4 yıldır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik olası yaptırımlarıyla ilgili olarak "AB Türkiye ile diyaloğu sürdürmeli, bunu yaparken insan hakları ve hukuk üstünlüğünü gündeme getirmeli. Bu hemen yaptırımlara başvurmaktan daha iyi" yanıtını verdi" dedi. Kavala ayrıca 10 büyükelçi krizinin daha fazla büyümemesinden duyduğu memnuniyeti ifade etti.
4 yıldır tutuklu olan iş insanı Osman Kavala, Batılı büyükelçilerin kendisiyle ilgili olarak yaptığı çağrı ve yaşanan son gelişmeler hakkında Alman Der Spiegel dergisininin soruları yanıtladı.
Hükümetin kendisi hakkındaki suçlamalarını, Soros ile ilgili ortaya atılan iddiaları bir kez daha reddeden Kavala, siyasi gerekçelerle tutuklu bulunduğunu belirterek, bunun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararında da ortaya koyulduğunu vurguladı.
Büyükelçilerin açıklamasından önce, Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi'nin ve AİHM'in cezaevinde tutulmasını eleştirdiğini hatırlatan Kavala, "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi daha önce birkaç kez Türkiye'den Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararını uygulamasını istedi, benim serbest bırakılmamı talep etti. Avrupa hükümetlerinden ve Avrupa Parlamentosu'ndan da bu yönde açıklamalar yapıldı" dedi.
Büyükelçilerin açıklamasının insan haklarının evrensel olduğunu, yalnızca bir iç mesele olmadığını göstermesi açısından faydalı olduğuna işaret eden Kavala, tutukluluk halinin devam etmesi durumunda, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin Türkiye hakkında ihlal süreci başlatabileceğini hatırlattı. Kavala, şöyle devam etti:
"Türkiye, büyükelçilerin açıklamasını, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin bir ihlal prosedürü başlatabileceği yönünde uyarı olarak görüp ciddiye alsaydı daha makul olurdu. Ne yazık ki bu çağrı kamuoyuna çok iyi yansımadı, ama yine de büyükelçilerin girişimi faydalı oldu, çünkü bu kapsamda insan haklarının sadece Türkiye'nin bir iç meselesi olmadığını, uluslararası ilişkilerde de bi rol oynadığını göstermiş oldu."
Osman Kavala, yaptıkları çağrı nedeniyle büyükelçilerin istenmeyen kişiler ilan edilmek istenmesini, "ben bunu aşırı duygusal bir tepki ya da iç siyasete dönük bir mesaj olarak görüyorum" sözleriyle değerlendirirken, krizin daha fazla büyümemesinden duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.
Büyükelçilerin açıklamasının yargıya müdahale olduğu eleştirilerine katılmayan Kavala, asıl yargıya müdahelenin, AİHM kararına rağmen bunun uygulanmaması olduğunu, siyasi gerekçelerle cezaevinde tutulduğunu söyledi.
YAPTIRIMLARA İTİRAZ, DİYALOĞA VURGU
Kavala, Avrupa ülkelerinin Türkiye'deki insan hakları ihlalleri nedeniyle Ankara'ya karşı daha sert tavır alması, bu kapsamda yaptırımlar uygulaması çağrılarına ise destek vermedi.
"AB, Erdoğan hükümetine yaptırım uygulamalı mı?" sorusuna Kavala, "AB Türkiye ile diyaloğu sürdürmeli, bunu yaparken insan hakları ve hukuk üstünlüğünü gündeme getirmeli. Bu hemen yaptırımlara başvurmaktan daha iyi" yanıtını verdi.