili Kani Torun ise “Meslekte 40 yılını tamamlamış bir hekim olarak ‘bunları da mı görecektik’ noktasına geldik. Tıpta birinci hedef, tedavi etmeden önce zarar verecek bir şey yapmamaktır. Skandalın başlangıç noktası, 2015’lere kadar gidiyor. 2016 başında ‘Bebekler Ölmesin’ platformu tarafından bazı kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin Şafak Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesi önünde nöbet tutarak SGK’ya yüksek fatura girişi yapıldığına dair iddiaları var. 2-3 Şubat’ta teftişe konu suçların işlendiği iddia ediliyor. 15 Şubat’ta sağlık başdenetçisi ilk inceleme raporunu sunuyor. Raporda pek çok hastanede hastalara yoğun ve gereksiz tedavi uygulandığı ortaya konuyor. Bunun üzerine soruşturma izni veriliyor. Soruşturma sonucunda verilen para cezasının bu çeteyle bir alakası yok. Kamuda çalışan doktorların usulsüz olarak özel hastanelerde nöbet tutmasıyla ilgili ceza verilmiş” ifadelerini kullandı.
500 GRAM BEBEK Mİ OLUR, ÇEK FİŞİNİ
Yenidoğan çetesi davasında savunma yapan tutuklu hemşire Damla Atak: Güney Hastanesi’ne başladığımda Fırat Sarı’lar oradaydı. Burada ölen Kaya bebek, doğum sonrası yoğun bakıma kaldırıldı. Ciğerleri kanıyordu. Doktor Rıza beyin “500 gram bebek mi olur, çekin fişini gitsin” dediğini duydum
Yenidoğan çetesi davasında sanıklar, savunmalarına dün de devam etti. Üzerine atılı suçlamalar kabul etmeyen tutuklu hemşire Damla Atak “Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor. Duygu Hastanesi işletme olarak Fırat Sarı’nındı. Hastane sahibi Burak Sezer ve Celil Sezer’di. Güney Hastanesi’ne başladığımda Fırat Sarı’lar oradaydı, 1 hafta sonra ayrıldılar” dedi.
Damla Atak, hastanede can veren Kaya bebekle ilgili şunları söyledi: “Riskli bir hamilelikti. Kadın doğum doktoru, doğum sonrası yoğun bakıma aldırdı. 500 gramdı, akciğerleri kanıyordu ama kalp atımında, oksijeninde herhangi bir sıkıntı yoktu. Bizi yönlendiren bir yoğun bakım doktoru alanda mevcut değildi. Esencan Hastanesi’nden sevk edilmişti. Bebeğin ex olduğu tarihte, işe Rıza bey (sanık doktorlardan Rıza Keykubad) başlamıştı. Batuhan Çetin’i gece oraya sorumlu larak bırakıp eve gittim. Rıza bey çocuk doktoru değildi. Kaya bebeği hiç görmediğini’ söylemiş fakat gördü, beraber vizite çıktık hatta. Batuhan’a ‘500 gram bebek mi olur, durumu kötü giderse çek fişini’ diyor. Bebeklerden sorumlu hemşirelerin listesini ben yazıyordum, bu yüzden tutukluyum. Ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir ile duygusal bir ilişkimiz vardı. Gıyasettin Mert ile başhekim Ali bey yakındı. Gıyasettin, gönderdiği her bebeğin durumunu bilmek istiyordu, ben de bilgileri aktarıyordum.” Keykubad, suçlamayı kabul etmedi.
İLK İHBARI YAPAN SANIK: HASTALAR EŞYA GİBİYDİ
Davada CİMER’e ihbarda bulunan tutuklu sanık Deniz Korkmaz “Bir süre Bağcılar Sefa Hastanesi’nde, orası kapandıktan sonra Reyap ve A Hastanesi’nde çalıştım. Bir sürü bebek, insanlık dışı bir şekilde öldü. Hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Hastaneler, hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu. Söz konusu şahıslar, 1. basamak olan hastaları epikrizlerde hep 3. basamak gösteriyordu. 112 Komuta Kontrol Merkezi’ne rüşvet veriyorlardı. Bu yolla adeta bebek satın alarak yıllarca milyonlarca TL kazandılar” dedi.
MOTİVASYON AMACIYLA PARA DAĞITMIŞLAR
Tutuklu sanıklardan hemşire Cansu Akyıldırım, ‘Yenidoğan çetesi’nin elebaşı Fırat Sarı’yı 2019’dan beri tanıdığını ve REYAP Hastanesi’nde beraber çalıştıklarını söyledi. Hakkındaki suçlamaları reddeden Akyıldırım “Ben bu zamana kadar maaşlı çalıştım. Herhangi bir maddi çıkar elde etmedim. Örgüt-çete varlığını asla kabul etmiyorum. Varsa bile üye değilim. 7 aydır tutukluyum. Fırat Sarı ile 3 yıl kadar ilişkimiz oldu. Yoğunluk durumlarında nöbet amacıyla dışarıdan hemşireler alırdık. Denetim olduğunda sigortasız çalıştıkları için hastaneden çıkarılmasını isterdim” dedi. Akyıldırım, Medisense şirketinden kendisine gönderilmiş paralara ilişkin “Hasta danışmanlığı aldığımız bir yerdi. Ekibe motivasyon amacıyla gönderilen paralar var. Medisense şirketinden Fırat bey bana aylık olarak toplu para atar, ben de bunları hemşirelere kıdemine göre motivasyon amaçlı dağıtırdım” ifadelerini kullandı. Sanıklardan hemşire Çağla Durmuş ise “Fırat Sarı, bazen SGK’dan daha fazla para almak için hastayı entübe yani 3. basamakta göstermemizi istiyordu” diye konuştu.