Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne (ABB) bağlı Ankara Altınpark İşletmeleri'nde (ANFA) peyzaj işçisi olarak çalışan 40 yaşındaki İsmail Ateş, mesire alanında kullandığı iş makinesinin devrilmesi sonucu hayatını kaybetti. Kazaya ilişkin hazırlanan bilirkişi raporunda, işçinin şefi Kadir S. asli kusurlu, ANFA'ya bağlı 5 yönetici ise tali kusurlu olarak belirlendi.
Ankara'nın Mamak ilçesindeki Mavi Göl mesire alanında, 1 Ağustos'ta meydana gelen kazada ANFA bünyesinde peyzaj işçisi olarak çalışan İsmail Ateş, kullandığı 3 tekerlekli süpürme aracının devrilmesi sonucu aracın altında kalarak hayatını kaybetti. Olayla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Hazırlanan bilirkişi raporunda, İsmail Ateş’in operatör belgesi ve gerekli eğitimleri olmamasına rağmen süpürme aracında görevlendirilmesi nedeniyle ANFA Mamak İlçe Şefi Kadir S. asli kusurlu bulundu. Raporda, ANFA Genel Müdür Yardımcıları Arsan Ö. ve Özgür A., peyzaj müdürleri Kemal G. ve Coşan Y. ile mühendis Selçuk Ali T. ise tali kusurlu olarak değerlendirildi.
'İHMALLER OLDUĞUNU SÖYLEDİLER'
Raporda ayrıca, süpürme aracında emniyet kemerinin bulunmadığı, hareketli iş ekipmanlarının devrilmeye karşı korunaklı olması gerektiği, devrilme durumunda ise sürücünün sıkışmasını önleyecek koruyucu donanımların yer alması gerektiği ifade edildi.
İsmail Ateş'in eşi Navruz Ateş, 3 kızının babasız kaldığını vurgulayarak sorumluların cezalandırılmasını talep etti. Acısını dile getiren Navruz Ateş, "Eşimin kaza sırasında olay yerinde hayatını kaybettiğini söylediler. Dünyam başıma yıkıldı. Bu acıyı anlatmam mümkün değil. İhmaller olduğunu söylüyorlar. Eşimin hakkını aramak istiyorum, çocuklarımın hakkını istiyorum. 40 yaşında bir insanın hayatı bu kadar basit olmamalı," dedi.
'KIZIMIN DOĞUM GÜNÜNDE HAYATINI KAYBETTİ'
Eşinin gerekli eğitimleri alması gerekirken bu eğitimin verilmediğini belirten Navruz Ateş, "Eşime çok kötü bir araç vermişler. Aracın güvensiz olduğunu söylüyorlar. Bir insanın canı bu kadar değersiz olmamalı. Eşimin 4 yıllık çalışmasının karşılığı olarak 178 bin lira tazminat verdiler. Ama eşimin hayatı 178 bin liraya eş değer olamaz. Dünyayı verseler bu acıyı değiştiremez. Bu işin peşini bırakmayacağım. Kimsenin ahı kimsede kalmaz. 3 çocuğun ahı var burada. Eşim, ortanca kızımın doğum gününde hayatını kaybetti. Artık kızım doğum günlerini kutlamak istemiyor, onun için doğum günü bitti," ifadelerini kullandı.
Ailenin avukatı Taha Burak Özkan, olayın üzerinden 4 ay geçmesine rağmen ciddi bir hukuki adım atılmadığını öne sürerek süreci eleştirdi. Özkan, "Böylesine ihmallerle dolu bir olayda şu ana kadar ne bir tutuklama ne de bir gözaltı var. Olayın ardından, kazaya neden olan araçların belediye tarafından toplatıldığını öğrendik. Benzer araçlar da aynı şekilde toplatılmış. Eğer bu araçların tehlikeli olduğu biliniyorsa, neden daha önce önlem alınmadı? İlla birinin hayatını kaybetmesi mi gerekiyordu?" dedi.
'FARKLI BİLİRKİŞİLERİN İNCELEMESİ GEREKİYORDU'
Bilirkişi raporuna dikkat çeken Özkan, "Raporda, araçta emniyet kemeri ve koruma demirinin bulunmadığı, bu eksikliklerin de ölümle sonuçlanan kazaya neden olduğu açıkça belirtiliyor. Ancak bilirkişi raporuna itiraz ettik ve savcılığın, soruşturma sürecinde aracın kuruma iade edilmemesi gerektiğini savunduk. Çünkü farklı bilirkişilerin de aracı incelemesi gerekiyordu. Buna rağmen savcılık itirazımızı kabul etmedi ve araç tek bir bilirkişi incelemesinin ardından kuruma iade edildi," ifadelerini kullandı.
'İHMALLE İNSAN ÖLDÜRME'
Olayın basit bir iş kazası olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Özkan, "Bu, ihmalle insan öldürme suçudur. Böyle ciddi bir olayda tutuklu yargılanma olması gerekirdi. Ancak bugüne kadar kurum nezdinde gözaltına alınan, ifadeye çağrılan ya da tutuklamaya sevk edilen kimse yok. Hukuki ve vicdani sorumluluk taşıyan herkesi, bu konuda elini taşın altına koymaya davet ediyorum," diye konuştu.