Sevdiklerini kaybedenler için özellikle bayram günlerinde yapılan kabir ziyaretleri ayrı bir anlam taşıyor. Okunan sure ve dualar, kabirdekilerle bayramlaşma olarak görülürken, mevtaların ruhlarına surelerin Türkçe ve Arapça okunuşları hediye edilebilir. İşte, kabir ziyaretinde okunacak dualar...
Bakara suresinin başı ve sonu, Yasin, Tebareke, Tekasür, İhlas ve Fatiha sureleri kabir ziyaretinde okunması tavsiye edilen sureler arasında yer alıyor. Eğer ki Kur'an-ı Kerim'i Arapça haliyle okumayı bilmiyorsanız, mezar başında okunan surelerin Türkçe okunuşlarını öğrenerek sevdiklerinizin ruhuna hediye edebilirsiniz.
YASİN'İ ŞERİF TÜRKÇE OKUNUŞU
ARİFE GÜNÜ VE BAYRADA KABİR ZİYARETİ YAPMANIN FAZİLETİ
Kabir ziyareti yaparak bizden önce gidenleri dualarla hatırlamak sünnettir. İslam Peygamberi Hz. Muhammed, önceleri hurafelere zemin oluşturmasın diye kabir ziyaretini yasaklamışsa da, daha sonra, ölülere dua edilmesi ve ölümden ibret alınması hikmetlerine binaen bu yasağı kaldırmış ve kabir ziyaretini teşvik etmiştir. Bizzat kendisi de kabir ziyaretlerinde bulunmuştur. Muhterem annesinin kabrini ziyaret ettiği, dua ettiği ve hislenerek gözyaşları döktüğü çok vaki olmuştur.
İbni Ebi Melike diyor: "Hz. Ayşe'yi kabristandan dönerken gördüm. 'Nereden geliyorsun?' diye sorduğumda Hz. Ayşe, 'Kardeşim Abdurrahman'ın kabrini ziyaretten dönüyorum' dedi. 'Resulullah mezar ziyaretini menetmedi mi?' diye sorduğumda ise
mü'minlerin annesi: 'Evet!' dedi, 'Fakat sonradan bu yasağı kaldırdı.' "
BAYRAMDA KABİR ZİYARETİ NE ZAMAN YAPILMALI?
Kabir ziyaretinin belli başlı bir zamanı yoktur. Kabirler her zaman ziyaret edilebilir ve oradaki ölmüş ehl-i imana dualar gönderilebilir. Ancak cuma ve arife günleri daha faziletli olduğuna dair rivayetler vardır.
Hz. Muhammed'in beyanına göre, kabir ziyaretinde mühim maksatlar vardır.
Ebu Zerr'in rivayetinde Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Mezarları ziyaret et ki, âhireti hatırlayasın! Ölüleri yıka! Çünkü düşmüş bedenle uğraşmak insana öğüttür. Cenaze namazını kıl ki, kalbine hüzün getirsin. Hüzünlü insanlar Allah'ın himayesindedir."
Kur'an'da 'geçmiş insanlar' için dua yapmak ve istiğfarda bulunmak müminlerin bir sıfatı olarak zikredilir: "Onlardan sonra gelenler: 'Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla!...' derler."
Yine bir hadis-i şerifte Hz. Muhammed, "İnsanoğlu öldüğünde ameli kesilir. Ancak üç şey müstesna: Sadaka-i cariye (akan, kesilmeyen sadaka), kendisinden faydalanılan ilim ve kendisine dua eden salih bir evlat (geride bırakırsa amel defteri kapanmaz; bu hayır ve duanın sevabı gelmeye devam eder)" buyurmuştur.
KABİR ZİYARETİNDE HANGİ DUALAR OKUNUR?
* Sünnete uygun şekilde ziyaretinde bulunmak için abdest alınır. Kabir ziyaretine geldiğiniz vakit, yer müsait ise, kıbleyi arkaya gelecek şekilde, kaybetmiş olduğunuz meyyitin yüzüne karşı oturup selam verilir.
* Ayak tarafında, ayakta durmak eftaldir, değerlidir. (Kabre el, yüz sürülmez, öpülmez, mum yakılmaz, çaput bağlanmaz)
* Kabir ziyaretinde Bakara suresinin başı ve sonu, Yasin-i şerif, Tebareke, Tekasür, İhlas-ı şerif, Fatiha ya da bilinen sureler okunup ölmüş olan bir kimsenin ruhuna hediye edilir.
* Hadis-i şerifte şöyle buyuruyor: "Bir müminin kabrini ziyaret ederken, 'Allahümme inni es'elüke-bi-hurmet-i Muhammed aleyhisselam en la tü'azzibe hazelmeyyit' derse, o meyyitin azabı kıyamete kadar ref olur (kaldırılır)."
* Kabir ziyareti yapan bir kimse ayakta, "Esselamü aleyküm, ya Ehle dar-il kavm-ilmü'minin! İnna İnşaallahü an karibin biküm lahikun" der ise sonrasında ise, besmele ile 11 İhlas suresi ve bir Fatiha okur. Ardından, "Allahümme rabbel-ecsadilbaliyeh, vel-ızamin nahire-tilleti harecet mineddünya ve hiye bike mü'minetün, edhıl aleyha revhan min indike ve selamen minni" duasını okumalıdır.
MEZAR BAŞINDA OKUNAN SÜRELERİN TÜRKÇE OKUNUŞU
İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in, "Yasin, Kur'an'ın kalbidir. Onu bir kimse okur ve Allah'tan ahirete saadeti dilerse, Allah onu mağfiret buyurur. Yasin'i ölülerinizi üzerine okuyunuz" hadis-i şerifinde buyurduğu şekilde meyyitin bir kimsenin ruhu için okunabilecek dualardan biri de Yasin suresidir.
Büreyde rivayetine göre Hz. Muhammed, ashab-ı kirama, kabir ziyaret için gittiklerinde şu süreyi okumaları önermiştir:
"Esselamü aleyküm ehled diyarı minel- müminin.Ve inna inşaallahu biküm lahikün. Es'elüllahe lena ve lekümü'l afiyeh."
Türkçe anlamı: "Selam size, ey bu diyarın mü-min ve Müslim halkı! İnşallah yakında biz de aranıza katılacağız. Allah'ın bizi de sizi de bağışlamasını dilerim."
Hz. Muhammed şöyle buyurmuştur: "Kur'an-ı Kerim'de 30 ayetlik bir süre vardır. Bu süre kendisini okuyan bir kimse kıyamet günü şefaat eder ve Allah'ın onu affetmesini sağlar. Bu sure 'Tebârakellezî bi yedihil mülkü'tür."
MÜLK SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
Tebârakellezî bi yedihil mülkü ve huve alâ kulli şey'in kadîr (kadîrun).
Ellezî halakal mevte vel hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ(amelen), ve huvel azî zul gafûr(gafûru).
Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır rahmâni min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr(futûrin).
Summerciıl basara kerrateyni yenkalib ileykel basaru hâsien ve huve hasîr(hasîrun).
Ve lekad zeyyennâs semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a'tednâ lehum azâbes saîr(saîri).
Ve lillezîne keferû bi rabbihim azâbu cehennem(cehenneme), ve bi'sel masîr(masîru).
İzâ ulkû fîhâ semiû lehâ şehîkan ve hiye tefûr(tefûru).
Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzi), kullemâ ulkıye fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye'tikum nezîr(nezîrun).
Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kılu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Fa'terefû bi zenbihim, fe suhkan li ashâbis saîr(saîri).
İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiratun ve ecrun kebîr(kebîrun).
Ve esirrû kavlekum evicherû bihî, innehu alîmun bi zâtis sudûr(sudûri).
E lâ ya'lemu men halaka, ve huvel latîful habîr(habîru).
Huvellezî ceale lekumul arda zelûlen femşû fî menâkibihâ ve kulû min rızkıhî, ve ileyhin nuşûr(nuşûru).
E emintum men fîs semâi en yahsife bikumul arda fe izâ hiye temûr(temûru).
Em emintum men fîs semâi en yursile aleykum hâsıbâ(hâsiben) fe se ta'lemûne keyfe nezîr(nezîri).
Ve lekad kezzebellezîne min kablihim fe keyfe kâne nekîr(nekîri).
E ve lem yerav ilât tayri fevkahum sâffâtin ve yakbıdne, mâ yumsikuhunne illâr rahmân(rahmânu), innehu bi kulli şey'in basîr(basîrun).
Em men hâzâllezî huve cundun lekum yansurukum min dûnir rahmân(rahmâni), inil kâfirûne illâ fî gurûr(gurûrın).
Em men hâzâllezî yerzukukum in emseke rızkahu, bel leccû fî utuvvin ve nufûr(nufûrın).
E fe men yemşî mukibben alâ vechihî ehdâ em men yemşî seviyyen alâ sırâtın mustakîm(mustakîmin).
Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem'a vel ebsâra vel ef'idete, kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne).
Kul huvellezî zeraekum fîl ardı ve ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Ve yekûlûne metâ hâzâl va'du in kuntum sâdikîn(sâdikîne).
Kul innemâl ilmu indallâhi ve innemâ ene nezîrun mubîn(mubînun).
Fe lemmâ raevhu zulfeten sîet vucûhullezîne keferû ve kîle hâzâllezî kuntum bihî teddeûn(teddeûne).
Kul e raeytum in ehlekeniyallâhu ve men maıye ev rahımenâ fe men yucîrul kâfirîne min azâbin elîm(elîmin).
Kul huver rahmânu âmennâ bihî ve aleyhi tevekkelnâ, fe se ta'lemûne men huve fî dalâlin mubîn(mubînin).
Kul e raeytum in asbaha mâukum gavran fe men ye'tîkum bi mâin maîn(maînin).
MÜLK SURESİ TÜRKÇE ANLAMI
Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla
Kâinatın mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti elinde bulunan Allah yüceler yücesi, bütün iyilik ve bereketlerin kaynağıdır. O'nun her şeye gücü yeter.
O ki, hanginizin daha güzel işler yapacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. Kudreti dâimâ üstün gelen ve günahları çok bağışlayan yalnız O'dur.
Yedi kat göğü birbiriyle uyum içinde tabaka tabaka yaratan O'dur. Rahmân'ın yaratmasında hiçbir düzensizlik göremezsin. Haydi, çevir gözünü de bak, bir kusur, bir çatlaklık görebilecek misin?
Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak. Göz, aradığı kusuru bulamamanın ezikliği ve bitkinliği içinde sana geri dönecektir.
Biz yere en yakın olan göğü kandillerle süsledik. O kandilleri şeytanlara atılan birer mermi yaptık; onlara bir de alevli ateş azabı hazırladık.
Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Gidilecek ne kötü bir yerdir orası!
Oraya atıldıklarında, cehennemin onları yutmak için homurtularla nasıl içine doğru nefes alıp, uğuldaya uğuldaya kaynadığını işitirler.
Kâfirlere öfkesinden neredeyse çatlayacak! Her bir bölük oraya atıldıkça cehennem bekçileri onlara: "Allah'ın azabından sakındıran bir uyarıcı size gelmemiş miydi?" diye sorarlar.
Şöyle cevap verirler: "Evet, bize bir uyarıcı geldi. Fakat biz onu yalanladık ve onlara: «Allah'ın bir şey indirdiği falan yok; siz ancak büyük bir sapıklık ve şaşkınlık içindesiniz» dedik."
Sonra şöyle hayıflanırlar: "Eğer uyarılara kulak vermiş veya aklımızı kullanıp gerçekler üzerinde düşünmüş olsaydık, şimdi şu çılgın alevli ateşin yoldaşları arasında bulunmazdık!"
Böylece günahlarını itiraf ederler. Artık Allah'ın rahmetinden uzak olsun o çılgın ateş mahkûmları!
Buna karşılık, duyu ve idrak sınırlarının ötesinde bulunan Rablerine karşı kalpleri saygı ve ürpertiyle dolu olanlara gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
Söylemek istediğinizi ister içinizde gizleyin, ister açığa vurun hiç fark etmez. Çünkü O, göğüslerde saklanan en gizli düşünceleri bile tam olarak bilir.
Yaratan yarattığını bilmez olur mu hiç? İlmi her şeyin bütün inceliklerine kadar nüfûz eden ve her şeyden hakkiyle haberdar olan yalnız O'dur.
O Allah ki, yeryüzünü sizin için uysal bir binek hâline getirmiştir. Öyleyse onun omuzları üzerinde rahatça dolaşın ve Allah'ın sizin için hazırladığı nimetlerden faydalanın. Ama sonunda O'nun huzurunda toplanacağınız unutmayın!
Gökte olan zâtın, sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? Bir de bakarsınız, yer çalkalanıp duruyor!
Yahut gökte olanın, üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden emin mi oldunuz? Siz, benim tehdidimin nasıl bir şey olduğunu yakında bileceksiniz!
Gerçek şu ki, bunlardan öncekiler de âyetlerimi ve peygamberlerimi yalanlamışlardı. Fakat beni inkâr etmenin âkibeti neymiş, gördüler!
Üzerlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları görmüyorlar mı? Onları havada tutan Rahmân'dan başkası değildir. Şüphesiz O, her şeyi hakkiyle görmektedir.
Size Rahmân'dan başka yardım edip sizi O'nun azabından kurtaracak ordunuz hangisi? Doğrusu kâfirler, büyük bir yanılgı ve tam bir aldanmışlık içindeler.
Eğer Rahmân size verdiği rızkı kesiverecek olsa, o zaman sizi rızıklandıracak olan hani kim? Gerçek şu ki onlar azgınlık içinde ve haktan uzaklaşmakta direnip duruyorlar.
Düşünün bakalım; yüzüstü kapanarak sürünen mi emniyet içinde ve sapmadan yol alıp hedefine ulaşır, yoksa doğrudan hedefe götüren dümdüz bir yol üzerinde hiç sapmadan dimdik yürüyen mi?
De ki: "Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne de az şükrediyorsunuz?"
De ki: "Sizi yeryüzünde çoğaltıp yayan da O'dur. En sonunda diriltilip yine O'nun huzurunda toplanacaksınız!"
Buna rağmen hâlâ: "Eğer doğru söylüyorsanız, bizi tehdit edip durduğunuz kıyâmet ne zaman gerçekleşecek?" diye alay ediyorlar.
De ki: "Onun bilgisi, sadece Allah katındadır. Ben ise apaçık bir uyarıcıyım!"
Nihâyet kıyâmeti yakından gördüklerinde inkâr edenlerin yüzleri korku ve kederden simsiyah kesilir. Onlara: "Alay ederek küstahça isteyip durduğunuz şey işte bu!" denilir.
De ki: "Allah beni ve beraberimdeki mü'minleri helâk etse veya bize merhamet etse, bu O'nun bileceği bir iştir. Peki, söyler misiniz bana, ya kâfirleri can yakıcı azaptan kim kurtaracak?
De ki: "O Rahmân'dır; O'na inandık ve yalnız O'na güvenip dayandık. Bu sebeple, kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında siz de öğreneceksiniz!"
De ki: "Söyleyin bana: Eğer suyunuz yerin dibine çekiliverse, size kaynağından akıp duran yeni ve tatlı bir suyu kim getirebilir?"