Yediiklim Yayınevi'nin soru kitapçığında yer alan soruların KPSS'de sorulduğuna yönelik çıkan iddialar nedeniyle iptal edilmesinin ardından adaylar ilk kez konuştu. Bu yıl dördüncü kez KPSS’ye giren Merve, "Cümleler, anlaşılmayacak şekilde kurulmuştu. Sanki birileri o soruları cevabını bilsin, diğerleri de zorlansın şeklindeydi sorular.” dedi. Diğer adaylardan biri ise duruma tepki göstererek, "Eğer yine olmazsa mecburen gidip ücretli öğretmenlik denen köleliği yapacağım." diyor.
Yediiklim Yayınevi'nin soru kitapçığında yer alan soruların KPSS'de sorulduğuna yönelik çıkan iddialar üzerine başlatılan soruşturmanın ardından KPSS'nin iptal edilmesine karar verildi.
ÖSYM Başkanı Bayram Ali Ersoy, adaylardan özür dilediğini belirterek, 6-7 Ağustos ve 14 Ağustos'ta yapılacak KPSS oturumlarının da ertelendiğini açıklamıştı. Ersoy, yeni takvimin 17 Eylül'de başlayacağını, sınavı iptal edilen adayların gireceği yeni sınav için herhangi bir ilave ücret alınmayacağını söyledi.
Tüm bu yaşananların ardından KPSS adayları ilk kez konuştu. Adaylar sınava hazırlanırken yaşadıkları zor süreçleri anlattı ve KPSS'nin iptali hakkında değerlendirmelerde bulundu.
"Yine olmazsa mecburen gidip ücretli öğretmenlik denen köleliği yapacağım"
Batman’da 11 çocuklu ailenin bir kızı olarak türlü zorluklarla sınıf öğretmeni olan Merve, babasının engelli maaşıyla geçinen ailesine destek olmak için atanma hayali kurduğunu söylüyor.
Merve gibi BBC Türkçe’ye konuşan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) adaylarının hemen hepsi, sınavın iptaliyle büyük bir hayal kırıklığı ve güvensizlik içine düştüklerini ancak tekrarlanacak sınava çalışmaktan başka çarelerinin olmadığını anlatıyor. Merve, Batman’da bir özel eğitim kurumunda 1800 lira maaşa çalışarak KPSS’ye hazırlanamayacağını anladığında, işten ayrılıp tamamen sınava odaklandı.
5 ay boyunca elindeki son maaşı 1800 TL ile geçindi ve her gün yaşadığı ilçeden Batman merkezdeki etüt merkezine giderek 08.00-23.00 arası ders çalıştı. Etüt merkezi, dershanelerden farklı olarak sadece “sessiz bir kütüphane” hizmetinin sağlandığı bir yer. Merve, bütçesinin ancak buna yettiğini ve bu şekilde bile ailesine yük hissettiğini ağlayarak anlatıyor:
"Her sabah ilk önce ev işlerini yaptıktan sonra etüte gelirim, gece 11’e kadar etütte çalışırım. Yediklerimi yarıya düşürmeye çalışıyorum, yemeğimi evden götürdüğüm zamanlar oluyor. İşten çıkmadan önceki son bir ayın maaşı kaldı elimde, 1.800 liraydı, onunla 5 ay boyunca idare etmeye çalışıyordum aileme yük olmamak için. Engelli babam bu sene benim kazanmamı bekliyordu. Hayali benim üstümeydi ama hayallerini yıktılar. Benim hayalim de öğretmenliği kazandıktan sonra onları yanıma almak, onlara bakmaktı. Emeğimiz çöp edildi başkaları için.”
Önündeki tek seçeneğin KPSS’yi kazanmak olduğunu söyleyen Merve, röportaj yapmak için sözleştiğimizde hala etüt merkezinde bir sonraki KPSS oturumu için çalışıyordu:
"Eğer yine olmazsa mecburen gidip ücretli öğretmenlik denen köleliği yapacağım ya da özel okullarda asgari ücret altındaki fiyatlarda çalışmak zorunda kalacağım.”
'Bunlara şaşırmamak üzücü ama daha önce de yaşamadığımız şeyler değil'
Türkiye’de adaylar için KPSS’ye hazırlanmanın temel motivasyonlarından biri özel sektördeki emek-maaş dengesizliği. Konuştuğumuz adayların çoğu, kamuya atanma umuduyla haberde isimlerinin gizli kalmasını istiyor. Trabzon’da Jeoloji Mühendisi olan Özcan, “Özel sektörde hem maaşlar hem de çalışma şartları çok zor olduğu için, ilk tercihimiz olmuyor” diyor.
Ancak buna rağmen, bu sene kazanamazsa bir daha KPSS’ye hazırlanmayacağını söyleyerek, “Sonuçta kendi paranızı kazanamıyorsunuz ve ailenizle yaşıyorsunuz, bu süreçte psikolojinizi dinç tutmak çok zor” diyor:
“Ben soruların çalınmasına şaşırmadım. Bu sene düzeltilmesi için adım atılmasına şaşırdım. Bunlara şaşırmamak üzücü ama daha önce de yaşamadığımız şeyler değil.”
Malatya’da sınıf öğretmenliği yapan Özge de üniversiteden mezun olduktan sonra bir yıl özel okulda haftanın 6 günü çalıştığını ve asgari ücretin altındaki maaşını üç ayda bir aldığını anlatıyor. Anne ve babasını kaybettikten sonra abisiyle birlikte ailesinden kalan maaşla geçindiklerini söyleyen Özge, KPSS hazırlık sürecini şöyle anlatıyor:
“Sabah erken saatlerde kahvaltı yaptıktan sonra dersin başına geçiyorum. Akşam bir yemek faslından sonra tekrar ders çalışıyorum. Günde 12 saati buluyor. Bir yıldır böyle bir çalışma maratonundayım. Dershaneye gitmeden kendi imkanlarımla hazırlandım. Hemen hemen her şeyden fedakârlık ederek, tamamen eve kapanarak, hiçbir yere çıkmadan, bunalarak…”
Sınavın tekrar edilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu ama güvenini kaybettiğini söyleyen Özge’ye göre, bir sonraki sınavın adil olacağından emin olamasa da bu sınava girmek zorunda:
"Adil bir sınav olacağına dair inancım kalmadı ama başka şansım da yok. Bir yıl daha kaybetmeyi ekonomik olarak kaldıramam. Kitap alabilmek bile ciddi bir bütçe gerektiriyor, bir set 500-600 TL. Mecburen KPSS’ye güvenmek zorundayız.”
'Yediiklim denemelerini çözdüm, benzerliği sınavda fark ettim'
Ağrı’da yaşayan İngilizce öğretmeni Elif de eve kapanarak “sabahlara kadar” ders çalışan binlerce adaydan biri. Eşinin maaşıyla geçindikleri bu süreçte hem ev hanımlığı yapıp hem de uzun saatler ders çalışan Elif, kitap ve fotokopi fiyatlarının pahalılığı sebebiyle daha çok internet yayınlarını takip ettiğini söylüyor:
“Ders çalışmaktan çok az uyuyabiliyordum. Kabuslar görüyordum, derslerini izlediğim hocaları rüyamda görüyorum. Artık psikolojim bozulmuştu. Bir süre arkadaşlarımla, çevremle arama mesafe koydum. Çok sinirli bir ruh halindeydim. 1 yıl bu şekilde geçti benim için. Artık bu girdaptan, bu stresten çıkmalıyım diye düşünüyordum ama sınav iptal oldu.”
Elif, Yediiklim Yayınevi’ne ait denemeleri çözdüğünü ve sınav esnasında aradaki benzerliği şöyle fark ettiğini anlatıyor:
“Sınav anında şunu düşündüm: Sorular benim çözdüklerime ne kadar yakın. Birebir aynı değil ama ne kadar benzer sorular… Mantık aynı ama isimler değişmiş… Birinde Ayşe yazıyorsa birinde Fatma denmiş. Herhalde bu da benim şansım diye düşünmüştüm. ‘Ne olacak ki, konuları evirip çevirip soracaklar, elbette benzer çıkar’ diye düşünüyordum ama hiç böyle bire bir olabileceğini düşünmemiştim.”
'Belirsizlikten ötürü başka işe de giremiyorum'
Her yıl binlerce aday sınavı geçemeyerek bir sonraki sınava hazırlanmak üzere KPSS maratonuna devam ediyor. Mersin’de yaşayan Sınıf Öğretmeni Yağmur Özbalıkçıoğlu de kendi deyimiyle "2020 mağduru” olduğundan bu yana, KPSS sorunlarıyla mücadele ediyor.
2020 yılında kendi branşında 3.013’üncü sırada olmasına rağmen “son 17 yılın en düşük atamasına” denk geldiği için atanamadığını ve bu yılki iptalle birlikte mağduriyetinin katlandığını anlatıyor:
"15 bin ek atama olacağını söylediklerinde ben 138. sıradaydım ve atanacağıma kesin gözüyle bakmıştık. Sevincim 2 saat bile sürmedi. Bu ek atamanın 2021 sınavına ait olduğu açıkladı. Yani aslında bizim için ek atama falan değildi. Ardından sınavımızı DDK (Devlet Denetleme Kurulu) inceleme, Anayasa Mahkemesi bu ek atama 2020’lerin hakkıdır dedi ama yeni Milli Eğitim Bakanı Bakanı, yapacak bir şey olmadığını söyleyerek konuyu kapattı. Ben de bundan bir gün sonra yeniden dershaneye yazıldım.”
Özbalıkçıoğlu, atandığını sandığı 2 saatin sonunda yaşadığı hayal kırıklığının hayatındaki en travmatik an olduğunu anlatıyor. KPSS ataması beklediği için kolejlerle de sözleşme imzalayamadığını belirten Özbalıkçıoğlu iki yıldır maddi manevi kayıpta olduğunu söylüyor:
"Kolejler en az bir yıl okulda kalmamı istiyorlar. Belirsizlikten ötürü işe de giremiyorum. Bu yıl atanamazsam girerim diye anlaştığım bir kolej vardı, sınavları bitirdikten sonra netleştirecektik, şimdi de sınavlar iptal edilip ileri bir tarihe ertelendi. Üniversite hayatımda ailemden para almadım, kendim geçindim çünkü hep çalıştım. Ama şu an hep atama beklediğim için çalışamıyorum, son 2 yıldır ailemden geçiniyorum.”
Üniversiteyi yüksek onur belgesiyle okul birinci olarak bitirdiğini söyleyen Özbalıkçıoğlu, KPSS beklentisi sebebiyle akademik kariyerine başlayamadığını anlatıyor.
"2 yıldır bu tempoda çalıştığım yetmezmiş gibi..."
Özbalıkçıoğlu sınavın iptali ardından ciddi bir tükenmişlik ve isteksizlik hissettiğini ancak yola devam etmesi gerektiğini anlatıyor:
"Ben Mersin’in sıcağında sabahtan akşama kadar, günde yaklaşık 12 saat ders çalışıyorum. 2 yıldır bu tempoda çalıştığım yetmezmiş gibi, önümüzdeki 2 ay daha yapacakmışım… Yaşadığım isteksizliği en yakınımdakiler bile anlamıyor, sadece benim gibi sınava hazırlanan arkadaşlarım anlayabiliyor. Yaprak misali savruluyoruz, ne yapacağımızı bilmiyoruz. Boşluktayım, çalışmaya devam ediyorum ama neden çalıştığımı bilmiyorum. Yeni yapılacak sınava elbette güvenmiyorum ama çalışıp yine girmek zorundayım. Başka bir çarem mi var?”
'Bu sınavda bir terslik var…'
Bu yıl dördüncü kez KPSS’ye giren Merve, sınava girdiği anda sorularda “bir terslik” olduğunu fark ettiğini, soru dağılımının ve zorluğunun alışılageldik olmadığını anlatıyor:
"Sınava girdiğim andan itibaren sorularda bir farklılık olduğunu sezdim çünkü Türkçe’den hiçbir şey anlamıyordum ve paragraf dağılımı diğer senelere göre daha fazlaydı. Cümleler, anlaşılmayacak şekilde kurulmuştu. Sanki birileri o soruları cevabını bilsin, diğerleri de zorlansın şeklindeydi sorular.”
Elif de Türkçe sorularında adeta “Ben Türk değil miyim” sorgulaması yaşayacak kadar anlam düşüklüğü içeren sorularla karşılaştığını söylüyor:
"Dedim ki ben Türk değilim herhalde, neden anlayamıyorum bu soruları? Dil bilgisinden bahsetmiyorum, evet daha önceki yıllarda da biraz karışık cümlelerle soruları zorlaştırıyorlardı ama bu sefer çok farklıydı. Tarih sorularında önceden yorumlayarak da yapabileceğimiz sorular olurdu. Bu yılkı sorular öyle detay, öyle kişiye özel hissettiriyordu ki.”
Türkçe sınavında benzer bir tecrübe yaşayan Özge de ilk önce soruları anlayamamasındaki sebebin uykusuzluk olduğunu sandığını söyleyerek, “Sonradan ortaya çıktı ki sorun bende değilmiş” diyor.
Yediiklim Yayınevi: ÖSYM daha önceki sınavlarda da benzer sorularımızı kullanmış
Yediiklim Yayınevi’nin avukatı Mustafa Serdar Gözüküçük ise BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, şaibeli olduğu öne sürülen soruların daha önce Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 2015 ve 2021 yıllarındaki sınavlarda da kullanıldığını iddia etti.
Gözüküçük, KPSS’deki sorularla "birebir" hiçbir sorularının bulunmadığını, sadece bir matematik sorusunun "birebire yakın” olduğunu ve bu sorunun da daha ÖSYM’nin yaptığı bir sınavda kullanıldığını tespit ettiklerini belirtti:
Bu denemeler 6 ay öncesinden başlayarak sınavdan 15-20 gün öncesine kadar Türkiye’nin her yerinde yayınlanan sorular. Kaldı ki bu sorular daha önce ÖSYM tarafından 2015 ve 2021’lerde de kullanılmış. O zaman da kullanılmış sorular var içerisinde veya benzeri sorular.
Birebir aynı olan sorumuz hiç yok ama birebire yakın olan 1 soru var, o da matematik sorusu. Kaldı ki bu matematik sorusu ÖSYM tarafından bir sınavda daha önce yine kullanılmış.
Bunlar zaten açık kaynak, o zaman ÖSYM bunu neden alıp kullandı? Yayınevleri bugüne kadar ÖSYM’de soru yakalamayı hep başarı olarak gördü. ÖSYM soru hazırlama kadrosu bu soruları nasıl hazırladı, benzer soruyu nereden seçti, havuza kim attı bu soruyu ve havuzdan kim çekti? Bunlar önemli. Aksi halde soru hazırlama ekipleri niye var?”
Bu olay bir soru çalma değil ki? Biz ÖSYM’den soruları bilip sızdırsak ve bunu belli bir gruba versek, tamam. Bizim sorularımız kullanılmış. Biz onun ÖSYM’de çıkacağını nereden bilebiliriz?