Münevver Karabulut’u canavarca hisle öldürmekten cezaevine giren ve orada intihar ettiği açıklanan Cem Garipoğlu’nun mezarı, cinayetten tam 15 yıl sonra açılacak. KARAR’a konuşan Karabulut ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir, Garipoğlu’nun mezarının açılma kararının, toplum vicdanını rahatlatmak adına önemli bir karar olduğunu söyledi. Epözdemir, mezarda Garipoğlu’nun cesedinin bulunmaması halinde bunun Türk hukuk tarihinin en önemli ve en travmatik skandallarından biri olacağını belirtti.
BÜŞRA CEBECİ
17 yaşındaki Münevver Karabulut, 2009 yılında Cem Garipoğlu tarafından vahşice katledilmiş, başı bir gitar kutusuna, vücudunun geri kalanı ise bir valize konarak Etiler’deki bir çöpe bırakılmıştı. Beş yıl cezaevinde kalan Cem Garipoğlu'nun 2014’te cezaevinde intihar ettiğinin açıklandı. Aradan geçen 10 yılın ardından Karabulut ailesinin talebi üzerine Garipoğlu’nun mezarının açılmasına karar verildi.
Talimat yazısında, Garipoğlu'nun mezarının bulunduğu Karacaahmet Mezarlığı'nda "fethi kabir" işleminin gerçekleştirilmesine karar verildiği belirtilerek, işlemin delil kaybı olmaksızın gerçekleştirilmesi ve işlem boyunca adli heyetin güvenliğinin sağlanması için emniyet görevlilerinin hazır edilmesi istendi. Başsavcılığın, kimlik teşhisinde kullanılmak üzere Garipoğlu'nun yakınlarından veya komşularından birinin mezarlıkta hazır edilmesi ve belediyeyle de irtibata geçilip cesedin incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumuna nakli için araç ve görevlilerin bulundurulmasını istediği talimat yazısında, kamera ve fotoğraf çekimi yapılmak üzere olay yeri inceleme ekibi veya bu işlerde uzman kişilerin de mezarlıkta hazır edilmesi talep edildi.
Karabulut ailesinin avukatı Dr. Rezan Epözdemir, fethi kabir işleminin 3 Ekim'de, saat 11.00'da yapılacağını duyurdu.
KANLI KOLTUKTA 'MUTLU' GARİPOĞLU AİLESİ
Karabulut ailesi kadar kamuoyu da Garipoğlu’nun ölmediği ve cezaevinden kaçırıldığına dair güçlü bir şüphe barındırıyor. KARAR'a konuşan Karabulut ailesi avukatı Dr. Rezan Epözdemir, fethi kabir kararının kamu vicdanını rahatlatması açısından önemli olduğunu, Garipoğlu’nun cesedine ait kalıntıların mezarda bulunmasıyla toplum ve ailenin rahat bir nefes alacağını söylüyor.
Kararın çıktığı sabah baba Süreyya Karabulut’la konuştuğunu belirten Epözdemir, karar karşısında Karabulut’un çok duygulandığını, aradan geçen 15 yıllık sürecin son iki buçuk yılında bu şüphe yüzünden babanın psikolojisinin iyi durumda olmadığını ifade ediyor.
Epözdemir, 2014’teki intihar açıklamasının ardından kendilerinde bir şüphe oluşmadığını ancak daha sonraki bazı gelişmelerin ailede bir şüphe yarattığını söylüyor. Bunların başında Münevver’in katledilmesinin ardından Garipoğlu ailesinin paylaşımları geliyor. Ailenin, diğer oğulları Fatih Garipoğlu için seçtiği nişan tarihinin Münevver’in öldürüldüğü tarih olması, Münevver Karabulut’un katledildiği koltukta Garipoğlu ailesinin mutlu aile pozu vermesi ve paylaşması, abla Sakine Garipoğlu’nun henüz hayattayken boğazı kesilen Münevver Karabulut’u andıracak bir figür paylaşması, yine Sakine Garipoğlu’nun bir bilgisayar oyunundan görüntü paylaşması; bu oyunun konusunun katili bulmak olması ve oyunda “Gem” adlı bir oyuncunun olması gibi pek çok paylaşım üzerine Epözdemir, baba Karabulut’un kendisine “Dayanamıyorum, kendimi öldürmek istiyorum” dediğini söylüyor.
Epözdemir, bu sebepten Garipoğlu’nun mezarının açılmasının önemli olduğunu, bu sayede ailenin bir nebze de olsa rahatlayacağını söylüyor. Epözdemir, açılan mezarda Garipoğlu’nun cesedinin bulunmaması durumunda nasıl bir süreç yaşanabileceğine dair sorumuza şöyle cevap veriyor:
“Cezaevi psikoloğunun raporu Cem Garipoğlu’nun intihara meyilli olmadığın gösteriyor. İntihar etmeden önce Garipoğlu ailesiyle görüşüyor ve ‘beni buradan çıkarın’ diyor. Tüm bunların üzerine ailenin yıllar içinde yaptığı paylaşımlar, Münevver’in her ölüm yıldönümünde farklı gerekçelerle kutlamalar yapmalar şüpheleri derinleştirdi. O sebepten fethi kabir kararı kamu vicdanı için önemli. Aksi bir durum olursa, yani mezardan Garipoğlu’nun cesedi çıkmazsa bu Türk hukuk tarihinin en travmatik, en önemli skandalı olur. O dönem görevde olan infaz koruma memurları, cezaevi müdürleri, otopsiyi gerçekleştiren adli tıp hekimleri dahil pek çok görevli hakkında soruşturma başlatılır, ilgililer tutuklanır. Garipoğlu hakkında yakalama, tutuklama ve kırmızı bülten kararı çıkarılır. Ciddi bir hukuki süreç yürütülür ve emsal mahiyette cezalar verilir.”
CEM’E KİM YARDIM ETTİ VE NEDEN YAKALANAMADI?
Münevver’e ait adli tıp raporunda, Münevver’in vücudunda sperm izine rastlanmadı fakat olay yerinde sperm bulundu. Münevver’in göğüs ve boyun bölgesinde üç ayrı erkeğe ait tükürük tespit edildi. Münevver’in vücudundaki yaralar ve başının henüz canlıyken vücudundan ayrılması da cinayetin tek başına işlenmediğine işaret ediyor. Epözdemir’e birden fazla bulgu olmasına rağmen neden Cem dışında kimsenin yargılanmadığını da sorduk. Epözdemir, Cem dışında sadece baba Mehmet Nida Garipoğlu’nun yargılandığını, hakkında iddianame hazırlandığını, cinayete iştirakten tutuklandığını, sebebininse bulunan kanlı gömlek ve içliğin babanın genotiplerine uygun olması olduğunu, Cem’in ise babasının gömleği ve içliğiyle yeri sildiğini söylediğini anlattı. Baba Garipoğlu’nun yargılanması sonucu suçunun cinayete iştirak değil suçluyu kayırma olduğuna hükmedildi. Türk Ceza Kanunu (TCK) suçlunun anne ve babasının suçluyu kayırma suçunda cezasızlık uyguladığını belirten Epözdemir, baba Garipoğlu’nun serbest kalmasıyla birlikte Cem dışında tutuklu sanık kalmadığını söyledi.
Münevver’in vücudunda tespit edilen ve üç ayrı kişiye ait olduğu belirtilen tükürüklerin sahipleriyse bulunamadı, arandıklarına dair bir açıklama da kamuoyuyla paylaşılmadı.