Türkiye’de sulama projelerinin büyük bir kısmı hâlâ kağıt üstünde. Çiftçi kuraklıkla mücadele ederken Karadeniz de sel ile boğuşuyor. Yaşanan bu doğa olaylarına rağmen Hükümet'in 'Kanal' projesinde ısrarcı olması tepkilere neden oluyor. Karadeniz’de yaşanan felaket, çay tarlalarına bağlanırken uzmanlar, 'Kanal'a harcanacak paranın hem kuraklığa hem de sel felaketlerine fazlasıyla yeteceğini paylaşıyor. Hatta bunun 'Kanal'ın yanında bir bütçe bile olmadığı savunuluyor.
Türkiye büyük bir alt yapı ve kuraklık sorunuyla karşı karşıya. Bir taraftan yarım kalan sulama projeleriyle birlikte çiftçi her geçen gün daha fazla susuzluk sorunu çekerken, diğer tarafta da en ufak doğa olaylarında bile sular altında kalan kentler var.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in kuraklıkla ilgili soru önergelerinde sulama projelerinin yarım kaldığını daha doğrusu hala proje aşamasında olduğunu cevaplamıştı. Ayrıca bekleyen baraj yatırımlarına karşılık ve yapılması planlanan Kanal İstanbul projesinin de yer altı su kaynaklarına zarar vereceği düşünülüyor. Böylece kuraklık sorununa bir kazma da buradan vurulacak.
Gıda tehlikesi her geçen gün bir adım daha yaklaşırken, sel felaketlerine de önlem alınması bekleniyor. Uzmanlar ise Kanal İstanbul projesine yapılacak harcamayla bu sorunların hemen hemen hepsine çare bulunacağını savunuyor. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, su projelerine de değindi. Davutoğlu “Konya Projesi 2016’da nasıl bıraktıysam; öylece duruyor. Konya Ovası’nda su gelmediği için kanallar açıldı, o kanallar da kurumaya başlıyor. Geçmiş yatırım da ölüyor. Kanal İstanbul gibi felaket bir proje yapacaklarına...
Anadolu’da neler var. Amik Ovası her yağmurda göle dönüyor. Her yerde eksik kalmış proje var. İddialarla başlatılmış ama yarım kalmış” yorumunda bulunmuştu. Türkiye’de her yıl sel felaketleri kaçınılmaz bir şekilde yaşanıyor. Özellikle Karadeniz’in doğu kısmında kalan yerleşim yerlerinde dere yataklarının taşması sonucunda baskınlar oluşuyor. Zaten yamaçlara yapılan yerleşim yerleri toprak kaymalarıyla sürükleniyor. Rize’de 6 can kaybı ve halen 2 kayıp kişi bilançosuyla insan hayatına mal olan sel felaketi dolayısıyla Karadeniz bu tabloyu neredeyse her yıl yaşıyor. Bunun çözümü için her defasında harekete geçilmesi beklenirken, Hükümet önceliği yap-işlet-devret projelerine veriyor.
90 YILDA 644 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Doğu Karadeniz’deki sellerde 90 yılda yaklaşık 644 kişi hayatını kaybetti. Doğu Karadeniz’de 90 yılda 644 kişi sel, heyelan ve taşkınlarda hayatını kaybetti Doğu Karadeniz’de en fazla sel Rize’de, en fazla ölümlü afet olayı ise Trabzon’da yaşandı.
Bugüne kadar 50’den fazla sel ve taşkın meydana geldi. En çok can kaybı Trabzon’un Of ilçesinde 1929 yılında meydana gelen ve 146 kişinin hayatını kaybettiği selde yaşandı. Rize’de 222 kişi, Trabzon’da 360 kişi, Artvin’de 24, Giresun’da 27, Gümüşhane’de 3 ve Ordu’da ise 89 kişi toplamda 644 kişi yaşanan bu afetlerde hayatını kaybetti.
"DEVLETİN ELİNDE BİR REÇETE VAR"
VOA’ya açıklama yapan uzmanlar Işıkhan Güler ve Gökhan Marım’a göre, aslında devlet Karadeniz için önlem reçetesine sahip. Gerekli yağış verileri, dere yatakları ölçümleri, taşkın simülasyon verileri ve neler yapılması gerektiğine ilişkin tespitler, raporlamalar ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının elinde var. Ancak Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü başta olmak üzere bu reçeteyi uygulayacaklar için yeterli bütçe verilmiyor. Uzmanlar, Karadeniz için merkezi idare kararlılığı, koordinasyonu ve bütçesiyle kalıcı çözümler üretilebileceğini vurguluyor.
Güler "Kanal İstanbul’un Türkiye’ye getirebileceği zararlar tartışılıyor ve yapılmaması gerekiyor ki; çok büyük ölçekte bütçesinden bahsediliyor. Bunun yanında Karadeniz’e ayrılabilecek bütçe konuşulacak bir bütçe bile değil. Çok rahatlıkla ayrılabilecek bir bütçe” diye konuştu. Marım ise "Kamu idareleri, DSİ, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın elinde aslında yönetim planları var. Ne yapmaları gerektiğini biliyorlar. Ancak temel sıkıntı bunlara bütçe bulunamıyor.
Belediyeler beş yıllık kısa bir vadede geldiği için belediye başkanı bir beş yıl sonrasının derdinde oluyor. Şu anda bu bir öncelik meselesi. Aslında Türkiye’deki depremden farklı değil sele bakış açısı. Şu an Türkiye’nin ihtiyacı olan Kanal İstanbul gibi mega projeler değil insan hayatını doğrudan etkileyen deprem, sel ve taşkın gibi doğal olayların olmasını engelleyecek kamusal yatırımlara ihtiyaç var" açıklamasını yaptı.
"AĞAÇLAR SÖKÜLDÜ ÇAYLIKLAR YAPILDI"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Karadeniz’de yaşanan sel felaketini çay bahçelerinin artmasına bağladı. Erdoğan "Doğu Karadeniz her zaman bu tür felaketlerle karşı karşıya, çünkü bol yağmur alan bir ilimiz. Bundan da biliyorsunuz saatte 202 metreküp orada yağmur aldı. Bununla karşı karşıya kaldı.
Tabii çay bitkisi aynı zamanda gübreleme tekniği sebebiyle de aldığı o yağmurla gübrenin, yani azotun özellikle bir balçığa dönüştüğü bir bitki. Tabii bu balçığa dönüşmesi de dikey bir kök olmadığı için, yatay olduğu için onlar hep birlikte aşağı doğru iniyor. Ağaçlama çay arasında yok. Eskiden dikey köklü ağaçlarımız var. Şimdi o ağaçlar artık kalmadı. Çünkü o ağaçlar söküldü. Onların yerine çaylıklar yapıldı" ifadelerini kullandı.
"KADERİNE TERK EDİLİYOR ÖNLEM ALINMIYOR"
CHP’li Ali Öztunç, Rize’de sel felaketine değinerek acilen afet bölgesi kararı alınması gerektiğini söyledi. Öztunç "Rize’de son 20 yılda sel nedeniyle 76 kişi öldü. Halen bu konuda bir eyleme geçmiyor ve eski davranışlarda devam ediyorsak, burada ihmal değil kast aramak gerekiyor" diye konuştu. Sel felaketlerinin bu coğrafyanın kaderi olmaktan çıkarılması gerektiğini ifade eden CHP’li Seyit Torun "Bunun tedbirini alacak olan da ülkeyi 19 yıldır yöneten siyasi iktidardır. Rize’deki sel felaketinin nedeni de bu coğrafyanın gerçeğini görmezden gelip, bir türlü kalıcı önlemler alınmamasıdır" dedi.