İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, seçim barajının düşürülmesi ile ilgili partilerinin hali hazırda bu yönde bir çalışması olduğunu hatırlatarak, TBMM'ye gelmesi durumunda değerlendireceklerini söyledi. Tatlıoğlu, barajın düşürülmesinin Cumhur İttifakı'na yararının olmayacağını savunurken esas ihtiyacın Partili Cumhurbaşkanlığı Sisteminin kaldırılması gerektiğini söyledi.
İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek gündemi değerlendirdi.
'TOPLUMUM FERYATLARI SES DUVARINI AŞTI'
Tatlıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın enflasyon ve piyasa fiyatları ile ilgili açıklamalarına değindiği toplantıda partisinin uzun süredir vatandaşların sorunlarını sahada dinlediğini ve ekonomik sorunları dile getirdiğini belirterek, "Sayın Erdoğan elinde çekiç olan insanın her sorunu çivi olarak gördüğü bir yapı olarak arz ediyor. Adeta her sorunu bir çivi olarak görüp onu çakmakla mükellef ve öyle çözmek durumunda olduğu kanaatinde. Halbuki iki yıla yakın zamandır Türkiye’yi dolaşan İYİ Parti Genel Başkanı ile beraber kadroları çok uzun süredir ekonomideki durumu, sokaktaki insanımızı, esnafımızı, çalışanımızı ve işsizimizi ve mutfağı geçim sıkıntısını dile getiriyordu. Bu arada havanda su döven bir Türkiye yönetimi ve kafalarında yarattıkları bir Türkiye ile halkı da yalanla yaşamaya iten bir anlayış içerisinde olanlar anlıyoruz ki artık toplumun feryatları ses duvarını aşmıştır. Asgari ücretlinin bir gün boyunca yarım küre ceviz için çalıştığı bu ülkede, artık algı amacıyla üretilen mucizeler satmamakta ve feryatlar Sayın Erdoğan’ı perdeleyen duvarların arkasına inmiş gözükmektedir. Evet Türkiye’de bu anlamda bir zulüm vardır ve bu zulmün sahibi Türkiye’nin yönetiminden sorumlu Cumhur İttifakıdır" dedi.
Tatlıoğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, daha önce Yeltsin dönemine benzetiyorduk ama son dönemlerde yapılanlarla Stalin dönemi tarzı politikalar gelişiyor. Ve baktığımızda özellikle Sayın Erdoğan’ın diline ve iktidar medyasına geniş kitleler tekrar, terörist, nifak sahibi, fitneci ve de sabotajcı olarak takdim ediliyor. Geçen yıl soğanı ve patatesi yönetemeyenler ülkede 50 yıl sonra tanzim satış çadırları kurduranlar artık ekonominin tamamını yönetemez ve ülkenin sorunlarını yönetemez hale gelmişlerdir. Bu anlamda başvurmayı düşündükleri politikalar açısından nasıl çiviyi duvara çakmakla çözüleceğini düşünen bir politikacı tarzıyla, Sayın Erdoğan’ın da ekonomiye yaklaşımı anlaşılıyor ki 1983’te rahmetli Turgut Sunalp’in penceresinden bakıyor."
'GÜVENİN OLMADIĞI YERDE FİYAT İSTİKRARINI ARAMAK BEYHUDEDİR'
ÜFE VE TÜFE fiyatlarını hatırlatan Tatlıoğlu, "Bunun sebebi girdi maliyetleridir ve Türkiye’de derin bir maliyet enflasyonu vardır. Üretim ciddi bir maliyetle fiyatları yukarıya itmektedir. Temel olarak sorun şudur, güven düşmektedir. Güvenin düşüşüyle beraber dövizin yükselmekte faiz yükselmekte, dolayısıyla maliyetler yükselmekte ve nihai olarak fiyatlar yükselmektedir. Dünya’nın her yerinde olduğunu gibi güvenin olmadığı yerde fiyat istikrarını aramak beyhudedir. Türkiye’de de düzeltilmesi gereken birinci nokta, Türkiye’de siyasal zeminin değişerek güvenin tesis edilmesidir" diye konuştu.
'MAÇ BAŞLADIKTAN SONRA YAPILAN BU DEĞİŞİKLİKLERİN, YAPAN TAKIMA HİÇBİR FAYDASI OLMAMIŞTIR'
Seçim barajı tartışmalarına değinen Tatlıoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Anlaşılmaktadır ki AK Parti ortağı ile beraber seçim barajını ve seçim sistemini değiştirme gayreti içerisindedir. Türk siyasi tarihi ve Dünya örnekleri göstermektedir ki maç başladıktan sonra yapılan bu değişikliklerin, bu değişikliği yapan takıma hiçbir faydası olmamıştır. AK Parti ve Cumhur İttifakına da olmayacaktır. Çok yakın tarihimizi bunların örnekleriyle doludur. Biz İYİ Parti olarak, baraj ile ilgili indirimine zaten programımızda da var, seçim sistemi ile ilgili değişikliği de geldiğinde Meclis’te, geldiği şekliyle gerekli değerlendirmeyi yapacağız. İstediğimiz şey hukuka uygun, demokrasiye uygun bir seçimin mümkünse bu Pazar yapılması. Çünkü Türkiye’nin bugünkü iktidara ve Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine gerçekten dayanacak gücü kalmamıştır."
Üniversite öğrencilerinin barınma sorununa da değinen Tatlıoğlu şöyle konuştu:
"Türkiye’de ciddi bir öğrenci yurdu ihtiyacı vardır. Öğrenci sayısı 8 milyona doğru artarken, öğrencinin sosyal ihtiyaçları hiç düşünülmemiş ve adeta bir sınıf bir hoca ve 200 öğrenci 300 öğrenci mantığıyla bir yayılma söz konusudur ki bu feryatları hepimiz beraber duymaktayız. Türkiye bunu karşılayabilecek bir güce sahiptir. Üniversiteler kapasiteleri bellidir. Bu kapasiteleri arttırmadan önce, öğrencinin sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak başta barınma imkanları, yurtlar olmak üzere karşılayacak donanımların tesis edilmesi gerekmektedir.”
'TÜRKİYE ADETA SUÇ MAKİNALARININ ODAKLANDIĞI VE YUVA YAPTIĞI BİR MERKEZ HALİNE GELMEKTEDİR'
Suriye'de iki Türk askerinin yakılarak öldürülmesine fetva veren kişinin yakalanmasına ilişkin, Tatlıoğlu şunları söyledi:
"Ne yazık ki iki askerimizin yakılarak canice şehit edilmesi olayı ile ilgili olayın failleri olduğu söylenen şahıslar gazeteci namusu marifetiyle göz altına alınabilmiştir. Türkiye'nin istihbaratı, Türkiye’nin güvenlik güçleri, Türkiye’nin emniyeti, Türkiye’nin yargısı bu anlamda değerlendirmeye değer bir fotoğraf arz etmektedir. Türkiye adeta suç makinalarının odaklandığı ve yuva yaptığı bir merkez haline gelmektedir."