CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ittifakın cumhurbaşkanı adayı tartışmaları için ''Mutfaklarda yangın var, şimdi aday tartışmak gereksizdir. Yeri, zamanı gelince hepimiz masaya oturur tartışırız'' dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, üçüncü ittifak görüşmelerinin devam ettiğini vurgulayarak, ''Cumhur ve Millet İttifakı dışında kalan partilerin bir araya gelip üçüncü bir ittifak oluşturmaları demokratik zeminin gelişmesi açısından son derece olumlu'' dedi.
''İttifakın birden fazla nedeni var'' diyen Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
''Birinci nedeni şu: Az önce ifade ettim, üçüncü ittifak, diğer iki ittifak içinde yer bulamayan partiler, üçüncü bir ittifak oluşturarak parlamentoya daha güçlü gelmenin yollarını arıyorlar. O da bunların demokratik hakkı ve bu haklarını kullanıyorlar.
İkincisi; ittifaka dahil olmadığı halde bir parti, ittifaka dahilmiş gibi gösterilerek bir anlamda, bir partinin suçlanmasını veya birden fazla partinin, yani HDP’nin, suçlanmasını ortadan kaldıracaktır. Kimin nerede, hangi ittifak içinde olduğu daha net görülecektir. Dolayısıyla gereksiz suçlamalar ve tartışmalar da bitmiş olacaktır. İkinci büyük yararı da bu. Bu açıdan ben, üçüncü bir ittifakın kurulmasını gayet güzel ve doğru buluyorum.''
Cumhuriyet Gazetesinin Ankara Temsilcisi Sertaç Eş'in haberine göre, ittifakın cumhurbaşkanı adayı tartışmaları için CHP lideri, “Mutfaklarda yangın var, şimdi aday tartışmak gereksizdir. Yeri, zamanı gelince hepimiz masaya oturur tartışırız” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı noktasında bir sorun yaşanacağını düşünmediğini, bu konuyu zamanı gelince diğer parti liderleriyle görüşeceklerini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
"ÜRETENLER CEZALANDIRILDI"
- Hükümet asgari ücreti karnaval havasıyla ilan etti ancak 10 milyon işsiz kimsenin aklına gelmiyor. Hükümetin bunu görmezden gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kamuyu ekonomiyi yönetmede o kadar zavallı, o kadar proje üretemez noktadalar ki şu açıklamayı yaptı Erdoğan taa başlangıçtan beri. TOBB’un genel kuruluna gitti, diğer işverenlerin genel kuruluna gitti. Dedi ki “Her işveren bir işçi alırsa sorun çözülür.” Hatta tehdit etti. Şimdi ekonominin nasıl yönetileceğini bilmiyor. Üretim zincirini senin teşvik etmen lazım. Üretim artarsa zaten işveren mecbur her işçiyi istihdam edecektir. Ama üretim artmıyor. Tam tersine üretenlerin cezalandırıldığı, ithalatçıların ödüllendirildiği bir sürecin içine sokuldu Türkiye. Dolara sahip olanların çok hızla zenginleştiği, devlete faizle borç para verenlerin süratle zenginleştiği, 84 milyon insanın da bu iki ekibe, dolar baronlarıyla faiz baronlarına çalıştığı bir sürecin için sokuldu Türkiye. O nedenle işsizlik var zaten. O nedenle yönetemiyorlar zaten. O nedenle program hazırlıyorlar, efendim işte istihdamı artırma programı ama arkası gelmiyor çünkü işveren nasıl çalıştıracak işçiyi? Çalıştıracağı ortam yok.
"UCUZA SATIYORUZ"
- Ekonomide gelinen aşamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye bir sürecin içine sokuldu. Ucuza sat, paralıya al. Aynı ürünü, ucuza sat ama dışarıdan pahalıya al. Buğday, kendi çiftçinden ucuza alıyorsun ama dışarıdan ithal ederken çok daha pahalıya alıyorsun. Pamuktan tutun, mercimeğe, ne varsa yani. Ne üretiyorsak dışarıya çok ucuza satıyoruz. Bir süre sonra bize kalmıyor. Dışarıdan çok daha pahalıya alıyoruz. Bu sürecin içine Türkiye sokuldu. Bu çok tehlikeli. Bu, üretenin de üretimden vazgeçmesi sonucunu doğurur. Nitekim tarımda yeteri kadar üretmemeye başladık. Düşünün son bir ayda 30 bin çiftçi Bağ-Kur primini ödeyemedi ve sistemden ayrıldı. Sıradan bir rakam gibi görülüyor ama üreten 30 bin kişi… Zam yaptılar, yıllık ödeyeceği pirim 10 milyonun üzerinde. Ne kadar kazanıyor bu çiftçi? Sıkıştığımız nokta bu. İkincisi, devlet dediğimiz kurum, devleti yönetenler liyakatli kadrolarla devleti yönetirler. Bir sorun çıkmaması için bugünden önlem alırlar. Bugünden önlem almanız için sağlıklı ve tutarlı bir plana ihtiyacınız var. Ama Devlet Planlama Teşkilatı kapatıldı. Peki siz sağlıklı bir planlama yapamıyorsunuz. Bizim doğalgazları en azından depolayacağımız bir alan var mıydı? Vardı. Yaz aylarında depolanabilir miydi? Depolanabilirdi. Bütün dünya böyle yaparken bizimkilerin umurunda olmadı. Yeteri kadar depolama yapamadılar. İran’ın Türkiye’ye gaz vermesinde kışın aksaklıklar olur. Yeni mi bu? Hayır. Her yıl oluyor. Şu soruyu sormak lazım: Depolama işini neden ihmal ettiniz? Neden yeteri kadar doğalgaz stoku yapmadınız buralara? En niteliksiz adamları getirdiler en nitelikli yerlere.
- 80 ÖNCESİNE DÖNDÜ...
Evet, üstelik kara kışta insanlar yağ almak için bekliyorlar. Ekmek kuyrukları yeniden başladı. 19-20 yıl iktidarı yönetenlerin bunu düşünmeleri lazım. Nerede hata yaptık? Bunu düşünmeleri lazım. Hadi muhalefetiz, bizi dinlemiyorlar. Bu ülkenin sağduyulu insanları; akademisyenleri, ekonomistleri, uygulamacıları, sanayicileri, esnafı, işçisi var. Bizi dinlemiyorsan onları bir dinle. Onları dahi dinlemiyorlar çünkü gerçeklerden hoşlanmıyorlar.
- Zorunlu olmadıkça ‘Erdoğan’ı artık anmayacağım’ dediniz. Ancak partinizi sürekli hedef alıyor…
Ülkenin bu kadar derdi varken toplumu kısır bir tartışmanın, CHP’yi kısır bir tartışmanın tarafı olarak toplum belleğinde yer almasını sağlamak doğru değil. Biz çözüm üreten bir partiyiz. Bugüne kadar bizim ürettiğimiz çözümleri büyük ölçüde kopyalayan bir kişi var. Biz çözüm üretmeye devam edeceğiz. Kısır bir tartışmanın içine girip bunu büyütmek Erdoğan’ın istediği bir şey. Neden o tartışmaya girelim? Erdoğan’ı artık hepimiz biliyoruz. Eğer bilinmeyen bir alan varsa, kendi alanımızdaki bilinmeyenleri kamuoyuyla paylaşmalıyız. Varsa bir sorun nasıl çözeceğimizi anlatmalıyız ve toplum şunu görmeli, evet bu ülkede sorun var ve bu sorunları CHP rahatlıkla çözebilir.