Mülteci sömürüsü

Mülteci sömürüsü

Sığınmacılara yönelik iki uç arasındaki tartışma toplumsal kutuplaşma malzemesi haline geldi. “Giderlerse ekonomi çöker” ve “Zor zamanda bilezik gönderdiler” savunması ise ‘plansızlığı değer ve emek üzerinden hamasetle örtüyorlar’ eleştirilerine neden oldu. Muhalefet, çözüme işaret etti: Temel ilke millet vicdanı ve devlet aklı olmalı.

KILIÇDAROĞLU: Ben ne mültecilerin sömürülmesine ne de güzel ülkemizin emperyalistlerin mülteci hapishanesine dönüştürülmesine razıyım. O demiş, bu söylenmiş önemli değil. Videoda gayet net belirttiğim gibi çok kararlıyım. Sevgili halkım müsterih ol, iki yılda çözülecek bu mesele, çözeceğim.

‘10 KAT FATURA’ DA ‘UCUZ İŞ GÜCÜ’ DE SAPKIN BİR ANLAYIŞ

DAVUTOĞLU: Türkiye iki sapkın anlayışın arasına sıkıştırılmak isteniyor. Bir tarafta göçmenlerin suyunu kesme tehdidinde bulunan, vicdandan kopmuş bir yaklaşım var. Bir tarafta ise iktidar kanadında istismarcı şekilde ucuz iş gücü dolayısıyla plansız göçmen politikasını meşru kılmaya çalışanlar.

1-sayfa-30-temmuz-001.jpg

ONLARIN ATALARI BİZE BİLEZİKLERİNİ GÖNDERDİ

AK Partili Özhaseki’nin “Sanayiyi ayakta tutuyorlar” ve Erdoğan’ın danışmanı Yasin Aktay’ın “Misafir bereketiyle, rızkıyla gelir” ifadelerinin ardından Soylu’nun sözleri de tartışma konusu oldu. İçişleri Bakanı “Memleket zor dönemdeyken Pakistan ve Afganistanlı kardeşlerimiz bileziklerini gönderdi. Afganistan’dan gelenler bizim insanımız” dedi. Muhalefetten “Bize ahde vefayı öğretmeyin. Devlet politikası uygulayın, göçmenlere çözüm bulun” tepkisi geldi.

ARTIK GELENLER DE YAKALANACAK

Sahil Güvenlik önceki gün Çanakkale açıklarında İtalya’ya gitmeye çalışan çoğu Afgan 231 göçmeni yakaladı. Sosyal medyada “Gelenleri de engelleyin” paylaşımları yapıldı. Yıllardır kaçak geçişlerin gerçekleştiği İran sınırında ise tedbirler artırıldı. MSB, ihlalleri engellemek için bölgeye yeni birliklerin kaydırıldığını açıkladı.

SÖMÜRÜNÜN ÇÖZÜMÜ VİCDAN VE DEVLET AKLI

Afganlar üzerinden başlayan gerilim, ucuz iş gücü ve on kat fazla fatura gibi uç noktalarda tartışılıyor. İktidarın bu konudaki politikasızlığına dikkat çeken muhalefet, tavrını ortaya koydu.

Türkiye’nin iki yanlışın arasını sıkıştırılmak istendiğini belirten Davutoğlu yaklaşımını “Millet vicdanı, devlet aklı” olarak tanımladı. Kılıçdaroğlu ise sığınmacıların sömürülmesine de Türkiye’nin mülteci hapishanesine dönüştürülmesine de karşı olduğunu söyledi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin 14. İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Davutoğlu, iktidarın göçmen sorunu karşısındaki politikasızlığı ile Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın yabancılara 10 kat daha fazla su faturası uygulaması getireceği yönündeki açıklamaları eleştirdi.

Davutoğlu, Türkiye’nin iki yanlışın arasını sıkıştırılmak istendiğini belirtti. İsim vermeden konuşacağını ifade eden Davutoğlu iki yanlış olarak nitelendirdiği davranışlarından ilkini “Bir yaklaşım burada ülkelerinde kimyasal silah baskısı altında yakınlarını kaybeden, zor şartlarda gelmiş olan göçmenler konusunda onların suyunu bile kesme tehdidinde bulunan ve Anadolu kültüründe yer alan su gibi aziz ol, su içene yılan bile dokunmaz atasözlerini unutan, vicdandan kopmuş bir yaklaşımdır.

Göçmenleri bu anlamda bütün Türkiye’nin bu tablosunu sanki günah keçisi göçmenlermiş gibi bir yaklaşım içinde davrananlar var” diyerek açıkladı. İkinci olarak ise “Bir tarafta ise -daha çok iktidar kanadında gözüküyor- yine istismarcı bir şekilde göçmenlerin ucuz iş gücü sağlaması dolayısıyla devletin kontrolsüz plansız göçmen politikasını meşru kılmaya çalışanlar var” dedi. Davutoğlu, partisinin konuya ilişkin yaklaşımını “Millet vicdanı, devlet aklı” olarak tanımladı. Gelecek Partisi lideri, şunları söyledi:

“Türkiye bugün göçmenler konusunda iki yanlış, iki sapkın anlayışın arasına sıkıştırılmak isteniyor. Hangi parti olursa olsun anonim konuşacağım ama herkes bu konuda kimlerin ne yaptığını biliyor. Bizim bu konuda iki temel ilkemiz vardır: Millet vicdanı, devlet aklı. Millet vicdanı olarak biz deriz ki asırlar boyu mazlum milletlere sığınak olmuş bu topraklar. Bu milletin vicdanı şunu der: Biz kapımızı çalan, yardım isteyenlere kapımızı kapatan bir millet olmadık. Avrupa’da görüldüğü gibi mültecileri neredeyse ikinci sınıf insan gören anlayışın parçası olmadık, olmayız. Ama ikinci boyut da şudur: Devlet aklı neyi gerektirir ortada bir mesele varsa bu meseleyi çözmeyi gerektirir. Siz ortada kontrolsüz bir şekilde bir göç politikası takip edeceksiniz. Tabiri caizse o göç politikası çuvallayınca ve ortalıkta bu göç politikasının sonuçları olan birçok yanlışlıklar yaşanınca döneceksiniz bunlar bize ucuz iş gücü sağlıyor diye meşrulaştırmaya çalıştıracaksınız. Hayır, göçmen meselesi varsa bunun müsebbibleri yanlış bir göç politikasını sürdürenlerdir. Türkiye’de kimse yanlış giden ekonominin sebebi olarak göçmenleri gösterme aymazlığına düşmemelidir. Ne yapmak lazım? Öncelikle halkımız ki destan yazmıştır bu anlamda. Halkımızın bu vicdani boyutunu esas alan yaklaşımı benimsememiz lazım. Hiçbir şekilde Avrupa’da gördüğümüz ırkçı yaklaşıma karşı açık ve net bir tavır sergilemek zorundayız. İkincisi uluslararası hukuk ve egemenlik haklarımız. Göçmenler konusunda uluslararası hukuk standardı vardır. Ama aynı zamanda Türkiye’nin egemenlik haklarına dayalı sınır yönetimi hakkı vardı. Özellikle son dönemde İran’dan gelen göç dalgasında sınırların yönetimi ve sınırların zafiyeti konusunda büyük bir sıkıntı yaşanmıştır.”

İRAN İLE OTURUP KONUŞMALI:

“Göç küresel bir sorundur. Türkiye’de yakın bölgelerdeki savaşlar yüzünden bu sorun daha da katmerli bir şekilde yaşanıyor. İran’ın doğrudan izni olmadan veya kontrolü olmadan Afganların bizim sınırımıza gelmesi mümkün değil. İran ile oturulup sınırlardaki bütün kara delik noktaları tespit edilip geçişler engellenmeli. İktidarı şu konuda uyarmak istiyorum, son dönemde Biden’ın ve birçok yetkilinin yaptığı açıklamalarda, Afganistan’ın Taliban kontrolüne düşmesi halinde orada ABD ile işbirliği yapmış kişilerin boşaltılması ile ilgili bütçe kaynakları ayrıldı. Muhtemeldir ki bazı Afganlar başka bir yolla boşaltılamayacağı için Türkiye üzerinden tahliyeleri düşünülebilir. Buna asla alet olmamak lazım. Ne yolu bulacaklarsa kendileri bulmalılar. ABD ile de oturup bu konuda açık net bir görüşme yapmak lazım.”

İKİ YILDA BU MESELEYİ ÇÖZECEĞİM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Ben ne mültecilerin sömürülmesine ne de güzel ülkemizin emperyalistlerin mülteci hapishanesine dönüştürülmesine razıyım” dedi. Kılıçdaroğlu, mülteci tartışmalarıyla ilgili olarak sosyal medya hesabından açıklama yaptı. 25 Temmuz’da yayınladığı video klibi alıntılayarak yeniden paylaşan Kılıçdaroğlu, bugün şu açıklamayı yaptı: “Ben ne mültecilerin sömürülmesine ne de güzel ülkemizin emperyalistlerin mülteci hapishanesine dönüştürülmesine razıyım. O demiş, bu söylenmiş önemli değil. Bu videoda gayet net belirttiğim gibi, çok kararlıyım. Sevgili halkım müsterih ol, 2 yılda çözülecek bu mesele, çözeceğim.” Kılıçdaroğlu, 25 Temmuz’da paylaştığı videoda göçmen sorununa ilişkin şunları söylemişti: “Bu meselenin iki kurbanı var. Biri sizlersiniz sevgili halkım, ikincisi de mülteci kardeşlerimiz. Onun için bu meseleyi ırkçılığa indirgemek asla kabul edilemez. Meselenin diğer kurbanı olan misafirlerimizi kötüleyerek de çözeceğimiz bir konu değildir bu. Bu konuyu, kuklacı ve kuklalarıyla çözeceğiz. Kimdir kuklacı? Ülkemizi parasıyla açık mülteci hapishanesine dönüştürebileceğini görmüş olan Batı’dır. Kuklaları ise bu paralarla sizin mahalleleriniz ve huzurunuzu satmış olan iktidar partisidir. Bunlarla hep birlikte mücadele edeceğiz. Sizin hesabınızı ben bu iki muhatap ile göreceğim, garibanlarla değil. Açıkça söylemek gerekirse tartının bir kefesine yeniden sizin mahallenizi, sizin hayatınızı, sizin huzurunuzu koyacaklar; diğer kefesine de avroları. Erdoğan, sana da sesleniyorum buradan. Sakın o paraya tenezzül bile etme.”

GELENLER BİZİM İNSANIMIZ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Şimdi Türkiye’ye, Afganlar geliyor diyorlar sadece bize değil Batıya da gidiyorlar. O eleştirenlere bir şey demek istiyorum. Bu memleket zor bir dönemdeyken bir tek silahı ve kurşunu yokken, İstiklal Mücadelesinde Pakistan ve Afganistanlı kardeşlerimiz kollarındaki bilezikleri sattılar ve Türkiye’ye gönderdiler. Oradan artan parayla da bilmeyenler bilsinler, İş Bankası kuruldu. Her şeyi unutursak, gelecek nesil de bizi unutur” dedi.

Göçmen tartışmasına ilişkin Habertürk’e konuşan Soylu, henüz ciddi bir göç dalgasının olmadığını savundu. Soylu “Dünyada bizim kadar kapsamlı ve sağlıklı işleyen bir göç yönetimi göstersinler adımı değiştireyim. Bu politikayı yapan ve uygulayan tek lider var: Recep Tayyip Erdoğan. Yapılanın önemini tek anlayan lider ise Angela Merkel. Afganistan ve Pakistan’dan gelenler bizim insanlarımız” ifadelerini kullandı.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Soylu’ya tepki gösterdi. Özkoç “Bize ahde vefayı öğretecek siz değilsiniz. Devlet politikası uygulayın, başıboş göçmenlere bir çözüm bulun” dedi. İYİ Partili Bahadır Erdem ise “Soylu ‘Memleket zor dönemdeyken Pakistan ve Afganistan’lı kardeşlerimiz bileziklerini gönderdi’ demiş ama o devirler çoktan geçti. Atatürk’ün ve Cumhuriyetin dostu Emanullah Han ile kafa kol kesen Talibanı bir tutamazsınız. Türkiye’nin kimseye borcu yok” ifadelerini kullandı.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN