İstanbul Barosu, gazeteci Sedef Kabaş'ın 'Cumhurbaşkanına hakaret' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmesini eleştirdi. "Bir kez daha yasal şartları oluştuğunda başvurulabilecek bir koruma tedbiri olarak öngörülen tutuklama, hukuka aykırı olarak adeta bir ön infaz yöntemine dönüştürüldü" açıklaması yapan İstanbul Barosu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün konuyla ilgili açıklamasının hakim üzerinde baskı oluşturduğuna dikkat çekti.
Gazeteci Sedef Kabaş, bir hafta önce bir TV programında sarf ettiği sözleri nedeniyle önceki gece 02.00'de İstanbul'da gözaltına alınıp dün gece sulh ceza hakimliğince tutuklanarak cezaevine gönderildi. İstanbul Barosu, Sedef Kabaş’ın tutuklanmasını yazılı açıklama ile eleştirdi. Açıklamada tutuklama kararının hukuka aykırı olduğu belirtilirken ifade özgürlüğüne de vurgu yapıldı.
İstanbul Barosu açıklaması şöyle:
"Gazeteci Sedef Kabaş, bir televizyon kanalında yaptığı konuşmadaki sözleri nedeniyle Cumhurbaşkanı’na hakaret suçlamasıyla sabaha karşı evinden gözaltına alındı. Emniyet Müdürlüğünde ifadesi alınmasının ardından sevk edildiği Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı.
'ÖN İNFAZ YÖNTEMİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ'
Bir kez daha yasal şartları oluştuğunda başvurulabilecek bir koruma tedbiri olarak öngörülen tutuklama, Anayasamıza, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı uygulamayla adeta bir ön infaz yöntemine dönüştürüldü. Oysa, 2 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan İnsan Hakları Eylem Planında, çağrıldığında gelecek olan bir kişinin gece yarısı gözaltına alınmayacağının güvencesi verilmişti.
'ADALET BAKANININ AÇIKLAMASI YARGI BAĞIMSIZLIĞI GÜVENCESİNİ ZEDELEDİ'
Henüz Sulh Ceza Mahkemesi tarafından Sedef Kabaş hakkında karar verilmeden, hakimlerin bütün özlük ve disiplin işlemleri konusunda münhasır yetkili olan Hakimler ve Savcılar Kurulunun da başkanı olan Adalet Bakanı’nın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama Anayasa'da yer alan yargı bağımsızlığı güvencesini zedelemiştir. Hak ve özgürlüklere dair açık Anayasal ve yasal güvencelerin pratikte uygulanamamasının en temel sebebi, yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının sağlanamamasıdır."